vardır böylesi. günlük hayatın getirdiği meşguliyetten ya sıkılmışsınızdır ya da bir nebze dinlenme şansı bulmuşsunuzdur. o sırada hayatınızın herhangi bir kesitinde tanış olduğunuz bir insana yazmak istersiniz ve isteğinizi gerçekleştirirsiniz. fakat bir sorun vardır. karşıdaki kişi sanki güzelce, uygun uzunlukta ve samimiyette cevaplar verirse recep ivedik izlemeye maruz kalacakmış gibi, sanki kaçırılmış da kısa cevap vermezse sonsuza dek rehin kalacakmış gibi, sanki harf başına para veriyormuş gibi mesajlaşmaktadır. bu da sizin hoşunuza gitmeyecektir ey insanlar! bu da sizin ruhunuzu köreltecektir.

diyebilirsiniz ki ''herkes seni sevmek zorunda değil, seni daha çok sevenlerle ve senden keyif alanlarla iletişime geçmelisin.''. hak veririm. veririm vermesine ama sizin de bir konuda hak vermenizi isterim. ön planda tutulması gereken şey samimiyetten ziyade saygıdır. insana insanca davranmaktır, yaradılanın mesajına düzgün cevap vermektir yaradandan ötürü. şöyle bir canlandırın kafanızda, gerçek bir ortamdasınız ve konuştuğunuz kişi size ''hmm'', ''ok'', ''öyle'', ''sen?'' gibi sesler üretmek suretiyle cevap veriyor. ne düşünürsünüz? bu kişinin kabalık yaptığına siz de kefil olmaz mısınız? işte anlatmak istediğim de bu. konuşmak istememek bir özgürlüktür fakat bunu öncelikle belirtmek, sonralıkla da güzel bir yolla belirtmek mecburiyettir. tabii, sağlıklı bir iletişim isteniyorsa.

konuya farklı açıdan bakmak gerekirse mesajlaşmak bazı insanlar için sanıldığından büyük bir gereksinimdir. çünkü herkes yüz yüze iletişimde çok iyi olamaz, duygularını istediği gibi aktaramaz. çekingendir çoğu. utanır fikirlerini, isteklerini, duygu ve düşüncelerini, içini paylaşmaya. bu da onu hem iletişim kurarken hem de boş zamanlarında ilgi alanlarına yönelirken yazmaya yönlendirir. edebiyatçıların bir kısmındaki yazma becerisi ve konuşma becerisi arasındaki farkın temel gerekçesidir konuşurken anlatma eksikliği çekmek. ve bu tip kişiler elbette mesajlaşırken daha rahat ve mutlu olacaktır. yani yüz yüze iletişimdeki eksikliğini telafi etmek amacı vardır bu kişinin yazmasında.

takdir edersiniz ki karşı tarafın da bunu anlayıp hoş karşılamasını, iade-i ilgi göstermesini beklersiniz. kimi karşılar o beklentiyi, kimi de maalesef bu satırların yazılmasına sebebiyet verir. işin ''maalesef'' kısmı yazdığınız kişinin sizi iletişimde hayal kırıklığına uğratmasıdır. fakat o ''maalesef''in içinde bolca ''iyi ki'' gizlidir.

''iyi ki bu kendimi sözlü ifade edemeyişim beni yazılı iletişime yönlendirmiş de merhem olmuş yazdıklarım bana. her sözcüğün, her harfin, her sesin kıymeti arttıkça artmış ben yazdıkça. iyi ki boş zamanlarımı yazarak, üreterek geçiriyorum da kendimi bir miktar mutlu ve başarılı hissediyorum. beni bilmeden bana itiyorlar. kötülük ederek iyilik ediyorlar.'' diye şükredersiniz hayata. bize düşen de herkese ''iyi ki''ler dilemektir. iyi öğlenler.*
devamını gör...
(bkz: çok yanlış yapıyorlar emenike)

insan seçiyorlar. mesela benle yazisirlarken hunharca basarlar tuşlara. fake hesabımla yazışırlarken koklatirlar. insanlari üzmeyin. abanin şu tuşlara.

ironi eyledim.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"harf başına para veriyormuş gibi mesajlaşan isteksiz insan" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim