hephaestus

ateş, metal işleme ve zanaat tanrısı

zanaat, demircilik ve ateş tanrısıydı. roma mitolojisindeki hali vulcan'dı. tanrıça hera'nın zeus'a kapak çekmek için bir hırsla yapılmış, babasız dünyaya gelen bir bebekti. hera çocuğu doğurunca çok çirkin olduğundan dolayı iğrenmiş ve onu olimpostan aşağı atmıştı. hephaestus uzun bir süre düştü. düştü,düştü, düştü... en sonunda çakıldı. bu düşüşten dolayı topaldır kendisi. sonra bu orada ağlarken mi artık bilmiyorum, bir deniz nymphe'i olan thetis'in gözüne çarpmış. thetis almış bunu denizin altına götürmüş. hephaestus orada büyümüş, bugün öğrendiği her şeyi orada öğrenmiş. yıllar boyunca içinde annesine karşı bir nefret taşımış. çok canı yanmış annesi onu sevmediği için. olimpos'a gidecek kadar büyüdüğünde yanında tahtlar götürmüş. bu tahtları kendisi yapmış, her olimpos tanrısı için. olimpos'a geldiğinde tanrılar birkaç şok dalgası falan yemiş, klasik, sonra da tahtları görünce mutlu olmuşlar. herao zamana kadar hephaestus öldü sanıyormuş, görünce bir şok geçirmiş. hera'nın tahtının üstünde "tanrıça hera'ya- oğlu hephaestustan" yazıyormuş. hera o gün oturmuş tahta ve tanrılar eğlenip coşmuşlar. herkes salondan çıkarken-hephaestus gitmiş tabiisi- hera tahttan kalkmaya çalışmış ama kalkamamış. tekrar denemiş yine olmamış. meğerse haphaestus onun tahtta oturmasını ve asla kalkamamasını sağlayacak bir mekanizma yapmış. hera bağırmaya başlamış ve birkaç tanrı yanına gelmiş. onlar da zeus'u çağırmış ama ortada hephaestus yokmuş. kendisi bir meyhanede içmekle meşgulmüş çünkü. ah hephaestus benim sakat kekim. sonra dionysus gidiyor diyor yapma böyle falan. ger getiriyor hephaestus'u. hephaestus annesini affediyor ve tahtı çözüyor. ama sonsuza dek birbirlerinden nefret ediyorlar.
her ne kadar sakat ve tanrıların en çirkini olsa da en sevilen tanrıdır kendisi insanlar ve tanrılar tarafından. olimpostaki görkemli saraylar, eros'un okları ve yayları, afrodit'in ünlü göz kamaştırıcı kemeri, dionysos'un eşi ariadne'nin tacı, truva kralı laomedon'un büyülü üzüm bağı, ares ve afrodit'in kızı yasak aşkından olan harmonia'ya düğün hediyesi olarak yaptığı lanetli gerdanlık, zeus'un emriyle insanları cezalandırmak için gönderilen ilk kadın pandora da onun eseridir. severim hephaestus'u.

hephaestus doğduğunda babası zeus onun başkalarına verilmesini istedi ve annesi hera buna razı oldu; en azından çocuk büyüyüyene kadar. sonra hephaestus'u olimpos'a geri getirdi. o da şaşırtıcı yeteneklere sahip bir kuyumcu ve gümüş ustası oldu. daha sonra, zeus kıskanç bir tanrı olduğundan, zeusla hera arasında bir tartışma çıktı. hephaestus tartışmada annesinin tarafını tuttu ve zeus da genç adamı dağın eteklerine doğru fırlatıp ayaklarının kırılmasına sebep oldu.

böylece topal kalan hephaestus, teslim olmayı ve ölmeyi reddetti. demir ocağını daha önce yaktıklarından daha sıcak bir ateşle yaktı ve orada kendisi için diz altından ayaklara kadar gümüş ve altından bir çift bacak yaptı. her tür büyülü şeyden üretmeye devam etti, sevgi ve mistik yenilenme tanrısı haline geldi. ona parçalanan, bölünen, kopan, kırılan, yontulan ve çarpıtılan şeylerin ve insanların koruyucusu denebilir. sakat doğanlara ve kalpleri ya da düşleri kırılanlara özel bir sevgisi vardır.

bunların hepsine muhteşem demir atölyesinde şekillendirdiği çareler bulur; bir kalbi en ince altın işçiliğinden damarlara tekrar birleştirir; sakatlanmış bir uzvu altın ve gümüş kaplamayla güçlendirir ve yaralanmayı telafi eden büyülü bir işlevle donatır.

hephaestus bir keresinde uzuvları altın ve gümüşten olan, yürüyüp konuşan, sohbet eden 12 kız yapmıştı. efsaneye göre birine aşık oldu ve tanrılardan onu insan yapmalarını diledi.

(bkz: clarissa pinkola estes)