1.
şems ve mevlana’ nın; allah aşkı ile olan mana arayışlarına farklı anlamlar yükleyenlerin, aralarında ki güzel dostluğu anlamaları adına, sinan yağmur tarafından biyografik olarak romanlaştırdığı kitap.
“hamuşum?
ey benim yüreğimin içi!
ey aşkın gözyaşlarını akıtan can dost!
bu mektubum sana geldiğinde bilesin ki;
başımı kesip kör kuyuya atsalar, şah damarımdan oluk oluk kan akıtsalar, dokuz yurda tenimi lime lime dağıtsalar, yedi çakal sürüsü vücuduma saldırsalar kıramazdıa cılar beni, yorardı belki teni. özümsün, özümle ararım mevlana’ m seni. şems’ in kurban oldun sana. ve yemin ederim ki ölümümün gözlerinin önünde olmasını isterdim. gör ki aşk için ölmek ne demekmiş.”
okuduğum her satırda böyle bir dostluğa şahit olmadığım, hiçbir aşkın böyle güzel ifade edilemeyeceğini tüm hücrelerimle hissettim.
“hamuşum?
ey benim yüreğimin içi!
ey aşkın gözyaşlarını akıtan can dost!
bu mektubum sana geldiğinde bilesin ki;
başımı kesip kör kuyuya atsalar, şah damarımdan oluk oluk kan akıtsalar, dokuz yurda tenimi lime lime dağıtsalar, yedi çakal sürüsü vücuduma saldırsalar kıramazdıa cılar beni, yorardı belki teni. özümsün, özümle ararım mevlana’ m seni. şems’ in kurban oldun sana. ve yemin ederim ki ölümümün gözlerinin önünde olmasını isterdim. gör ki aşk için ölmek ne demekmiş.”
okuduğum her satırda böyle bir dostluğa şahit olmadığım, hiçbir aşkın böyle güzel ifade edilemeyeceğini tüm hücrelerimle hissettim.
devamını gör...