eski türklerde kalıtımın kan yoluyla aktarıldığı inanışı

eski türklerde kalıtımın damarlarda akan kan yoluyla nesilden nesile aktarıldığı inanışıdır, bu inanışın etkisiyle hemen tüm önemli konularda tarafların genelde kol ya da parmaklarından ufak bir yara ile bir miktar kanlarının akması ve bu kanın birbirine karışması yoluyla yapılmıştır örneğin nikah kıyma deyimindeki kıymak kesmek incitmek acıtmak anlamına gelmekteydi ve eskiden nikah sözleşmesi yapıldığı zaman bu bu sözleşmeyi resmileştirmek için evlenen kadın ve erkeğin parmaklarından küçük kesiklerle birbirlerinin kanlarına karışması sağlanırdı, aynı şekilde iki taraf tarafından yapılan önemli anlaşmalar da yine her birinin bir miktar kana akıtılarak kağıda basılması, ya da kan kardeşi olmak yine dolaylı olarak da olsa kalıtımın kanların birbirine karışması yoluyla kardeşliğin oluşabildiği inanışından gelmekteydi, bu durum atasözü ve deyişleri de yansımıştır aynı kandan gelmek, kan bağı olmak, kanında olmak, kansız, kanı bozuk, kan kardeşi biçiminde uzatmak mümkündür ayrıca türklerde kanın yanında kalıtımın bir diğer etmeni de süt olarak kabul edilmektedir, sütünü helal etmemek ana ak sütü gibi helal olmak, süt kardeşi, süt annesi, sütü bozuk şeklinde kan ve aynı annenin sütü öğelerinin kalıtım etkinliği olarak görülmesi nedeni, aktarımın ve akrabalığın damarda akan kan ve anneden emilen süt üzerinden nesilden nesile aktarıldığı eksik ve hatalı bilgisinden kaynaklanmaktadır özetle eski türklerde kan ve süt eşittir gen anlamına geliyordu ve yeşilçam'da bazı filmlerde bile bu inanışın etkisi gözükmekteydi örneğin �zzet günay'ın bir filminde kendi halinde saf ürkek bir genç iken trafik kazası geçirip hastanede tesadüfen acımasız sert iri yarı bir kabadayı'nın kanı kendisine verilince kişilik değiştirmesini ve tamamen bir kabadayı haline gelmesine konu alan bir film bile vardır.

kan kutsal sayılır ve haneden kan akmasın diye yay kirişi ile boğularak infaz edilir.