1.
atkı: türkçe atmak fiilinden türemiştir.
kaşkol: fransızca cache-col "boyunluk" sözcüğünden dilimize geçmiştir.
dolak: kimi yörelerin halk ağzında atkı yerine sıklıkla kullanılan kelimedir.
kaşkol: fransızca cache-col "boyunluk" sözcüğünden dilimize geçmiştir.
dolak: kimi yörelerin halk ağzında atkı yerine sıklıkla kullanılan kelimedir.
devamını gör...
2.
atkı ve kaşkol olarak duydum hep ama dolak'ı ilk defa burada görüyorum.
devamını gör...
3.
mağazaya girip bana bir dolak verin dendiğinde başa gelecekleri hayal dahi etmek istenmeyecek versustur.
atkı iyidir atkı; kaşkol da biraz şey gibi bir şey.
atkı iyidir atkı; kaşkol da biraz şey gibi bir şey.
devamını gör...
4.
dolak: x kuşağı ( babalar giyer bunu, ciğeri yanık babalar)
atkı: y kuşağı ( anneler sabahları okula giden çocuklara az taktırmadılar)
kaşkol: z kuşağı ( takarken çıkarırlar)
atkı: y kuşağı ( anneler sabahları okula giden çocuklara az taktırmadılar)
kaşkol: z kuşağı ( takarken çıkarırlar)
devamını gör...
5.
atkı o zaman. türkçe olsun bizim olsun.
devamını gör...
6.
boyunbağı.
devamını gör...
7.
atkı çok güzel geliyor kulağa. 'dolak' da iyiymiş.
devamını gör...
8.
ben dolağı ilk defa duydum ama tdk konuyu aydınlatmış zaten buyrunuz;
atkı
1. isim soğuğa karşı omuzlara, başa, sırta veya boyna alınan örtü, bürgü:
"belinde ince bir ceylan postu, sırtında ağaç liflerinden örülmüş kaba bir atkı vardı." - ahmet hikmet müftüoğlu
2. isim bazı kadın ayakkabılarında ve çocuk patiklerinde ayağın üstünden geçen, yandan iliklenen ince uzun parça.
3. isim kapı ve pencerelerin yapımında üst tarafa konan ağaç, taş veya beton destek, üst eşik.
4. isim dokuma tezgâhlarında mekikle enine atılan iplik, argaç.
5. isim, halk ağzında büyük yaba.
kaşkol,
isim, fransızca cache-col
boyun atkısı, atkı:
"bir tanesi çenesine yün bir kaşkol bağlamış." - sait faik abasıyanık
dolak,
1. isim, halk ağzında tozluk yerine bacaklara ayak bileğinden dize kadar dolanan ensiz ve uzun kumaş parçası:
"kıran bey, şimdi bacaklarına dolak sarmış, siyah poturlu, keçe külahlı, göğsünde fişeklikler ve elinde mavzer, tığ gibi bir delikanlıydı." - refik halit karay
2. isim, halk ağzında başörtüsü, yazma:
"ellerinde güzel, gizemli arap harfleri ile yazılı dövizleri, bayrakları, başlarında kumaş dolakları." - fürüzan
3. isim, halk ağzında boyun atkısı.
atkı
1. isim soğuğa karşı omuzlara, başa, sırta veya boyna alınan örtü, bürgü:
"belinde ince bir ceylan postu, sırtında ağaç liflerinden örülmüş kaba bir atkı vardı." - ahmet hikmet müftüoğlu
2. isim bazı kadın ayakkabılarında ve çocuk patiklerinde ayağın üstünden geçen, yandan iliklenen ince uzun parça.
3. isim kapı ve pencerelerin yapımında üst tarafa konan ağaç, taş veya beton destek, üst eşik.
4. isim dokuma tezgâhlarında mekikle enine atılan iplik, argaç.
5. isim, halk ağzında büyük yaba.
kaşkol,
isim, fransızca cache-col
boyun atkısı, atkı:
"bir tanesi çenesine yün bir kaşkol bağlamış." - sait faik abasıyanık
dolak,
1. isim, halk ağzında tozluk yerine bacaklara ayak bileğinden dize kadar dolanan ensiz ve uzun kumaş parçası:
"kıran bey, şimdi bacaklarına dolak sarmış, siyah poturlu, keçe külahlı, göğsünde fişeklikler ve elinde mavzer, tığ gibi bir delikanlıydı." - refik halit karay
2. isim, halk ağzında başörtüsü, yazma:
"ellerinde güzel, gizemli arap harfleri ile yazılı dövizleri, bayrakları, başlarında kumaş dolakları." - fürüzan
3. isim, halk ağzında boyun atkısı.
devamını gör...
9.
atkıya "dolak" diyeceksek çoraba da "sokak" diyek (diyelim) .
devamını gör...
10.
umarım atkı dışındakileri izmirliler uydurmamıştır.
devamını gör...
11.
dolak diyip geçtiğim başlık. örtmenim ahmet dolağımı çekti boğazım acıdı.
devamını gör...
12.
dilli düdük.
devamını gör...
13.
aslında hiçbiri. boyunduruk densin. en nihayetinde boyuna dolanan bir nane bu.
devamını gör...
14.
tercihimiz her zaman kaşkolnikov
devamını gör...
