edepli seks mahali harem
başlık "sevişilinebilizite" tarafından 02.12.2021 16:09 tarihinde açılmıştır.
1.
şan ve şöhret içinde büyümüş, dünyayı kılıçla fethetmiş ve adım attığı yerlere, mümkün mertebe adaleti de götürmüş bir ülke vardı; osmanlı devleti. ilk başlarda o devirde, anadolu’da kurulmuş beyliklere nazaran daha zayıf ve çelimsiz görünmesine rağmen kısa zamanda zeki yöneticilerin kurnaz politikalarıyla gelişme sağlamış, diğerlerinin üstüne egemenliğini oturtmuştu. gel zaman git zaman içinde de, dünyaya hükmeden bir imparatorluk olup, tarihe yön vermişlerdi.
osmanlı’nın bir dünya devleti olmasında en büyük etken, kuşkusuz ülkeyi yönetenlerdi. akıllı savaş taktikleri ve politikalarla topraklarını genişlettiler sürekli, ta ki kanuni sultan süleyman’a kadar. onun başında da bir hürrem sultan vardı, o da bu şan şöhretin yıkılmasını minik de olsa etkiledi zaten.
yönetici kimliklerinin yanında, elbette ki özel hayatları da vardı sultanların. kimi çok iyi bir şair, kimi çok iyi birer müzisyen olan, kimiyse ressam olmaya heveslenmiş, sanata yönelen padişahlardı. fakat dünyanın en zenginisiniz ve güzel sanatlarla ömür geçmez haliyle.
kılıçların ve dinin, müziklerin ve resimlerin yanında, padişahların bir de haremleri var idi.
aslında haremlerin, anlatıldığından biraz farklı olduğunu söylemek yalan olmaz. çünkü en başta ‘’harem-i humayun’’ , sarayın üç büyük bölümünden biri olup, harem ve enderun’u bünyesine almış bir eğitim kurumu vazifesi görüyordu. dikiş nakış işlerden tutun da, saraya bayan görevli yetiştirilmesine kadar geniş bir vizyonu vardı.
tabi bu, padişahların ve cariyelerin arasında yaşananları hiçbir zaman reddedecek bir şey değil. dış basında, özellikle avrupa’da, padişahların cariyeleri yerlerde süründürerek yanına getirttiği falan yazar. ‘’romantik’’ padişahlarımız böyle bir şey yapmadılar elbette. önce, beğendikleri cariyeye hediye gönderirlerdi. bu bir takı yahut işlemeli bir vazo olabilirdi. padişahın gönlünden ne koparsa! bu hediye de, diğer cariyelerin de bulunduğu ortak bir salonda açılırdı. çoğu mest tabi.
eğer cariye, hediyeyi beğenip de, teşekkür maksatlı padişaha kek yapıp götürmek için odasına çıkarsa, bu da padişahı davet anlamına gelirdi. fanteziye bakın siz; cariyenin odasını basan bir padişah!
her konuda stil sahibi olan osmanlı, cinsellikte bile yeni bir oluşum yaratmış. biliyorsunuz ne olursa, kim olursa olsun ‘’ayıp’’ o zaman da vardı. bu hediye-davet sistemi ise açıkça bu ayıbı örtmek için, ‘’kuralına uydurmak’’ için düşünüp kurulmuş bir ‘’alış-verişe’’ benziyordu.
…
her erkeğin hayalidir aslında, sık duyarsınız bunu.
‘’ah ulan, bir haremim olsa var ya!’’ ya da ‘’zengin olunca harem kurucam mınnakoyiim’’ dillerden pek düşmez.
fakat zamane erkekleri, o geleneği yaşatabilir mi acaba, o güzellikte ve kibarlıkta icra edebilirler mi; bilinmez. kalp kırmadan, kadının kendisini fahişe gibi hissetmeden sevişip mutlu olabileceği başka bir sistem daha gelir mi, bir çağ daha yaşar mıyız, o da meçhul.
aynı şekilde, şu hediye işi için naz yapan kadınlar da ayrı bir sınıf oluştururdu herhalde. pelinsu'nun hediyesi, selen’inkinden güzel misali…
hediye düşkünü kadınların seslerini duyabiliyorum.
‘’bir padişah kadar olamadın sevişilinebilizite!’’
p.s. her ne kadar hoş gösterme minvalinde seyretmiş olsa da, erkek haremi, o hareme düşen kadın için cehennemdir.
osmanlı’nın bir dünya devleti olmasında en büyük etken, kuşkusuz ülkeyi yönetenlerdi. akıllı savaş taktikleri ve politikalarla topraklarını genişlettiler sürekli, ta ki kanuni sultan süleyman’a kadar. onun başında da bir hürrem sultan vardı, o da bu şan şöhretin yıkılmasını minik de olsa etkiledi zaten.
yönetici kimliklerinin yanında, elbette ki özel hayatları da vardı sultanların. kimi çok iyi bir şair, kimi çok iyi birer müzisyen olan, kimiyse ressam olmaya heveslenmiş, sanata yönelen padişahlardı. fakat dünyanın en zenginisiniz ve güzel sanatlarla ömür geçmez haliyle.
kılıçların ve dinin, müziklerin ve resimlerin yanında, padişahların bir de haremleri var idi.
aslında haremlerin, anlatıldığından biraz farklı olduğunu söylemek yalan olmaz. çünkü en başta ‘’harem-i humayun’’ , sarayın üç büyük bölümünden biri olup, harem ve enderun’u bünyesine almış bir eğitim kurumu vazifesi görüyordu. dikiş nakış işlerden tutun da, saraya bayan görevli yetiştirilmesine kadar geniş bir vizyonu vardı.
tabi bu, padişahların ve cariyelerin arasında yaşananları hiçbir zaman reddedecek bir şey değil. dış basında, özellikle avrupa’da, padişahların cariyeleri yerlerde süründürerek yanına getirttiği falan yazar. ‘’romantik’’ padişahlarımız böyle bir şey yapmadılar elbette. önce, beğendikleri cariyeye hediye gönderirlerdi. bu bir takı yahut işlemeli bir vazo olabilirdi. padişahın gönlünden ne koparsa! bu hediye de, diğer cariyelerin de bulunduğu ortak bir salonda açılırdı. çoğu mest tabi.
eğer cariye, hediyeyi beğenip de, teşekkür maksatlı padişaha kek yapıp götürmek için odasına çıkarsa, bu da padişahı davet anlamına gelirdi. fanteziye bakın siz; cariyenin odasını basan bir padişah!
her konuda stil sahibi olan osmanlı, cinsellikte bile yeni bir oluşum yaratmış. biliyorsunuz ne olursa, kim olursa olsun ‘’ayıp’’ o zaman da vardı. bu hediye-davet sistemi ise açıkça bu ayıbı örtmek için, ‘’kuralına uydurmak’’ için düşünüp kurulmuş bir ‘’alış-verişe’’ benziyordu.
…
her erkeğin hayalidir aslında, sık duyarsınız bunu.
‘’ah ulan, bir haremim olsa var ya!’’ ya da ‘’zengin olunca harem kurucam mınnakoyiim’’ dillerden pek düşmez.
fakat zamane erkekleri, o geleneği yaşatabilir mi acaba, o güzellikte ve kibarlıkta icra edebilirler mi; bilinmez. kalp kırmadan, kadının kendisini fahişe gibi hissetmeden sevişip mutlu olabileceği başka bir sistem daha gelir mi, bir çağ daha yaşar mıyız, o da meçhul.
aynı şekilde, şu hediye işi için naz yapan kadınlar da ayrı bir sınıf oluştururdu herhalde. pelinsu'nun hediyesi, selen’inkinden güzel misali…
hediye düşkünü kadınların seslerini duyabiliyorum.
‘’bir padişah kadar olamadın sevişilinebilizite!’’
p.s. her ne kadar hoş gösterme minvalinde seyretmiş olsa da, erkek haremi, o hareme düşen kadın için cehennemdir.
devamını gör...
2.
edepli seks mahali mitişş
devamını gör...