40 yaşını geçmiş sözlük yazarları

mezardan önceki son durakları kafa sözlüktür.
kendilerine çok fazla yüklenmeyiniz.

lgs ye hazırlanan ergenlerin tik tok dünyalarına baltalarını hala indirebilecek güçte olan yazarlar.

2 yılımı doldurup o mertebeye erişme çabam.

andropoza son beş kala kafacılara kafa atmak için gelen yazarlardir.

tel kadayıfın tanım girebilen halidir. dahil olduğum gruptur.

ölmez sağ kalırsam 4 seneye benim de katılacağım gruptur.

şaka maka 7 yılım kaldı benim de.daha 30lara alışamadım.

bi 20 yıl sonra yaşıyor olursam aralarına katılmak istediğim yazarlardır.

bu ülke hala ergen olduğu için, yaşın kaç olursa olsun bi yanın hep ergenlik sorunlarıyla mücadele ediyor.
olgunlaşmış bir toplumda yaş, çok belirleyici bir nitelik olarak görülmez diye düşünüyorum.

1739. seneye 1740.

2-3 sene sonra ulaşacağım mertebe.

eyt'den haber bekleyenlerdir.

bu abiniz. az önce merdivenden inerken sol dizim zonkladı, biraz zor indim. saçlarım zaten döküldü. sakallarımda yer yer beyazlar var. tansiyon problemleri de yaşıyorum arada. ve yürüyüş yapıyorum, sağlıklı beslenmeye çalışıyorum.

yazarken tuhaf geldi. bi ayağım çukurdaymış ya la. birkaç seneye ölürüm herhalde.

çıkar cebindeki telefonu demeye 10 yılı kalmış yazardır.

+5 ile aralarında olduğum gruptur. teyze diyen olursa bastonumla kovalarım.
bir ben źamana direndim bir angelina jolie. o bile yaşlandı pehhhh.

direnmektedirler. gençlerden akıllı, yaşlılardan enerjiktirler. çok şeyi halletmiş, hayatın anlamını çözmüş, yaşamdan keyif almaya odaklıdırlar. burada yazmaları lütuftur.

daha ölmemislerdir. öldü sanıp gömmeye kalkmayın. hayatı boyunca tek kitap okumamış, yan çizgili t-shirt giyen dayılarla da karıştırmayın. bırakın sessiz sedasız yazsınlar.

varlıkları ergenleri geren yazarlar.
valla ben bir 40 yıl daha yaşamayı planlıyorum.
sürpriz yapıp birden kaçabilirim de.
40 yaş sonrası hayat çok sakin oluyor var ya.
hele de hayata format atılmışsa.
ikinci yarı gibi düşünün.
ya da düşünmeyin siz
ben düşünürüm.

yirmili yaşların sandığım gibi bir dönem olmadığını o yaşlara gelince anladım, sonra otuzların ve kırkların da...

insan doğası böyledir; iyi ya da kötü olarak gözünüzde büyüttüğünüz ne varsa, sahip olunca alışılır ve zamanla etkisini kaybeder.

yaş konusuna dönersek, yirmi sene öncesine dönmek ister misin deseler dakika düşünmem ama bundan yirmi sene sonra da yaşıyor olursam aynı soru için saniye düşünmem. yani yaşamanın marjinal faydası iktisat bilgilerinizin aksine yıllar ilerledikçe artıyor (bkz: faiz sebeptir enflasyon sonuç). yeeaa daha çok vaktim var diyerek zamanı har vurup harman savuradurun, göz açıp kapayana kadar kırk, elli olduğunuzda artık aklınızda ne varsa yapmak, her günü daha güzel geçirmek, kalan vaktinizi daha iyi değerlendirmek isteyeceksiniz.

dolayısıyla bizim zamanımız daha kıymetli kusura bakmayın, gidin az ötede oynayın :)

orson welles bunun için bir şeyler yazmış, çok da güzel yazmış. üzerine yazacak daha güzel bir şey bulamadığımdan ben de onu buraya iliştireyim.

ı know what it is to be young,

but you, you don't know what it is to be old

 so my friend,

let's make music together

ı'll play the old while you sing me the new

ın a time when your young days are over

there'll be someone sharing their time with you

mealen diyor ki ben gençliğin ne olduğunu biliyorum ama sen yaşlılığı bilmiyorsun. birlikte müzik yapalım
sen bana yeniyi söylerken, eskiyi çalarım
genç günlerin bittiği zaman
zamanını seninle paylaşan birisi olacak.

gelin en iyisi burada duygularımızı, düşüncelerimizi paylaşalım. biz eskiyi anlatalım, siz yeniyi tanıtın. gün gelip yaşlandığınızda sizi anlayacak birileri olsun.