kültür
9 / 10
puan ver

öne çıkanlar | diğer yorumlar

william wollaston tarafından tasarlanmış olan latince'de aydınlık oda anlamına gelen kavram.

lakin benim an itibarı ile yaptığım tanımla pek bir işim yok. şimdilik sizin de olmasın.

zira camera lucida denince benim aklıma roland barthes'in kendi seçtiği fotoğraflar üzerinden yaptığı yorumları barındıran ve bu fotoğraflar hakkında hislerinin tercümesini yaptığı kitabı geliyor. evet hislerini tercüme etmiş. çok fazla teknik zımbırtı barındırmıyor. zaten kitabı güzel kılan noktada bu. yani bana göre öyle. beyefendi işin özüne inmiş. şimdi ben bu kitabı size kesinlikle tavsiye etmiyorum. sadece başlığını açtım. zira fi tarihinde bu kitabı tavsiye ettiğim arkadaşlarımdan enteresan geri dönüşler almam sonrasında, bu kitapla ilgili tavsiye işini bıraktım. tepkilerin geneli şevkimi kırdığı için kitabı tavsiye işinden malulen emekli oldum diyebilirim. bir kaç güzel geri dönüşte aldım lakin ekseriyetin kitabın dilini çok ağır bulması ve çok yorucu olduğunu söylemeleri sonrasında *, ne haliniz varsa görün dedim ve haklı isyanımla birlikte kabuğuma çekildim. ha ben kitabı tavsiye etmiyorum ama siz kalkar okursunuz beğenirsiniz falan o zaman ben tavsiye etmiş sayılırım. aksi durumda sorumluluk kabul etmem zira sorumluluk reddi anlamında yazılabilecek en uzun şerhi yazdım ve bunu işin en başında yaptım. bu yüzden günah benden gitti.

işe arka kapak ile başlayalım;


fotoğraf edebiyatının iki başyapıtından biri sayılan camera lucida, aynı zamanda roland barthes'in en bireysel ve kurgusal yapıtı. camera lucida'da fotoğrafın ne olduğu sorusuna yanıt ararken, fotoğraf ile ölüm -belki de yaklaşmakta olan kendi ölümü- arasındaki ilişkiyi de ortaya çıkarmıştır. barthes kitap tamamlandıktan kısa bir süre sonra ölmüştür. fotoğraf üzerine yazma tutkumun açığa çıkardığı bu karmaşa ve ikilem, aslında sürekli olarak çektiğim bir sıkıntıyla ilgiliydi: biri anlatımcı, diğeri eleştirel iki dil arasında savrulan bir özne olmanın sıkıntısı.

sonrasında kitaptan bir kaç fotoğraf ve bölüm paylaşayım;
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
barthes fotoğrafın altına şu sözleri iliştirmiş; ''benim inatla gördüğüm şey bir çocuğun bozuk dişleri...''

benim burada inatla gördüğüm şey ise; gülümseyen yüzler. fotoğrafa ilk baktığımda odaklandığım şey bu oldu. o silah nereden çıktı? onu ilk başta görmemişim bile. küçük italya adlı fotoğrafı william klein 1954 yılında çekmiş olmasaydı. bu silahın fotoğrafa sonradan eklenmiş olduğuna yemin edebilirdim ve başım ağrımazdı. yine ederim yine ağrımaz ama kaynak verdik ayıp olur.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
koen wessing'in nikaragua, 1979 tarihli fotoğrafının altına ise şu yorumu iliştirmiş; ''hemen anladım ki onun varlığı, dünyaya ait olmadığı için heterojen kalan iki süreksiz elemanın birlikte var olmasından geliyordu...''

fotoğraf ile ilgili yorumu da şöyle;


bu tekil karakterli boşlukta ara sıra ( ama ne yazık ki çok ender olarak) bir ''ayrıntı'' beni kendine çeker. onun biricik varlığının okumamı değiştirdiğini ve gözümde daha yüksek bir değerle belirtilmiş yeni bir fotoğrafa baktığımı hissederim. bu ayrıntı punctum'dur.

studium ile punctum (eğer oradaysa) arasında bir bağıntı kuralı koymak olası değildir. tek söylenebilecek şey, bunun bir birlikte bulunmama sorunu olduğudur. wessing, nikaragualı askerleri fotoğraflarken arkadan geçen rahibeler ''orada bulunuvermişlerdi'' gerçeklik bakış açısından (ki, bu belkide işletici'nin gerçekliğidir) tüm bir raslantısallık ayrıntının varlığını açıklar: latin amerika ülkelerinde kurulan kilise, hemşire olarak dolaşmalarına izin verilen rahibeler, vb. ancak benim izleyici bakış açımdan ayrıntı, bir şans eseri olarak ve karşılık beklemeden sunulmuştur; sahne, yaratıcı bir mantığa uygun olarak ''düzenlenmemiştir'' fotoğraf kuşkusuz ikilidir, ancak bu ikilik hiçbir biçimde klasik söylemdeki gibi bir ''gelişmenin'' motoru değildir. punctum'u algılamak için hiç bir çözümleme benim işime yaramaz. (ancak daha sonra da göreceğimiz gibi, bazen bellek işe yarayabilir): görüntünün, onu yakından incelememe gerek kalmayacak kadar (zaten bu bir işe yaramazdı) büyük olması yeterlidir; öyle ki, şu sayfaya konduğunda tam şuraya, gözlerimin içine almalıyım onu.

camera lucida/altıkırkbeş yayın/1996/ sayfa: 46/47

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
a. kertesz: köpek yavrusu. paris, 1928

bu fotoğrafa da şu notu iliştirmiş; ''aslında o hiçbir şeye bakmıyor: sevgisini ve korkusunu içinde saklıyor...''

kitap bu şekilde düşünceler ve yorumlar, kendisi ile konuşmalar şeklinde geçip gidiyor. tabi kitapta işin teknik kısmından çok fazla bahsedilmiyor dediğimi hatırlatmam lazım. sonra hani teknikten bahsedilmiyordu deyip yine benim kabuğuma zeval getirirsiniz falan o riske de giremem.

yalnız sıfır risk ile bir kitap tanıtımı yaptığım için de kendimi tebrik ediyorum. işi tereyağından kıl çeker gibi hallettim vallahi. gerisi size kalmış. elçiye zeval olmaz...
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"camera lucida" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim