başlık boşa düşmüş, el atalım hemen.

güğümler muhtemelen bakır olduğu içindir. bakır kalayla kaplanmadıysa sorundur.

bakır, alkali ve asidik yiyeceklerle * tepkimeye girebilen bir metal olduğu için yiyeceklere metalik bir tat geçmesini ve sağlık riskini önler kalay kaplama yüzey. ayrıca bakır ısı iletkenliği bakımından oldukça yüksektir ve kalay bir astar görevi görerek eşit ısı dağılımına katkı sağlar. kalay, bakırın çizilmesi ve kararmasini da önler; kalay yüzeyi temizlemek, hassas bakırı temizlemekte daha kolaydır.


duriye'yi örnek alın, bakırlarınızı kalaylatın. adamsın düriye!
devamını gör...
duriye'nin göğüsleri diye okudum.
devamını gör...
yani bunu oturup bir büyüğe danışacak olursak
fistan giymiş eteklerinin neden alaylı olduğunu da konuşabiliriz diye düşünüyorum.
baktık muhabbet sardı, finalde kavun söylemeden hemen önce "duriyemi aldatması kolay mı" diye de tartışabiliriz...
devamını gör...
dizisi muğlada çekiliyordu güğümleri incelemeye alıcam bakalım yeterince kalaylı mı??
devamını gör...
güğümleri ile erkekleri kendine hasta etmek istemektedir düriye.
erkekler kalaylı güğümü olan kadınlara bayılırlar.
devamını gör...
az önce müge anlı, soru yanlış demiş.! düriye güğümleri kime ne zaman kalaylattı, onu araştırıyoruz demiş miş.. düriye'de kayıp mış.. diyolla..
devamını gör...
düriye'nin güğümlerinin kalaylı olması zenginlik göstergesi olabilir. o dönemlerde muhyemelen sık sık kalaylanamıyordu güğümler. ama işin sonunda düriye'nin kalçalarından memesinden erotik bir çağrışım yapıyorsa da çok gülerim. belki de öyledir kim bilir? belki düriye kahvenin önünden geçerken elinde güğümle, ahali dedikodusunu yapıyordu ulan şu güğümlerden tatmadan ölürsem allah'ım cennetine alma beni diye. ne pis muhabbeti varmış ahalinin.
devamını gör...
(bkz: abi geç oldu yat istersen)*
devamını gör...
fistanının eteklerinin alaylı olmasının belirtilmesi, güğümlerin tahsilli olabileceğini düşündürmektedir. kalaylanmak sağlam bir tedrisattan geçmek mi demektir bilinmez.
devamını gör...
kalaylatmasın da zehirlensinler mi??? bu ne köylü nefreti???
bu güğümleri kalaylatsak da mı kaynatsak kalaylatmasak da mı kaynatsak ya da kalaylatmasak da mı kaynatmasak
gidelim yeni güğüm alalım yanii ne bu telaş??
devamını gör...
tatlı dillim filminde köye gelen zengin ve şımarık ferit'in, piliç gibi beyaz köy öğretmeni emine'yi aparıp hacılaması gibi bir durum olabilir bence. ikinci mısradan kıllandım ben. düriye'nin giyim tarzı kendisini ilgilendirir elbet. eteklerinin alaylı olması beni bu kanıya itti.

fistanları ile dalga geçilen bir kadındı düriye. yer yer ağdasız ama güzel vücudu + sevimli köy suratına karşın, ailesinin onu erkenden evlendirmek istemesi nedeniyle liseye yazılamamıştı. cahil kalmak istemediği için, kuru otlar üstüne filmindeki sapık samet öğretmen'e sima olarak çok benzeyen köyün öğretmeninden kitaplar alır, geceleri gizli gizli slavoj zizek okurdu. insanları, toplumları, kolektif davranışların temellerini öğrenmek isterdi hep. küçük penceresinden çok şey görürdü düriye yıldızlara bakarken.

bir gün, doğa gezisine çıkan istanbul etiler'den bir grup piç erkek köyüne geldi. en kısası 1.88 boyunda olan bu zengin erkeklerin araçları yolda kalmış, köyde konaklamak için muhtardan izin almışlardı. kas doluydu hepsi. düriye heyecanlanmıştı o gece uyurken. yanaklarını kızarmış, tatlı bir huzur kaplamıştı ruhunu. bir yandan zizek'in eşsiz analizleri, bir yandan kadınlık yumuğunda(*) daha önce hiç hissetmediği hormonal bazı titreşimler arasında bocalamıştı. ne yapacağını bilmez bir boşvermişlikle kalaycıya gitti sabahına. kalaycı şaşkındı. necip ağa'nın gelinlik kızı düriye'yi her gün elinde güğümlerle çeşmeye giderken görürdü ama, hiç böyle heyecanlı olduğuna tanık olmamıştı. daha önceden çamurlar içinde kalmasından bile rahatsız olmadığı kocaman güğümlerini, sütyeninin arasından çıkardığı mor mutfak bezi ile silip duruyor, kendisine sürekli, "kalayını tez basasın kalaycı amca. yüreğim şelale oldu tezinden. yangınım büyüktür cihanda marshmallow" gibi anlaşılması zor cümleler kuruyordu.

azmıştı sadece düriye. kuduruk olmuştu. her kadın gibi, o da yükselmişti. z-folks tabiriyle high olmuştu düriye. çok up hissediyordu o sabah. erkeklere o kadar yabancı büyütülmüştü ki , o kadar yasaklanmıştı ki erkekler ona, o kadar normal sözlük libidosuz dişi tedrisatından geçmişti ki, yaşadığı duygunun bile ne olduğunu bilmiyordu. kızması mı gerek, utanması mı gerek, bağırması mı gerek bunlardan dahi habersizdi. doğasından gelen garip bir içgüdü ile, cahil kalmış basma fistanlı eteklerinin utancını, kabak gibi pasparlak güğümleri ile örtmek istemişti sadece. ne ailesi, ne muhtar, ne bdsm-lover deli cemal, ne de o köyün herhangi bir ferdi, zavallı düriye'nin bu haline aldırmadı. adına namus dedikleri bu eril düzenin çarkları arasında ezilen sıradan bir figür olmasına müsade ettiler.

(*) yumuk: kadın billuru. kadın özü. mıncak. dudu.
devamını gör...
kalaycı, "bizimki seviyeli ciddi bir iş ilişkisi, düriye hanım ihtiyaç duyduğunda güğümlerini kalaylatmaktan öte bir yönü de yok. niye magazin konusu, sözlük malzemesi yapılmak isteniyor anlamıyorum. bizler yetişkin insanlarız. düriye hanımın izni olmadan daha fazla açıklama da yapamam.' şeklinde twit atmış. ( düriye'nin köydeki ağabeyi ise " o şerefsizi telefonda belki on kez kalayladım, demek ki uslanmamış, beklesin geliyorum . bakalım ben kendisini düğümleyip cilaladıktan sonra, bacımın adını bir daha ağzına alabilecek mi." demiş miş.)
yani ortalık karışacak gibi. kalaylanan bahse konu güğümlerle ilgili olarak, müge anlının "fotolar elimizde ancak teyit ettiremediğimiz için yayınlamıyoruz." dediği de söyleniyor.
devamını gör...
mandanın söğüt dalına yuva yapmasından sonra çok bozdu kendini tombul tombul memeli düriye.
devamını gör...
yapay zekanın şu şekilde cevapladığı sorudur:


""düriye'nin güğümleri kalaylı" ifadesi, geleneksel bir türk halk türküsünün sözlerinden alınmıştır. bu türküde geçen "güğüm" kelimesi, genellikle su taşımak veya saklamak için kullanılan, bakırdan yapılmış, tek kulplu ve dar ağızlı kapları ifade eder. bakır kaplar, zamanla oksitlenerek sağlık açısından zararlı hale gelebileceğinden, iç yüzeylerinin kalayla kaplanması (kalaylanması) gerekir. bu işlem, hem kabın ömrünü uzatır hem de hijyenik kullanım sağlar.

türkünün sözlerinde geçen "düriye'min güğümleri kalaylı" ifadesi, düriye'nin kullandığı güğümlerin düzenli olarak kalaylandığını, dolayısıyla temiz ve bakımlı olduğunu belirtir. bu durum, düriye'nin titiz ve özenli bir kişi olduğunu ima edebilir. ayrıca, bazı yorumlara göre, bu ifade mecazi bir anlam taşıyabilir ve kadının fiziksel özelliklerine veya çekiciliğine atıfta bulunabilir."


chatgpt
devamını gör...
yamulmuyorsam hikayeye göre dürüye'nin kızlarını yanlış evliliklerden koruma çabasından kaynaklanan, yani bu anacığın, "güğümler kalaylanmazsa paslanır ve işe yaramaz hale gelir" inancından ve aynı şekilde kızlarının da yanlış evliliklerle mutsuz bir hayata sürüklenmesini istememesinden kaynaklanan hede.
devamını gör...
eser sahibi o güğüm sözüne hangi erotik fikrini sakladı da neyi îma etti kim bilir. halk müziği ile ilgilenenler çok iyi bilir ki bu gibi durumlar türkülerde pek yaygındır.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"düriye'nin güğümleri neden kalaylı sorusu" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim