etik, sözlükte "insanın doğuştan getirdiği ya da sonradan kazandığı birtakım tutum ve davranışların tümü." şeklinde tanımlanır. ama bugün bizim değineceğimiz konu tanımdan daha çok bunu nasıl oluşturmamız veya oluşturacağımız üzerine.
oluşturacağınız bireysel bir etik için öncelikle oluşturduğunuz her şeyi yıktıktan sonra gerçekleşebilir. burada (bkz: fredrich nietzsche) devreye girer ve "tanrı öldü" der.
nietzsche tanrı öldü derken kastı sadece dini veya (bkz: teoloji)'yi öldürmek değildir.
kendisinden önce var olan bütün sistemleri ve kültürleri yıkmaktır.
nietzsche, nihilizm(hiççilik) için uğranılması gereken bir uğraktır der. yani ilk önce hiç olmadan yeni biri olamayız der. bunun için de "yeniden dirilişler ancak mezarlıklarda görülür." diye ekler.

peki, bu yıkım ve hiçe gidiş kavramlarına nasıl ulaşabiliriz? tabii bu çok acılı bir süreç olacaktır. eğer bir şeyi yıkmak istiyorsanız önce ondan şüphe(bkz: septisizm) etmelisiniz. ailenizden,düşüncelerinizden,inanışlarınızdan ve hatta kendinizden. (bkz: descartes) kendi varlığının kanıtı bu şekilde bulmuştur. her şeyinden ve şüphe edip yıkarak ve onları tekrar inşa ederek en sonunda da "düşünüyorum o halde varım demiştir".
nietzsche bu yıkım ve hiçliğe uğramak konusunda bizlere şu aforizmasını söyler.
"kendini yakmak istemelisin kendi ateşinde, nasıl yeniden doğmak isteyebilirsin ki, önce kül olmadan."

işte şimdi her şeyi yıktıktan sonra artık inşa etmek başlar her şeyi yeni baştan.
öncelikle yeni etik sistemimizi kurmaya kabullenmekle başlamalıyız. insan doğası ve biyolojisine aykırı bir etik sistem kurmak, sizi çok fazla ilerletmeyecek, eninde sonunda tökezlettirecektir. öncelikle insan doğasının temelinin tamamen bencilliğe dayandığını kabullenmeniz gerekir. bütün niyetiniz ve eylemleriniz tamamen sizin bencilliğinizden kaynaklanır. kuracağımız yeni etik sistemi bu temel taşın üzerinde yükselecektir. bencillik kavramını açıklamak için bu durumu örneklendirecek olursak.
iki tane anne ve çocuk düşünelim iki grupta aç ve tek kişiye yetecek kadar yemekleri var. bir anne yemeğini çocuğuna yedirirken, diğer anne yemeği kendisi yer. özüne baktığınızda ikisi de bu eylemi bencillikten yapar. bir anne için açlık dürtüsü yerine çocuğunun aç kalmasının vicdan azabı daha ağır geldiğinden yemeği çocuğuna verir. diğer anne'de ise açlık dürtüsü daha baskın gelir ve yemeği kendisi yer. birinde manevi bir bencillik söz konusu iken diğerinde maddi bir bencillik söz konusudur.
bu anlamda bencillik iyi veya kötü değil mutlaktır.

ikinci olarakta iyi ve doğru kavramlarını analiz etmekle ilerlemeliyiz. ikisi de birbirinden çok farklı iki kavramdır. bize hep birbirlerine yakın gözükseler bile iyi olan, çoğu zaman doğru olmaz. mesela bir eylemden haz almanız o eylemi sizin için iyi yapsada onu doğru yapmaz. iyi, duygularla ayırt edilebilirken, doğru ancak akılla ayırt edilebilir. o yüzden etik sistemimizin temelini hislerimize göre değil aklımıza göre kurmalıyız. hazlar çoğaldıkca alınan haz yerini ızdıraba bırakır, fazla seks yapmak sizin için iyi olarak görülse bile sizin için ardından gelecek ızdırap ve boşluk yüzünden doğru değildir.

duygular, akla kanalize edilmek için vardır. temel bir dürtü ve motivasyon kaynağıdır. duyguların iyi veya kötü olmasının bir önemi yoktur. her iki durumda da kanalize edilmelidir. ve buna göre ilerlenmelidir. kötü olanı ancak saf bir irade ile aklımıza kanalize edebiliriz. irade ve disiplin bireysel ahlakın temelidir. bu ahlaka sahip insanlar duygularına kapılıp hareket etmeyeceği gibi herhangi bir şeyi yapmak için de motivasyon bekleyen zayıf bir karaktere de sahip değillerdir. bu heriflerin tek olayı saf bir disiplin ve üst düzey bir iradedir bundan ötürü herhangi bir işlerini ertelemez, kötü bir duyguya kapılıp ritüellerini bozmazlar ve hayatta hep bir ivme kazanırlar. olumsuz duygular onlar için denizde gittikleri bir gemiye vuran dalgalardır, yeterince sağlam bir iradeniz varsa yani geminiz, su almaz ve batmazsınız.
su almadıktan sonra da vuran dalgaların şiddettinin bir önemi yoktur. iradesiz ve disiplinsiz bir hayat eninde sonunda büyük bir boşluğa ve ızdıraba mahkumdur.

etik sistemi biyolojik istençle temellendirip aklın üzerine inşa edip irade ve disiplin tuğlalarıyla yükselttikten sonra devreye (bkz: søren kierkegaard) girer ve var oluşsal bir boşluk ve hayatı anlamlandıramamaktan kurtulmak adına inancı ortaya atar.
her şeyi akılla algılayamayız ve açıklayamayız bazı şeylere inanmak durumunda kalır ve bununla boşluk ve anlamsızlık duygusundan kurtuluruz. bu duruma biraz faydacı (bkz: pragmatizm) bakmak gerekir. inançtan kasıt illa din veya tanrı değildir fakat bunlarda olabilir. siz sanata, doğaya veya evrenede inanabilirsiniz. aklın açıklayamadığı noktada devreye inanç girer ve sizi anlamsızlıktan kurtarır.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"bireysel etik oluşturmak" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim