80'li yıllara özgü problemler

önce aynı başlığın 90 yıllara ait olanına yazmıştım bu metni. sonradan fark ettim ki bunlar 90a değil 80 li yıllara ait anılarım. 90 yıllara ait olanı dolduracak çok yazar vardır nasılsa. haydi 80 ler.

rutin elektrik kısıtlamaları: her gece elektrik kesintisi yapılırdı. jeneratör sesleri gelirdi tek tük dışarıdan. kesilmeden önce herkes mumlarını ayarlamış olurdu.

kafa ayarı : commodore 64 lere oyun yüklemeden önce yapılması neredeyse her zaman gerekli olan iş. kasa şifresi açan çilingir gibi. 2 tık sağa 3 tık sola. hele ki oyun oynamak için 1 saat iznin varsa ve bunun 30 dakikasını kafa ayarıyla harcamışsan. oyundan sıkılıp başka bir oyuna geçme şansın yok. o yüzden oynayacağın oyunu da özene bezene seçmek zorundasın.

anten ayarı : bir türlü sabitlenemeyen antenler her sert rüzgarda illa ki dönerdi.
- çık oğlum çatıya
(10 derece güney)
- oldu muuu?
- olmadııı
(15 derece güneybatı)
( yani az sağa biraz sola)
- oldu muu?
bağırışları eşliğinde şimdilerde telefondan dizi seyrederken dahi yüzüne bakmayacağımız kalitede bir görüntü geldiğinde;
- olduuu olduuu ellemeeee.
çatıdan iniş faslı. tam eve girmek üzereyken içeriden gelen o ses -bozuldu yineeeee.

yaş itibariyle birçok sorunu bizzat yaşadığım durumdur. öncelikle 80lerin kendine has bir havası vardı; o yüzden yazacaklarıma pek de sorun diyemem; ama farklı ritüeller olarak bahsedilebilir.

her pazar ailece sırayla banyo yapılırdı ve tüp bitmesin diye herkes acele acele yıkanır, suyun soğuması halinde aile fertlerinden birinden tüpü sallaması istenirdi.

trt kapanışlarındaki istiklal marşı seyretmek çok mühimdi; sanki dinlemeden yatağa gidemezdik.

televizyon olan evlere misafirliği gidilirdi; 5 aile kara şimşek izlediğimizi bilirim.

yaşadığım en büyük sorun kazaklar kotun içine sokuluyordu o dönem, 3 beden büyük kazak, yüksek bel pantolonun içine sokulurdu.

uzaktan kumandalı televizyonlar yaygın değildi, evin küçük çocuğu uzaktan kumanda görevi görürdü.

aklıma gelen bunlar; ancak şimdi düşününce, aslında bunların hiçbiri sorun olarak gelmiyor, keşke o yılların samimiyeti yine gelse de; ben tüm karizmayı deniz seviyesine çekme pahasına o kazağı yine kotun içine soksam.