1.
1940 tarihli bir edward hopper eseri.
eserde gözümüze ilk çarpan şeylerden biri ışıklandırmasıdır. doğal ve yapay ışıklandırma, birbirine dokunmadan, biri birini ezmeden ya da yüceltmeden harmanlanmıştır. bir diğer öğe doğa ve beşeri yapının yan yana oluşudur. ormanın başlaması ile insanın yolu karanlığa girer ve bu benzin istasyonu o karanlıktan önceki güvenli yerdir. veya biraz daha ileri gidersek bu sefer orman insana huzur ve dinginlik veren bir mekana dönüşür, ışıklar ile harmanlanan yol ve sonu; sessiz bir atmosfere ulaşır.
gaz istasyonunda bulunan kişi sanki toplumdaki yalnızlığı sembolize eder. gelişen sanayiyi ve teknolojiyi, ortasında kalan ve doğadan uzaklaşarak yalnızlaşan insan figürünü görürüz tabloda. izolasyonu sezeriz. doğa ve uygarlık arasında bir sınır çizen yol ve istasyon bir ayrımı ifade eder. doğada birbirinden ayırt edilemeyen ağaçlar göğe yükselir bir anonimi, bilinmeyeni çağrıştırır. istasyonun parlak ışıkları ise gözümüzü rahatsız edebilecek boyuta ulaşabilir.
melonkoliyi, yalnızlığı ve yalnız insanları anlatmayı seven hopper'ın bu eserinde de hoşlandığı temaları birleştirdiğini görüyoruz. kitaplara, mektuplara göre hopper net bir benzin istasyonu çizmediğini söylese de tablo hafızasından, yerinde elde ettiği gözlemlerden doğuyor. uygun anı, istasyonu, ışığı bulabilmek için aradıkları söyleniyor. alacakaranlığın sonundaki istasyonu anlatan hopper odağına aldığı karanlık ya da aydınlık orman ile veya yalnızlığı ve modernleşmeyi simgelediğine inandığımız istasyon; sınır çizen bir yol ile neyi anlatmak istiyordu veya ne düşünüyordu sanırım tek bir cevabı yok.
daha fazlası için: wikiart, thearthistory, sartle, moma, museum of modern art, edward-hopper.org, edwardhopper.net, hubpageseser hakkında bir yazı bulunan blog
eserde gözümüze ilk çarpan şeylerden biri ışıklandırmasıdır. doğal ve yapay ışıklandırma, birbirine dokunmadan, biri birini ezmeden ya da yüceltmeden harmanlanmıştır. bir diğer öğe doğa ve beşeri yapının yan yana oluşudur. ormanın başlaması ile insanın yolu karanlığa girer ve bu benzin istasyonu o karanlıktan önceki güvenli yerdir. veya biraz daha ileri gidersek bu sefer orman insana huzur ve dinginlik veren bir mekana dönüşür, ışıklar ile harmanlanan yol ve sonu; sessiz bir atmosfere ulaşır.
gaz istasyonunda bulunan kişi sanki toplumdaki yalnızlığı sembolize eder. gelişen sanayiyi ve teknolojiyi, ortasında kalan ve doğadan uzaklaşarak yalnızlaşan insan figürünü görürüz tabloda. izolasyonu sezeriz. doğa ve uygarlık arasında bir sınır çizen yol ve istasyon bir ayrımı ifade eder. doğada birbirinden ayırt edilemeyen ağaçlar göğe yükselir bir anonimi, bilinmeyeni çağrıştırır. istasyonun parlak ışıkları ise gözümüzü rahatsız edebilecek boyuta ulaşabilir.
melonkoliyi, yalnızlığı ve yalnız insanları anlatmayı seven hopper'ın bu eserinde de hoşlandığı temaları birleştirdiğini görüyoruz. kitaplara, mektuplara göre hopper net bir benzin istasyonu çizmediğini söylese de tablo hafızasından, yerinde elde ettiği gözlemlerden doğuyor. uygun anı, istasyonu, ışığı bulabilmek için aradıkları söyleniyor. alacakaranlığın sonundaki istasyonu anlatan hopper odağına aldığı karanlık ya da aydınlık orman ile veya yalnızlığı ve modernleşmeyi simgelediğine inandığımız istasyon; sınır çizen bir yol ile neyi anlatmak istiyordu veya ne düşünüyordu sanırım tek bir cevabı yok.
daha fazlası için: wikiart, thearthistory, sartle, moma, museum of modern art, edward-hopper.org, edwardhopper.net, hubpageseser hakkında bir yazı bulunan blog
devamını gör...