bir gün sabah vakti kapıyı çalsam,
uykudan uyandırsam seni:
ki, daha sisler kalkmamıştır haliç\'ten.
vapur düdükleri ötmededir.
etraf alacakaranlık,
köprü açıktır henüz.
bir gün sabah sabah kapıyı çalsam...

yolculuğum uzun sürmüş oldukça
gece demir köprülerden geçmiştir tren.
dağ başında beş on haneli köyler,
telgraf direkleri yollar boyunca
koşuşup durmuş bizle beraber.

şarkılar söylemişim pencereden,
uyanıp uyanıp yine dalmışım.
biletim üçüncü mevki,
fakirlik hali.
lületaşından gerdanlığa gücüm yetmemiş,
sana sapanca\'dan bir sepet elma almışım..

ver elini haydarpaşa demişiz,
vapur rıhtımdadır pırıl pırıl,
hava hafiften soğuk,
deniz katran ve balık kokulu
köprüden kayıkla geçmişim karşıya,
bir nefeste çıkmışım bizim yokuşu...

bir gün sabah sabah kapıyı vursam,
-kim o ? dersin uykulu sesinle içerden.
saçların dağınıktır, mahmursundur.
kim bilir ne güzel görünürsün sevgilim,
bir gün sabah vakti kapıyı çalsam,
uykudan uyandırsam seni,
ki, daha sisler kalkmamıştır haliç\'ten.
fabrika düdükleri ötmededir.
devamını gör...

güllerin bedeninden dikenlerini teker teker koparırsan
dikenleri kopardığın yerler teker teker kanar

dikenleri kopardığın yerleri bir bahar filân sanırsan
kürdistan’da ve muş – tatvan yolunda bir yer kanar

muş – tatvan yolunda güllere ve devlete inanırsan
eşkıyalar kanar kötü donatımlı askerler kanar

sen bir yaz güzelisin, yaprakların ekşi, suda yıkanırsan
portakal incinir, tütün utanır, incirler kanar

bir yolda el ele gideriz, o yolda bir gün usanırsan
padişahlar ve muşlar kanar, darülbedayiler kanar

muş – tatvan yolunda bir gün senin akşamın ne ki
orada her zaman otlar otlar ergenlikler kanar

el ele gittiğimiz bir yolda sen git gide büyürsen
benim içimde çok beklemiş, çok eski bir yer kanar
devamını gör...

kısacık yoğun bir akşam
herkesin yüzünün bir anıya karıştığı
yoğun bir akşam
bana bir memur gibi davrandılar hastanelerde
ve bir intihar üstüne söylenti
bütün kıyıları dolaştı durdu
kısacık bir akşam

kısacık serin bir akşam
kelebeklerin atlarla yarıştığı
yoğun bir akşam
bazı mektuplar damgalandı postanelerde
oturuldu bir takım şarkılar söylendi
bir adam bir kadının kapısını vurdu
kısacık bir akşam
devamını gör...

benim bir sevincim var yüzün artık akşam


bir çocuğun gülüşünü görüyorum nereye baksam



kıyımız uzak ve kuytuda ellerimiz sanki yok **


ellerimiz yok ama senin ellerini bir tutsam



bazı çocuklar doğar bilirim bazı çocuklar doğmaz


doğmayan çocuklar için bilmem ne yapsam



ey çavlan. bitmeyen temmuz güneşi. ey aslan


silkin. sakla harmanını. çocuğunu sakla



ey aslan. suya kaptır kendini ellerin sanki yok


bir güzel günde mızıkalarla bir alanda dursam



sen yoksun gazeteler yok geçmişin razı değil


bilmem ki doğmayan çocukları ben mi doğsam


ıslak çeltiklere
divan
s.41 **
turgut uyar
devamını gör...
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

soyluluğumu anımsıyorum. bir gece farkettim sinemada mıydı bir şehirde mi bilmiyorum

önce her şeyi ben hazırlıyorum sonra geliyorlar
saat ikide mi, içkide mi, on birde mi bilmiyorum

karışıklık! keçileri seviyorum tuz gibi
susuzlukta mı, şöyle akşamlarda mı bilmiyorum

her şey bozuktur bir öğle yürüyüşünde
günlerin akıttığı ırmaklardan mı bilmiyorum

ben tutunurum saatsiz bir yelkovana
saat ikide mi, kırılmada mı, on birde mi bilmiyorum

adın bir güzelliğe yakışır elbet yakışır
bir intiharda mı, bir şiirde mi bilmiyorum
devamını gör...
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
mutsuzluktan söz etmek istiyorum. dikey ve yatay mutsuzluktan. mükemmel mutsuzluğundan insansoyunun sevgim acıyor.
devamını gör...
evleniriz belki bir gün;
belki çocuklarımız olur.
bana benzer şair olur.
sana benzer şiir olur.
devamını gör...
salihat-ı nisvandan saffet hanımefendi’ye

hatırlarım bir akşam bir yokuşa durmuştum;
iri atlarımız macardı, dantellerimiz alman…

ne göksu’da bülbül dinlemek ne abdülhak şinasi bey…
ıpılık bir sevgi geçerdi ara sıra içimden o zaman.

siz ne zaman öldünüz allah aşkına; yani ne zaman?
kirli karlar bile erimemişti; haber yoktu nisandan!

rüştü paşaydı, ‘deli rüştü’ye çıkmıştı adı osmanlı ordusunda.
o zaman hamit’ti padişah, kocaman bıyıkları kocaman…


o günlerde her şey akıp giderdi biz de şaşardık;
hürriyet meşrutiyet otuz bir mart falan filan…

gemiler de öyle, boğazdan aşağı boğazdan yukarı…
bıyıklarını burardı, umursamazdı paşa kocam o zaman.

rüştü paşa’ydı, sakallıydı belki, sadece sakallıydı;
ki sakallar geçmişinde her halde bir orman!..

bir oğul, bir kız, iki gelin, bir damat, isviçre lozan…
nasıl ağladığımı ben bilirim bir yangının ardından!

uykularım bölünüyor, artık şu konağı bekliyorum.
söyle ey muhabbet kuşunun tüyü, söyle, ölüm ne zaman?

hep bir şeylere baktım, bir şeyleri korudum, kızdım…
kızgındı; haremi vardı; sakallıydı rüştü paşa o zaman.

hatırlarım, bir akşam bir yokuşa durmuştum.
iri atlarımız macardı, dantellerimiz alman…

bahriye nazırı tevfik paşa, mütarekeler falan…
dünya nasıl çekilirdi ayaklarımın altından!

annemin sonsuz giysileri, bir telaşı bileyen tramvay….
ben ne güzel çocuktum yalnızlıkların ardından!

yeniköy’de bir yalı, fatih’te evler, ayışıklı bir zaman…
rüştü paşa’ydı adı, yıldız’da ve dömeke’de kahraman…

herkes ne zaman ölür; elbet gülünün solduğu akşam!
aldım anlayamadım; öldüm anlayamadım almadığım bir akşam…

daha önce hiç ölmedim temmuzum ve incilerimle!
göksu’yu ışıklarla teşrif ettiğimiz akşam…

ne zaman gülüm solar, ne zaman deniz, ne zaman akşam?
ne zaman gemilerdi, ne zamandı paşa kocam?!

artık başucum dinlendirir bir şamdanın süsünü…
söyle ey göksu akşamı, hafız burhan, ölüm ne zaman?..

mevlutlar okunur, dalgalar kalır bir geminin ardından;
öldüm ben, saffet hanımefendi, salihat-ı nisvandan!..
devamını gör...

adın
sonu gelmez bir tartışma 
herkesin
bildiğinde direndiği bir yanılma
kutsal bir yanılma
ki çözümü
dünyanın son gecesinde
şimdilik kimsenin bilmediği..

sayrıların ve sağlıklıların
eşit olduğu son gecesinde 
kayanın en büyüğünün
en küçük taşla eşit olduğu gecesinde
sevmenin yada sevmemenin
eşit olduğu gecesinde

o zaman öyle bir ses çıkarmak isterim ki
yoklukta bile kalsın…

yani ben öyle bir kediyim ki
gözlerim büyüyüp küçülmüyor
yani
sonsuzluğun acısını çekmiyorum…
turgut uyar

devamını gör...
en sevdiğim şiiri palyanço. açın dinleyin. osman öztunç güzel seslendiriyor.
devamını gör...
"bir sargın umut yakaladım, onu kuşandım
serin mavi bir gökyüzü buldum, onu kuşandım
denize doğru sokaklar gördüm, onları da kuşandım
üstlerine üstlük seni kuşandım
tedirgindim, namussuzdum, deli deliydim
uslandım."
devamını gör...
çekemezsin bir yere sineden başka.
biliyorum günler hep böyle geçecek.
ne akşamleyin komşu, ne bir akraba,
ne bir dost, oturup karşılıklı içecek..

yalnızlık sade şurda burda değil,
düşüncede, hatırada ve dilekte.
hangi taşı kaldırsan, nerde 'of! ' çeksen,
bir dudağı yerde, bir dudağı gökte..

bilmem rengi nasıldır, boyu ne kadar.
biçen her kimse yıllardır yanlış biçiyor.
bir elbise ki, alabildiğine dar..

nedir bir türlü sırrını anlamadık,
kimdir bizimle böyle şaka ediyor,
hangi cebini karıştırsan yalnızlık..
devamını gör...

şuramda bir şeyler var
sahiden bir şeyler
ilaç milaç bok püsür
haykırmadan anlatamam.


göğe bakma durağı
devamını gör...
göğe bakma durağı değil bu. göğe bakmama durağı bu.
devamını gör...
buda turgut ama uyar deği
l
ulen dün devlete yenildim, size mi yenilmeyecegim
biri bana sakin demese
ortalık öyle karışacak, öyle karışacak ki
fakültenin önünde simit satanından,
deri koltukta oturanına
fiziksel acılar kusturacağım.

kafayı yemiş bir çağın göbeğindeyiz bugün
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"güne bir turgut uyar şiiri bırak" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim