hayatı sorgulamak yerine olduğu gibi yaşamak

hayatı sorgulamak bireyin akıl sahibi olduğunu gösterirken aynı zamanda varoluşsal sancılar çekmeye başlamasıdır. sorgulamaya başlayınca bırakmak pek mümkün değildir. en sonunda çoğu şeyin ne kadar yanlış olduğunu anlarsınız. ama bunu değiştirebilecek durumda değilsinizdir, bu da sizi aciz hissettirir. işte tam o an olduğu gibi yaşamak istersiniz fakat artık sorgulamışsınızdır bu hayatı.

oh mis gibi kafalar.

yaşamayı bırakmaya başladığın yer de orada başlıyor.

hayat, ölüm ve yaşamın anlamı gibi kavramlar üzerine düzgünce sorgulandıkça hayat maalesef olduğu gibi yaşanmıyor. sonunda ölüm var, yaşıyoruz ama ne anlamı var ki? sonunda ne olacak ki? yaşam nedir ki? gibi sorular hem mental sağlığınızı hem de fiziksel sağlığınızı olumsuz yönde etkiler bir süre sonra. belirli bir aşamadan sonra hiçbir şeye eskisi gibi bakmazsınız. ya tamamen kopar ya da farklı şekillerle(dini inanç vs...) daha da bağlanırsınız. fakat size söyleyeyim değerli dostlarım: hiçbir şeye varamıyorsunuz bu sorgulamalar ile. tamamen anlamsız bir sorgulama içerisinde olduğunuzu anlayamadığınız vakit, hayatınızın boka doğru gidişinin büyük başlangıcı olduğu vakit oluyor. bu yüzden zamanımızı, bir kez geldiğimiz şu hayatta tüm bunların ne anlamı olduğunu düşünerek geçirmek yerine "yaşasak", daha "anlamlı" ve keyifli olduğunu görürüz bu hayatın. bir de tabii bu kadar düşünüp cevap da isterseniz kendi cevabınızı uydurup ona inanarak hayatınızı anlamlandırabilirsiniz. bense bir anlamı olmadığının farkına vardım birçok kişinin aksine. bu yüzden kafam hiç olmadığı kadar rahat yaşıyorum. doğdum, yaşıyorum ve öleceğim. hiç var olmamış olacağım. e yaşayayım bari o zaman.
neden mi varım? çünkü varım.
işte benim pozitivist-nihilizmim.

sorgulamak yerine, anlayıp, kavrayıp, bilinçli bir farkındalık ile yaşamak. şu tavsiyeyi unutmamak gerekir;

"tanrım, bana değiştirebileceğim şeyleri değiştirmek için cesaret, değiştiremeyeceğim şeyleri kabul etmek için sabır ve ikisi arasındaki farkı anlayabilmek için de bilgelik ver.”