aktif yazar sayısının 3.000 olması
birkaç aylık oluşum için gayet iyi bir sayıdır. nice 3000'lere. ancak bu 3000'in içinde ne kadar yazar sadece kayıtlı yazar? aktif yazardan ziyade aktif yazan yazar sayısı bence daha önemli. mesela dün girilen 4200 tanımın kaç farklı yazar tarafından girildiği ile ilgili bir istatistik varsa daha değerli olabilir.
(bkz: kocaman alkış)
ekleme: şimdi bu dediğim veriye erişilmese bile bu ay girilen tanım sayısı ve bu ayın hiperaktifleri listesinden kabaca bir hesap yapmanın mümkün olduğunu gördüm. buna göre bu ayın hiperaktifleri listesinde sıralanan 200 yazarın yazdığı toplam tanım sayısı 42830. bu ay sözlüğe girilen toplam tanım sayısı 70414. aradaki fark 27584. bu ayın hiperaktifleri listesindeki 200. yazarın tanım sayısı 80. diğer yazarların tanım sayılarının ortalamasını bunun yarısı kabul etsek aradaki 27584 tanımı yaklaşık 690 farklı yazar girmiş diyebiliriz.
buradan hareketle bu ay girilen 70414 tanımı farklı 890 yazar girmiş diyebiliriz. yanılma payı vs. diye düşünürsek 1000 farklı yazar diyelim. yani aktif yazar sayısı olan 3000'in üçte biri oranında bir katılım sağlanmış. fena bir rakam değil.
(bkz: kocaman alkış)
ekleme: şimdi bu dediğim veriye erişilmese bile bu ay girilen tanım sayısı ve bu ayın hiperaktifleri listesinden kabaca bir hesap yapmanın mümkün olduğunu gördüm. buna göre bu ayın hiperaktifleri listesinde sıralanan 200 yazarın yazdığı toplam tanım sayısı 42830. bu ay sözlüğe girilen toplam tanım sayısı 70414. aradaki fark 27584. bu ayın hiperaktifleri listesindeki 200. yazarın tanım sayısı 80. diğer yazarların tanım sayılarının ortalamasını bunun yarısı kabul etsek aradaki 27584 tanımı yaklaşık 690 farklı yazar girmiş diyebiliriz.
buradan hareketle bu ay girilen 70414 tanımı farklı 890 yazar girmiş diyebiliriz. yanılma payı vs. diye düşünürsek 1000 farklı yazar diyelim. yani aktif yazar sayısı olan 3000'in üçte biri oranında bir katılım sağlanmış. fena bir rakam değil.
devamını gör...
mızmız
devamını gör...
küçük albert deneyi

amerikalı psikolog john broadus watson etik kuralları hiçe sayıp, 8 aylık bebek albert üzerinde tarihin en utanç verici deneyini yapıyor.
“korku, insanda sonradan edinilen bir refleks mi yoksa doğuştan gelen bir dürtü mü?" sorusunun cevabını ararken, ufacık bir bebeğin hayatını karartıyor.
davranış psikolojisi ekolünün kurucusu watson ve asistanı rosalie rayner, çalıştıkları john hopkins hastanesi kreşinde oynayan çocukları uzaktan incelemeye başlarlar.
fakat, ‘korku’ hakkındaki sorularının cevapları için kesin yanıtlar alabilecekleri testler yapmaları gerekir. araştırma için izin alabilecekleri bir aile ararlar. sonuç olarak 8 aylık sağlıklı bir bebek olan albert ile bir deney tasarlamaya karar verirler.
tarihteki en önemli psikolojik deneylerden biri olarak kabul edilen little albert experiment’a başlamadan önce küçük albert’a birkaç duygusal test yapılır.
minik bebeğe sırasıyla beyaz bir fare, tavşan, yanan kağıt parçaları, peruk, maske gibi ilk kez karşılaşabileceği nesneler ve durumlar gösterilir. amaç, albert’ın bunlara koşulsuz karşı tepkisi olup olmadığını incelemektir. sonuç olarak albert, gördüğü hiçbir nesneye karşı korku göstermez; her şeye gülümser.
bu testten sonra albert'ı boş bir odaya götürürler. odada albert'ın üzerine oturduğu bez yatak haricinde hiçbir eşya bulunmaz. daha sonra watson ve asistanı rayner odadan çıkar, yalnız bıraktıkları albert'ın yanına beyaz laboratuvar faresi salarlar. albert, fareden korkmadığı gibi, tam tersi bir tepki göstererek fareyi çok sever, yakalamaya çalışıp, gülmeye başlar.
artık bir sonraki aşamaya geçmeye hazırdırlar. albert, fareye her dokunduğunda iki demir çubuğu (biri çekiç, diğeri çelik çubuk) birbirine vurarak rahatsız edici sesler çıkarmaya başlarlar. sesleri duyan küçük albert ağlamaya başlar. oda yeniden sessizleşince fareyle oynamaya devam eden albert, yine fareye dokunduğu ilk anda psikologların çıkardığı o gürültülü sese maruz kalır.
ağlaması yatışıp, aklı tekrar fareye kayan albert, dokunmaya çalıştığı an hep aynı sesi duyduğu için fareye dokunmaktan korkmaya başlar.
bu deney birkaç gün sürer ve tekrarlanır.
watson ve rayner deneyi ileri noktaya taşıyıp tavşan ve başka tüylü objeler de getirirler. çıkan sonuç: albert, özellikle beyaz renkli, tüylü bir nesne görse ondan korkup, ağlamaya başlar ve kaçmak ister.
artık albert gördüğü pamuk, beyaz tavşan ve benzer nesnelerin karşısında demir çubuklarla çıkarılan ses olmamasına rağmen korkmaya başlar.
vardıkları sonuçla yetinmeyen psikologlar, son olarak beyaz sakallı ve tüylü kostümler giyerek odaya girerler. karşısında git gide büyüyen tüylü nesneler gören zavallı albert’ın korkusu artık hafızasına tamamen kazınır.
1920’lerde yapılan bu deneyle bilim insanları koşullu korkuyu kanıtlar. fakat deney uğruna 8 aylık bir bebeğe yapılan koşullandırmayı geriye almadıkları, onu iyileştirmedikleri için büyük tepki çekerler. gerçi albert'ın ruh sağlığı için bir iyileştirmeye başlasalardı da, geçmişin derin ve karanlık izlerini ne denli silebileceklerdi bilinmez.
küçük albert’a deney sonrasında ne olduğuyla ilgili birçok rivayet var.
yazar tom bartlett’a göre, küçük albert’in annesi arvilla merritte aynı hastanede süt annelik yapıyordu. o devre göre, sosyal statüsü hastanenin diğer çalışanlarına göre daha düşüktü. maddi imkansızlıktan dolayı bebeğinin deneyde kullanılması teklifini geri çeviremedi. finding little albert kitabına göre ise, annesinin küçük albert’ın üzerinde yapılan deneylerden haberi yoktu. deneylerin farkına vardığında bebeğini alıp, ortadan kayboldu.
küçük albert'ın trajik ölümü
american psychological association verilerine göre ise küçük albert’in asıl adı douglas merritte.
kayıtlara göre, douglas 6 yaşında hidrosefali’den ( beyinde su toplanması) hayatını kaybetti.
dipnot: bebek ailesinin rızasıyla alınır ve asıl ismi kullanılmaz. albert ismi bir nevî mahlastir.
devamını gör...
hadi şiir yazalım
sonra cümleler denizde kayboldu
dalgaları aşmaya meyal adınla
dalgaları aşmaya meyal adınla
devamını gör...
teneffüslerde kol kola gezen kız grubu
dümdüz kız grubudur.
erkek grubu köşede ayakta durur ve bu kız grubunu keser sağa sola bakarlar.
kolkola gezmezlerse bütün teneffüs manasız olur.
erkek grubu köşede ayakta durur ve bu kız grubunu keser sağa sola bakarlar.
kolkola gezmezlerse bütün teneffüs manasız olur.
devamını gör...
liseden beri dinlenen şarkı
gitme desem canım
kalır mısın benimle
gitme desem canım
sever misin beni de
gitme gitme gitme ne olur .
tarkan.
kalır mısın benimle
gitme desem canım
sever misin beni de
gitme gitme gitme ne olur .
tarkan.
devamını gör...
güne bir başkent bırak
cibuti cumhuriyeti-cibuti
devamını gör...
türkiye’de asla yaşanmayacak fantastik olaylar
devamını gör...
saye
anlamını öğrendikten sonra kullanımını oldukça azalttığım kelimedir.
bir insana senin sayende derken senin gölgende demek istiyorsunuz aslında.
her insana kolay kolay söylenmez, kıymeti bilinmeli.
bir insana senin sayende derken senin gölgende demek istiyorsunuz aslında.
her insana kolay kolay söylenmez, kıymeti bilinmeli.
devamını gör...
kedi insanı vs köpek insanı
evde 2 kedim, işyerimde 1 kedim ve 1 köpeğimle ne mal olduğum belli değil. allah belamı versin. ne pis adamım ben.
devamını gör...
kullanılmayan eşyalar veri tabanı
ben bunların hepsini letgo da paylaştım.
devamını gör...
osman hamdi bey
ressam olmasının yanı sıra türkiye'nin ilk arkeologudur.
devamını gör...
ölümsüzlük iksiri
varsa tüm anne ve çocuklara dağıtmak- yapmak istediğim iksir. anne ve çocuklar ölmesin. sonsuza kadar mutlu ve huzurlu yaşasınlar birlikte.
devamını gör...
talk dirty to me
fiki fiki esnasında kendilerine terbiyesiz sözler söylenmesinden hoşlanan poison grubunun '86 yılında çıkardıkları şarkı.
so baby, talk dirty to me.
so baby, talk dirty to me.
devamını gör...
güne iyi başlatan şeyler
hypnogaja - here comes the rain again.
devamını gör...
çirkin insanın gözlerinin içine bakıp çirkin olduğunu söylemek
4 5 yıl önce bir erkek arkadaşıma bir şey anlatıyordum. dikkatle dinliyor ve yüzüme bakıyordu. sonra lafımı yarıda kesip gözlerimin içine baka baka "çok çirkinsin" dedi. ben hiçbir zaman güzel olduğumu düşünmemiştim zaten ama o kadar içinden gelerek söyledi ki ben hayatım boyunca başka hiçbir şeye bu kadar kırıldığımı hatırlamıyorum. keşke dış görünüşümüzü bizler seçebiliyor olsaydık. hayat o zaman biz çirkinler için daha yaşanır olabilirdi.
devamını gör...


