büyük oyun
başlık "valentina nappi iyi çalışıyor o da" tarafından 03.08.2021 13:17 tarihinde açılmıştır.
1.
20 yıllık erdoğan/akp iktidarında iktidarı zora sokacak, oy kaybettirecek ne oluyorsa akabinde iktidarın tutunduğu dal. bu şekilde propaganda yaparak bir şekilde ak seçmen nezdinde aklanıyorlar. çünkü ülkedeki olumsuz her gelişmenin ama her gelişmenin sebebi dış güçler. iktidarın hiç kabahati yok. yangın söndürme uçağımızın olmaması da dış güçlerin işi.
ellerinde o kadar güçlü bir propaganda imkanları var ki... hala bunlara inanan insanların olmasıdır asıl büyük oyun.
ellerinde o kadar güçlü bir propaganda imkanları var ki... hala bunlara inanan insanların olmasıdır asıl büyük oyun.
devamını gör...
2.
''büyük oyun'' veya ''gölgelerin turnuvası'' ingiltere ve rus çarlığının iran, afganistan ve tibet üzerinde yürüttükleri askeri ve stratejik çekişmesine verilen genel addır. ondokuzuncu asrın ortalarından, yirminci asrın ilk çeyreğine kadar süren bu çekişme, bölgenin tarihi, siyasi, ekonomik ve sosyal yönden gidişatını doğrudan etkilemiştir.
bu çekişmenin temellerinde dönemin iki emperyal gücünün sömürge ve işgaller aracılığıyla birbirleriyle ''dolaylı'' yönden komşu olması yatar. rusya'nın gerek 1813 yılında, gerek 1828 iran'ı şahlığını mağlup ederek tüm kafkasya'yı işgal etmesi, hem gözlerini türkistan coğrafyası ve afganistan'a doğru dikmeleri, ingiltere'yi hindistan açısından endişeye düşürecektir. hindistan'ı korumayı, hindistan sınırları dışından başlatmayı uygun gören ingiltere bu yüzden ilk olarak afganistan ile ilişkiler geliştirmeye başlar. 1838 yılında ilişkilerin kesilmesi ve birinci afgan-ingiliz savaşının başlaması, afganistan'daki rus etkisinden çok, buradaki iran etkisini kırmaya yönelik bir hamle olarak görülmelidir. ingiltere savaşın başında zorlanmadan tüm ülkeyi istila eder ve afgan şahını tahtından eder. ancak işgale direnmeyen afgan kabileleri ve ordusu sonrasında büyük bir yıpratma savaşı ile ingiltere'yi ülkeden çıkartırlar. ingiltere'nin tahta oturttuğu şucâ han da bu güçler tarafından öldürülür. ingiltere bu savaşla afganistan'da kesin bir hakimiyet kuramayacağını anlar ve bir strateji değişikliğine gider. kendi hakimiyetini kabul edecek zayıf bir hükümdar yerine burada ülkede güçlü bir otorite kuracak bir yönetimin varlığı, rusya'nın buraları tehdit etmemesi için daha elzemdir. böylece afganistan ingiliz imparatorluğu tarafından bir tampon devlet görülmeye başlanır. ancak ilerleyen yıllarda ülkede karmaşık bir politik ve askeri denklem ortaya çıkacak ve rus-ingiliz çekişmesi daha yoğun görülecektir. ülkede hüküm süren afgan hükümdarlardan neredeyse her biri ülke içindeki dengeyi sağlamak adına bu emperyal güçlerden birine dayanmak zorunda kalır. ingilizler büyük kabileler ve bürokrasiyi kendi taraflarına çekerken ve ekonomik olarak ülkeye nüfuz ederken, rusya hükümdarlara ve saraya oynamayı bilmiştir. günümüzde özellikle islamcı tarihçiler ve araştırmacılar tarafından afganistan'ın ingilizlere karşı kazandığı 1878 ve 1919-1922 yıllarındaki savaşlar, bir anti-emperyalizm hamlesinden çok gölgelerin turnuvasından kaynaklanan dengeler ile açıklanmalıdır.
büyük oyunun diğer bir sahnesi olan iran ise afganistan'dan daha farklı bir görünüm arz eder. iran 1830'lu yıllarda batı ülkelerine göre askeri ve ekonomik olarak gelişmemiş bir devlettir. ancak etrafında kendisinden daha gelişmemiş ve karışık durumda ülkeler olduğundan, iran bölgesel bir güç olarak ortaya çıkar. afganistan'daki karmaşık kabileler arası dengeler, taht değişiklikleri ve ülkenin farklı sosyolojik katmanlardan oluşması, ülkede iran'ın politik olarak etkili bir oyuncu olarak ortaya çıkmasına neden olur. iran'ın afganistan'da politik bir oyuncu olarak etkili olması ingiltere'nin işine gelmez. rusya'nın iran üzerinde askeri zaferler ile giderek etkisini arttırması, hindistan meselesi yüzünden ingiltere'nin işine gelmez. bu yüzden iran içinde rusya'nın etkisi baskılanırken, iran'ın afganistan üzerindeki gücü de baskılanır. içeride iran'ın desteklenmesi ancak dışarıda desteklenmemesi politikasının bir sonucu olarak 1856-1857'de iran-ingiliz savaşı yaşanır ve iran ordusu savaşı kaybeder. bundan sonrası iran devletinin rusya ve ingiltere arasında bir denge oyununa başlaması ancak ekonomik ve askeri olarak giderek köşeye sıkışması ile sürüp gidecektir. ülkenin ekonomik yönden iki ülke tarafından paylaşılması, iran'ı bir yarı sömürge seviyesine indirger. burada da rusya ve ingiltere bir paylaşıma gitmiş ve nüfuz sahaları ortaya çıkmıştır. ülkenin kuzeyinde rusya, güneyinde ise ingiltere hakim olmaay başlar. nitekim tahta oturan iran şahları, rus desteğine sahipken, hükümet erkânı genelde ingiliz taraftarı devlet adamlarından oluşur. orduda rus taraftarlığı bulunurken, ekonomik yönden ingiltere esirliği başlar. bu denge yüzünden ülkede şahlık rejimine karşı bir muhalefet başlamış ve ulemanın başını çektiği hareket ile şahlık arasında büyük bir meşrutiyet kavgası başlamıştır. rusya şah tarafından olurken, ingilizler meşrutiyetçileri desteklerler. 1907 yılında ise avrupa'nın giderek bir büyük savaşa doğru ilerlemesi ve büyük devletlerin ittifak kurmak için aralarında anlaşmalar yapmaları, rusya-ingiltere için de söz konusu olur. 1907 yılında varılan anlaşma ile iran kesin olarak nüfus bölgelerine ayrılır. kuzey rusya'ya, güney ve petrol yatakları ingiltere'ye bırakılır. böylece ülkedeki gölgeler açığa çıkmış ve suretleri keskinleşmeye başlamıştır.
büyük oyunun üçüncü ayağı olan tibet bölgesi de ingiltere için bir hindistan tamponundan ilerisi değildir. buradaki çin nüfuzu, çin'in o sıralarda içinde bulunduğu zayıf ve kötürüm durumdan dolayı pek ciddiye alınmaz. rusya ile yaşanan çekişme buraya da sıçrar ve tibette içeride çeşitli hiziplerin kavgası, dışarıda ise rusya ve ingiltere'nin bilek güreşi başlar. aslında içeride yaşanan kavganın asıl yöneticisi ve kimin kazanacağını belirleyenler bu iki emperyal güçtür. burada yaşanan çekişme de, en sonunda 1907 görüşmeleri ile bir sonuca bağlanır. tibet çin hakimiyetine girerek, iki gücün tarafsız bölgesi olarak kabul edilmiş olur.
büyük oyun dünya savaşı ve sonrasında çarlığın batışı son ermiş gibi gözükür. ancak yeni sovyet rejimi ve ingiltere arasındaki çekişme ile ile yine başlar. ikinci dünya savaşı sırasında abd ve ingiltere bu sefer bölgede etkili olan nazi alman kuvvetlerine karşı mücadele başlatacak, nazilerin yıkılmasından sonra ise bölgede etkili olan sovyetler birliği devam edecektir.
bu çekişmenin temellerinde dönemin iki emperyal gücünün sömürge ve işgaller aracılığıyla birbirleriyle ''dolaylı'' yönden komşu olması yatar. rusya'nın gerek 1813 yılında, gerek 1828 iran'ı şahlığını mağlup ederek tüm kafkasya'yı işgal etmesi, hem gözlerini türkistan coğrafyası ve afganistan'a doğru dikmeleri, ingiltere'yi hindistan açısından endişeye düşürecektir. hindistan'ı korumayı, hindistan sınırları dışından başlatmayı uygun gören ingiltere bu yüzden ilk olarak afganistan ile ilişkiler geliştirmeye başlar. 1838 yılında ilişkilerin kesilmesi ve birinci afgan-ingiliz savaşının başlaması, afganistan'daki rus etkisinden çok, buradaki iran etkisini kırmaya yönelik bir hamle olarak görülmelidir. ingiltere savaşın başında zorlanmadan tüm ülkeyi istila eder ve afgan şahını tahtından eder. ancak işgale direnmeyen afgan kabileleri ve ordusu sonrasında büyük bir yıpratma savaşı ile ingiltere'yi ülkeden çıkartırlar. ingiltere'nin tahta oturttuğu şucâ han da bu güçler tarafından öldürülür. ingiltere bu savaşla afganistan'da kesin bir hakimiyet kuramayacağını anlar ve bir strateji değişikliğine gider. kendi hakimiyetini kabul edecek zayıf bir hükümdar yerine burada ülkede güçlü bir otorite kuracak bir yönetimin varlığı, rusya'nın buraları tehdit etmemesi için daha elzemdir. böylece afganistan ingiliz imparatorluğu tarafından bir tampon devlet görülmeye başlanır. ancak ilerleyen yıllarda ülkede karmaşık bir politik ve askeri denklem ortaya çıkacak ve rus-ingiliz çekişmesi daha yoğun görülecektir. ülkede hüküm süren afgan hükümdarlardan neredeyse her biri ülke içindeki dengeyi sağlamak adına bu emperyal güçlerden birine dayanmak zorunda kalır. ingilizler büyük kabileler ve bürokrasiyi kendi taraflarına çekerken ve ekonomik olarak ülkeye nüfuz ederken, rusya hükümdarlara ve saraya oynamayı bilmiştir. günümüzde özellikle islamcı tarihçiler ve araştırmacılar tarafından afganistan'ın ingilizlere karşı kazandığı 1878 ve 1919-1922 yıllarındaki savaşlar, bir anti-emperyalizm hamlesinden çok gölgelerin turnuvasından kaynaklanan dengeler ile açıklanmalıdır.
büyük oyunun diğer bir sahnesi olan iran ise afganistan'dan daha farklı bir görünüm arz eder. iran 1830'lu yıllarda batı ülkelerine göre askeri ve ekonomik olarak gelişmemiş bir devlettir. ancak etrafında kendisinden daha gelişmemiş ve karışık durumda ülkeler olduğundan, iran bölgesel bir güç olarak ortaya çıkar. afganistan'daki karmaşık kabileler arası dengeler, taht değişiklikleri ve ülkenin farklı sosyolojik katmanlardan oluşması, ülkede iran'ın politik olarak etkili bir oyuncu olarak ortaya çıkmasına neden olur. iran'ın afganistan'da politik bir oyuncu olarak etkili olması ingiltere'nin işine gelmez. rusya'nın iran üzerinde askeri zaferler ile giderek etkisini arttırması, hindistan meselesi yüzünden ingiltere'nin işine gelmez. bu yüzden iran içinde rusya'nın etkisi baskılanırken, iran'ın afganistan üzerindeki gücü de baskılanır. içeride iran'ın desteklenmesi ancak dışarıda desteklenmemesi politikasının bir sonucu olarak 1856-1857'de iran-ingiliz savaşı yaşanır ve iran ordusu savaşı kaybeder. bundan sonrası iran devletinin rusya ve ingiltere arasında bir denge oyununa başlaması ancak ekonomik ve askeri olarak giderek köşeye sıkışması ile sürüp gidecektir. ülkenin ekonomik yönden iki ülke tarafından paylaşılması, iran'ı bir yarı sömürge seviyesine indirger. burada da rusya ve ingiltere bir paylaşıma gitmiş ve nüfuz sahaları ortaya çıkmıştır. ülkenin kuzeyinde rusya, güneyinde ise ingiltere hakim olmaay başlar. nitekim tahta oturan iran şahları, rus desteğine sahipken, hükümet erkânı genelde ingiliz taraftarı devlet adamlarından oluşur. orduda rus taraftarlığı bulunurken, ekonomik yönden ingiltere esirliği başlar. bu denge yüzünden ülkede şahlık rejimine karşı bir muhalefet başlamış ve ulemanın başını çektiği hareket ile şahlık arasında büyük bir meşrutiyet kavgası başlamıştır. rusya şah tarafından olurken, ingilizler meşrutiyetçileri desteklerler. 1907 yılında ise avrupa'nın giderek bir büyük savaşa doğru ilerlemesi ve büyük devletlerin ittifak kurmak için aralarında anlaşmalar yapmaları, rusya-ingiltere için de söz konusu olur. 1907 yılında varılan anlaşma ile iran kesin olarak nüfus bölgelerine ayrılır. kuzey rusya'ya, güney ve petrol yatakları ingiltere'ye bırakılır. böylece ülkedeki gölgeler açığa çıkmış ve suretleri keskinleşmeye başlamıştır.
büyük oyunun üçüncü ayağı olan tibet bölgesi de ingiltere için bir hindistan tamponundan ilerisi değildir. buradaki çin nüfuzu, çin'in o sıralarda içinde bulunduğu zayıf ve kötürüm durumdan dolayı pek ciddiye alınmaz. rusya ile yaşanan çekişme buraya da sıçrar ve tibette içeride çeşitli hiziplerin kavgası, dışarıda ise rusya ve ingiltere'nin bilek güreşi başlar. aslında içeride yaşanan kavganın asıl yöneticisi ve kimin kazanacağını belirleyenler bu iki emperyal güçtür. burada yaşanan çekişme de, en sonunda 1907 görüşmeleri ile bir sonuca bağlanır. tibet çin hakimiyetine girerek, iki gücün tarafsız bölgesi olarak kabul edilmiş olur.
büyük oyun dünya savaşı ve sonrasında çarlığın batışı son ermiş gibi gözükür. ancak yeni sovyet rejimi ve ingiltere arasındaki çekişme ile ile yine başlar. ikinci dünya savaşı sırasında abd ve ingiltere bu sefer bölgede etkili olan nazi alman kuvvetlerine karşı mücadele başlatacak, nazilerin yıkılmasından sonra ise bölgede etkili olan sovyetler birliği devam edecektir.
devamını gör...