yazar : galina serebryakova
yayım yılı : 1932
1789 fransız devrimine adını kazıyan kadın kahramanların anlatıldığı kitaptır. henüz siyasal hakları olmasa da, bu haklar ve diğer pek çok konu için savaşmış, sonucu ne olursa olsun inandıklarını savunmuş kadınların yaşamlarıdır.
yayım yılı : 1932
1789 fransız devrimine adını kazıyan kadın kahramanların anlatıldığı kitaptır. henüz siyasal hakları olmasa da, bu haklar ve diğer pek çok konu için savaşmış, sonucu ne olursa olsun inandıklarını savunmuş kadınların yaşamlarıdır.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "calakalem" tarafından 29.10.2022 18:55 tarihinde açılmıştır.
1.
evrensel basım yayın tarafından ahmet açan çevirisiyle yayımlanan galina serebrayakoya'ya ait, fransız devriminde ön plana çıkmış kadın aktivistlerin yaşamlarının özetler halinde verildiği kitaptır.
kitapta mericourt, rolan, demulen gibi devrimci kadınlarla birlikte,
kontes du barry, charlotte jorday, josephine bonaparte gibi karşı devrimci kadınların yaşamlarına da yer verilerek toplamda 9 farklı kadın portresi işlenmiş.
bilindiği gibi fransız devrimi, birçok gruptan oluşan bileşenleriyle dengelerin sürekli değiştiği, oldukça karmaşık bir iç savaş sürecidir.
hemen her sosyal sınıftan kadınlar da bu süreçte, oldukça etkin roller almışlardır.
devrimlerin ilk önce kendi çocuklarını yiyen trajedisi, ne yazık ki bu kitapta da mevcut. üstelik bunların birçoğu da robespierre öncülüğündeki jakobenlerin şiddet araçlarını arttırdıkları döneme denk düşüyor.
mesela theroigne mericourt (merikur) gibi yoksul ailesinden uzak bir çocukluk geçiren ancak kendi zeka ve becerileriyle, görece konforlu bir yaşama sahip olduktan sonra bile bu mücadelenin içinde olmayı seçmiş bir kadın portresi, oldukça etkileyici. üstelik kadın örgütlenmelerinde gösterdiği başarı, devrimci erkeklerin bile kadınlarını evlerinde bulamadıkları bir şikayet noktasına kadar gidiyor.
ilginç olansa figürleri, sınıfsal bakış açısının biçimlendirmesi. kitapta da bahsedildiği gibi mesela jirondenci tarihçiler için charlotte corday (şarlot korde) güzel bir kadın ama jakobenler için neredeyse bir gudubet. yani algılamada belirleyici olan sınıfsal bilinç.
kitabın yazım sürecinde yazar serebrayakoya, kaynak olarak marx-engels enstitüsünden yararlanmış.
kitaptaki yaşam özetleri, insanı yoracak kadar uzun değil ama karakterlere hakim olmakta yetersiz kalacak kadar kısa da değil. olması gerektiği kadar.
hemen her tarihsel olayın kayıtlarında, kadına yapılan haksızlığa ve gölgede bırakılmaya karşı yazılmış bir kitap. kadının tarihteki yerini alabilmesi için atılmış önemli bir adım.
bu açıdan ezilen sınıfın kaleminden çıkabilecek bir tarih, bilinen tarihi her yönüyle değiştirebilir.
kitapta mericourt, rolan, demulen gibi devrimci kadınlarla birlikte,
kontes du barry, charlotte jorday, josephine bonaparte gibi karşı devrimci kadınların yaşamlarına da yer verilerek toplamda 9 farklı kadın portresi işlenmiş.
bilindiği gibi fransız devrimi, birçok gruptan oluşan bileşenleriyle dengelerin sürekli değiştiği, oldukça karmaşık bir iç savaş sürecidir.
hemen her sosyal sınıftan kadınlar da bu süreçte, oldukça etkin roller almışlardır.
devrimlerin ilk önce kendi çocuklarını yiyen trajedisi, ne yazık ki bu kitapta da mevcut. üstelik bunların birçoğu da robespierre öncülüğündeki jakobenlerin şiddet araçlarını arttırdıkları döneme denk düşüyor.
mesela theroigne mericourt (merikur) gibi yoksul ailesinden uzak bir çocukluk geçiren ancak kendi zeka ve becerileriyle, görece konforlu bir yaşama sahip olduktan sonra bile bu mücadelenin içinde olmayı seçmiş bir kadın portresi, oldukça etkileyici. üstelik kadın örgütlenmelerinde gösterdiği başarı, devrimci erkeklerin bile kadınlarını evlerinde bulamadıkları bir şikayet noktasına kadar gidiyor.
ilginç olansa figürleri, sınıfsal bakış açısının biçimlendirmesi. kitapta da bahsedildiği gibi mesela jirondenci tarihçiler için charlotte corday (şarlot korde) güzel bir kadın ama jakobenler için neredeyse bir gudubet. yani algılamada belirleyici olan sınıfsal bilinç.
kitabın yazım sürecinde yazar serebrayakoya, kaynak olarak marx-engels enstitüsünden yararlanmış.
kitaptaki yaşam özetleri, insanı yoracak kadar uzun değil ama karakterlere hakim olmakta yetersiz kalacak kadar kısa da değil. olması gerektiği kadar.
hemen her tarihsel olayın kayıtlarında, kadına yapılan haksızlığa ve gölgede bırakılmaya karşı yazılmış bir kitap. kadının tarihteki yerini alabilmesi için atılmış önemli bir adım.
bu açıdan ezilen sınıfın kaleminden çıkabilecek bir tarih, bilinen tarihi her yönüyle değiştirebilir.
devamını gör...