hayaldi gerçek oldu
çok hayal kuran biri olarak diyebilirim ki çoğu hayalim de gerçekleşti, çok şükür.. bence hayallerin gerçekleşmesinin sırrı, o hayalin içine girmek, yani o hayal gerçekleşse nasıl hissedersen şimdi de öyle hissetmek. o duyguya şimdiden girebiliyorsan, "yok ya saçmasapan şeyler bunlar, benim hayalim gerçekleşmez ki" diye kendini sabote etmiyorsan ve hayalini gerçekleştirmek için gereken aksiyonu alıyorsan o hayali olmuş bil...
devamını gör...
kadın sözlük yazarı hesapları yönetimin fake hesapları mı sorunsalı
neden gizlenme gereği duyalım? siz her başlığa erkek olduğunuzu belirtebiliyorsanız biz de kadın olduğumuzu belirtebiliriz dimi?
devamını gör...
sokak röportajında ekonomiden dem vuran 11 yaşındaki çocuk
atatürk'ün "küçük hanımlar küçük beyler ... sizler ikbal ışığısınız." dediği çocuklarımızdandır. zira oy verme yetkisi olmayan birinden daha bilinçsiz olan yetişkinler var. ne desem boş. umarım tüm güzellikler seni bulur güzellik!
devamını gör...
türkiye’de yapılabilecek en ucuz hobi
(bkz: hiking)
ihtiyacımız olan tek malzeme, bir çift yürüyüş batonudur. o da decathlon’da en son 40₺ gibi bir şeydi. ne kadar sağlıklı olduğunu, bacak kaslarını nasıl çalıştırdığını, insana nasıl kondisyon kattığını, tabiri caizse dipçik gibi yaptığını tecrübe edenler
bileceklerdir. hem de bırakın en ucuz hobi olmasını, üstüne üstlük beleş beleş. camping ile kombine edildiği zaman tadından da yenmez.
ihtiyacımız olan tek malzeme, bir çift yürüyüş batonudur. o da decathlon’da en son 40₺ gibi bir şeydi. ne kadar sağlıklı olduğunu, bacak kaslarını nasıl çalıştırdığını, insana nasıl kondisyon kattığını, tabiri caizse dipçik gibi yaptığını tecrübe edenler
bileceklerdir. hem de bırakın en ucuz hobi olmasını, üstüne üstlük beleş beleş. camping ile kombine edildiği zaman tadından da yenmez.
devamını gör...
sevdan beni
ahmed arif şiiri.
terketmedi sevdan beni,
aç kaldım, susuz kaldım,
hayın, karanlıktı gece,
can garip, can suskun,
can paramparça...
ve ellerim, kelepçede,
tütünsüz uykusuz kaldım,
terketmedi sevdan beni...
terketmedi sevdan beni,
aç kaldım, susuz kaldım,
hayın, karanlıktı gece,
can garip, can suskun,
can paramparça...
ve ellerim, kelepçede,
tütünsüz uykusuz kaldım,
terketmedi sevdan beni...
devamını gör...
sevilen şiirin en vurucu dizeleri
çok uzundur kış boyu
sürüp giden bahar:
zaman kaybetmiş ayakkabılarını:
bir yıl dört yüzyıl eder.
pablo neruda
sürüp giden bahar:
zaman kaybetmiş ayakkabılarını:
bir yıl dört yüzyıl eder.
pablo neruda
devamını gör...
özlemek
yüreğinin atışı kaf dağının ardında olsa da duyabilmektir özlemek. sesi kulağındaysa, gül cemali gözünün önündeyse, rüyalarını aydınlatıyorsa özlemek yüreği fethetmiştir.
özlemek bir umuttur, umutlar yaşatır, umutlar tebessüm ettirir.
özlemek bir umuttur, umutlar yaşatır, umutlar tebessüm ettirir.
devamını gör...
23 mayıs 2021 sedat peker'in 7. videosu
reis son zamanlarda videoların prodüksiyonu için türk dizi sektöründen birileri ile anlaşmış gibi gözüküyor. 1 saat 17 dakikanın sadece son 20 dakikasında gerçekten dişe dokunur şeyler anlatmak tam anlamı ile türk dizisi mantığıdır.
uyuşturucu trafiği ile ilgili şeyleri de ilk defa kendisi anlatmamıştır. bu videolardan belirli bir zaman önce türkiye'deki uyuşturucu trafiği ile ilgili resmi belgelere dayanarak kitap çıkaran gazeteciler de vardır.
(bkz: timur soykan)
burada özeleştirimi de yapayım, bu videolar olmasa idi timur soykan'dan hiçbir şekilde haberim olmayacaktı. burayı vurgulamamın sebebi ise şu zamana kadar sedat peker'in önceden açığa çıkmış bilgileri tekrar dillendirmesidir yani sedat peker ile iceberg'in görünmeyen yüzünü keşfetmiyoruz. aynı durum mehmet ağar ile ilgili iddaalar için de geçerli. mehmet ağar'ın ne mal olduğunu zaten yaşı yeten her türk vatandaşı bilmektedir. ayrıca, türkiye'deki gazeteciliğin içler acısı halini zaten her gün dillendiriyoruz. bildiğiniz üzere, sedat peker'in bütün videoları genellikle bu temalar üstüne dönmektedir. sedat peker'in açıklamalarını önemli kılan tek şey, bu işlerin içinde bizzat yer alan birisi olmasıdır. burada sadece olayları açıklayan veya ifşa eden kişi yani özne önem kazanıyor. sedat peker bir özne olarak devletteki kontgerilla veya mafyada çok önemli bir rol oynamaktadır. çekilen videoları değerli kılan şey sedat peker'in bu niteliğidir.
son olarak, çakma solcular kim? 7 videodur, sürekli çakma solculardan bahsediliyor ancak kimleri kastediliyor gerçekten anlamadım. bu tanımlama bir nevi jordan peterson'un postmodern marksistler tanımlamasına benziyor. solculara o kadar oynarken, bu çakma solcuların kim olduğu belirtilse çok iyi olurdu.
uyuşturucu trafiği ile ilgili şeyleri de ilk defa kendisi anlatmamıştır. bu videolardan belirli bir zaman önce türkiye'deki uyuşturucu trafiği ile ilgili resmi belgelere dayanarak kitap çıkaran gazeteciler de vardır.
(bkz: timur soykan)
burada özeleştirimi de yapayım, bu videolar olmasa idi timur soykan'dan hiçbir şekilde haberim olmayacaktı. burayı vurgulamamın sebebi ise şu zamana kadar sedat peker'in önceden açığa çıkmış bilgileri tekrar dillendirmesidir yani sedat peker ile iceberg'in görünmeyen yüzünü keşfetmiyoruz. aynı durum mehmet ağar ile ilgili iddaalar için de geçerli. mehmet ağar'ın ne mal olduğunu zaten yaşı yeten her türk vatandaşı bilmektedir. ayrıca, türkiye'deki gazeteciliğin içler acısı halini zaten her gün dillendiriyoruz. bildiğiniz üzere, sedat peker'in bütün videoları genellikle bu temalar üstüne dönmektedir. sedat peker'in açıklamalarını önemli kılan tek şey, bu işlerin içinde bizzat yer alan birisi olmasıdır. burada sadece olayları açıklayan veya ifşa eden kişi yani özne önem kazanıyor. sedat peker bir özne olarak devletteki kontgerilla veya mafyada çok önemli bir rol oynamaktadır. çekilen videoları değerli kılan şey sedat peker'in bu niteliğidir.
son olarak, çakma solcular kim? 7 videodur, sürekli çakma solculardan bahsediliyor ancak kimleri kastediliyor gerçekten anlamadım. bu tanımlama bir nevi jordan peterson'un postmodern marksistler tanımlamasına benziyor. solculara o kadar oynarken, bu çakma solcuların kim olduğu belirtilse çok iyi olurdu.
devamını gör...
misafirliğe gidilen evde hizmet etmek
evden çıkmadan önce kendimi sıkı sıkı tembihlerim.
- gittiğin yerde saksı gibi otur, hiç konuşma ya da, iki kelimelik cümleler kur. sonra iç sesim sorar;
+giderken gördüğüm kedi köpeğe selam verebilir miyim?
- tamam ver ama cıvıtma.
neyse son derece kararlı olarak giderim. tam kapı açılır o an için de bir gayzer patlamışcasına bir neşe... *
kocaman bir merhaba, içimden haykırırım kendime;
-kız demedim mi sana ağır olacaksın diye?!! piiiii rezilliiiik!! iç sesimin bağıra bağıra sesi kısılır, fenalık geçirir. ben o ara ev sahibi ile muhabbet, şakalar falan mutfaktan sofraya tabak taşırım. sonra yapılmamışsa salata yaparım. pişirilecek bir şey varsa onu pişiririm. yemek sonrası bulaşığı muhabbet ede ede birlikte yıkarım. ışler bitince kahveyi bile birlikte yapar öyle içerim.
sonuç: hani verdiğim sözler? hani ettiğim yeminler?
adam olmaz benden... *
- gittiğin yerde saksı gibi otur, hiç konuşma ya da, iki kelimelik cümleler kur. sonra iç sesim sorar;
+giderken gördüğüm kedi köpeğe selam verebilir miyim?
- tamam ver ama cıvıtma.
neyse son derece kararlı olarak giderim. tam kapı açılır o an için de bir gayzer patlamışcasına bir neşe... *
kocaman bir merhaba, içimden haykırırım kendime;
-kız demedim mi sana ağır olacaksın diye?!! piiiii rezilliiiik!! iç sesimin bağıra bağıra sesi kısılır, fenalık geçirir. ben o ara ev sahibi ile muhabbet, şakalar falan mutfaktan sofraya tabak taşırım. sonra yapılmamışsa salata yaparım. pişirilecek bir şey varsa onu pişiririm. yemek sonrası bulaşığı muhabbet ede ede birlikte yıkarım. ışler bitince kahveyi bile birlikte yapar öyle içerim.
sonuç: hani verdiğim sözler? hani ettiğim yeminler?
adam olmaz benden... *
devamını gör...
başkası istedi diye film izlemek
bir kere benim başımdan da ilginç bir şekilde gerçekleşmişti.
arkadaşım '' film açtım hadi izleyelim '' demişti ds'den. sonra ben de kırmamak için izledim filmi ve bittiğinde '' wow ne kadar güzel filmmiş, ne güzel oldu tarzında mesajlar yazdım.
ve bana '' benim moralim bozuk, filmi izlemedim '' demişti.
arkadaşım '' film açtım hadi izleyelim '' demişti ds'den. sonra ben de kırmamak için izledim filmi ve bittiğinde '' wow ne kadar güzel filmmiş, ne güzel oldu tarzında mesajlar yazdım.
ve bana '' benim moralim bozuk, filmi izlemedim '' demişti.
devamını gör...
goruk
bu bir serçe ukdesidir.
üzümün olgunlaşmadan hemen önceki ekşi meyvesine verilen isimdir efem.
çocukken gorukla ''terleme'' yapardık.
bir tasın içine konulan goruk ve tuz ağzı, hava geçmeyecek şekilde sıkıca kapatılır. sallanarak terlemesi sağlanır. kıvama gelen goruklar, kaşıklana kaşıklana yenir.
üzümü bol olan evler, nar ekşisi yerine goruk ekşisi de yaparlar. goruğun suyu çıkana kadar ezilir. kıvama gelip koyulaşana kadar kaynatılır içine tuz atılır.
nar ekşisinden daha ekşi ve keskin oluyor. ama tecrübesiz birinin aradaki farkı anlayacağını anmıyorum.
nimet nimet.
üzümün olgunlaşmadan hemen önceki ekşi meyvesine verilen isimdir efem.
çocukken gorukla ''terleme'' yapardık.
bir tasın içine konulan goruk ve tuz ağzı, hava geçmeyecek şekilde sıkıca kapatılır. sallanarak terlemesi sağlanır. kıvama gelen goruklar, kaşıklana kaşıklana yenir.
üzümü bol olan evler, nar ekşisi yerine goruk ekşisi de yaparlar. goruğun suyu çıkana kadar ezilir. kıvama gelip koyulaşana kadar kaynatılır içine tuz atılır.
nar ekşisinden daha ekşi ve keskin oluyor. ama tecrübesiz birinin aradaki farkı anlayacağını anmıyorum.
nimet nimet.
devamını gör...
yiğit özgür'ün karikatürlerine telif atması
uzun zamandır gündemde. yalnızca yiğit özgür de değil; erdil yaşaroğlu, serkan altuniğne, selçuk erdem... tanınmış türk karikatüristlerin birdenbire yıllardır savunmadıkları telif haklarını savunmaya karar vermeleri olayı.
esasen son derece haklı oldukları davalarını o kadar kötü yönettiler, kötü niyetlerini o kadar belli ettiler ki; eh, neticede de haklıyken haksız duruma düştüler bile. birkaç farklı boyuttan bakmalı:
karikatür, bu insanların ekmek teknesi. hayatlarını sürdürebildikleri belki de yegane iş. bu bağlamda emeklerini savunarak sahip çıkmalarında hiçbir problem yok. sorun, bunu yaparken olabildiğince üstünkörü bir süreçle birlikte olabildiğince çok para koparabilmeye çalışmaları. böyle bir durumda yapılması gereken aslında çok basitti: ilgili sayfalara içerikleri kaldırmalarına yönelik talepte bulunmak. eğer karşılık alamazlarsa hukuki süreci başlatmak. onlar ne yaptılar? hiçbir uyarı, hiçbir istekte bulunmadan oldukça yüklü meblağlardan bahsedilen tazminat davaları açtılar. ve bunu yalnızca ticari amaç güden sayfalar için değil, hiçbir maddi çıkar gözetmeden kişisel sosyal medya hesaplarında paylaşım yapan insanlar için de yaptılar. bu çok büyük falso. yalnızca sevdiği, hoşuna gittiği, güldüğü, o anki ruh halini yansıttığını düşündüğü için bir karikatürü paylaşıveren insanlar birdenbire emek hırsızı oluverdiler.
kendilerinin ve karikatürlerinin bu kadar bilindik olabilmesinin sebebi de mevzubahis insanlar. bu insanlar sayesinde zaten bir avuç insanın aldığı mizah dergileri yeni okuyucular bulabiliyor ya da bu insanlar tarafından alınmaya devam ediliyordu. yani bu insanlar esasında onların emeklerini çalmıyor, tam aksine, reklamlarını yapıyorlardı. bir düşünün. hiç kimse karikatür paylaşmasaydı şimdiye kadar dijital mecralarda, kaç kişi tanıyacaktı o isimleri ve çizdikleri karikatürleri? yukarıda da yazdım, bir avuç ve giderek de azalacak olan mizah dergisi okuyucusu sadece. ama bak, şu an hayatında mizah dergisi almamış olan ben bile kendilerini ve eserlerini bilebiliyorum. kendileri için aslında çok büyük bir avantaj olabilecek bu durumu, bizzat kendi elleriyle yok etmek istediler.
karikatüristler, bütün bu hareketleriyle birlikte çok büyük antipati topladılar. işte o bir avuç insanı da kaçırdılar çoktan. gelecek zamanlarda kendilerinden ve karikatürlerinden kaç kişinin haberdar olacağını takip ederek bu saçmasapan hareketlerinin karşılığını almalarını zevkle izleyebilirsiniz. çünkü bu bir emek hırsızlığı davası değil artık; kendilerini sevenlerle, işlerini beğenenlerle giriştikleri ve her ne olursa olsun kaybedecekleri bir dava.
yazık kafalarına.
esasen son derece haklı oldukları davalarını o kadar kötü yönettiler, kötü niyetlerini o kadar belli ettiler ki; eh, neticede de haklıyken haksız duruma düştüler bile. birkaç farklı boyuttan bakmalı:
karikatür, bu insanların ekmek teknesi. hayatlarını sürdürebildikleri belki de yegane iş. bu bağlamda emeklerini savunarak sahip çıkmalarında hiçbir problem yok. sorun, bunu yaparken olabildiğince üstünkörü bir süreçle birlikte olabildiğince çok para koparabilmeye çalışmaları. böyle bir durumda yapılması gereken aslında çok basitti: ilgili sayfalara içerikleri kaldırmalarına yönelik talepte bulunmak. eğer karşılık alamazlarsa hukuki süreci başlatmak. onlar ne yaptılar? hiçbir uyarı, hiçbir istekte bulunmadan oldukça yüklü meblağlardan bahsedilen tazminat davaları açtılar. ve bunu yalnızca ticari amaç güden sayfalar için değil, hiçbir maddi çıkar gözetmeden kişisel sosyal medya hesaplarında paylaşım yapan insanlar için de yaptılar. bu çok büyük falso. yalnızca sevdiği, hoşuna gittiği, güldüğü, o anki ruh halini yansıttığını düşündüğü için bir karikatürü paylaşıveren insanlar birdenbire emek hırsızı oluverdiler.
kendilerinin ve karikatürlerinin bu kadar bilindik olabilmesinin sebebi de mevzubahis insanlar. bu insanlar sayesinde zaten bir avuç insanın aldığı mizah dergileri yeni okuyucular bulabiliyor ya da bu insanlar tarafından alınmaya devam ediliyordu. yani bu insanlar esasında onların emeklerini çalmıyor, tam aksine, reklamlarını yapıyorlardı. bir düşünün. hiç kimse karikatür paylaşmasaydı şimdiye kadar dijital mecralarda, kaç kişi tanıyacaktı o isimleri ve çizdikleri karikatürleri? yukarıda da yazdım, bir avuç ve giderek de azalacak olan mizah dergisi okuyucusu sadece. ama bak, şu an hayatında mizah dergisi almamış olan ben bile kendilerini ve eserlerini bilebiliyorum. kendileri için aslında çok büyük bir avantaj olabilecek bu durumu, bizzat kendi elleriyle yok etmek istediler.
karikatüristler, bütün bu hareketleriyle birlikte çok büyük antipati topladılar. işte o bir avuç insanı da kaçırdılar çoktan. gelecek zamanlarda kendilerinden ve karikatürlerinden kaç kişinin haberdar olacağını takip ederek bu saçmasapan hareketlerinin karşılığını almalarını zevkle izleyebilirsiniz. çünkü bu bir emek hırsızlığı davası değil artık; kendilerini sevenlerle, işlerini beğenenlerle giriştikleri ve her ne olursa olsun kaybedecekleri bir dava.
yazık kafalarına.
devamını gör...
yazarların sevdiği müslüm baba sözleri
her şeyi al bana beni geri ver bir şansım olsun, başka yer başka zaman sensiz ömrüm olsun.
devamını gör...
ev taşımak
bana en zor gelen eylem.
senede bir kaç kez ev taşıyanlara hayranım. ev taşımak dendi mi benim enerjim moralim psikolojim off oluyor.
ironi olsa keşke.
senede bir kaç kez ev taşıyanlara hayranım. ev taşımak dendi mi benim enerjim moralim psikolojim off oluyor.
ironi olsa keşke.
devamını gör...
endülüs'te raks
yahya kemal beyatlı’nın ispanya’dan esinlenerek aruz vezninde yazdığı tablo gibi bir şiirdir.
münir nurettin selçuk’un; şiirin coşkusuna, heyecanına yaraşan bestesiyle de kürdilihicazkâr makamında yüce bir esere dönüşmüştür.
birbirini bu kadar kusursuz tamamlayan beste ve güfte ikilisi bulmak epey zordur. yahya kemal şiiriyle bir resim yaratmış, münir nurettin’in bestesi ise bu resme can katarak, resmi harekete geçirmiştir. nesrin sipahi yorumu da çok hoş olmuştur.
zil, şal ve gül. bu bahçede raksın bütün hızı...
şevk akşamında endülüs üç defa kırmızı...
aşkın sihirli şarkısı yüzlerce dildedir.
ispanya neş'esiyle bu akşam bu zildedir.
yelpaze çevrilir gibi birden dönüşleri,
işveyle devriliş, saçılış, örtünüşleri...
her rengi istemez gözümüz şimdi aldadır;
ispanya dalga dalga bu akşam bu şaldadır.
alnında halka halkadır aşüfte kâkülü,
göğsünde yosma gırnata'nın en güzel gülü...
altın kadeh her elde, güneş her gönüldedir
ispanya varlığıyla bu akşam bu güldedir.
raks ortasında bir durup oynar, yürür gibi;
bir baş çevirmesiyle bakar öldürür gibi...
gül tenli, kor dudaklı, kömür gözlü, sürmeli...
şeytan diyor ki, sarmalı, yüz kerre öpmeli...
gözler kamaştıran şala, meftun eden güle,
her kalbi dolduran zile, her sineden: "ole!"
münir nurettin yorumu
nesrin sipahi yorumu
münir nurettin selçuk’un; şiirin coşkusuna, heyecanına yaraşan bestesiyle de kürdilihicazkâr makamında yüce bir esere dönüşmüştür.
birbirini bu kadar kusursuz tamamlayan beste ve güfte ikilisi bulmak epey zordur. yahya kemal şiiriyle bir resim yaratmış, münir nurettin’in bestesi ise bu resme can katarak, resmi harekete geçirmiştir. nesrin sipahi yorumu da çok hoş olmuştur.
zil, şal ve gül. bu bahçede raksın bütün hızı...
şevk akşamında endülüs üç defa kırmızı...
aşkın sihirli şarkısı yüzlerce dildedir.
ispanya neş'esiyle bu akşam bu zildedir.
yelpaze çevrilir gibi birden dönüşleri,
işveyle devriliş, saçılış, örtünüşleri...
her rengi istemez gözümüz şimdi aldadır;
ispanya dalga dalga bu akşam bu şaldadır.
alnında halka halkadır aşüfte kâkülü,
göğsünde yosma gırnata'nın en güzel gülü...
altın kadeh her elde, güneş her gönüldedir
ispanya varlığıyla bu akşam bu güldedir.
raks ortasında bir durup oynar, yürür gibi;
bir baş çevirmesiyle bakar öldürür gibi...
gül tenli, kor dudaklı, kömür gözlü, sürmeli...
şeytan diyor ki, sarmalı, yüz kerre öpmeli...
gözler kamaştıran şala, meftun eden güle,
her kalbi dolduran zile, her sineden: "ole!"
münir nurettin yorumu
nesrin sipahi yorumu
devamını gör...
yöneticinin gözden düştüğü an
vay aliminyum, helios'un ifşası düştü galiba diye düşündüm bir an, tanımı okudum kendime geldim.* yoksa link aramaya başlayacaktım.*
devamını gör...
az kişinin bildiği muhteşem kelimeler
senkronize
genelde karışık şeyleri anlattığım için ben çok kullanıyorum bu kelimeyi,
birbirine uyumlu parçaların, eş zamanlı işleyişleri gibi bir anlamı var,
*bunlar böyle senkronize örülüyor
gibi bir cümle kurduğum zaman, genelde anlaşılmadığı için, o karışık cümle ve içindeki kelimeler de dahil, aynı zamanda eşyalarla da göstererek anlatmaya çalışmak suretiyle, işimi daha da zorlaştırıyorum efendim.
genelde karışık şeyleri anlattığım için ben çok kullanıyorum bu kelimeyi,
birbirine uyumlu parçaların, eş zamanlı işleyişleri gibi bir anlamı var,
*bunlar böyle senkronize örülüyor
gibi bir cümle kurduğum zaman, genelde anlaşılmadığı için, o karışık cümle ve içindeki kelimeler de dahil, aynı zamanda eşyalarla da göstererek anlatmaya çalışmak suretiyle, işimi daha da zorlaştırıyorum efendim.
devamını gör...
ağzında gümüş kaşıkla doğmak
gümüş çok değerlendi, ben ağzımda agumentin ile doğanlardanım!
devamını gör...
