nedenine bağlı olarak geçerli sayacağım istek.

bir dönem okumadan artılayanlar vardı. yani okumadıklarını nerden biliyorsun diyebilirsiniz de, adam yarım dakika önce başlıkta tanım girmiş ve beğeni yapmışsınız, o yarım dakika içinde son 20 entrynize peş peşe artılar geliyor, entry uzunluğundan falan bağımsız şekilde. çok şükür o karanlık dönem bitti.

hâlâ var ama bunu yapanlar. insan anlıyor iyi kötü kimin okuyup kimin okumadığını. yapmayın diyorsun, yine yapıyorlar. meh!

takip ettiğim insanları tek tek okuyamıyorum eskisi gibi. akışta denk gelip beğendiğim herkesi oylarım ama. kendisine uyuz oluyor olabilirim, bu artılamama engel değil, görüşüne katılıyorsam.

bir de beğendiği halde artılamayan, adam seçenler var. küfür yasak.
devamını gör...

malum sadece karşılıksız vergi veren bir halk haline geldiğimiz için her gün haberlere bakarken yeni bir vergi türü çıkacakmı diye göz düşünmeden edemiyorum. sıradaki vergi evnin önündeki kaldırım kenarına park yaptığın için park vergisi olarak alınabilir diyorum.
devamını gör...

güzel bir eylemdir. beğen butonu çökene kadar yüklenebilirsiniz.
devamını gör...

georges de la tour, "magdalene with the smoking flame", 128 cm x 94 cm, tuval üzerine yağlıboya, 1640 - 1645.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

evet yanlış duymadınız, kendisi islam dininin gerçeklerine göre kafirdir. hatta yazdığı sapkınlıklar ile allah aşkı ile uzaktan yakından alakası yoktur.
bunu örnekler ile sizlere anlatacağız.

celaleddin rumi, yazdığı kitabın vahiy olduğunu iddia etmektedir! tasavvufta bu çok görülmez. zira tasavvuf ehli, velilerin tasavvufta vahiy aldıklarına inanırlar….

kitabının bir başka yerinde celaleddin rumi şöyle diyor:

“bu, ne yıldız bilgisidir, ne remil, ne de rüya. tanrı, doğrusunu daha iyi bilir ya, tanrı vahyidir! sofiler, bunu halktan gizlemek için gönül vahyi demişlerdir!”….”
(mesnevi-celaleddin rumi meb yayınları, c: 4 s: 151)

celaleddin rumi, tasavvufi görüşlerini “tanrısal aşkı” kendisinde bulduğunu söylediği şemsi tebrizi’den almış.

“celaleddin rumi, aşkla, müzikle, raksla ve şiirle beslenip gelişen ve dinler üstü yolda kadına da büyük bir önem vermiş onu da hayata almaya çalışmış ve insanlığın, kadınla bir bütün olduğunu duymuştu. o herşeyden önce kadının kapanmasının, örtünmesinin aleyhindeydi. mesnesvisin’de kadını yaratılmış değil, yaratan (!) bir kudret olarak öven, sert ve kaba ruhlu erkeklerin kadına zulmedebildiklerini söyleyen, asil insanların ince ruhlu olgun kişilerinse kadına bağlı olacaklarını, hatta onun reyine uyacaklarını ona hürmet edeceklerini bildiren celaleddin rumi “fihi ma fih”inde, bir fasılda, kadını ekmeğe benzetmek celaleddin rumi bu şeylerin kendisine gelen vahiy olduğunu iddia ederek resmen mesnevi’yi kur’an’la yarıştırmaktadır.
dilerseniz mesnevi’nin girişi ile yavaş yavaş konuyu detaylantıralım:
“bu kitap mesnevi kitabıdır. mesnevi hakikate ulaşma ve yakin sırlarını açma hususunda din asıllarının asıllarıdır. tanrı’nın en büyük fıkhı (!) tanrı’nın en aydın yolu! tanrı’nın en açık burhanıdır… kur’an’ı apaçık bir hale koyar, rızıkların bolluğuna sebeb olur, huyları güzelleştirir. şanları yüce özleri hayırlı katiblerin elleriyle yazılmıştır. temiz kişilerden başkalarının dokunmasına müsade etmezler. mesnevi, alemlerin rabbinden inmedir! batıl ne önünden gelebilir, ne ardından. tanrı onu korur, gözetir!….”
(mesnevi-celaleddin rumi meb yayınları c: 1 s: 11)

celaleddin rumi’ye göre şeyhin, pir’in, ermişin her ne isim verilirse verilsin tasavvufun ulu zatlarının söyledikleri ve yazdıkları şeyler aynıyla vahiy’dir. tıpkı kendisinin de itiraf ettiği mesnevi kitabında olduğu gibi!…
maalesef celaleddin rumi, kitabına hindistan’dan sadece kelile ve dimne masallarını almamış, erotik hint kültürünün ürünü olan kamasutra’dan da alıntılar yaparak bunları “alemlerin rabbin’den inmedir” diyerek sunmuştur.
celaleddin rumi, kur’an’ın lokman suresinin 27. ayetini kendi kitabı için nasıl alet ediyor:

“….ormanlar kalem olsa, denizler mürekkep olsa yine mesnevi’nin biteceğini umma…” (mesnevi-celaleddin rumi c: 6 s: 178)


mevlana sahabe hanımlarını bile zan altında bırakmaktan sakınmaz, onları savaşa gitmiş kocalarını aldatan ahlaksız kadınlar olarak tasvir eder. fihi mâ fih’te şöyle bir hikâye anlatır; “rivayet ederler ki; peygamber, sahâbeyle bir savaştan gelmişti. bu gece şehrin dışında yatacağız, yarın gireceğiz şehre diye davul çalın buyurdu. a tanrı elçisi dediler, sebebi ne? olabilir ya dedi, kadınlarınızı yabancı erkeklerle buluşmuş görürsünüz; canınız sıkılır; bir fitnedir, kopar. sahâbeden biri (verilen emri) işitmeyip gitti ve karısını bir yabancıyla buldu. (1) (1)[fihi ma fih, 20. bölüm, meb yay., ist /1990. s. 136-137.


şems mevlana’nın 15 yaşındaki cariyesi kimya hatun ile evlenmiş, ki kendisi 65 yaşında idi. şems-i tebrizi’ye, karısı kimya hatun’u bazen allah olarak, daha doğrusu ona, allah, karısı şeklinde görünür-dü. mevlana; bir çadırda şems’i kimya hatun ile oynaşırken gördü. mevlana oynaşmaları için biraz dışarıda dolaşıp, sonra hocasının yanına geldiğinde şems; ‘o kimya hatun değildi. yüce tanrı beni o kadar sever ki, sevdiğim kimse suretinde yanıma gelir. az önce senin beni halvet halinde gördüğün kadın da kimya hatun değildi, allah kimya hatun şeklinde bana gelmişti’ der. (2)eflâkî, menakıb’ul-arifin, c.2, s.72.



ve daha birçok örnek ile çoğaltılabilir. dünya'daki islamafobi var deyip bu adamın çılgınlar misali islam olmayanlar tarafından bile övülmesinin islam ile alakası yoktur. çünkü kendisi islam değil sapkın bir insandır.
zamanın fethullah gülen'i olan moğollar ile iş birliği yapan bu muhteremin foyası da ortaya dökülmüştür.

dipnot: birileri "yeter ya konya'lı yok mu burada demiş, bu başlığı açan zsten konyalı hem de mevlana denilen elemandan daha evvel zamanlarda konya'ya yerleşmiş olan bir ailenin evladı. gerçeklere gözünüzü ve kulağınızı kapatamazsınız. araştıranlar görür ve öğrenir. onların sapkınlığı yazmak suç ama sapkınlığı yaşamak suç değil. hadi oradan.
devamını gör...

üst edit: kaprekar matematik öğretmenliği yapmıştır.

hintli bir matematikçi tarafından tanımlanan, 4 basamaklı bir sayıya en fazla 7 kez uygulanabilen bir işlem sonunda ortaya çıkan 6174 sayısı. ancak bazı durumlarda sonuç 0 da çıkabilir.


--- detaylar ---

başlangıç koşulları şöyle:

- sayımız 4 basamaklı olacak ama tüm basamakları aynı rakamdan oluşmayacak. mesela 8888, 1111 gibi sayılar işimize yaramıyor.
- sayının 3 basamağı aynı, kalan son basamağı da bu rakamların 1 fazlası ya da eksiği olmayacak. yani mesela 2232, 4445 gibi sayılar da işimizi görmüyor.

sayımızı belirledikten sonra, içindeki rakamları büyükten küçüğe ve küçükten büyüğe doğru sıralayıp tekrar yazıyoruz.

8921 sayısını seçelim mesela.
rakamları büyükten küçüğe sıralayınca 9821,
küçükten büyüğe sıralayınca 1289 elde ediyoruz.

bunun ardından yapılacak işlem, gittiği yere kadar büyük sayıdan küçüğü çıkarmak ve elde edilen sayıyla işlemi tekrarlamak:

9821 - 1289 = 8532
8532 - 2358 = 6174
7641 - 1467 = 6174

gördüğünüz gibi 2. işlemden itibaren sayı 6174 oldu ve tekrara başladı. işte işlemi sonsuz döngüye sokan bu sayıya kaprekar sabiti diyoruz.
devamını gör...

tanımlarını okumaktan keyif aldığım, gündem takipçisi yazarımız.
o yazsın biz takipteyiz. *
devamını gör...

ben çok sıkıldım artık. gerçekten... haydi ekonomiyi bilmem neyi toparladınız diyelim, en kötüsü ne biliyor musunuz?* 20 yıllık ömrümüzü geri alabileceğimiz hiçbir teknoloji yok.

en üst düzey makamlardan en sıradan vatandaşa kadar kimse kendisine bakmıyor, kendi kapısının önünü süpürmüyor memlekette. ne tanım yapayım ben şimdi buna?
devamını gör...

böyle çirkin beyinli insanlarla aynı ülkede yaşadığımı biliyor olmak her sabah utanç sebebim..

normal şartlarda gerizekağlılık için ıq sınırı 89, türk toplumunun ıq’su 90.bu gerçek bilgi bu arada.bir sokak röportajı esnasında öğrenmiştim. dolayısıyla bu ülkenin insanından , vicdanından ve terbiyesinden ne bekliyoruz?

maymunla daha iyi duygusal ilişki kurarsın.

başlığı açan yaratım, kilo verilir de , senin olmayan beynini ne yapıcaz?muhtemelen bak sen 89’lardan birisin. - al bak bende seni dışladım.seninle ilişki kurmak her şeyden daha beter dostum.

-zeka geriliği olan kimseyi aşağılamam, allah vergisidir.canımızdır ciğerimizdir o insanlar fakat bu tarz terbiyesiz insanlara sevgi gösteremiyorum.-
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

ben diyojen'i savundum. ama o, hiç oralı olmadı. 'çekil git başımdan, benim savunmaya ihtiyacım yok' dedi. üzüldüm, köşeye çekilip ağladım. kendini bile savunamayan ben, diyo'yu savunacakmış pehh.. ne haddine!

sokrates ve diyojen kendilerini pek güzel savunmuşlardır.
devamını gör...

hayatım düşüncelerimi aktaracak hayallerimi yaşayacak kadar uzun olmayabilir yolda yürürken birinin hedefi olabilirim,yanlış zamanda yanlış yerde olduğum için beni öldürebilir.otobüste tek başıma kalırım, şoför aklım karıştı şeytana uydum diye ifade verebilir. hayır dediğim için istemediğim için bile öldürülebilirim. yolda yürürken aniden yüzüme kezzap atılabilir. okulda öğretmenlerim bile buna sebep olabilir.tırnaklarımda dna kalma sebebine karşılık ellerim bile kesilebilir.tek anlık heveslere isteklere ömrüm alınabilir,hayallerim çalınabilir,bir hiç yerine koyulabilirim. öldükten sonra arkamdan giyimime inancıma tercihlerime dil uzatılabilir. katilimin cezası hafifleyebilir bu yüzden son öldürdüğü kişi ben bile olmayabilirim.peki bunların önüne geçmek için sebebim var mı? hayır bence yok... bugün yaşıyorum hayattayım ve olanları kınamakla yetiniyorum.yarın benim için bir baskası bunları yapacak belki. kim bilir... lütfen birgün böyle birşey olursa beni de, bunları yazarken nefes aldığımı da aklınızdan çıkarmayın.unutmayın ki yarın ne olacağımız hiçbirimiz için kesin değil.
devamını gör...

mavi rengi çıkarılmış turkuaz rengi diye tarif edelim. instagram görsellerinde kızların yeni akım oje rengi olarak da aşina olduğumuz bir renk.
devamını gör...

üniversite yıllarında uygulamaya başladığım ve hala da zaman zaman yaptığım movie frenzy etkinliği ile eşzamanlı başlattığım etkinliktir.

book frenzy’nin movie frenzy’den daha keyifli olduğunu söyleyebilirim. tek günlük bir etkinlik olan book frenzy’yi gerçekleştirmek için kişinin ihtiyaç duyacağı şeyler bir günlük bir zaman dilimi, yeterli miktarda para ve boş bir sırt çantasıdır.

bu etkinlik için ufak bir ön çalışma olarak şehirdeki kitapevleri ve sahaflar belirlenirse daha az yorulmak mümkün olacaktır.

book frenzy için özellikle sahafları gezmeye başlıyoruz mümkün olan en erken saatte. ve beğendiğimiz kitapları satın alarak sırt çantası dolana kadar bu yolculuğa devam ediyoruz.

her görülen kitabın alınmamasında fayda var elbette çünkü etkinlik sırt çantasının kapasitesi ile sınırlı olacak. gün sonunda yeterince sahaf gezilip sırt çantası tıka basa kitapla dolduktan sonra tercihen sessiz ve tenha bir kafede ganimetler elden geçirilerek book frenzy tamamlanabilir.

insanı yenileyen ve özgür bırakan bir etkinlik olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. kafa sözlük rütbem olan bibliyofil unvanını kazanmayı hak etmemde bu etkinliğin büyük payı olduğunu söyleyebilirim.
devamını gör...

askerlik yapanlar bilir, nöbet saatleri içerisinde en pis olanı sabaha karşı 03:00-05:00 nöbetidir.

03:00 de başlayan nöbet için en az 45 dakika önceden kaldırılır, hazırlıklarınızı yaparsınız. her sabah saat 06:00 da zorla kaldırıldığınızı düşünürseniz, nöbetten geldim, silahı teslim ettim, üstümü değiştim, yatağa girdim derken zaten kalk saati gelecektir.

ben yedek subay olarak yapmama rağmen bir kaç sefer nöbetçi astsubayları bu nöbet saatini bana vermeye kalkmışlardı, ancak 23:00-01:00 nöbeti, nöbetçi amirinin, 01:00-03:00 nöbeti de nöbetçi subayınındır.
devamını gör...

edebî hârikalar işlenmiş bir nesir, yürek hoplatan bir şiir, mânâ yüklü soylu bir kelime, sözlük encâmında milyonlarcasıyla dönüşüp sıradanlaşarak kayıplara karışıverir. sonra farksızlaşır ruhunu kaybedince ciğer ufûneti taşıyan mırıltılardan... bir ân-ı seyyâledir hayatı. acaba dokunabilir mi birkaç insanın duygu ve yaşamına? belki... bir umut...! hepsi bir umut içindir zâten. sonra kelebekler gibi uçar sözlüğün derin karanlık kuyusuna. bir namazlık saltanâtı olan kimliği meçhul insanın, binlerce yıl önce mağaralara, taşlara kazınmış sesi ve soluğu gibidir o.
devamını gör...

telegol ile hayatımıza renk katmış şaşkınlık ifadesidir. en sevdiğim bakınız olabilir.
devamını gör...

mafyanın anavatanıdır. süleyman çakır'ın büyük dedesinin corleone kasabasına trabzon hurması ticareti için gidip, sokak mafyası olarak harmanlandığı söylenir.
adanın yerlileri arasında favorim elbette vito'nun oğlu michael corleone!

devamını gör...

moğol folk metal grubu the hu da pek güzel yapar gırtlak müziğini. orta asya'da at koşturan, kıl çadırda oturan, kımız içen atalarımızı hatırlamak için birebir*.
devamını gör...

tabii canım kulağımızın arkası da aynı fikirde mi acaba sayın bahçeli? o da gitti elden çünkü!
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim