canım nâzım..
nazım
devamını gör...

yıllar var ki ter içinde
taşıdım ben bu yükü
bıraktım acının alkışlarına
3 haziran '63'ü


(bkz: haziranda ölmek zor)
(bkz: hasan hüseyin korkmazgil)
devamını gör...
sayılar yaklaşan bir şeyleri bildirir
sayılar bildirir uzaklaşan bir şeyleri
nedir yaklaşan bize
bizden uzaklaşan nedir

dünya savaşı: ı
dünya savaşı: ıı
14'ten 18'e, 39'dan 45'e 10 yıl 54 milyon ölü 49 milyon sakat
devamını gör...

ben bir insan,
ben bir türk şairi nazım hikmet
ben tepeden tırnağa insan
tepeden tırnağa kavga, hasret ve ümitten ibaret...



hem bir tek elmadan, hem süpürülen topraktan, hem
zindandan dönen insan ruhundan, hem kitlelerin
daha güzel günler için savaşından, hem bir tek
insanın sevda kederlerinden bahseden şiirler yazmak
istiyorum, hem ölüm korkusundan, hem ölümden korkmamaktan
bahseden şiirler yazmak istiyorum.


sen hepsini ve daha fazlasını kalbinden duyduğun o şiirle yazdın. iyi ki yazdın. iyi ki ses oldun, şiir oldun, şarkı oldun. umarım yazmak istediğin her şeyi yazmışsındır altmış bir yıllık ömründe.
devamını gör...
yaşamak bir ağaç gibi
tek ve hür
ve bir orman gibi
kardeşçesine.
-nazım hikmet
devamını gör...
biz de nâzım'ı heraklit ile pardon "her ekalliyet" ile analım *


''nâzım ile laz ismail 1928 temmuzunda, gizlice sınırı geçerek türkiye’ye girdiler. hopa’da yakalandıklarında üstlerinde sahte pasaportlar vardı. sınırı izinsiz, üstelik de sahte pasaportlarla geçmek suçuyla savcı’nın karşısına çıkarıldılar.

ayrıca nâzım’ın cebinde eski yazıyla yazılmış bir defter bulunmuştu. bir sayfanın tepesinde ''moskova’da heraklit’i düşünüş'' deniyordu. görevliler eski yazı ''heraklit''i, ''her ekalliyet'' diye okudular.

savcı, moskova’da azınlıkları mı düşündüğünü sordu nâzım’a. yeni bir ayaklanma mı planlıyordu? sözcüğün yanlış okunduğunu, “her ekalliyet” değil, ''heraklit'' olduğunu öğrenince, bu kez ''heraklit de kim?'' diye diklendi.

''eski bir yunanlı filozof...''
''yunanlılarla mı ilişkin var?''

iki arkadaş yargılanmak üzere rize’ye gönderilmeden önce hopa cezaevinde beklediler. güneşsiz, havasız, karanlık bir koğuşta, neredeyse hepsi köylü olan tutuklularla birlikte yatıp kalktılar.

ilk günler giyimleri, davranışlarıyla başka bir dünyanın insanları oldukları hemen anlaşılan bu iki ''şehir uşağı''na uzak duran koğuşdaşları, gardiyanlardan onların yoksullardan yana bir takım eylemleri yüzünden kötü kişi bellendiklerini öğrenince, üstelik ismail’in lazca konuşabilecek kadar köklü bir karadenizli olduğunu görünce, buzlar eriyiverdi.

nâzım hikmet ilk olarak cezaevine giriyor, yoksul anadolu halkını ilk olarak böylesine yakından tanıyordu.''

mehmet fuat - nazım hikmet (sayfa 81)
devamını gör...
nazım usulcacık okşar vapuru, yanar elleri...
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"3 haziran 1963" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim