eagle vs shark

2007 yapımı taika waititi filmi. biraz wes anderson'ı andıran bi üslup, sıra dışı bi romantik komedi.

aslında filmi izlerken her an kendi ilişkilerim geldi aklıma. günümüz ilişkilerinin keyifli bir parodisi diyeceğim bu film için.

kendinin farkında olmayan bi kadın, günün birinde idealize ettiği saçma sapan bi oğlana vurulur. uzaktan baktıkça, düşündükçe, kurdukça ve ona bir kimlik giydirdikçe aşkı artar. sonra bi şekilde tanışıklık ve iletişim kurulur.

zaman içinde kadın fark eder ki adam herkesin yaşadığı gündelik sorunları zihninde büyüten ve sorunları ve onlarla olan mücadelesi üzerinden kendini var eden abuk sabuk bir eziktir. hatta narsist kişiyi de okuyabiliriz bu karakter üzerinden. tüm dünya onun sıçtırıboktan travmaları etrafında döner. filmin bir anında, hayatında çok fazla sorun olduğunu söyleyerek lilly'i terk ediyor ve ne kadar komplike bir adam olduğundan dert yanıyor. tam o an aklıma "beni sevme, ben seni üzerim" diyen ex aşkım geliyor. ve beni bir gülme alıyor.

o zamanlar çok toydum, 20li yaşların başları. tabi dramatik bi konuşma oluyor o zamanlarda. ama daha sonraları bu ve türevi konuşmalar da yaşandı hayatımda ve yemin ediyorum hayat bir anda gerçekten bu filmdeki sahneye dönüştü. çoğunda da güldüm muhtemelen. demek yönetmen için de ıssız adam konuşmaları bi tür komedi imiş.

çok tuhaf, çok tatlı filmdi.
bu ezik ıssız adam sağaltıldı.
darısı sizin göz koyduğunuz rezil ıssız adamlara kızları. ya da bu adamları sağaltmaktan cayıp bu filmi izleyebilirsiniz, yeni bir perspektif ile ve yeterince uzaktan bakarsan trajedinin artık trajedi gibi görünmeyeceği bir noktanın var olduğu bilinci ile kendinizi sağaltmak adına.

biliyorum, şuursuz luuzırlarla uğraşmak için hayat çok kısa ve biliyorum, şuursuz luuzırlar olmasa hayatın ve aşkın ne anlamı kalırdı?
onları ben de seviyorum.
trajedinin artık trajedi olmadığı noktalardan bakabilirken daha çok seviyorum.

taika waititi'nin mükemmel bir iş çıkardığı, 2007 yılında vizyona girmiş olmasına rağmen 2014 yılından bir film izlemiş gibi hissettiren, gerçekten de wes anderson filmi izlemiş gibi bir tat bırakan bu filmden biraz bahsetmek gerekiyor, içerisindeki bir tık kara mizah bir yana dursun, inanılmaz keyifli bir 80 dakikası var filmin.

konusuyla başlayalım, her ne kadar sissy hankshaw bahsetmiş olsa da ben de biraz bahsetmek isterim gerek konusu gerek başka kısımlarından.

lily isminde tuhaf mı tuhaf, aynı zamanda sıkıcı bir işte çalışan, hiç de sıkıcı olmayan bir ablamız var. bu ablamız işten o kadar mutsuz ki, 1 dakikanın geçebilmesi için onlarca kez saate bakıp iç geçiren birisi... kendisi bir tık iyi niyetli, içinde kötülük barınmayacak kadar saf bir insan olduğu için iş arkadaşlarının zorbalığı ve adaletsizliklerine maruz kalıyor ne yazık ki...
.
sonrası mı? tam da tahmin ettiğimiz gibi iş yerine yakın olan başka bir yerde kendisi gibi tuhaf bir adama aşık oluyor... bu adama aşık olduktan sonra işler tam da tahmin ettiğimiz gibi yürüyor ve bir anda kendisini onun ortamında buluyor.

bitti mi konusu? aslında bitmedi. ufak bir detay daha verelim, bunun erkek arkadaşı çocukluğunda sınıf arkadaşları tarafından zorbalanmış bir obsesif, hal böyle olunca o ilkokul arkadaşını bulup intikam alma konusu da yine kendisinin eşliğine kalıyor...

filmin büyük çoğunluğu absürt bir tuhaflıkla geçiyor... normal olmayan tek bir insanın olmadığı, hatta normal olanın dışlandığı yeni zelanda'nın köy hayatı demek tutarsız olmaz... güzel kısmı o tuhaf, o gerçekten tuptuhaf* yeni zelanda aksanı... ''yis, ükiy'' gibi kelimeleri o kadar duyuyoruz ki bir zamandan sonra bizim da zaten olmayan aksan çatırdamaya başlıyor aıojsoıfjsd...

film içerisindeki renk tonlarıyla wes anderson filmi gibi gözükse de bazı yerlerdeki stop motionlar ile birlikte eşsiz ve kusursuz bir yer haline geldi benim için... günümüz ilişkilerini o kadar güzel anlatmış ki tekrar ve tekrar izleyebilirim bıkmadan...

dahası da var, filmin müziklerinde stone roses falan çalıyor yahu, aşırı kaliteli...

filmin yönetmeni ve oyuncuları what we do in the shadows filminin ekibinden zaten, mutlaka ama mutlaka izlenmeli bu yapım.