arada girip okursun, bir kaç entry girersin, hayatına devam edersin. neden bu kadar içselleştiriyorsunuz bu platformları hayret doğrusu.
devamını gör...

dünyanın her yerinden müziğe dair son derece ayrıntılı ve bir solukta okunan yazıları sayesinde çok farklı bakış açıları edindiğim şahane, ufku geniş yazardır kendisi.
melodisi ve sözcükleri her daim yanıbaşında olsun.
devamını gör...

kurtuluş savaşı tarihinin saklıda kalmış kahramanlık örneklerinden biridir. çukurova’lı 44 kişiden oluşan yiğit yörük müfrezesinin 750 kişilik fransız taburuna karşı zaferle sonuçlanan destansı mücadelesinin adıdır.

mondros mütarekesi’nin osmanlı imparatorluğu’nu silah bırakmaya zorlamasıyla fransızlar, adana ve mersin’i ve nihayetinde 27 aralık 1918’de pozantı’yı işgal etmişlerdir. her ne kadar pozantı’nın işgali mütarekenin çizdiği sınırlara aykırı da olsa fransızlar, verdun muharebesi'nin kahramanı olarak da tanınan binbaşı pierre mesnil ve onun alman cephesindeki ünlü 412. piyade alayının 2. taburunu burada görevlendirmiştir. ayrıca, birinci dünya savaşı’nda ön saflarda yer alan binbaşı mesnil’in hemşire olan eşi edrige aubry mesnil'de, pozantı’nın işgali döneminde eşinden ayrılmamış belemedik’te almanların inşa ettiği bir binada fransız yaralıların tedavisinde görev almıştır.

bu sırada sivas kongresi’nde alınan kararlar sonrası adana ve çevresinin kuva-yi milliye örgütlenmesinin başına kod adı tekelioğlu sinan olan jandarma yüzbaşı ali ratip getirilmiştir. 1 nisan 1920’den itibaren kuva-yi milliye milislerinin yoğun saldırıları ile pozantı kuşatması başlamış aynı zamanda binbaşı mesnil’in eşi de esir edilmiştir. kuşatma esnasında tekelioğlu sinan tarafından binbaşı mesnil’e teslim olması için çağrılar gönderilmesine rağmen binbaşı mesnil teslim olmayı reddetmiştir. pozantı’da sıkışıp kalan binbaşı mesnil’in yardım talepleri ise antep direnişinde sıkıntılar yaşayan fransız komutanlar tarafından gerçekleştirilememiştir.

fransız işgal kuvvetleri komutanı general dufiex tarafından pozantı’daki binbaşı mesnil’e uçaktan atılan şişe içindeki bir mesaj ile ;

“yardım kuvvetlerimiz düşman müdafaalarını yaramadılar. bunu tekrarlayacağımıza imkân olup olmadığını bilemiyoruz. yiyecek ve mermileriniz sizi bir karar almaya mecbur ediyorsa taşınacak her şeyi imha ile bir yarma harekatı yapınız. edindiğimiz bilgiye göre kemalist kuvvetlerin çoğunluğu çamalan ve tarsus arasındadır. bu sebeple batıdan karacailyas - mersin’e doğru gitmeye çalışın, bütün düşüncelerimiz sizinledir.” talimatı verilmiştir.

25 mayıs 1920 günü binbaşı mesnil ve taburu pozantı’yı terkederek mersin’e doğru harekete geçer. yoğun çatışmalar sonrası gerçekleşen bu yarma harekatınden dolayı mesnil ve taburu yolu karıştırır ve panzinçukuru köyü mevkiinde hatice isimli bir kadın ve kumcu veli namında bir erkeği yanlarına kılavuz alırlar. daha sonra milli mücadele kahramanı olarak anılacak olan kılavuz hatice ''gülekli hatice hatun'', kumcu veli’yi fransızların yanında bırakıp fırsat kollayarak gruptan ayrılır. fransızlardan kurtulan kılavuz hatice durumu kuva-yi milliye birliklerine bildirir ve kumcu veli’nin fransızları karboğazı’na götüreceğini söyler.

haberin ulaşması üzerine tekelioğlu sinan, üsteğmen hasan akıncı’ya bir an önce müdahalede bulunması emrini verir. üsteğmen hasan akıncı ve idaresindeki yörüklerden oluşan 40 kişilik karabomba müfrezesi karboğazı mezarlık mevkiinde pusu atar. mesnil taburunun görünmesiyle birlikte karabomba müfrezesi sürekli yer değiştirerek üç cepheden fransız taburunu yoğun ateş altına alır. ağır kayıplar veren binbaşı mesnil bir tümen tarafından kıstırıldığını sanarak teslim olmaya karar verir.

binbaşı mesnil iyi derecede fransızca bilen teğmen besim tarafından karşılanır ve panzinçukuru köyü’ndeki jandarma üsteğmen hasan akıncı’ya götürülür. buradaki müzakereler neticesinde 29 mayıs 1920’de teslim protokolü imzalanır. binbaşı mesnil’i en çok hayal kırıklığına uğratan ise teslim alındığında karşısında bir tümen beklerken 44 kişilik bir müfreze bulmasıdır.

karboğazı savaşı’nda 1 binbaşı (mesnil), 3 yüzbaşı, 1 tabip yüzbaşı, 5 teğmen, 522 er ve 150 yaralı ile 3 top, 28 makineli tüfek, çok sayıda tüfek ele geçirilir.

bu büyük zafer sonrası mustafa kemal paşa’dan kuva-yi milliye birliklerine ;

"devamlı başarılarınızı tebrik eder, size ve kahraman kuvayı milliyemize selam ve teşekkür ederim." telgrafı gelir.

fransızlardan ele geçirilen tabur bayrağı ise 1930 yılında ahmet remzi bey’de bulunacak, yeni adana ve türk sözü gazetelerinin çekişmesine ve davalık olmasına sebep olacak, uzun süre ülke gündemini meşgul edecektir.

tarihçiler tarafından fransızlarla imzalanan ankara antlaşması’na giden süreçte karboğazı baskını’nın etkin rol oynadığı kabul edilir. bu antlaşma ile esir binbaşı mesnil ve hemşire eşi fransa’ya iade edilir. fransız kaynakları bu 750 kişilik taburdan fransa’ya sadece 60 kişinin dönebildiğini yazmaktadır.

binbaşı mesnil
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

tekelioğlu sinan
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

kılavuz hatice
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

üsteğmen hasan akın
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

karabomba müfrezesi
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

esir alınan fransız taburu
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

karboğazı kuva-yi milliye anıtı
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

kaynakça
twitter.com/SakaryaSavasi/s...
www.hurriyet.com.tr/cilgin-...
dergipark.org.tr/tr/downloa...
ataturkansiklopedisi.gov.tr...
devamını gör...

sevdiğiniz insanlarla iletişim kurup gülüyorsanız değerdir.
devamını gör...

ee yani, napalım. kızgın demirlerle mi dağlayalım, elektrik mi verelim, kaynar sularda mi haşlayalım yoksa çarmıha mı gerelim? napalım ne bekliyonuz? onlar da insan değil mi kardeşim ?
(bkz: şu insanları bir salsanız mı acaba ?!?)
devamını gör...

botanik anlamda güle bakacak olursak aslında rosaceae(gülgiller) familyasına mensup popüler süs ağacı ve çalılar olduğunu söylemeliyiz. güzel kokular saçan dikenli olan formlarının bazılarında yüzey bazılarında da gövde dikeni olabilir. aynı zamanda rengarenk görüntüleriyle bizleri etkilediği kadar tozlaşmak için böcekleri de etkiliyordur.
devamını gör...

kusura bakmayın ama böyle köklü örgütün diye devam eden, ölümlü dünya film repliği *
devamını gör...


sokrates’in ölümünden yaklaşık iki bin yıl sonra italya’da genç ve hırslı bir profesör pisa kulesi’nin tepesine çıkarak kendisiyle dalga geçmeye hazır olan öğrencilerinin ve meslektaşlarının bakışları karşısında, farklı ağırlık ve aynı büyüklükteki kurşun topları aşağı doğru atmaya başlar. profesörün amacı aristoteles’in yaklaşık iki bin yıl önce ortaya attığı ve o güne dek mutlak doğru olarak kabul edilen ''cisimler ağırlıklarıyla orantılı hızda düşerler'' tezini çürütmekti.

bu çılgın adamın adı galileo galilei idi. tezi çürütmüş ama dönemin yöneticilerinin ve kilise’nin ilk tepkisini çekmişti bile. galileo iki bin yıldır hiç bir şekilde sorgulanmayan bir ''doğru''nun yanlış olduğunu kanıtlamıştı. bu ''düzen bozucu'' bilim insanı daha sonra kilise’nin çok daha büyük öfkesini çekecek bir alana daha el atacaktı.

bilinenin aksine dünya'nın yapısının dünya merkezli olmadığını, dünya'nın sabit olmayıp güneş'in çevresinde dönen bir gezegen olduğunu ileri sürer. en önemli iddiası olan “dünya tepsi gibi değil, bir top gibidir ve sürekli olarak hem kendi etrafında, hem de güneş'in çevresinde dönmektedir”i öne sürdüğü an ise kilise’yi ayaklandırır. kilise’nin doğrularına karşı çıkmak kimsenin haddi değildi. öyle ki engizisyon mahkemesi daha on altı yıl önce doğa filozofu giordano bruno’yu kilise’nin dogmalarına aykırı fikirlerinden dolayı kafir ilan etmiş ve yakmıştı.

galileo galilei, bugün bile hala tartışılan bir karar alarak “insanlığın boş kahramanlara değil, onu ileriye götürecek bilim insanlarına ihtiyacı var” der ve bulgularının yanlış olduğunu ve bu nedenle bağışlanmasını talep eder. bunun üzerine affedilerek müebbet ev hapsine mahkum olur. mahkemeden çıkarken ''eppur si muove'' (bkz: dünya yine de dönüyor) şeklinde bağırdığı kilise’nin kayıtlarında yer alır. affedilen galileo daha sonraki hayatında gizlice köşesinde çalışmalara devam eder. onun geri çekilmesi aslında bilimin gelişmesi, ve insanlığın evrilmesi için yapılmış taktiksel bir tavırdı.
devamını gör...

kahvaltıda güzel giden mıhlama da karadeniz yemeklerinden biridir.
devamını gör...

(bkz: ne şiş yansın ne kebap felsefesi)
devamını gör...

birkaç yazara paylaşımlarımı beğenmesinden ötürü teşekkür ettim. ancak bu yazarın teşekkürü ayrı. derdime ortak olup bana vakit ayırdı. zaten açılışı dostum diyerek yaptı. gerçek hayatta da dost olunası insan diye düşündüğüm yazar. kendisine buradan da teşekkür ediyorum.
devamını gör...

bir film türüdür. fransızca kara film demektir. bu terim ilk kez 1946 yılında isviçreli eleştirmen nino frank tarafından kullanılmıştır.

bu film türünün özelliklerini şöyle sıralayabiliriz:

önce canımız ciğerimiz kadınlardan başlayalım. bu filmlerin vazgeçilmez ögelerindedir femme fatale. masum, ezik, dayak yiyen kadın gibi görünürler ama aslında çok fettandırlar, genelde çok seksidirler ve filmimizin baş kahramanını suça teşvik eden karakterleri vardır. zaten bu tarz filmlerde kadın-erkek ilişkileri hep bir çıkar üzerine inşaa edilmiştir, gerçek sevgi asla yoktur. kahramanımız başta bu kadına kapılır genelde de filmin sonunda kadına galip gelir.

baş kahramanımız olan erkek karakterimiz bir polis, bir dedektif ya da savcı gibi kanun adamı olabileceği gibi hayatta başarılı olamamış tiplerde olabilir. bazen kanun adamı olsa bile yozlaşmış biri olur.

film suç üzerine kurulmuştur, cinayet bu filmlerin vazgeçilmezidir.

mekan olarak büyük şehirler bu tarzın favorisidir, buranın batakhaneleri, barları, gece kulüpleri sıklıkla filmin geçtiği yerlerdir. içki ve sigara bol bol tüketilir.

film genelde karanlıktır, genelde siyah-beyaz çekilmiştir. kasvet her sahnede gözükür, ışık ve gölge oyunları boş sokaklarda gece birinden kaçarken duvarlara yansır, yağan yağmurda bu fonun vazgeçilmez ögesidir. sisli sokaklar sahneyi daha da germekte kullanılır.

hikayeyi anlatırken mutlaka "geriye dönüşler" yapılır, bazende "ileri gidişler" yapılır. genelde filmde mutlaka bir dış ses vardır. bu dış ses kahramanlarımız olabileceği gibi bir başkası da olabilir, genelde bu dış ses hikayeyi anlatır ve çoğunlukla erkek olur.

kara film siyah ve beyaz gibidir. karakterler başta iyiyken sonradan kötü veya tam tersi olabilir.

şuana kadar seyrettiğim bu türün en iyi örnekleri :

the maltese falcon (1941), çoğu kişi tarafından türünün ilk örneği olarak kabul edilir.
double indemnity (1944),
the big sleep (1946),
out of the past (1947),
the third man (1949),
sunset boulevard (1950),
touch of evil (1958),
chinatown (1974)
devamını gör...

orman icinde olup denize 20 dk yürüme mesafeli olsa tadından yenmez. ama önceligim her zaman ormandır.
devamını gör...

1000 sene önce, ilk kanser ameliyatını gerçekleştiren iranlı tıp alimi.


güneybatı iran’da ahvāz yakınlarındaki arecān’da doğan1
ve batı dünyasında haly abbas olarak tanınan ʿalī
b. el-ʿabbās el-mecūsī (930?-994) şiraz’ın ünlü hekimlerinden ebū māhir mūsā b. sayyār’ın öğrencisi
olmuştur.
bağdat’ta büveyhi hükümdarı ʿaḍūdu’d-devle (s. 338-372 h./949-983 m.)’nin saray hekimliğinin
yanında1
ʿaḍūdī hastanesi’nde de hekimlik yapan1
ʿalī b. el-ʿabbās el-mecūsī, kāmilu’ṣ-ṣınāʿati’ṭ-ṭıbbiyye
adıyla kaleme aldığı ve kitābu’l-melikī olarak da tanınan tıp eserini adı geçen hükümdara armağan etmiştir.
kāmilu’ṣ-ṣınāʿati’ṭ-ṭıbbiyye rāzī’nin el-ḥāvī fi’t-tıbb’ından daha sistematik ve kısa, ibn sīnā’nın el-kānūn fi’t-
tıbb’ından daha pratik bir eser olarak değerlendirilmekle birlikte, doğu ve batı tıp dünyasında ibn sīnā’nın
el-ḳānūn fī’ṭ-ṭıbb’ı ortaya çıkana kadar egemen olabilmiştir. ilk kez afrikalı constantinus (1015?-1087)
tarafından ʿalī b. el-ʿabbās’ın ismi anılmaksızın latinceye çevrilmiş ve liber pantegni ya da pantechne adıyla
batı’ya tanıtılmıştır. antakyalı/pisalı stephanus tarafından ʿalī b. el-ʿabbās’ın ismi de anılarak 1127
yılında regalis dispositio ya da liber regius adıyla ikinci kez latinceye çevrilmiş, 1492 yılında venedik’te ve
1523 yılında da lyon’da basılmıştır.
her birisi onar bölüm olan iki ana kısımdan oluşan bu arapça eserin ilk bölümü teorik, ikinci bölümü pratik
tıbba ayrılmış olup, bulak/kahire (1294 h./1877 m.) ve lahor (1282 h./1865-6 m.)’da arapça olarak basılmıştır.
eserin tercüme-i kâmilü’s-sınâ‘a adıyla kısmi bir türkçe çevirisi bulunmaktadır.

eserin tıbbın pratiğine ait olan ikinci kısmının birinci makalesi “sağlığın korunması” üzerinedir ve
bölümden oluşmaktadır. bu çalışmada “yaşlıların tedbiri” üzerine olan 24. bölümün türkçeye çevrilerek
sunulması, tartışılması ve türk tıp tarihi literatürüne kazandırılması amaçlanmıştır.
devamını gör...

namussuzun gözünde namus meselesidir.
kapat bacaklarını ne kadar ayıp di mi
[[/alıntı]] oğluna gelince göster bakıyım amcana çükünü der. çok kızı üzer bu oğlan der. ama kızın senin namusun di mi babacım? kapatayım bacaklarımı örteyim kalçamı çünkü bakarsa başkasının oğlanı kalkar bir tarafları lekelenir namusum. türkiye'de olmanın çok zor olduğu bir şeydir kız çocuk olmak. kadın olmak. namusçusundan tacizcisine, kadınları yaşamaya yaşamaya dar ettiği yerdir günümüzdeki türkiye. yalnız türkiye değil tabii. bu problem çoğu ülkede.
devamını gör...

kimseyi tanımayan yazarlar için pek farkedilmeyen durumdur. misal ben.
devamını gör...

mülk diye bir şey yoktur. yeni aldıĝınız tişörtü kardeşiniz pişkince giyer ve gevrek gevrek güler!
devamını gör...

b... gibi rüyalar görüyorum.
devamını gör...

minik yeğenimin de katkıda bulunduğudur.
ovuçi=havuç
amâğ=elma ve elmaya benzer tüm meyveler
boto=motor
meğ=kedi ve bir takım hayvanlar
baluğn=top ve balon. hatta küre şeklindeki pek çok şey.
garga=tüm kuşlar
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim