1.
uluslararası zengin, nüfuz sahibi bir grup elemann 2020'de başlattıkları ve 8 milyar insanı çin'de olduğu gibi mülksüzleştirme projesi. zamanında osmanlı yahut ispanya, sonra ingiltere, ardından amerika nasıl büyük güç ise şimdi sistemi çin'e bağlayacaklar diye düşünülen ve 2030'da sonuçlanacağı düşünülen bir fikir.
devamını gör...
2.
great reset olarak da bilinen, yeni dünya düzeni denen baş belası nanenin büyük sıfırlama adı altında insanlara kaktırılması için uydurulmuş bol yalan soslu terim.
aslına bakarsanız bu tür konuları komplo teorisi çukuruna düşmeden konuşmak oldukça zor. çok fazla unsuru bir araya getirdiğiniz zaman iş komplo teorisi olmaktan çıkıp burnumuzun dibindeki gerçeğe dönüşse bile, birçok kişinin bu tür konulara bakış açısı maalesef ciddiyet içermiyor.
yeni dünya düzeni dediğimiz şey, ulus devletlerin ortadan kalkması temeline dayanıyor. bu nedenle bu düzeni kurmak isteyenler (artık siz adına ne derseniz deyin), öncelikle ülkeleri bir arada tutan kültürel ve milli değerleri ortadan kaldırmaya yönelik çalışmalar yapıyorlar. en basitinden ülkemizde milliyetçilik, atatürkçülük, din gibi ortak toplumsal paydalarda günümüzde bulunduğumuz noktaya bakarsanız, birçoğunun feci şekilde yıpratıldığını rahatlıkla görebilirsiniz.
böyle bir düzeni kurup insanları tek elden kontrol etmek tabii ki bugün dünyanın içinde bulunduğu koşullarda tam olarak mümkün değil. yukarıda bahsettiğim toplumsal dejenerasyon dışında da bazı değişiklikler gerekiyor. insan nüfusunun biraz daha az olması, o az nüfusun en iyi şekilde takip ve kontrol edilebilmesi gibi gibi... georgia guidestones'un üzerini incelerseniz "insan nüfusunu
500 milyondan düşük tut" diye bir ibare görürsünüz mesela.
büyük sıfırlama olayı, pandemi ile beraber gündeme geldi. burada şöyle bir "tesadüf" var: pandemiler insan nüfusunu azaltabilecek olaylar. bu nedenle bu virüsün çin'de insan eliyle üretildiğini ve büyük sıfırlama'ya bilerek zemin hazırlandığını düşünen birçok insan var. * ardından yan etkileri ve insan vücuduna müdahale olup olmadığı konusunda, hakkındaki tartışmalar ayyuka çıkan aşı olayları patlak verdi. biliyorsunuz, dünyanın birçok ülkesinde "küreselcilerin yeni dünya düzenine geçiş oyunu" gerekçesi ile aşı karşıtı gösteriler yapılıyor. tüm bunlar birbirinden bağımsız olarak düşünülmemesi gereken olaylar.
farkındaysanız bitcoin gibi kriptopara olayları da özellikle son yıllarda bir yayılım gösterdi dünya çapında. bu da genel olarak yeni dünya düzenine geçişin bir simgesi olarak görülüyor. bireylerin elindeki mal varlıklarının bir gecede anlamsız hale getirilmesinin ve bir anda hiçbir şeysiz kalacak insanların daha rahat kontrol edilmesinin önünü açacağı düşünülen bir şey dijital para. senelerdir insanları sömüren zengin sınıfı nedeniyle, eskiden ortadirek adı verilen kesim yavaş yavaş yok oluyor/oldu. insanların çok büyük bir kısmı gittikçe fakirleşiyor. bakmayın siz "cebinde telefonun var ya!" diyen enine çizgili tişört giymiş malum kafalı dayılara! ne yazık ki işin gerçeği bu. üstelik sadece bizim ülkemiz için de geçerli değil bu durum.
sözde iyiliğimizi düşünen bu zengin sınıfı "her şeyiniz olacak ama hiçbir şeyiniz olmayacak ve mutlu yaşayacaksınız" diyor. yani gerçekte size ait olan hiçbir şey olmayacak; ne oturduğunuz ev ne kullandığınız araba ne de başka bir şey... bunları yaşadığınız müddetçe devletten (ya da o yönetimin adı artık her neyse ondan) kiralamış gibi olacaksınız. sözde amaç, kaynakları adilce bölüşmek olacak ama düşünün bir kez; bugüne dek dünyada gücü elinde bulunduran odakların, halklar lehine adil bir bölüşüm yaptığına kaç kez şahit oldunuz? görünürde kapitalizmi resetliyormuş gibi olsanız da aslında aynı elin farklı bir oyununa figüran olacaksınız sadece. bu tıpkı deccal'in cennet dediği sahte yerin gerçekte cehennem olması gibi. bu durumda deccal gerçekten varsa, bu düzeni deccal olarak görmenizde hiçbir sakınca yok gibi görünüyor.
malum, insanları kontrol etmek konusu açıldığında çip mevzusuna değinmezsek olmaz. bunu daha önce jose manuel rodriguez delgado başlığında anlatmıştım * ama burada da kısaca anlatayım. cep telefonlarımız, dijitale geçmenin ilk adımlarından olan yeni kimliklerimiz bizi takip etmek konusunda kullanılır ama kontrol etmek için kullanılamaz. delgado'nun 1960'larda yaptığı beyin ve uzaktan kumanda + çip deneyi, herhangi bir canlının kontrol edilebilmesini de sağlıyor. bu durumda düşünün: 1984 romanındakine benzer bir dünya kurup, insanları hiçbir şeyi sorgulamayıp her şeye tamam diyen birer robota dönüştürmek gibi manyakça bir planınız olsaydı, son yıllarda çok ilerleyen nanoteknoloji ve çipleri kullanmaz mıydınız? evet; eğer öyle bir planınız olsaydı, bence de çipler biçilmiş kaftan olurdu o iş için. itiraz etme, itaat et! hangi yönetici bunu istemezdi ki?
her neyse... yukarıda da değindiğim gibi, bu tür konular çoğu kişi için paranoyak insanların uydurup takıntı haline getirdiği asılsız komplo teorileri. ancak ben size yine de "ya doğruysa?" sorusunu sormanızı öneririm.
aslına bakarsanız bu tür konuları komplo teorisi çukuruna düşmeden konuşmak oldukça zor. çok fazla unsuru bir araya getirdiğiniz zaman iş komplo teorisi olmaktan çıkıp burnumuzun dibindeki gerçeğe dönüşse bile, birçok kişinin bu tür konulara bakış açısı maalesef ciddiyet içermiyor.
yeni dünya düzeni dediğimiz şey, ulus devletlerin ortadan kalkması temeline dayanıyor. bu nedenle bu düzeni kurmak isteyenler (artık siz adına ne derseniz deyin), öncelikle ülkeleri bir arada tutan kültürel ve milli değerleri ortadan kaldırmaya yönelik çalışmalar yapıyorlar. en basitinden ülkemizde milliyetçilik, atatürkçülük, din gibi ortak toplumsal paydalarda günümüzde bulunduğumuz noktaya bakarsanız, birçoğunun feci şekilde yıpratıldığını rahatlıkla görebilirsiniz.
böyle bir düzeni kurup insanları tek elden kontrol etmek tabii ki bugün dünyanın içinde bulunduğu koşullarda tam olarak mümkün değil. yukarıda bahsettiğim toplumsal dejenerasyon dışında da bazı değişiklikler gerekiyor. insan nüfusunun biraz daha az olması, o az nüfusun en iyi şekilde takip ve kontrol edilebilmesi gibi gibi... georgia guidestones'un üzerini incelerseniz "insan nüfusunu
500 milyondan düşük tut" diye bir ibare görürsünüz mesela.
büyük sıfırlama olayı, pandemi ile beraber gündeme geldi. burada şöyle bir "tesadüf" var: pandemiler insan nüfusunu azaltabilecek olaylar. bu nedenle bu virüsün çin'de insan eliyle üretildiğini ve büyük sıfırlama'ya bilerek zemin hazırlandığını düşünen birçok insan var. * ardından yan etkileri ve insan vücuduna müdahale olup olmadığı konusunda, hakkındaki tartışmalar ayyuka çıkan aşı olayları patlak verdi. biliyorsunuz, dünyanın birçok ülkesinde "küreselcilerin yeni dünya düzenine geçiş oyunu" gerekçesi ile aşı karşıtı gösteriler yapılıyor. tüm bunlar birbirinden bağımsız olarak düşünülmemesi gereken olaylar.
farkındaysanız bitcoin gibi kriptopara olayları da özellikle son yıllarda bir yayılım gösterdi dünya çapında. bu da genel olarak yeni dünya düzenine geçişin bir simgesi olarak görülüyor. bireylerin elindeki mal varlıklarının bir gecede anlamsız hale getirilmesinin ve bir anda hiçbir şeysiz kalacak insanların daha rahat kontrol edilmesinin önünü açacağı düşünülen bir şey dijital para. senelerdir insanları sömüren zengin sınıfı nedeniyle, eskiden ortadirek adı verilen kesim yavaş yavaş yok oluyor/oldu. insanların çok büyük bir kısmı gittikçe fakirleşiyor. bakmayın siz "cebinde telefonun var ya!" diyen enine çizgili tişört giymiş malum kafalı dayılara! ne yazık ki işin gerçeği bu. üstelik sadece bizim ülkemiz için de geçerli değil bu durum.
sözde iyiliğimizi düşünen bu zengin sınıfı "her şeyiniz olacak ama hiçbir şeyiniz olmayacak ve mutlu yaşayacaksınız" diyor. yani gerçekte size ait olan hiçbir şey olmayacak; ne oturduğunuz ev ne kullandığınız araba ne de başka bir şey... bunları yaşadığınız müddetçe devletten (ya da o yönetimin adı artık her neyse ondan) kiralamış gibi olacaksınız. sözde amaç, kaynakları adilce bölüşmek olacak ama düşünün bir kez; bugüne dek dünyada gücü elinde bulunduran odakların, halklar lehine adil bir bölüşüm yaptığına kaç kez şahit oldunuz? görünürde kapitalizmi resetliyormuş gibi olsanız da aslında aynı elin farklı bir oyununa figüran olacaksınız sadece. bu tıpkı deccal'in cennet dediği sahte yerin gerçekte cehennem olması gibi. bu durumda deccal gerçekten varsa, bu düzeni deccal olarak görmenizde hiçbir sakınca yok gibi görünüyor.
malum, insanları kontrol etmek konusu açıldığında çip mevzusuna değinmezsek olmaz. bunu daha önce jose manuel rodriguez delgado başlığında anlatmıştım * ama burada da kısaca anlatayım. cep telefonlarımız, dijitale geçmenin ilk adımlarından olan yeni kimliklerimiz bizi takip etmek konusunda kullanılır ama kontrol etmek için kullanılamaz. delgado'nun 1960'larda yaptığı beyin ve uzaktan kumanda + çip deneyi, herhangi bir canlının kontrol edilebilmesini de sağlıyor. bu durumda düşünün: 1984 romanındakine benzer bir dünya kurup, insanları hiçbir şeyi sorgulamayıp her şeye tamam diyen birer robota dönüştürmek gibi manyakça bir planınız olsaydı, son yıllarda çok ilerleyen nanoteknoloji ve çipleri kullanmaz mıydınız? evet; eğer öyle bir planınız olsaydı, bence de çipler biçilmiş kaftan olurdu o iş için. itiraz etme, itaat et! hangi yönetici bunu istemezdi ki?
her neyse... yukarıda da değindiğim gibi, bu tür konular çoğu kişi için paranoyak insanların uydurup takıntı haline getirdiği asılsız komplo teorileri. ancak ben size yine de "ya doğruysa?" sorusunu sormanızı öneririm.
devamını gör...