aihm'in oturumları iptal edilen suriyelilere 12.500 euro tazminat ödemesine karar vermesi

türkiye, avrupa konseyi'nden ayrılmalıdır. safi türkiye aleyhine çalışan bir kuruluşun içerisinde bulunmak akıl kârı değildir. aynı şeyi daha önce diğer avrupa ülkelerinin yaptığını gördük, onların aleyhine bir karar çıktığına ise şahit olmadık. türk ve türkiye düşmanı avrupa'nın ağız kokusunu ne kadar daha çekmemiz gerekiyor?

türkiye bu parayı sadece tek yandaşa verecek güçte.
50 milyar usd'den bahsediyoruz.
zaten gerek de yok, siyasiler istese çoktan göndermişlerdi, o parayı da ödemezlerdi.
yalandan bakın gönderirsek başımıza bunlar gelir diye algı yapıyorlar.

canımız istediğinde kararlarını tanımadığımıza göre, bu kararı da tanımasak olur bence. mademki işimize geldiği gibi...

parası neyse verelim, hepsi defolup gitsin ayrıca.

t: aihm önce avrupa ülkelerinin sınırlarında vurulan suriyelilerin hesabını sorsun o ülkelerden diye cevaplanası karar.

bu aihm'in turkiye'nin ic islerine bu denli ilgi ve alakasinin sebebini hala cozebilmis degilim. konudan bagimsiz ozellikle selocan ve partisiyle ilgili meselelerde de sesi cok cikiyor, neyse.

ab once, sozde multeci antlasmasiyla odemesi gereken 6 milyar avroluk destek paketinin tamamini turkiye'ye odesin bir bakalim. gerisi hallolur.

arkadaşlar bunlar bizim düşmanımız, daha anlamayacak mısınız? bunlar türk, müslüman düşmanı. bunların gözünde bir müslümanın canının bir köpek kadar kıymeti yok.
işte size bir ayet:
"ey inananlar, birbirinizi bırakıp da başkalarını dost edinmeye kalkışmayın. onlar, size zarar vermekten, kötülükte bulunmaktan geri kalmazlar, sizin zahmete düşmenizi dilerler. düşmanlıkları, ağızlarından dökülen sözlerden açıkça belli olur, yüreklerinde gizledikleri düşmanlıksa daha da büyüktür. işte, aklınızı başınıza almanız için size bu delilleri açıkladık." (ali imran suresi, 118. ayet)

allah'a peygambere inanmayan da yaşananlara baksın kafi.

avrupa insan hakları mahkemesi kararının yanlış anlaşılmasına sebep olabilecek bir başlıktır. zira, karar gerekçesi okunulunca, suriyeli mültecinin avrupa insan hakları sözleşmesi 3. maddeye dayanılarak türkiye'ye kabul edildiği ortada iken mültecinin yunanistan'a yasalara aykırı şekilde geçmeye çalışması üzerine tekrar suriye'ye gönderilmesi işlemine karşı etkin yasal yollara başvuru imkânı verilmeden ve kişisel hürriyetinden yoksun bırakılarak ve diğer suriyeli erkeklerle birlikte 20 saat boyunca elleri kelepçelenerek aşağılayıcı muameleye tâbi tutulması sonucu iâde edilmiş olması nedeniyle tazminat kararının verildiği anlaşılıyor. burada, bizzat mültecinin iâde edilmesi nedeniyle değil; hukuka aykırı şekilde iâde işleminin gerçekleştirildiği sebebiyle tazminata hükmedildiği anlaşılıyor. karar ile ilgili habere buradan ulaşılabilir.
aihs 3. maddeye ise buradan ulaşılabilir.

avrupa s....e d....a anlatsın o kararları.

sadece 'oturum izni' verse iyi; iptal edersin olur biter. gizliden vatandaşlık verme işlemleri hızlandırılmış durumda. ümit özdağ'ın söylediğine göre sadece 900 bin suriyeliye vatandaşlık verilmiş durumda.

akp'nin türkiye'ye kazığıdır. hep diyorum islamcılar daima batı'nın en sevdiği maşa olmuştur. turgut özal ile adnan menderes'ten pay biçin. onların planladığı, yarım bıraktığı cumhuriyete ne kadar ters olan uygulama varsa partili cumhurbaşkanı erdoğan'ın iktidarı sayesinde gerçekleşmiştir. tabi sözde milliyetçi memet bahçeli'nin de katkısını unutmamak lazım...

ümit özdağ zafer turizm ile yollayacam diyordu hepsini :d

türkiye, kötü yönetim ve plansızlık ile bizi sevmeyen ülkelerin politikaları arasında sıkıştı ve mültecileri göndermesini engellemeye çalışıyorlar. gönlüm ister legal ve demokratik bir şekilde memleketlerine gitmeleri ama yapılan araştırmalarda sığınmacıların ortalama %70-75'i gitmek istemiyor. teşvik ile gidecekleri yok gibi duruyor. umarım kendileri isteyerek bir şekilde memleketlerine giderler yoksa memleketimiz daha fazla kaldıramayacak gibi duruyor.

heriflerin gelmesi ayrı, vatandaş yapılması ayrı, çıkartılması ayrı, yollanması ayrı dert. biz nasıl bir çamura battık. milli sermaye salt bunlara aktı, oluk oluk aka aka kasada damla kalmadı, hâlâ kurtulamadık.