alzheimer'ın konu alındığı 2020 yapımı kısa film.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "zamansız kelebek" tarafından 19.02.2025 21:35 tarihinde açılmıştır.
1.
tayyip elagöz tarafından yönetilmiş yaklaşık 3 dakikalık kısa film; 2020 yılında yayınlanmıştır.

alzheimer ve nesnelerin hatırlatma biçimi bir adamın silinen hatıraları üzerinden anlatılıyor.
hatırlamak mı yoksa unutmak mı daha zordur bilinmez, genç bir adamın yürürken ayak bileğine takılmış filmi fark etmesi ile kısa film başlıyor, film fotoğraf makinelerde olan film anlamıyla kullanılmıştır.
yürürken başka yerlerde de bu filmlerden buluyor ve bulduğu her filmde zihninde bir hatıra canlanıyor, nesnelerin hatırlatma gücü burada devreye giriyor.
çoktan unuttuğumuzu sandığımız şeyler aslında nesnelerin bize neyi nerede hatırlatmasına bağlı gibi duruyor.
bu durum marcel proust imzalı kayıp zamanın izinde adlı eserde de bir paragrafla anlatılmıştır, tanımın sonunda o cümle de belirtilecektir.
kısa filmi hatırlattığı veya düşündürdüğü durumlar nedeniyle farklı buldum, hatıralarla yaşamak mı yoksa hatıraları unutmak mı daha kötüdür sorusu kısa filmi izlerken kendime sorduğum sorulardan oldu.
anılarla yaşamak, anıların silinmesi, bunlar hayatın acı veren durumları olduğundan izlemesi belki hüzün veren bir kısa film olabilir.
bir şeyi hatırlamak mı yoksa unutmak mı daha acı verir?
kısa filmin çağrıştırdığı sorulardandı diyebilirim.
geçmişi hatırlama gayretimiz nafile, zihnimizin bütün çabaları boşunadır.
geçmiş, zihnin hâkimiyet alanının, kavrayış gücünün dışında bir yerde, hiç ihtimal vermediğimiz bir nesnenin (bu nesnenin bize yaşatacağı duygunun) içinde gizlidir.
bu nesneye ölmeden önce rastlayıp rastlamamamız ise tesadüfe bağlıdır.
kayıp zamanın izinde

alzheimer ve nesnelerin hatırlatma biçimi bir adamın silinen hatıraları üzerinden anlatılıyor.
hatırlamak mı yoksa unutmak mı daha zordur bilinmez, genç bir adamın yürürken ayak bileğine takılmış filmi fark etmesi ile kısa film başlıyor, film fotoğraf makinelerde olan film anlamıyla kullanılmıştır.
yürürken başka yerlerde de bu filmlerden buluyor ve bulduğu her filmde zihninde bir hatıra canlanıyor, nesnelerin hatırlatma gücü burada devreye giriyor.
çoktan unuttuğumuzu sandığımız şeyler aslında nesnelerin bize neyi nerede hatırlatmasına bağlı gibi duruyor.
bu durum marcel proust imzalı kayıp zamanın izinde adlı eserde de bir paragrafla anlatılmıştır, tanımın sonunda o cümle de belirtilecektir.
kısa filmi hatırlattığı veya düşündürdüğü durumlar nedeniyle farklı buldum, hatıralarla yaşamak mı yoksa hatıraları unutmak mı daha kötüdür sorusu kısa filmi izlerken kendime sorduğum sorulardan oldu.
anılarla yaşamak, anıların silinmesi, bunlar hayatın acı veren durumları olduğundan izlemesi belki hüzün veren bir kısa film olabilir.
bir şeyi hatırlamak mı yoksa unutmak mı daha acı verir?
kısa filmin çağrıştırdığı sorulardandı diyebilirim.
geçmişi hatırlama gayretimiz nafile, zihnimizin bütün çabaları boşunadır.
geçmiş, zihnin hâkimiyet alanının, kavrayış gücünün dışında bir yerde, hiç ihtimal vermediğimiz bir nesnenin (bu nesnenin bize yaşatacağı duygunun) içinde gizlidir.
bu nesneye ölmeden önce rastlayıp rastlamamamız ise tesadüfe bağlıdır.
kayıp zamanın izinde
devamını gör...