1.
nereye gidiyoruz baba
fransız yazar jean louis fournier imzalı 102 sayfalık eser;
özgün adı ou on va, papa? olan kitabımız 2008 yılında yayınlanmış ve anlatı türünde yer almaktadır.
kitabımı aslı genç çevirisi ile okudum ve çevirisi oldukça güzeldi.
yazarın bekleyecek vaktim kalmadı artık ve tek yalnız ben değilim (kitap) kitaplarından sonra okuduğum son kitabı bu kitap oldu.
şimdi ise kitabımıza geçelim;
kitabımız yazarın gerçek hayatından izler taşımakta ve kişisel hayatı ile doğrudan ilgildir.
thomas ile mathieu adındaki çocukları bir iki yıl arayla dünyaya geliyorlar ve ikisi de farklı bir çocuk olarak dünyaya geliyor, zihinsel gelişimleri diğer çocuklardan daha geride ilerliyor.
anne baba olarak çocuklarına çok özen gösterse ve sevseler de engelli çocuğa sahip olmak onlar için küçük bir ölüm gibi, babaları olarak onlar için elinden geleni yapsa da bazen onların yerine "normal" çocuklarının olmasını dilemekten kendini alamıyor yazar.
çocukları arabanın arka koltuğunda otururken diğer çocuklar gibi şeyler sormuyor, cevaplamıyorlar, tek bir soru var; "nereye gidiyoruz baba?"
daha sonra marie adında bir kızları oluyor, o ise oldukça sağlıklı ve hiçbir engeli yok, onun doğumu yazarı ve eşini biraz olsun teselli ediyor.
çocuklarının başına gelen olaylar, özel bir çocuğun ebeveyni olmanın zorlukları, babanın iç dünyasında yarattığı travma, toplumun özel çocuklara bakış açısı, yazarın iyi bir baba olma çabası, bu duruma alışma süreci, çocuklarına iyi bir baba olmaya çalışması ve bir yandan da çocuk yaptığına pişman olması, kitabın omurgasını oluşturan durumlardandır denilebilir.
okurken biraz ağladığım bir kitap oldu, bilhassa " engelli bir çocuğun ölümü genelde fark edilmez " sözü yürek burkan bir sözdü.
yazarın keskin anlatımı ve duygusallığı da aynı anda koruyabilmesi kitabı daha etkileyici kılan faktörlerdendi zannımca.
özel bir çocuğa sahip olmanın ne hissettirdiğini oldukça etkili bir üslupla yansıtıyor jean louis fournier
seçtiğim bazı cümleleri bırakarak burada bitiriyorum ve eklemek istiyorum;
siz çok iyi bir babaydınız,
jean louis fournier...

size yine de bir kitap hediye edeceğim.
sizin için yazdığım kitabı. unutulmamanız için, engelli kartı üzerinde sadece bir fotoğraf olarak kalmamanız için.
hiçbir zaman dile getirmediklerimi yazmak için. belki de çektiğim acıları.
çok iyi bir baba olmadım. çoğu kez size katlanamıyordum, sizi sevmek zordu.
size peygamber sabrı göstermek gerekiyordu, ben de peygamber değilim.
engelli bir çocuğun ölümü genelde fark edilmez. yükün ortadan kalktığı söylenir...
çocuk yapmak, risk almaktır,
her seferinde kazanılmaz.
yine de insan çocuk yapmaya devam eder.
dünyada her saniyede bir, bir kadın bir çocuk doğurur, bu kadını hemen bulmak ve durmasını söylemek gerekir, diye ekledi mizahçı.
bu ânı boş yere bekledim.
sadece bir soru vardı sorulan:
"nereye gidiyoruz baba?"
özgün adı ou on va, papa? olan kitabımız 2008 yılında yayınlanmış ve anlatı türünde yer almaktadır.
kitabımı aslı genç çevirisi ile okudum ve çevirisi oldukça güzeldi.
yazarın bekleyecek vaktim kalmadı artık ve tek yalnız ben değilim (kitap) kitaplarından sonra okuduğum son kitabı bu kitap oldu.
şimdi ise kitabımıza geçelim;
kitabımız yazarın gerçek hayatından izler taşımakta ve kişisel hayatı ile doğrudan ilgildir.
thomas ile mathieu adındaki çocukları bir iki yıl arayla dünyaya geliyorlar ve ikisi de farklı bir çocuk olarak dünyaya geliyor, zihinsel gelişimleri diğer çocuklardan daha geride ilerliyor.
anne baba olarak çocuklarına çok özen gösterse ve sevseler de engelli çocuğa sahip olmak onlar için küçük bir ölüm gibi, babaları olarak onlar için elinden geleni yapsa da bazen onların yerine "normal" çocuklarının olmasını dilemekten kendini alamıyor yazar.
çocukları arabanın arka koltuğunda otururken diğer çocuklar gibi şeyler sormuyor, cevaplamıyorlar, tek bir soru var; "nereye gidiyoruz baba?"
daha sonra marie adında bir kızları oluyor, o ise oldukça sağlıklı ve hiçbir engeli yok, onun doğumu yazarı ve eşini biraz olsun teselli ediyor.
çocuklarının başına gelen olaylar, özel bir çocuğun ebeveyni olmanın zorlukları, babanın iç dünyasında yarattığı travma, toplumun özel çocuklara bakış açısı, yazarın iyi bir baba olma çabası, bu duruma alışma süreci, çocuklarına iyi bir baba olmaya çalışması ve bir yandan da çocuk yaptığına pişman olması, kitabın omurgasını oluşturan durumlardandır denilebilir.
okurken biraz ağladığım bir kitap oldu, bilhassa " engelli bir çocuğun ölümü genelde fark edilmez " sözü yürek burkan bir sözdü.
yazarın keskin anlatımı ve duygusallığı da aynı anda koruyabilmesi kitabı daha etkileyici kılan faktörlerdendi zannımca.
özel bir çocuğa sahip olmanın ne hissettirdiğini oldukça etkili bir üslupla yansıtıyor jean louis fournier
seçtiğim bazı cümleleri bırakarak burada bitiriyorum ve eklemek istiyorum;
siz çok iyi bir babaydınız,
jean louis fournier...

size yine de bir kitap hediye edeceğim.
sizin için yazdığım kitabı. unutulmamanız için, engelli kartı üzerinde sadece bir fotoğraf olarak kalmamanız için.
hiçbir zaman dile getirmediklerimi yazmak için. belki de çektiğim acıları.
çok iyi bir baba olmadım. çoğu kez size katlanamıyordum, sizi sevmek zordu.
size peygamber sabrı göstermek gerekiyordu, ben de peygamber değilim.
engelli bir çocuğun ölümü genelde fark edilmez. yükün ortadan kalktığı söylenir...
çocuk yapmak, risk almaktır,
her seferinde kazanılmaz.
yine de insan çocuk yapmaya devam eder.
dünyada her saniyede bir, bir kadın bir çocuk doğurur, bu kadını hemen bulmak ve durmasını söylemek gerekir, diye ekledi mizahçı.
bu ânı boş yere bekledim.
sadece bir soru vardı sorulan:
"nereye gidiyoruz baba?"

devamını gör...