bir cemaatçiyi tanıma rehberi

inşallah, allah, amin, dua, ablacım, abicim, eşinden x bey veya x hanım diye bahsedip bu gibi kelimeleri çokça kullanıyorsa. net...

insanın başına gelen her kötü şeyi imanının zayıf olmasıyla açıklarlar . depresyonum için namaz reçete eden biri ile karşılaşmıştım vuramadım ağzına içimde kaldı . ha bir de ota boka şükretmemizi isterler.

(bkz: badem bıyık)

size din, iman satıp, şükretmeyi emrederler. kendileri paraları tomar tomar götürürler.

dindar olup cemaatçi olmayan var mı ki? özellikle islam bir kült ve siyaset dini olduğundan bu tarz oluşumları da beraberinde getirilmesi zaten kaçınılmaz. ama çok zengin bir dindar tanıyorsanız onun cemaatçi olduğundan şüphelenebilirsiniz. çünkü dindar insanlarda orta sınıf yoktur, en azından ben rastlamadım, ya fakir ya da zengindirler. bu düşüncemi geçen müftülüğe olan ziyaretimde tescilledim. ramazanla ilgili bir görev için başvuruda bulunmaya gitmiştim ve çıkarken müftü beyin çıkış merasimine denk gelme şansına eriştim. merasim diyorum çünkü gerçekten öyleydi. kapının önüne gıcır gıcır siyah bir audi çekilmişti ve adamın biri arabanın arka kapısını müftü bey için açtı, o esnada kapıda bir kaç adam el pençe divan duruyordu. ben ise olan biteni izlesem de aldırmadan yanlarından geçerek uzaklaştım. o esnada bir müftünün ne işe yaradığını düşünmeden edemedim. ve yaptığı işin bu kadar parayı hak ediyor olup olmadığını. kısacası bir kez daha anladım ki müftülükte çok para dönüyor. bu durum her hangi bir cemaat için de geçerli olduğundan, bence bir cemaatçiyi tespit etmenin en temel yollarından birisi zenginliği. tabi zengin olmayanları da var, onları da bazı ekstremist özellikler sergilemelerinden ayırt edebilirsiniz.

kumaş pantolon üzerine iki beden büyük çizgili veya kareli cepli polo yaka veya kısa kol cepli gömlek giyiyorsa büyük ihtimalle cemaaatçidir.
bide skoda yeti arabası varsa yüzde yüz cemaatçidir.

terlik, beyaz çorap, yoğun ter kokusu. yanında en az 2 çarşaflı kadın, o değilse 1 orta yaşlı beyaz sakallı yaz kış nohut rengi yelek giyen bi herif; her zaman bir yere yetişir gibi telaşla yürürler.

badem bıyık ve ince camlı gözlük.

yanında ki eşiyle göz göze gelmez ama sokakta kadın görünce röntgen çeker. ama bakmayan tipleri de var bunların seks hariç her şeyden konuşur.

altında çok çirkin ifadelerin bulunduğu başlık.

herkes tertemiz, herkes ahlaklı, herkes müthiş; cemaatçiler pis, tü kaka ve ahlaksız.
aynen kardeşim başkalarını işaret ederek sen kendini aklamış oldun.

peki...

sürekli gömlek giyer !sürekli! evet maalesef babam ve arkadaşlarından biliyorum... eh doğacağın evi seçemiyorsun.

badem bıyık (kadınlar da buna dahil), kareli çorap, ablak surat, göz altları hafiften mor (beyni s2k olduğu için), ayrıca inşallah, maşallah çok kullanıyorsa %90 cemaatçidir.

şayet kastedilen fetö ise birkaç kelam edebilirim.
lise hayatım ısparta'da geçti. kastettiğim yıllar 2000-2004 yılları. bilirsiniz ısparta (bkz: saidi nursi)'nin sürgün yeri idi. bu yüzden hem fetöcüler hem de saidi nursi'yi benimseyen diğer fıkralar ısparta'da hep vardı.
hep saidi nursi'nin kitapları okunur. oradan öğrendikleri kelimeleri millete satmaya çalışırlardı. daha sonra fetö örgüt başının kitapları okunurdu. (bkz: dinlerarası diyalog) denilen bir safsatayı benimserlerdi. islam dini üzerine biraz araştırma yapanlar bunun bir safsata olduğunu kolaylıkla fark edebilirlerdi.
bir kere adam, dinlerarası diyalog denilen bir olgudan bahsediyorsa kesinkes fetöcüydü. saidi nursi'nin diğer fıkraları dahi bu safsatayı kabul etmemişti. bu safsata fetö elebaşının şubat 1999'da amerika'ya gitmesinden itibaren başlar. zira orada bu üç dini bir araya getirmeye çalışan birçok dernek ve vakıf vardır. fetö onlardan destek aldı. dinlerarası diyalog safsatasını kabul etmeyen diğer cemaatleri yobaz ve sığ bulurlardı.

gömlek, ince bıyık, ütülü pantolon bunları herkes biliyor.
şimdi diğer meselelere gelelim.
bazıları aşırı fakirdi. fakirliğin getirmiş olduğu acılar yüzlerine yansır ve mutlu olamazlardı. zeki ama fakir adamlardı bunlar. sürekli test çözer, abilerine giderler ve bazılarına abilik yaparlardı. malum evlerde kalırlar. müzik olarak sadece ilahi dinlerlerdi. (ilahi dediğime bakmayın, ilahi demeye bin şahit ister). tek sosyal aktiviteleri futbol maçı idi. kızlarla iletişime geçemezlerdi. bu adamlar birer köle gibiydiler. sözde allah rızası için, cemaat ne derlerse yaparlardı.

işte bu fakir olanlardan bazıları sözümona rütbe atlar ve bilmem nerenin sorumlusu olurdu. gözlerine baktığımda boş gözlerle dünyayı seyrederlerdi. sürekli bir yerlerden emir bekliyor gibiydiler. bunları tanımak için gözlerine bakın. hep ikili bir dünya anlayışları vardı: cemaat dünyası ve normal dünya. normal dünya sadece cemaat dünyasına hizmet ediyorsa anlamlıydı. bu yüzden gülümserler ama asla gülmezlerdi. eski fakirliklerini çoktan unutan bu kimseler daha tehlikeli olurlardı. o gülümseyişlerinin ardındaki gizli kibir irite ederdi. ne de olsa onlara göre bizler normal dünyadaki oyuna aşırı bir şekilde dalan faniler gibiydik. kahkahalarla gülen cemaatçi göremezsiniz. görseniz dahi en alt basamakta olanlarıdır.
bir de ermiş gibi yavaş konuşmalarından tanırsınız. sanki derin bilgileri varmış gibi. okumayı seven orta halli çocuklara da bunlar kancayı takarlardı.

bazıları ise aileden cemaatçi idi. bunlar en tehlikeli olanlardı. bunları pek fark edemezdiniz. çünkü normal zenginler gibi yaşarlar, cemaate başka türlü hizmet ederlerdi. sanayici ve doktor karı koca olanların çocuklarıydı bunlar.

nereden mi biliyorum bunları, dedim ya ısparta'da bunlardan çok vardı. bunları gözlemleyen herkes benim gibi sonuçlara ulaşacaktır zaten.

feto’ye en cok kufredenler. yani bayagi akp’li aslinda eskiden feto’cuydu.

yarin devran donerse yine feto guzellemesi yapip ‘tedbir icin oyle yaptik’ derler.

fetö konusunda kimin sesi yüksek çıkıyorsa o fetöcüdür.

gözünden.

audi

gülüşünden.

bu heriflerin badem bıyık altından sinsi bir gülüşü vardır insanı sinirlendiren. bak gülüyorum yüzüne ama arkandan ne işler çevirecem der gibidir.

samimiyetsiz ve yapmacık bir gülüş.