başörtüsüyle okumak isteyenler arabistan'a gitsin

bir zamanların cumhurbaşkanının yaptığı açıklama. dinleyelim efeem.

bir insanın başındaki bez parçasıyla zerre ilgilenmiyorum, ülkece ne saçma konularla uğraşmışız. takarsa da takmazsa da tercih meselesi, bu kadar basit. her siyasetçinin siyaset dönemine alet olmuş bez, kimse alet etmekten geri durmadı, durmaz da çünkü üzerinden bolca prim yapılabilen bir şey.

böyle siyasetçiler yüzünden akp bu kadar başımızda kaldı. yetişkin bir bireyin istediği inanca sahip olabilmesi ve inandığına göre de giyinebilmesi o kişinin temel haklarından biridir. ne piercing'liye, ne şortluya, ne başörtülüye, ne sih inançlı türbanlı bir erkeğe bu kişi yetişkinse kimsenin karışma hakkı yoktur. bu kişiler bu kıyafet ve aksesuarlarla üniversite okuyabilmeli ve çalışabilmelidir. ancak bu ülkede gücü eline geçiren islamcıysa karşıt görüşlere, sekülerse dindarlara karışma hakkını kendinde görmeye başlıyor. bu döngü bir yerde kırılmalı. ve bu sorunları aşamadığımız müddetçe her kesimden insanın birlik olması çok zor.

ertesi günde dün dündür bu gün bu gündür demiştir demirel. *
o zamanlar bir tek o değil önüne mikrofon gelen herkesin fikri olan bir ötekileştirtirmeye maruz kalındı. okulda öğretmenler bile aynı fikirdeydi.
dili tatlı olanları, açın kızlar başınızı çok güzel olursunuz derdi.
bizde onlara, hırsla biz başımızı güzel olmak için değil allah rızasını kazanmak için yapıyoruz derdik.

ama aynı görüşte olan erkekler okuyabilir,çalışabilir.
neresi mantıklı bunun?

başörtüsüyle okumak isteyenler değil de örtünün isteyen prim yapmak isteyenler gerçekten gitsin.

sözler demirel'den sadır olsa da kaynağı herkesçe bilinen düşünce tarzı. az çok tanıyan bilir ki; demirel ne başörtüsüne karşı olabilecek ne de yasağın karşısında durabilecek bir ideoloji sahibi değildi. koltuğundan başka hiçbir şey düşünmeyen karakter yoksunu biriydi demirel sadece. bu cümleyi de kemalist vesayete şirinlik yapmak için koltuk kaygısıyla kurdu. şimdi kendileri kaçacak ülke arıyorlar elhamdülillah.

üniversiteye girdiğim sene başörtüsü yasağı kalkmak üzereydi. biz de arkadaşlarımıza destek vermiştik. çünkü bana göre haksızlığa uğrayanı savunmak görevdi. salt iyi amaçlarla hareket etmiştik. nereden bilelim bu arkadaşların her meselede bir komplo aradığını, kendileri hariç herkesi ahlaksız gördüklerini, aynı şeyleri hissetmediğimizi, aynı dili konuşmadığımızı...

yıllar geçti ve artık başörtülü hakimler, öğretmenler, polisler ve askerler var. çalıştığım alkollü içkiler sektörünü bile denetlemeye gelen arkadaşlar başörtülü. asla tokalaşmıyorlar. haram saydıkları içkiyi bırakın tatmayı, şişesini bile tutmamaya çalışarak denetlemeye çalışıyorlar. artık ne kadar denetleyebildiklerini size bırakıyorum. işin gerektirdiği hiçbir niteliğe sahip olmayan, erkeklerle tokalaşmayı dahi reddeden bir kafaya gıda sektörünün denetlenmesi emanet edilmiş.

danıştay, sabah akşam reislerini öven twitler giren tesettürlü yargıç bacılarımızla doldurulmuş. okullarımız ve hastanelerimiz cemaat çıkışlı, 7. yüzyıldan kalma kafalara emanet.

daha geçenlerde özlem zengin'i gördünüz. artık seviye işkencenin normalleştirilmesine kadar geldi. üstelik kendileri gibi başörtülü bacılarına da zulmediyorlar. zulüm konusuna master yaptılar. ellerinden gelse kendi inançlarına aykırı olan her şeyi yasaklayacaklarına, ülkeyi islam devletine çevireceklerine hiç şüpheniz olmasın. aynı mahallelerde yaşadığımıza bakmayın, biz çoktan bölünmüşüz. bunların zihinlerinde ve kalplerinde zaten zındıkmışız da haberimiz yokmuş. yüzlerinize gülen komşularınız en ufak kıvılcımda sizi boğazlamaya gelecek. bunu yapacaklarını defalarca ulusal televizyonlardan ilan ettiler. camide içki içtilerle, yalancı gelinlerle, 15 temmuzlarla bunun provalarını yaptılar. bizler onlar için karıları, kızları, malları ve canları helal olan gayrimüslimleriz.

ben pişmanım, pek çok arkadaşımız pişman, milyonlar pişman. fakat devran döndüğünde ne atamız mustafa kemal gibi yumuşak davranacağız, ne de cumhuriyeti bir grup şeyhe teslim eden babalarımız gibi saf olacağız.

haksız beyandır. herkesin beyanlarının bir kısmı haksızdır. bazen de haklı olan beyanların az sayıda olduğu olur. mesela günümüz... aynı gündeysek tabii?

nerden tutsan elinde kalan bir açıklama. bizim bir tane başı kapalı tarih hocamız vardı, alanında o kadar iyidi ki çok bilgili bir insandı. her türlü sorumuza istisnasız verecek bir cevabı vardı. her konuda kendisiyle tartışıyorduk yani öyle bazıların dediği gibi değil. önemli olan insanın başı değil zihninin kapalı olmaması. umarım hâlâ böyle düşünen insanlar yoktur çünkü bu yüzyılda hala böyle sorunlarımız varsa vay halimize.
bu arada genele vurmak hiçbir zaman iyi olmamıştır. yukarıda bazı yazarlar iyi tespitler yapmış fakat mesela benim örneğim genellemeyi bozuyor.

okumak isteyen mardin'den çıkıyor nobel ödülü alıyor. (bkz: aziz sancar)

din-inanç özgürlüğüymüş. sanane lan milletin dininden. vegan'ı iktidar yapsak mangalı yasaklar. düz mantık.

eskiden türban pornosu yoktu, akp sayesinde o da var oldu. islamiyeti emperyalizmden kurtaracaklardı tüm dünyanın bakıp 31 çekeceği yeni bir porno kategorisi çıkardılar.

#467395 demokrat sol parti, bülent ecevit, 2001 ekonomik krizi, kemal derviş konulu yazım.
#462446 sol-chp belediyelerinin işçilere en az 5275-tl maaş vermesi

üniversitelerde baş örtülülerin eğitim hakkını savunan solcuların kalkan yumrukları kırılsın, elleri taş olsun.
çiçek çocukları sizi, dünya'yı ne sanıyordunuz? sizin o lanet rüyadan uyanmanız için komple bütün bir ülke krizin eşiğine geldi.
solcu dedim mi tiksiniyorum artık. sağcısı da aynı solcusu da aynı.



pakistan bir hoca gelmişti kongreye. biz de ev sahibi olarak ağırlıyoruz hocaları, otellere filan bırakıyoruz. herif karısı ve 3 çocuğuyla gelmiş. bize bebek arabası taşıttı p*ç. kongreye değil tatile gelmiş. bi de kadın akademisyenlerle el sıkışmıyordu.

içimden dedim bu herifi akademisyen diye çağıranın kafasına s*çayım.

türk toplumu, yularını ahlaksız ve şerefsiz siyasetçilerin eline verdiği sürece burnu boktan kurtulmaz.
onu diyen mason sülo; milleti uyuturken de şöyle ninniler söylüyordu.

"kişi başını örtmek istiyorsa örtsün, ona niye karışılıyor? başörtüsünün laiklikle bir ilgisi yoktur. kanunların yasaklamadığı bir kıyafettir(...) zaten bunlar denenmiş, örtülerin ve diğer kıyafetlerin kaldırılması denenmiş, kaldırılabilmiş mi?'"

"bence anayasa mahkemesi'yle başörtüsü olayını ayrı mütalâa etmek lâzım(...) aslında üniversite yönetimleri de hiçbir mesele yapmadan bunu halledebilirdi(...) benim söylediğim şu oldu: serbest bırakalım. isteyen bağlasın, isteyen açsın (...) bağlamayana karışılmadığı gibi, bağlayana da karışılmasın."

işte; kendi iradenizle sürü halinde oy verip seçtiğiniz çoban, bugün de aynı film dönüyor ama çoban değişik.

"herkes seçimlerinin sonucunu yaşar"

son derece gereksiz, özgürlüğü kısıtlayıcı bir açıklama olduğunu düşünmekle beraber geçen yıllar içerisinde türkiye'de başörtünün maalesef sadece dini özgürlük olmadığını da üzülerek gördüm. bizim ülke dinamikleri eğitimle (ki bu da iktidarın elinde daima) kökten değişmediği sürece bu başlar ya açık olduğundan ya kapalı olduğundan ötekileşecek.

rahmetli süleyman demirel'in son derece haklı olduğu konuşması.

başörtüsünü eskiden, gerçekten kendi iradesiyle takanlar ve takmayanlar vardı.

başörtüsü ile eğitimin önü açıldığı gibi aile baskısı ile kapanmalar arttı. (benim okul yıllarımda kız arkadaşlarımız okulun kapısında başörtüsünü çıkarırdı, çıkışta okul kapısında tekrardan takardı. hiçbir sorun da yaşamazlardı.)

aile baskısı ile başörtüsü takanlar evlendi, bu sefer kocasının yüzünden çıkaramadı başörtüsünü.

ve en önemlisi;

erkeğin namussuzu kendini namazla, sakalla gizliyor ya.

kadının namussuzu da, kendini başörtüsü serbestliği ile gizledi.

üstteki yazar arkadaşlardan bir tanesi başörtülü memurun tokalaşmamasından, içkinin şişesine bile dokunmadığından bahsetti. böyleleri genelde erkek amirleri ile sexting yapmaktan, fingirdeşmekten de geri kalmaz.

bu namussuz kadınları da 'kocan mı daha iyi s... seni yoksa ben mi?' konulu videolardan izliyoruz.

yani yakındığım konu;

başörtüsü serbestliğinin yüzünden, dinimizin bir parçası olan türban, aldatma aracı oldu, fantezi öğesi oldu, sex objesi oldu.

o konu çözüldü kapandı bitti ekmeği yendi yağı bitti demirel öldü tamam?

arkadaş bir ülkenin her zamanı ve her şeyi mi enterasan olur. her dönem farklı saçmalıklarla ülkeye ve ülke insanına yazık ediliyor.

kendi yönettiği ülkenin vatandaşına git diyor sunucu da gülüyor:) çok ilginç bir konuşma gerçekten, o zaman açsaydın yolu da gitseydi millet en azından eğitimli bir ailem olurdu şimdi..
bugünün gerçekleri o dönemlerin sentezi gerçekten. umarım biz çocuklarımıza torunlarımıza böyle bir sentez bırakmayız..

seni hiç sevmedim süleyman, sempatik söylemlerine, mizahtan anlayışına, günümüz siyasetçilerine oranla hoşgörüne,son zamanlarında geliştirdiğin söylemelere,bedel ödemiş olamana rağmen hiç sevmedim.
bu ülkenin başına gelen her kötü şeyden sorumlusunuz.merkez sağın en önemli figürü olarak her daim bu ülkenin içine bir nifak tohumu ektin.
zamanında din sömürüsü yaparak aldığın oylardan sonra bunu söylemen yine bir nifak tohumuydu.
hiçbir kadın ya da erkek başka birinin özgürlüğünü kısıtlamayan kadına veya erkeğe yallah şuraya buraya deme hakkına sahip değildir. bu anlayış olursa toplumlar gelişir.

en büyük destekçisi nurcular olan birinin lafı. afiyetle yenmiştir o vakitler.

ismet inönü aynen de böyle sormuş demirel hakkında: saidi nursi'nin halifesi mi olacak?

kaynak

okula diye gelip biber gazı ve yumruk yemek isteyenler de türkiyeye gelsin.
çabuk!
cop da var.
müjdemi isterim!
tutuklanmak da cabası.