bir üçgenin alanını bulmak için kullanılan yöntem.

normal şartlarda üçgenin alanını, taban uzunluğunu ve yüksekliğini çarpıp 2'ye bölmek suretiyle buluyoruz. eğer bu bilgileri bulabileceğimiz bir yol yoksa ama üçgenin kenar uzunluklarının hepsini biliyorsak şöyle bir şey yapabiliyoruz alanı hesaplamak için:

önce tüm kenar uzunluklarını toplayıp üçgenin çevresini hesaplıyor ve bunu 2'ye bölüyoruz. ardından kök içerisinde bu sayıyla, kenarları tek tek bu sayıdan çıkararak bulduğumuz 3 diğer sayıyı çarpıyoruz.

yani? yani şöyle:
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
görselin kaynağı
devamını gör...

ben kendimi beğeniyorum arkadaşlar siz beğenmeseniz de olur, teşekkürler.
devamını gör...

2021 mayısta 2. sezonu geliyormuş fragman büyüleyici bu sezon çok daha güzel olacak gibi
devamını gör...

garibime giden durumdur. eğitim/öğrenim seviyesini kimsenin küçümseyecek biri değilim. lakin açıktan lise okuyup ama çok bilgili olduğunu gösteriş yaparak inandırmaya çalışan insanlar var. instagram içerisinde sırf iki çocuğu var 7-8 sene sonra sevgilisiyle evlenmiş diye fenomen edilmiş insanlar var. türkiye içerisinde o kadar çok güzel eğitimli yüksek derecelerle okullarından mezun olmuş insanların aldığı maaşlar veya işsizlikleri göz önünde bulundurunca gerçekten cahilliği nasıl besleriz adlı çalışma ortaya çıkmaktadır. verilen reklamlardan alınan paralar olsun, özel hayatları ve aile yapılarını göz önüne sokarak insanları özendirmeye çalışan aslında sosyal medya olmasa aç kalacaklarını düşünmekteyim.
(bkz: cahil cahili besliyor)
devamını gör...

namus timsali errrkek... evet 3 r'li.*
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

ben çocukken ananem sık sık limonata yapardı bana. yazın bol bol içerdim ve hazır satılanlar gibi içinde binbir çeşit katkılar yoktu.
3 adet limon
1 su bardağı toz şeker
2,5 litre su
ah anneannem nasıl özlüyorum sana dair her şeyi.
incir reçelinde, poy baharatlı kızarmış ekmekte, kalan nohut veya kuru fasulye yemeğinin lakşa veya alişke olmasında, yaptığım acukada, pişirilen balıkta... hep aklıma geliyorsun canım anneannem, öyle olur olmadık zamanlarda bazen. hep biraz varsın.
önce üzülüyorum, sonra da diyorum ki "yine de birini özleyecek kadar kıymet vermek de güzel"
“kimi ölüler bize ne kadar yakın,
yaşayanların birçoğu ne kadar da ölü.”
devamını gör...

evet sevgili dostlar! efenim? hayır hayır fazla karma bir tarafıma batmadı. ama sadece rozetler için gelebilecek özelliktir. yani sonuçta kim alırsa kime alırsa alsın bir emek karşılığında kazandığı karmalarla almıştır. yani win win durumu var. böyle ufağrak etkileşimlerin de bir zararı olacağını sanmam ayrıca. genç kardeşleriiim televizyonda görüyoooor! rozetleeer bilmem neleeer! benim neden rozetim yok diye soruyorlarr! kaç para bir püskevitt pardon rozet!
devamını gör...

konuştuğu yalanı desteklemeye devam eden insan...
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
ya ben anlatamadum ya sen anlamayisun
devamını gör...

sokak ortasında yere tükürmeleri. böyle bir sahneye şahit olunca o insanı magmanın dibine kadar sokasım geliyor.
devamını gör...

// yatırım tavsiyesi değildir.
// teknik işlerle çok alakanız yoksa okumak biraz zor olabilir ama genel olarak deneyin derim. sıkılanlar sonuç a atlayabilir.
böyle elit-şık bir mühendislik projesine nasıl başlık açılmaz hayret ediyorum.
oracle çözümlerine odaklanmış bir proje. tokeni $link. reisi sergey nazarov.

özeti:
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel


sergey, satoshi nakamoto'un bitcoin whitepaper'i yayınlamasından yaklaşık 1 hafta önce smartcontract.com u satın almış, benim çok derin kişilerle bağlantısı olduğunu düşündüğüm ve vizyonunu beğendiğim bir mühendis. insanların satoshi olmasından şüphelenme sebebleri :


smart contract nedir ? public bir blockchain üzerinde sözleşmelerin işletilmesi. daha fazlası değil. tüm nft'ler, swap, defi vs. hepsi basit anlamda public bir blockchain'de oluşturulmuş sözleşmeler. güçlü olmasının sebebi, math ve crypto sayesinde korunuyor olması. bir şey sözleşmede yazıyorsa execute edilecektir yani. ancak yapamadığı işlerde var. bir örnekle anlatayım.

insanlar loto oynamak istiyor, random bir sayı seçilecek ve kazanan bu olacak. şimdi bu random sayıyı blockchainleri işleyen makinalar(miner/node) üretse olmaz mı ? olmaz. çünkü adamlar kendisi lotoya katılır ve kendi rakamını seçer(ankara yenimalladen fetöcü miner mahmut bey kazanır sürekli, kıps). tüm minerlarin ürettiği randomları toplasak/kombine etsek ? bu veri public olduğundan aslında erişelebilir ve hesaplanabilir oluyor, blockchain e bunu girdiğin anda. gidip o sayıyı oynarım lotoda ve kazanırım. yani gene sözleşme corrupted oluyor. çözüm ney peki ? dışarıdan(oracle network) random sayı almak.

hava durumu üzerine bahis oyunu açmak istiyorsunuz. istanbul 15c ise a kazansın, yoksa b kazansın. gidip blockchain(mesala ethereum) hangi hava durumunu alacak ? trt 17 gösteriyor, google 13 gösteriyor vs. yani işi veri toplamak olan birilerine ihtiyacımız var ve bu verinin güvenliğinden, doğruluğundan emin olmamız gerekiyor.

ethereum ile dogecoin takas etmek istiyorsun. fiyat/oran olarak ne kullanıcaz ? binance mi referans alacağız yoksa şu kripto faruk'un sitesini mi ? işte bu problemi de çözen oracle oluyor. volume weighted data aggregation ile. yani size gelen oran/fiyat, belirli bir volume üzerinde işlem gören yerlerdeki fiyat ve kaçtan satıldığı ile orantılı. çubuk grafiğinin en alt veya üst noktası değil, veri bilimi gereği doğru olan noktası.

blockhainlerin gerçek dünya ile bağlantı kurmasını sağlayan çözümlere oracle deniyor. chainlink de bir oracle.

şimdi oracle nedir ? kripto işlerinde önemli mi değil mi ?
extreme önemli. bu smart contract platformları gerçek hayatta bir amaca ulaşacaksa bunu oracle lar kullanarak yapacaklar. god protokolünde(smart contractların hayal edildiği ilk çözüm), smart contractlar vücudun beyni, blockchain gövdesi ve oracle çözümleri ise duyuları olarak anlatılıyor. yani dış dünyaya bağlı bir iş yapılacaksa oracle network üzerinden yapılacak.

oracle protkollerini değerli kılan şeyler neler ?
- veri güvenliği ve protokolün arkasında ki veri bilimi. hocam bir şeyin fiyati şu demenin bu kadar zor olduğu bir dünya yok. şimdi şu grafiğe bir bakın.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kaç kişinin stop loss u patladı orada, kaç kişinin margin pozisyonu patladı, kaç tane kadın kocasının kumarbaz olduğunu düşündüğü için ayrıldı ? halbuki kimsenin suçu yok, platformların hatası. veri bilimi düzgün yapılmazsa bu sizede yansır ve sizde margin call bile almadan oyundan kumarbaz kriptocu damgası yiyerek elenirsiniz.
volume weighted data aggregation, üstüne bir çok yerden veriyi almak gibi şeyler önemli.
- flash loan/arbitrage ataklarına karşı koruyabilmesi:
platformların farklı oranlar sunlarından dolayı ve amm protokollerinden dolayı olan ataklar. özeti, fiyat yanlış, volume az. kendi oranlarını belirleyen protokolleri kullananlar soyuluyor. bir anda faiz gelir diye bekledikleri platformlarda cüzdanları boşaltılıyor.
chainlink veri bilimi işlerini önemsediği için bu tür şeylerle karşılaşmıyorsunuz. platformlar ondan dolayı en çok chainlink i entegre ediyor.
- random number generation:
şimdi crypto'da bir şeyin random olması vrf teknolojisi ile mümkün.(verifiable random function). chainlink bunu implemente etmiş. milyon dolarlık lotolar çalıştırılabilir kalitede.
- integration:
neredeyse tüm platformlar yavaşdan chainlinke geçiyor. chainlinke geçmeyenler ise saldırıya uğrayıp para kaybediyor. :(
84 integration/month gibi bir oranları vardı sanırım adamların. en yakın rakiplerinden(band protokol) 15x daha çok integrationları var. chainlink'in price feed dan daha fazlası olmasını ise hatırlatırım. band daha işin çok başında.
- security:
chainlink miner'larına rüşvet vermeniz için protokolü calistiran bir çok miner'a rüşvet vermeniz gerekiyor. adamlar stake yaptığı için, yakalandıklarında(diğer minerlarda bu adam rüşvet aldı diyebilir ve sizin stake'e el koyabilirler kanıtladıklarında) tüm stake i kaybediyorlar. bir çok kişiye rüşvet vermeniz ve rüşvet miktarından dolayı stake^3 gibi bir para vermeniz lazım. chainlink'in değeri göz önüne alındığında bu para lotodan çıkacak paradan muhtemelen az olacağı için, değmiyor.

son olarak, chainlink whitepaper 2 ile birçok yeni feature tanıtıldı, fair order book işleri falanda güzel ama benim en çok beğendiğim şey ccip protokolü oldu.
cross chain interoperability protocol. yani kardeşim, solana'ya ayrı contract deploy et, eth'a ayrı, polygon'a ayrı falan bunlarla uğraşma demiş adamlar. ccip kullan, ethereum'dan avax'da bir contract execute et, polyda nft mint et. enterprise isen direkt tüm smart contract platformlarına bağlanabiliyorsun gibi. çok ince ve güzel düşünülmüş bir detay.

sonuç:
şimdi bu özelliklerinden dolayı ve monopoly olmasından dolayı chainlink'in epey değer kazanacağını düşünüyorum. daha çok derin bilgi isteyenler "chainlinkgod" podcast/youtube izleyebilirler, sergey nazarov'un podcastlerini dinleyebilirler. adamlar güzel açıklıyor.

www.youtube.com/results?sea...
www.youtube.com/results?sea...

ben smart-contract platformlarının(ethereum, sol, avax, fantom, matic, cardano vs) birbirleri ile mücadalelerinden dolayı yavaşdan pazarın bunlar arasında dağılacağını düşünüyorum. birisinde nft olacak, birisinde dex trade işleri falan. hangisi ucuzsa artık. platform tokenlerini değerli yapan şey, her işlemde onları kullanmak zorunda olmanız. ethereum'da erc20 transfer yapacaksan eth fee ödeyeceksin. nft mint edeceksen eth fee ödeyeceksin. bunlar optimize ediliyor tabikide, en altta yatan temel değer bu. insanlar eth almak zorunda, ethereum kullanmak istedikleri sürece. sol almak zorunda sol kullanmak istedikleri sürece. bu platformları değerli yapan şey bu alım baskısı, platform çok kullanılıyorsa alım baskısı artıyor, hype ile bir bakıyorsun 200x yapmış.

oracle networklerde de çözüm bu. chainlink için $link tokeni ile fee ödeyerek dataya ulaşıyorsun. crypto gaming, trade/swap, cross chain execution, price feed vs. ne istiyorsan networkden $link ile ödemen lazım. integration olması kullanım oranını artırıyor. geçenlerde bir eth gas optimization yapmışlar, %90 daha az eth fee ödüyerek chainlink-ethereum bağlantısını sağlamışlar. adamlar sürekli daha ucuz ve kullanılabilir çözümler üretiyorlar. çok hoj. tabi $link kullanım fee aynı.(kıps)
chainlik'de de böyle bir alım baskısı var ve bunun piyasa tarafından tam anlaşılmadığını düşünüyorum. ondan chainlink'e yüklü girdim ve dca ile de devam ediyorum. fiyatının/market cap 'in sağladığı şeylere göre(veri güvenliği, tüm platformlarda herkes tarafından kullanılmak zorunda olması, monopoly olması, rakiplerinin çok geride olması ve alternatifini üretmenin zor olması) düşük olduğunu düşünüyorum ve ethereum ardından 3 numaralı koltuğa oturması gerektiğini düşünüyorum, marketcap anlamında.

yatırım tavsiyesi değildir.
devamını gör...

öldükten sonra büyük sıfatını almış hükümdardır.
gerçek ismi alexander. arapça konuşanların alexander'i el iksender olarak algıladığından ks sesi dillerinde olmadığından o sesi ters çevirip sk yaptıklarından, önündeki el takısı da çıkarılınca iskender olarak kalakalmıştır. literatürümüze de öyle girmiştir.

efsaneye göre frigler, kahinlerin sözüne uyup şehre kağnı ile giren ilk adamı, yani gordios'u kral ilan ederler. gordios da kızılcık dallarından örmüş olduğu bağlarla arabasını tapınağa bağlar ve bu düğümü çözecek kişinin asya 'ya hakim olacağını söyler. o kördüğümü çözmeye uğraşanlar o kadar enerjiye rağmen aylarca uğraşsalar da çözemezler. tarihte büyük iskender olarak anılan makedonya kralı da, düğümün büyüsüne kapılarak şehre girer ve uzunca bir çabadan sonra kılıcını çekip kızılcık dallarından oluşan düğümü dağıtır.

gerçekten de dendiği gibi iskender, asya'nın hakimi olur. birçok devleti tarihten silmiş, kendi imparatorluğunu kurmuştur. tarih kitaplarında çok büyük askeri deha olarak tanıtılır. ama söylenceye göre sabırsız davranıp düğümü erkenden çözdüğü için lanetlenmiş kabul edilir ve 33 yaşında hastalıktan ölür. kaba kuvvetin çare olmadığına örnek verilir.
devamını gör...

gerçek birine aşık olmaktan kat kat daha güzel hissettiren duygudur.
devamını gör...

üst edit: bu tanım bir takım küfürler, hakaretler, kan, kemik ve gözyaşı içermektedir.

ben bu tanımı neden yazdım? niçin yazdım? nasıl yazdım? bunu izaha gerek yok. gördünüz, oturdum yazdım! ama, yazmamış da olabilirim. yazmışsam yazmışımdır, yazmamışsam yazmamışımdır. görünen tanım... uzakta değildir. buraya yazdık da sonradan yazmadık mı dedik? bunlar bi takım uydurma laflardır... sahi ya ben bu tanımı neden yazdım? kim yazdırdı lan bana bunu?! ha, evet doğru ya. death stranding gömerken gidip horizon zero dawn oynayın diye bir laf etmiştim, biraz da bu oyunu gömeyim dedim. önceden belirteyim, senaryo konusunda death stranding ağzına vurur bu klişe senaryonun ama görsellik-iyi grafik için oyun oynayan birinin horizon zero dawn tercih etmesi daha mantıklı. en azından kojima abimizin aksine bu oyun biraz oynamamıza izin veriyor. yoksa gidip onurunuzla the witcher 3 wild hunt oynayın ya da ne bileyim watch dogs 2 bile olur.

guerrilla games ve sony'nin decima'nın ekmeğini yediği sıradan bir oyun daha. sıkıldım bu şarap çanağına tükürdüğümün ubisoft açık-dünya mantığından. şimdi assassin's creed on oyoso diyen arkadaşlar gelmeden belirteyim, bir bildiğimiz var da yıllarca elimizi sürmedik o dandik seriye. ha niye çünkü bunca sene ubisoft bizi kazıklamasın diye çabalayıp sonra gidip bu ağzına tükürdüğümün oyunları ubisoft mantığı ile bizi kazıklasın diye! çok sinirliyim, bir senedir geçmedi sinirim.

önce biraz öveyim çünkü gömerken ipin ucunu kaçırıp iki sayfa yazı yazma potansiyelini taşıyorum. olum adamlar sanat eseri icra etmişler, bir oyunun grafikleri nasıl bu kadar güzel olabilir?! o kadar aksiyonun içinde durup manzaraya hayran kalmaktan robotlar ağzıma yüzüme geçirdiler iki tane. bu arada ben death stranding'de bu kadar düşük fps almıyordum bu oyun niye böyle guerrilla? oyun zevkimin içine edilmiş hissediyorum. ha keza oyun zevki namına da çok bir şey bulamadım ya neyse. oyun tamamen görsel şölen ama açık dünya mantığının elde bulunan diğer tembel işler ile hiçbir farkı yok. birbirini tekrar eden tasarımlara sahip meka dinazor dövmek istemiyorum abi ben. tamam istiyorum ama 40 saat boyunca değil yani. gerçek anlamda harika modelleme çıkarıp neden birbirini bu kadar tekrar eden yaratıklar yapılıyor anlamış değilim. tamam açık dünya sonuçta ve ne kadar muhteşem yenilikler bekleyebiliriz ama bu kadar kendini tekrar eden bir oyun bir süre sonra sıkmaya başlıyor ve baktığımızda bu rutini tekrarlamaya değecek bir ödülvari sistemi de yok o kadar. death stranding'de o bile yoktu ama mesela 2018 çıkışlı god of war'u ele alalım. adamlar yarı-açık dünya mantığını oyuna çok güzel oturtmuş üstelik yan görevlere gitmeyi isteyecek kadar güzel bir sistem yaratmıştı. o yan görevleri yapmadan da oyunu bitirebiliyorduk ama yan görevler insanı gerçek anlamda cezbediyordu.

sen harika bir açık dünya mantığı ile pazarlamaya çalışıyorsan oyunu -ana hikaye mevzularına sonra geleceğim- o zaman övüneceğin tek şey bak ne güzel grafiklerimiz var bir de metal hayvan tasarladık işte olmamalı. bir kere senin güçlü bir ana hikayen yok ve ana hikaye hasebi ile kesip biçtiğimiz o insanları berbat tasarlamışsın zaten. hayır yani vadiye kaya diye tasarlamışlar bir iki tane hareketsiz insan modeli, kayaya vuruyoruz ölsün diye ama bakıyorsun mesela en basitinden stormbird'e, sawtooth'a bu kadar mı gerçekçi olur? hareketleri, patlamalar, zırh tasarımları derken orgazmik bir etki bırakıyor insanda. elinde değerlendirebileceğin muhteşem bir açık dünya var, bunu maksimum 7-8 tane meka yaratık ile sınırlandıracağına çeşitlendir. en kötü oyun biraz geç çıkar ama verilen paraya değer en azından ama hayır illa ubisoft'un rezil kepaze tekrar et ve dolu göster mantığını kullanıp üstüne far cry 3, assassin's creed,tomb raider gibi sevilen tüm oyunların boktan sistemini birleştirmeye çalış ortaya da bu kopya içerik çıksın. ben post-apokaliptik bilim-kurgu'nun köpeğiyim ama kanser oldum oynarken bu salak pazarlama mantığı yüzünden. ana karakter hatun (aloy) da zaten game of thrones ygritte ile lara croft çakması olmuş ya neyse.*

aynı mantıkta ilerleyen görevler de cabası. karakter gelişimi gördüğümüz harika bir başlangıçtan sonra -ki günümüz açık dünya mantığı ile ilerleyen oyunlarda zerre ana senaryo ve karakter gelişimi göremediğimizi düşünürsek ben buna bile tamamım- nasıl hiç edilebilir tüm bu gelişim? yenilik vadediyoruz diyerek milleti ayakta uyutmak bu. benim bu oyundan görsellik dışında zevk alabilmem için oynadığım ilk oyun olması gerekiyor.

ha, bu oyun çok mu kötü bir oyun? yoo gayet güzel oyun aslında. ana hikaye ne kadar klişe olsa da film gibi izletiyor kendini. hey gidi rost be... aloy'un karakter gelişimi oyunun başında şaşırtacak derecede güzel işlenmiş. silahlar gayet güzeldi ve karakterin biraz hantal olması sebebiyle gayet gerçekçi bir deneyim sunuyordu. icerail, stormslinger, ropecaster falan kullanması epey keyifli weaponlar ki ben uçup kaçtığımız, karakterlerin beş dakika yerinde durmadığı hack 'n' slash oyunlarının kölesi olmama rağmen bu gerçekçilik için özellikle hantal bir wp kullanım sistemini epey sevdim bile diyebilirim. beni kızdıran ellerinde harika bir fırsat varken ubisoft'un salak saçma hilelerini kullanıyor olmaları. yoksa oyun kendi türü içinde yenilik vadetmese bile günümüzde çıkan salak saçma oyunlara nazaran gayet 7 verilecek bir oyun.
devamını gör...

üst edit: sorunumu çözdüm ve geri döndüm. yalnız eskisi kadar girmeyeceğim de bir gerçek.

bir süreliğine aranızda olmayacak olan yazar. hesabı dondurmayacağım için kafa izninde yazmayacak muhtemelen ama siz beni kafa izninde bilin yine de.

bunun için ayrıca başlık açmak yerine buradan yazayım istedim ki "nerede bu arkadaş?" diyecek olanlara tek tek yazmadan topluca duyurmuş olayım. kendinize iyi bakın... ya da bakmayın, karar sizin *

au revoir!
devamını gör...

dökme mozaik zeminli yurt holü. zatürrede iyi gidiyor.
devamını gör...

tam bir tipsiz *

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

ekşi sözlükte çok mükemmel tanımlar girildiğini sanan bir yazarın açtığı başlık.
yahu gir oku bugünü gündemi baştan aşağı.
ne format var ne bilgi.
varsa yoksa küfür, sen ocusun ben bucuyum geyiği.

geçiniz yani bu kalite zırvalarını.
devamını gör...

amuda kalk demek mantıklı olabilir seviyeye seviye ile cevap verilir.
devamını gör...

bizim bilimden uzak olmamızla alakası olmayan bilim dalıdır. türkiye ve ortadoğu birçok genetik bilimci için nimettir. çünkü akraba evlilikleri yaygın. iskoçya, abd, avustralya, hollanda gibi ülkelerde hayvan ıslahı konusunda aşmıştır. çünkü hayvanların soy takibini çok detaylı yapan bir çiftçilik kültürü var.
türkiye'de botanik alanındaki çalışmalar carl linnaeus sayesinde bilimsel temele oturtulmuş. osmanlı devletinden kalan eczacılık bilgisi unutuldu. ki bu eczacılık bilgisi ordunun atları için geliştiriliyordu. anadolu halkının bir deri bir kemik öküzü vardı birinci dünya savaşında. ne yazık ki meralarımızı da koruyamadık. zaten akdeniz iklimi ve iç anadoluda bozkır sebebiyle meralar yılın yarısında bereketli oluyordu.
bir atın bir ineğin yılda kaç ton kaba yem yediğinden haberiniz var mı? gavur bunları düşünüp yemden faydalanma üzerine geleneksel ıslah çalışmaları yaparken osmanlı devletinde şairler padişahtan bir kese altın alabilmek için divan şiirleri yazıyordu.
bu ülkeye sistematik çiftlik yönetimi bilgisini de ispanyollar, cenevizler, italyanlar ve rumlar getirmiştir. birinci dünya savaşı'nda bunlar milliyetçi duygularla isyanlara başlayınca anayurttan kovuldular. bırakıp kaçtıkları konaklar, bağlar, zeytinlikler türklerin oldu ama türklerin bahçecilik bilgisi pek yoktur. kültürel olarak bahçecilik geçmişi yok türklerde. oysa avrupada her kilisenin bir bahçesi olur. kilise ile bahçe ilişkisi çok derindir. başka zaman anlatırım. ama özünde dionysos kültürü olduğunu bilin.

gelelim bilimsel gelişmelere. türkiye genom bilimi veya data çağını çoktan kaçırdı. fetö, ergenekon, balyoz derken kaçtı tren el sallayın. akraba evlilikleri yüzünden genetik bilimciler türk toplumunun gen haritasına merak duyuyor. çünkü bir gen terapisinin ücreti milyonlarca dolar ediyor. sma hastası çocuklar için bağış toplayıp duranlar bunu çok iyi bilir. o çocukları da aileleri sma hastası olacaklarını bilerek doğuruyorlar. hamilelik aşamasında bebeğin genetik hastalıkları tespit edilebiliyor ama çok dindar ebeveynlerimiz allaha havale edip bebeği doğuruyor. sakat doğacağını bile bile kürtaj yaptırmak istemiyorlar.
türkiye genetik çağını kaçıralı 60 yıl falan oluyor. lisans bitirme ödevimi genom bilim üzerine yazmıştım. genom biliminin tarihsel gelişimi hakkında doğru bilgilere sahibim.

yukarıdaki entryde "karanlıkta parlama geni ekleniyor" falan demiş. bahsettiği green fluorescent protein (gfp), red fluorescent protein (rfp) falan. bir gen bir protein hipotezine göre bir organizmaya aktarılan genin transkripsiyon olup olmadığını anlamak için kullanılan fenotipik markerlardan biridir. abd'de millet bunu evinin garajında falan yapıyor. hazır kitler satılıyor. hatta adamın biri kendisine kaslandırma geni enjekte edip konferanslar veriyordu.

genetik mühendisliği sanıldığı kadar iyi bişey değil. abd'de çiftçilerin canına okudu bir şirket. bu şirket genetiği değiştirilmiş mısırlar yetiştiriyordu. ama transgenik mısırların polenleri çevredeki tarlalara da rüzgarla böceklerle taşınıp doğal mısırların da genetiğini değiştiriyordu. şirket abd'deki çiftçilere "benim transgenik mısırlarımın tohumlarını çalmışlar" diye dava açtı. gen spesifik bir pcr tanı kitiyle durumu teyit edebiliyorlardı. bu da mahkemede şirketi haklı gösteriyordu. oysa gerçek farklıydı. transgenik bitkiler transgenik polenler üretiyordu. zaten bu davadan sonra batı toplumlarında genetik mühendisliği çalışmaları için uluslararası anlaşmalar yapıldı. taa ki çin'de aids virüsüne kongenital bağışıklı transgenik ikiz bebekler (nana ve lulu) doğana kadar...

transgenik polenler için çözüm olarak "ölü tohum" denen bir sistem geliştirildi. böylece tohum şirketleri çiftçileri tohuma bağımlı hale getirdi. çiftçinin attığı tohum çimlenmiyordu. her yıl gidip şirketten yeni tohum alması gerekiyordu.

türkiye'de yanlış bilinen şeylerden biri de "israil tohumu" denen şey. israil tohumu şöyle bişey genetik bilimciler bitkilerin gen haritalarını çıkartırlar. bu çok zordur çünkü bitkilerde 2n=46 kromozom yoktur. şeker pancarında bazen 7n kromozom olabilir. buğdayda 6n, 8n falan olabilir. bitkilerde kromozom setleri çeşitlilik gösterir. hangi genin hangi kromozom üzerinde olduğunu, bu genin yeni nesle mendel kurallarına uygun olarak mı yoksa mendel kurallarından saparak mı geçtiği araştırılır. genler tıpkı insanlar gibi sosyaldir. birbirleriyle iyi geçinen birlikte translasyon olan genler vardır. bazı genler diğerinin çalışmasını engeller. işte israilli bilim insanları bunlar üzerinde yıllarca çalışarak en iyi özelliklere sahip ebeveynleri bulurlar. bu iki ebeveyn bitki birbirleriyle tozlaştırıldığında populasyondaki diğer bireylerden daha yüksek verim veren veya kuraklığa dayanıklı, hastalıklara dayanıklı, böceklere dayanıklı vs. yeni nesil ortaya çıkar. bu tohumlar patentlidir. işte bu tohumlara israil tohumu deniyor halk arasında.

peki israil tohumu neden üçüncü nesilde verim kaybediyor ve çiftçi önceki verime ulaşamıyor?
çünkü ikinci jenerasyonun ebeveynleri (g10 x t01) tozlaştıklarında verimli (gt1001) dölünü üretir. bu patentli tohumdur. ancak çiftçi gelecek yıl ebeveyn olarak gt1001 tohumunu kullanamaz. çünkü niye (bkz: mayoz bölünme). doğanın genetik çeşitlilik sağlayan en güçlü mekanizması mayoz bölünmedir. mayoz bölünmede bildiğiniz gibi 4 yeni hücre sayısı oluşur ve mayoz bölünmede genetik çaprazlanma olur. yani gt1001 kodlu ikinci generasyon bitkiler mayoz bölünmeyle g01, g00, gt10, gt00, gt11, gt01, t1, t0, g1, g0 gibi menden kalıtım yasalarına uygun segregasyon gösterir. yani bitkinin genomu açılır ve oluşan yumurta ve polenler sonsuz olasılıkla tozlanabilir. işte israilli bilim insanları bütün bu süreci kontrol altında izledikleri için israil tohumu diye birşey hakkında konuşabiliyoruz.

crispr teknolojisi ise yukarıdaki süreci bypass eden bir yöntemdir. bütün genomu izlemek ve genleri nesilden nesile takip etmek yerine genom içerisine direk istenilen protein kodunu (yani gen) yazmayı sağlayan bir yöntemdir. buna biohacking de denir. sanıldığının aksine yeni bir teknoloji değildir. crispr'dan önce talenler vardı. geçmişi de 30-40 yıllık falan. bunlar bilim camiasında niş alanlar. 1970lerde dünya çapında talen çalışan 15-30 kişi falan vardır herhalde.

bilim işte böyle niş bişeydir. devlet politikasıyla bir bilimsel projeye odaklanırsan diğer bilim alanları boş kalır. ekonomik gücün olursa bütün projelere finansal destek vereceksin. ama türkiye öyle bir ülke değil. türkiye tarihine bakarsanız islamcı-neoliberal siyasetçilerin ve maafyanın bu ülkenin milli servetini tükettiğini ve insan kaynağını yok ettiğini görürsünüz. işte bu yüzden türkiye'de bilim olmaz.

not1: sosyolojiyi bir bilim olarak ele alırsak türkiye'de akp iktidarıyla baya sosyolojide ilerledik. anket şirketleri, sosyal medya, algı operasyonları, gündem belirleme, siyasi suikast, itibar zedeleme gibi bilimsel alanlarda baya gelişti türkiye. ne diyelim, her millet hak ettiği şekilde yönetilir. bu osmanlı artıklarıyla bu kadar oluyor ne yazık ki. cumhuriyet alerjisi olanlarla bilim yapılmıyor görüyorsunuz.

not2: insansız hava araçları da bir bilim dalı olarak geliştiğimiz konulardan. ancak insansız hava araçlarının tarihine bakarsanız israil'in kuruluş yıllarına kadar gidersiniz. o dönemlerde insansız hava araçları orduda yeterli görülmediği için terk edilmiş bir teknolojiydi. türkiye bu gözardı edilen teknolojiyi sahiplendi ve geliştirdi. ne yazık ki bu gelişme albayrak ailesi tarafından sahiplenildi ve siyasete alet edildi. albayrak ailesinin servetine servet katıyor. bu durum hatta tayyip erdoğan'dan sonra niçin berat albayrak'ın tahta oturmak istediğini de açıklıyor. iki aile güçlerini birleştirmiş bu milletin amına koyuyorlar, biz de övünüyoruz "sihalarımız var" diye övünüyoruz. peki size soruyorum türkiye'de terör sorunu akp'den önce -türk ordusu sayesinde- risk düzeyi çok düşürülmüşken neden bir anda hortlatıldı? türk saha gazeticileri kandile gidip röportaj yapıyorlardı, moralleri tükenmişti. öcalan yakalanmıştı. ne oldu da yeniden terör ortaya çıktı. neden kürtler kriminalize edildi? neden seçimlerden önce bombalar patladı.

son söz: arkadaşlar teknoloji gelişen birşey değildir. belirli bir amaç için geliştirilen birşeydir. bilim denilen şey o kadar kutsallaştırıldı ki bilim insanları hala farkında değiller siyasetçiler için çalıştıklarının. ülkelerin dostlukları olmaz, ülkelerin çıkarları olur. insansız hava aracı teknolojisinin kullanım ve geliştirme haklarını israilden almış olabiliriz. bunu kimse aklından bile geçirmemiş ancak böyle birşey olabilir. "nasıl iktidar olunur" bilgisi türkiye'de var mıydı? öncesine bakarsanız hep koalisyon hükümetleri vardı. bir toplum mühendisliği oldu türkiye'de. bu insanların iktidarda kalması için herkes el birliğiyle çalıştı. muhalefet bile bunun için çalıştı. hepimiz oyuna geldik. şimdi bana gelip burada "bilim" tatavası yapmayın. bazı uzmanlara göre üçüncü dünya savaşı'nda olabiliriz ve haberimiz bile olmayabilir. savaşın şeklinin değiştiğini hepimiz biliyoruz, değil mi?
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim