güney kore'nin doğum oranlarında düşüş yaşanması

buradan

g. kore'de son zamanlarda yaşanan skandallardan dolayı kadınlar evlenmeme ve çocuk yapmama kararı almışlar. hükümetin fail aklayıcı tavrı ve kadınlara güvensiz bir ortam sunması kadınların doğurmayı reddetmelerine sebep olmuş durumda.
birkaç gündür twitterda da koreli kadınların abi/kardeşleri, sınıf arkadaşları veya tanıdıkları tarafından nasıl taciz edildiklerini; toplum ve hükümet tarafından nasıl suçlu hissettirildiklerini, başkaları tarafından faillerini affetmeye zorlandıklarını anlatan tweetler atılıyor.
hatta abi/kardeşleri, sınıf arkadaşları tarafından gizlice fotoğrafları çekilip telegram gruplarında nasıl paylaşıldığı ve deep fake pornografiler için kullanıldığı, bunlar üzerinden para kazandıklarını anlatan onlarca tweet mevcut.
kısaca erkek her yerde erkek.
hepsi belirli aralıklarla ıslak havluyla dövülmeli ve yer yer kırbaçlanmalıdır.
kadınları destekliyorum böyle topluma çocuk doğurmayın.

(bkz: banane dedirten haberler)

ama neyse saka 1 yana, iyi olmus. malum kuzey kore de kamikaze makineleri deniyor ya, daha cok insan olmez.

1.kentsel nufusun artışı ve köylerin yok olması,
2. milleti 30 yaşına kadar üniversitede okutup torpili olmayana motosiklet kuryeliği yaptırma.
3. kadınların çalıştırılması ve ekonomik özgürlük verilmesi.
4. 60 yaşında emeklinin kredi borcuna yüzde 1 faiz isterken 20 yaşındaki çocuğa kredi vermeme versende 10 katı kadar para isteme, 60 yaşındaki adam 1 lira sigorta parası öderken 20 yaşındaki çocuktan 3 katını istemek.
note : türkiyedekiler sonuncu anlattıklarımın önemini anlamıycak açıklayayım. türkiyede devlet ötv alıyor araba sözgelimi 500bin lira...
öte yandan abdde ötv yok aynı araba 250 bin herkes ooo ne kadar ucuz falan diyor. türkiyede arabayı sigorta etmek için 15bin lira ödüyorum abdde aynı arabayı aynı koşullarla sigorta ettirmenin ücreti 50 bin tl. özetle bir arabanın ortalama maliyeti sigorta parası ve deprivation üzerinden hesap edince esasında her iki ülkede de aynı. orda kredi skoru iyi olduğu için yaşlılar yarı fiyatını ödüyor.

çözüm basit:
1.kadınların çalışma özgürlüğünü elinden al,
2. kamu işlerine kadınları alma
3. evli ve çocuklu değilse üniversitede okutma.
4. radikal tutucu dini fraksiyonları destekle
5. sahilde çıplak denize girme vs gibi bekar kadınların sağda solda dolaşmasına engeller çıkart.

nufus azlığı problemleri varsa suriyeli alacaklar. karınlarını doyuracak, sen gör nasıl tavşan gibi çoğalıyorlar!

evet.

kapitalist sisteme ucuz iş gücü, köle pardon çocuk lazım. niye yapmıyorsunuz lan? yapsanıza çocuk! alt ve orta sınıfın çocukları olmasa kapitalist sistemin çarkları nasıl dönmeye devam edecek? zenginler, sermaye sahipleri kimi üç kuruşa, karın tokluğuna çalıştıracaklar? işe yaramayan, boktan ürünlerini kime satacaklar? kısır işçi arılar olmasa burjuva, kral, kraliçe arılar ne bok yiyecekler ha sorarım size?

biz nasıl yardımcı olabiliriz yani, kafanızda net bir öneri var mı.. ( fazla suriyeliniz varsa verebilir misiniz diye mi sordular anlamadık ki.)

normaldir. eğitim seviyesi yükseldikçe, teknoloji ilerledikçe ve insanlar şehirleşmeye devam ettiği sürece bir yada iki çocuk yapacaklardır.

bu tarz söylemler , başlıklar abesle iştigal. israil hariç bütün dünyada kadın başına düşen çocuk sayısı azalıyor. buna bağlı olarak eğitim seviyesi ve zenginlik paralel bir şekilde artıyor. yani gelecekte nüfusu azalmış ama nitelikli insanın arttığı bir toplum olacak. bu mükemmel bir şey. çığırtkanlık yapmanın hiçbir anlamı yok.

zenginlik artıyor sananları gördüğümüz başlık. ama hangi sınıfın zenginliği artıyor ve diğer sınıflar ne durumda diye sormak şart. 1960'ta çalışıp ev alabilen dedelerimiz kadar alım gücümüz yok. zenginlik artmıyor, zenginlik monopolleşiyor. ev alamayan kiraya mahkum kalıp ev alacak parayı asla biriktiremiyor. bu süreçte ev sahipleri kira gelirini biriktirip daha çok ev alabiliyor. şirketler çalışan sayısı arttığı için maaşları enflasyona paralel oranda bile artırmıyor, onlarca yıldır hep enflasyon altında zam veriyorlar. devletler de vergi oranlarını artırıyor. hal böyle olunca toplam gsyh artsa bile alım gücüne dayalı kişi başına düşen gsyh, gelir eşitsizliğini artıran sistem nedeniyle düşüyor. fakir daha da fakirleşiyor. orta sınıf kayboluyor.

bu, insanların geçinme kaygıları nedeniyle çocuk yapmamalarına sebep oluyor. insanlar 80-100 yıl öncesi gibi köylerde yaşayıp kendi yiyeceklerini üretmiyorlar. öyle olsa ekonomiyi fazla düşünmeden komün benzeri kalabalık aile ortamlarında çok çocuk yapıp nasıl doyacaklarını dert etmezdik. bu türkiye'de de güney kore'de de böyle. hatta güney kore'de partner bulma şirketleri bile varmış, tinder'ın fiziksel hali gibi ama evlilik için. gayet de iyi iş yapıyorlarmış. batılı feministler kadınlar erkeklere tepkili olduklarından dolayı evlenmiyorlar diye lanse etseler de gerçekte koreli feministler küçük radikal bir grupmuş. çoğu koreli kız uygun bir partner bulduğunda ve finansal durumu el verdiğinde evlenmek istiyormuş. ve çalışma hayatı zorlu olmasa çocuk yapmak da istiyormuş. bizde de benzer, eşler haftada 60-70 saatini işe gidip gelmeye ayırıp, karşılığında 3 kuruş kazanarak nasıl 2-3 çocuk yapıp büyütecekler? eskisi gibi tek maaşla geçinilebilse o zaman doğum oranı artar. ama yukarıda dediğim gibi geç dönem kapitalizmde dünyanın serveti hep zenginlerde birikiyor. şirketler karlılıklarını artırsalar bile, çalışanların maaşlarına olumlu bir yansıma olmuyor.

elbette iklim değişikliğinin, insanların hala başka ülkeleri işgal edip katliamlar yapmasının ve zenginin hep daha zengin olduğu sistemin etkisiyle böyle bir dünyaya çocuk getirmek istemiyorum diyen insanlar da var. yada eskisi gibi evlenip çocuk yapmaya mecbur kalmama sebebiyle geleneksel bir aile kurmayan insanlar da var. ama bence çoğunluk eskisi gibi alım gücü ve öngörülebilir bir gelecekte de bu gücü koruyacağına dair güveni olsa çocuk yapar. en basit örneği, pandemi döneminde düğün masrafı yada ekstra diğer para tuzakları olmayacağından dolayı sevinip hemen evlenen insanlar. masrafları mecburen kısıldı, ama ebeveynlerinin yıllardır dağıttığı altınları geri toplayıp keyiflerine baktılar.