erdoğan'ın ülkenin halini bilmiyor olma ihtimali
başlık "petit prince de paris" tarafından 01.03.2021 22:47 tarihinde açılmıştır.
1.
süleyman demirel kendisiyle yapılan bir röportajda, mit hakkında 12 mart dönemine ilişkin şunları söylemiştir: “...istihbarat teşkilatı aslında büyük meselelerde hükümete en son olacak işi söyleyememiştir. mesela, angola’daki 2 kabile birbiriyle çarpışmış, şu kadar zululu, bu kadar mululu ölmüş. onu size her gün sabah verir ama ankara’da sizin altınızı oymuşlar onu vermez...” (mehmet ali birand, can dündar, bülent çaplı, 12 mart - ihtilalin pençesinde demokrasi, 1994, ankara, imge kitabevi, s. 176.) demirel’in bu yorumları, o dönemlerde mit başkanının asker kökenli olması karşısında, hükümetin iç ve dış istihbarat konusunda nasıl bilgilendirildiğini gözler önüne sermekte ve türkiye’de darbeler ve mit ilişkisi üzerine çeşitli tartışmaları bünyesinde barındırmaktadır.
öte yandan 15 temmuz 2016 gecesi yaşanmaya başlanan olayları cumhurbaşkanı recep tayyip erdoğan'ın ilk elden mit başkanı'ndan değil de "eniştesinden duymuş olması" da bu bağlamda oldukça manidardır. bir başka deyişle işi istihbarat toplayıp devleti yönetenlere aktarmak olanların bu iş dışında kalan işlerle meşgul olup, asli işlerini zamanında ve tam da gerektiği anda yapmadıkları çıkarımına varılabilmesi imkan dahilindedir. bazı dostlar "dükkanlar kapanıyor" dedi.
stefan zweig der ki, "korku cezadan çok daha beterdir, çünkü ceza bellidir, ağır da olsa, hafif de, hiçbir zaman belirsizliğin dehşeti kadar, o sonsuz gerilimin ürkünçlüğü kadar kötü değildir." kişisel kanaatimiz etrafının zat-ı devletliden çok korktuğu, işbu nedenle de kendisine hakikati ilet(e)mediği ya da pembe tablolar ile süsleyerek gerçek olmayanı anlattığı, dolayısıyla kendisinin ülkenin halini hakiki manada bilemiyor olabileceğidir. öyle olmasa zat-ı devletli, bir yurt gezisinde kendisine "evimize ekmek götüremiyoruz" diyen esnafa, (bkz: bu biraz bana abartılı geldi) demezdi.
öte yandan 15 temmuz 2016 gecesi yaşanmaya başlanan olayları cumhurbaşkanı recep tayyip erdoğan'ın ilk elden mit başkanı'ndan değil de "eniştesinden duymuş olması" da bu bağlamda oldukça manidardır. bir başka deyişle işi istihbarat toplayıp devleti yönetenlere aktarmak olanların bu iş dışında kalan işlerle meşgul olup, asli işlerini zamanında ve tam da gerektiği anda yapmadıkları çıkarımına varılabilmesi imkan dahilindedir. bazı dostlar "dükkanlar kapanıyor" dedi.
stefan zweig der ki, "korku cezadan çok daha beterdir, çünkü ceza bellidir, ağır da olsa, hafif de, hiçbir zaman belirsizliğin dehşeti kadar, o sonsuz gerilimin ürkünçlüğü kadar kötü değildir." kişisel kanaatimiz etrafının zat-ı devletliden çok korktuğu, işbu nedenle de kendisine hakikati ilet(e)mediği ya da pembe tablolar ile süsleyerek gerçek olmayanı anlattığı, dolayısıyla kendisinin ülkenin halini hakiki manada bilemiyor olabileceğidir. öyle olmasa zat-ı devletli, bir yurt gezisinde kendisine "evimize ekmek götüremiyoruz" diyen esnafa, (bkz: bu biraz bana abartılı geldi) demezdi.
devamını gör...
2.
(bkz: yaran başlıklar)
devamını gör...
3.
bence "bilmek istediklerini" biliyor.! ve bu onun için yeterli.. 'ülkenin hali'nden kimin "ne"anladığındaki farklılığı görebilmek gerekiyor.
devamını gör...