ayrıcalık tanımadığı için doktoru gözaltına aldıran savcı

geçenlerde bir haber okumuştum sanırım kurallara uymayan norveç başbakanı ceza yiyince " temyize gitme hakkım var ama gitmeyeceğim, kurallara uymalıydım" demişti şimdi bi oraya bakıyorsun sonra kendi ülkene bakıp bele vaxizyetin diyorsun.

buradan

halı sahada öğretmenleri gözaltına aldırana tur bindirmiş. sevgilisi telefonu açmayınca polislerle yurt basan ile hatalı park ettiği arabasına uyarı notu yazanı gözaltına aldıranı epey alt sıralara itmiş.

polis devletinde sıradan bir günde yaşanan sıradan bir olay.

şaşırdık mı? güldürmeyin.

sağlık bakanlığı bu olayın üstüne pandemiye eğildiğinden çok daha fazla eğilmelidir. eğer bu konunun üstüne gidilmezse yitik olan hekimlik mesleği bitmiş demektir.

osmaniye cumhuriyet başsavcılığı konu ile ilgili muazzam açıklamasını yayınlamış.
buradan
eline yetki verilen kasıp kavuruyor ortalığı. en üstten en alta kadar tüm ülke güç zehirlenmesi yaşıyor. acilen buna panzehir bulunması gerek.

polikliniğe kontrol amacıyla gittiyse acil durum olmadığını herkes gibi orada hasta olduğunu gösterir. biz doktorlar birbirimize torpil geçer sırası gelmese bile doktor arkadaşımızı önce alırız ama bunun tek nedeni diğer doktorun da hastanede bekleyen hastaları vardır ve hizmet aksamasındır amaç. onun dışında işim yoksa sıramı beklerim. savcı olunca nasıl bir ayrıcalık olması gerektiğini anlamadım. kendi içimizde saçma bir kast sistemi oluşturmuşuz.

(bkz: türkiye'den defolup gitmek)

sağlığı bitirdik,eğitimi bitirdik, bürokrasi tamam o da bitti, ne kaldı adalet var sırada. onu da bitirelim.

bu devirde sağlık görevlisi olmak istemek delilik. her hastalıkla ilgilen, yeri gelsin mesailere kal, kimse sana saygı göstermesin, meslektaşların mobbing uygulasın, yoldan geçen şiddet uygulasın, senin özel hayatın yokmuş gibi davranılsın, kuş kadar ücret ödensin asla emeğinin karşılığı verilmesin, sen çalış çalış çalış çalış biri de eline sağlık demek yerine 3 dakika bos durduğunu görünce sonuç göstersin, her konuda şikayet edil, suçlu olan sen ol üstüne milletin egosu yüzünden gözaltına alsınlar seni. pandemide canını ortaya koymaktan, istifa iptalinden, aileden uzak kalmaktan, uzun nöbetlerden bahsetmedim bile. kaldı ki bilmediğim daha neler var. çok zor, kimse sizin ortaya koyduğunuz fedakarlığı görmeyecek ve sizi suçlayacak, bilmeden konuşacak. çünkü herkes nankör.

tekelleşen adaletin şekli temsili olan olay.

adaleti temsilen liyakatsizlikle getirilen vasıfsızların eseridir bu olay aynı zamanda.

birileri hz ömer adaleti diyerek alamanyayı kıskandırmaya çalışıyordu sanki?*

bir video ile beni kurtarın diye kumpanya başlatan bir doktoru içeren olaydaki savcıdır.

böyle linçlerde garantili bir yöntem benimsedim: bir olayda sosyal medya lincini ilk başlatan hangi tarafsa onun yediği başka p*hlar vardır. uzun uzun hikayeyi dinlemeye de olayın tek taraflı aktarılan ayrıntılarına kafa yormaya da hiç gerek yok. linç başlatan doktor olduğuna göre, gerçek olayda haksız olan kişi de doktordur.

ona buna atar gider yapıp sonra youtube kanalınız, twitter hesabınız ve diğer sosyal medya mecraları üzerinden ağlamayın azizim. yemiyoruz.

içerikten ziyade başsavcılığın yayınlamış olduğu metine hayran kaldığım olaydır. 5. sınıf öğrencisi daha uygun bir türkçe ile çok daha kaliteli bir yazım ortaya koyabilir. yazık...

ortadoğu’da sıradan bir gün.

bu ülkede bir kez olsun haydi geçmişe sünger çekelim, geçmiş geçmiste kalsın diyerek hareket edilse ve bu kendisini bir şey sanan şahıs hakettiği gibi cezalandırılsa her şey çok güzel olur.

bu tarz kişiler cin olmadan adam çarpmanın peşindedir ve hakettikleri gibi muamele edilmemesi aksine kurumlarınca savunulmaları bunları cesaretlendirir.

mesleği ve kendisine saygısı olan onurunu düşünen kendisi istifa eder diyeceğim de o memuriyet makamına gelmek için ne bedeller(!) ödendiğini hepimiz biliyoruz.
bırakın istifayı haşmetlimiz doktorla uğraşmaya devam edecektir buna eminin ama ispat edemem.

o yüzden iki güne unutulacak olaydır.

neden herkes kendini ayrıcalıklı sanıyor? ve neden böyle hareketler cezasız kalıyor? biz bu kafayla anca ip atlarız.

ömrümün uzun bir kısmı hukukçular ile geçtiği için çok iyi bildiğim, uzun yıllardır aynı olan durum.
adam cumhuriyet savcısı çünkü. senle ben mi?

2 hafta önce arabayla giderken şehir içinde park halindeki arabanin aynasına çarptım.carptim dediğim sürtme sadece.eve gittim 10 dakika sonra polis merkezinden arıyolar cabuk şuraya gel diye.gittim yolu kapatmışlar sivil polisler trafik polisleri falan 4-5 araba vardı.dedim terör operasyonu falan heralde.degilmis benim için gelmişler carptigim arac hakim haniminmis.fikra bu kadar.

başsavcılığın açıklamasını okudum, olay hakkında başka bilgim yok. sadece bundan bile doktorun haklı olduğu açıkça anlaşılıyor.
dolayısıyla bu konudaki mesleki tecrübelerimden bahsetmeye gerek duymuyorum.

hukuk devleti tanımını hukukçuların devleti olarak yanlış anlayan savcılarla dolu ortalık. zaten emniyet şeridinden gitmelerine ya da her yerde öncelikli olmalarına alışmıştık da artık göz göre göre at koşturuyor herkes. oysa ki bir meslek seçmek insanı neden ayrıcalıklı yapar anlamıyorum.

bu ülkede düzgün dedikleriniz eline fırsat geçmemişlerdir. bu ve bunun gibi zilyon tane olay oluyor ve çoğunlukla kanıksandığı, tepki görmediği için haber olmuyor.

suçlulara yapmadıklarını vatandaşa yapıyorlar.