doktorların 2 gün iş bırakması ile ilgili habere gelen yorumlar

bu mallara gel sen doktor ol grev gunlerinde de çalış, önünü engel koyan mı var?
diye sormak gerek.

tekrar ve tekrar aziz nesin’in meşhur çıkarımını hatırlatan yorumlardır. bu nedenle bizden refahın yüksek olduğu bir toplum çıkmaz.

kendi başarısızlığı ile barışamamış olduğu için başarılı herkesi kıskanan ve onlara düşman olan insanların yoğunluğu en büyük sıkıntı çünkü başarılı olanları da aşağı çekmek istiyorlar ki kendi başarısızlıkları görünür olmasın.

bunu anlatsan da kendi cehaletini kavrayamayacak kadar cahil olanları anlatan bir çalışma var.






(bkz: dunning kruger etkisi)

bunları sağlıktan men edeceksiniz, sonra anlarlar doktorlar ayrıcalıklı mı değil mi?

sosyal medyanın ülkede yasaklanması gerçekten iyi olabilir; en azından halkın neler düşündüğünü, olayları nasıl yorumladıklarını bilmeden anadolu irfanı, sıcaklığı, değerleri üzerine masallar eşliğinde bakma güzel ülkede yaşıyoruz der mutlu oluruz.

"bunlar bırakıyorsa şunlar da bıraksın o zaman", "biz bırakıyor muyuz kardeşim sen niye bırakıyorsun"... siz niye bırakmıyorsunuz, asıl soru bu. sana haksızlık yapıldığında diğer meslektaşlarınla organize ol, iş bırak. asker örneği veriyor bir de. ulan asker olsam, ordu yönetmekten bihaber, beni teröriste açık hedef yapan, kendisi şov yapacak diye orduyu lüzumsuz yerlere lüzumsuz zamanlarda sokan ve girdiğinde de adam gibi giremeyen bu adamlara karşı ayaklanma olsa, görev bırakma olsa, katılırdım. kendine reva görülen her şeye tamam olan bir güruhtan adam olmaz.

bir hafta bıraksınlar , hükümet devrilir .
o sümüğü aksa acile giden, çoluk çocuk oralarda yuvarlanan, naz niyaz yapan güruh isyan çıkarır.

arkadaşlar siz salak mısınız dediğim başlık? bir tane akıllı arkadaş bayramla birleştirip 12 gün tatil yapıyorlar demiş, matematiğin çok iyiymiş, 9+2=11 çünkü. gerçekten bu kadar basit mi ya? ben sağlıkçıyım, ne kadar uğraştıklarını görüyorum, hepimiz insanlar iyileşsin diye uğraşıyoruz. şöyle söyliyim size, bu doktorlar gittiğinde herkes ağlayacak, çünkü doktor bırakmadılar ülkede. yazık, gerçekten yazık. verdiğimiz emeğe de, çektiğimiz zorluklara da değmiyor maalesef.

işte sorun burada zaten.

empati yok yok ölmüş yaani.

2 güne takılmış millet

"doktorları neden bu hale getirdik?" yerine iş bırakmalarına tepki veriyoruz. aferin, aynen devam!
artık hangi anne, baba ister bu dönemde çocuğunun doktor olmasını? ben istemezdim şahsen. gelinen hale bak!

o yüzden her yer özel hastane olmalı.
özel hastaneler arası yüksek rekabet olmalı.
ki yüksek rekabet düşük ücretlendirmeyi getirir.
oligopole izin verilmeyecek bir liberal sağlık sistemi getirilmeli.

devlet gitsin vergisini toplasın, sağlıkla falan da uğraşmasın.

devletin yaptığı her iş böyle pis işte.
hastaneye bir avuç doktor koy, günde 728473 kişi baktır, düşük maaş ver sonra da hastane yaptırdık diye övün.
gün içinde dil bilmeyen mültecisi de gelsin magandası da gelsin.

allah aşkına, özel hastaneler toplum için daha uygun ücretler ve daha fazla sayıda olsalar, şu sözlükte kaç kişi devlet hastanesini özel hastaneye tercih eder? soruyorum?
parasını ödeyemeyecek olana kaliteli bir sigorta sistemi, maliyetinin devlet tarafından karşılandığı ( ki devlet bunu yapsın isletmeye falan kalkmasın allah aşkına) bir sistem oluşturulsa ne olur?

doktorların grevi falan da laf, adamlar 6 aydır grev yapmak için ellerinden geleni yapıyorlar, her hafta bir grev muhabbeti vardı zaten.

hastalandıkları zaman koşa koşa bu insanların yanına gidenlerin yaptığı rezilce yorumlar. şiddete uğrayan da doktor, şiddete uğradığı için protesto ederken dayak yiyen de doktor ama sesi en çok çıkanlar bunlar.

açıkçası bu konuda tam olarak ne düşündüğümden emin değilim. bir tarafta sağlıkta artan şiddet olayları ve bunlara gözünü kulağını kapatan bi hükümet, her gün canı tehlike altında çalışan doktorlar var. evet bi şekilde ses çıkarmalarını destekliyorum. ancak bu iş bırakmakla olmuyor mu ne? tepedekilerin umrunda değil, olan yine halka oluyor. bu da işin diğer tarafına getiriyor beni. doktorlar iş bıraktığı için zar zor aldığı randevu hakkını kaybeden, yeni bir randevu için en iyi ihtimalle haftalar boyunca beklemek zorunda kalacak olan (ki onun da bir eylem gününe denk gelme ihtimali olan) insanlar… bir de bu eylemleri gerçekten hak arama yolu olarak değil de “tatil vesilesi” olarak gören bir kaç doktorun konuşmasına bizzat şahit oldum…

burada iki haklı taraf, iki mağdur taraf var. hem doktorlar hem halk. işi çözme yetkisi olan tek taraf ise üç maymunu oynamaya devam…

bildiğim kadarıyla aciller çalışmaya devam ettiği için, çirkef ağızlarını hem yalan söylemek hem de kötülük kusmak için kullanan birtakım tiplerin sıvamaları. yani çok acil ve hayat memat meselesi durumlarda tedaviler devam ediyor. poliklinikler bakmıyor diye biliyorum. hatta sanırım tüm doktorlar katılmıyor yurt genelinde. daha bugün aile hekimine gittim. gayet de işinin başındaydı oradaki doktorlardan ikisi. baş sağlığı diledik. üzgündü ama güler yüzle işini yapmaya çalışıyordu adam.

doktor olma sürecinin ve sonrasının zorluklarından bahsetmeye gerek yok. bunu hepimiz biliyoruz. o yüzden yorumların sahiplerinin gösterdiği cehaleti, okumuş bir insanın durumuyla kıyaslamaya gerek bile yok. fakat özellikle birkaç tane dangalakça yorum gözüme çarptı bugün. adam(!) "her meslekte böyle şeyler olur." diyebilecek aptallığı kendisine yakıştırıyor, düşünsenize! benim yaşım 44. bu yaşıma kadar bu ülkede polislik, askerlik, özel güvenlik gibi, silah taşınan meslekler dışında* birçok meslekteki insanlar eşlerinin, çocuklarının, o kişiler için "acaba bugün eve sağ salim gelecek mi?" kaygısı yaşadığını ben ne gördüm ne duydum. ne demektir böyle bir şeyi savunmak, bunu yapan katillere arka çıkmak ve bunu sıradan bir olay gibi görmek ya! ülkenin girişinde portmanto da yok ki insanlıklarını orada bırakıp gelmişler diyeyim.

yani kalkıp doktor vurmanın "arada olur canım, ne var bunda?" zihniyetiyle karşılanmasını normal bulmamızı bekleyen ahmaklar var. ahmak diyorum olmuyor. salak diyorum, aptal diyorum, şunun bunun evladı diyorum, yine de yetmiyor.

bu beyinsizlik bizi her gün biraz daha dibe çekiyor. debelendikçe battığımız bir bataklığın içindeyiz. anlamaları için tamamen doktorsuz kalmaları gerekiyor ama o zaman masum insanların da canı yanacağından adil bir ders olmaz ki bu...

"çalıyor ama çalışıyor", "bu kadar olay her meslekte olur" vesaire... normalleştire normalleştire, anormal denen şey bu ülkenin normali oldu artık. bu insanlarla ne yapacağız gerçekten bilmiyorum.

daralıyorum.

askerler ölüyor iş bırakıyor mu diyor bok beyinli. askeri oldüren terorist demekki siz teröristsiniz.18 yerimizden kurşun yemek size az geldi sanırım.bizi diri diri yaksınlar canımızın ne kıymeti var. tüm lanetlerim bu ülkeye umarim doktor diye inleyerek ölürsünüz siz hiçbir şeyi hak etmiyorsunuz.

hayır her seferinde şaşırıyorum. neden şaşırıyorsam? bir noktadan sonra alışmam lazım da milletimin insanına yediremiyorum bu kadar… neyse kötü konuşmayım. umutlu yarınlar hayali kuralım yine de.

31 bile değil iq'ları. laf anlatmaya değmez.

ısimlerini keşke kapatmasaydın. aptal aptal diye mesaj atacaktím onlara

22 yıl boyunca bu ülke kimlerin oyuyla bu hükümet tarafından * yönetilmiş sorusunu kanıtlar nitelikteki başıktır.
genel soruya da bu vesile ile cevap vereyim: evet, askerler bu devletin çirkin politikaları ile ölüyorsa, çıkarcı çirkeflikler uğruna bu devlet askerlerini koruyamıyorsa* askerler silah bıraksın. haksızlığa bu derece zaafı olan bir halk binde bir gelir.

esasen yorumlar doğru. sanki ilk defa doktor öldürülüyor. günlük hayatta pek çok meslek grubundan insan öldürülüyor o zaman onlar da aynı şeyi yapsın. doktorlar, öğretmenler, avukatlar kutsal değildir sıradan insandır.