hipergrafi

genellikle de din olmak üzere belirli bir konuda aşırı derecede yazma isteği.

kelime anlamı aşırı yazı yazma olan bilinen adıyla geschwind sendromu ancak bu sendromu keşfeden ve inceleyen kişi norman geschwind’ un deyimiyle dostoyevski sendromu.

norman geschwind’a göre hipergrafi’de, aniden ortaya çıkan ve aşırı şekilde dinsel düşünceler veya işitsel sanrılar gibi normal olmayan bulgular görülmekte yani hipergrafi bir çeşit epilepsi ile ortaya çıkmaktan nöropsikiyatrik bir rahatsızlıktır. nöbetler esnasında bilişsel fonksiyonlar farklılaşmakta algı sadece yazmaya odaklanmaktadır.
norman geschwind’in aşırı yazı yazma isteğine dostoyevski sendromu adını vermesindeki sebep ise dostoyevski’nin kitaplarında insanın ahlaki olarak yaşadığı dengesizlikler, yarattığı karakterlerin psikolojilerini anlatmakadır ve hipergrafi'nin tüm belirtilerini göstermektedir.

tıpkı dostoyevski gibi hepimiz zaman zaman duygularımızı, düşüncelerimizi yazıya dökmek isteriz bu kendimize karşıdan bir bakış açısı sunar bir terapidir yazan kişidir. ancak hipergrafi de bu istek aşırıya kaçabiliyor yazı yazma isteği fütursuzca durdurulması imkansız gibi görünen bir hal alıyor. hipergrafisi olan kişilerin bazıları yazmak için bir kağıt ya da benzeri bir materyal bulamadıklarında o an etraflarında ne görürlerse ona yazmaya devam ederler. mobilya , kumaş, duvar vs. fark etmez. hatta yazacak yeri bırakın yazmak için gerekli araç bulamadıklarında tırnakları ve daha ilerisi kendi kanlarını bile kullanmaktan çekinmedikleri bilinmektedir. çünkü düşüncelere ve işitsel sanrılara engel olmak imkansızdır.

dostoyevski gibi hollandalı ressam vincent van gogh da bu sendroma yakalanmış ünlü kişilerden biridir. 2000 yapımı quills isimli film ise hipergrafi’yi anlatan en bilindik eserdir. bazı yazarlar ise yazamayınca delireceklerini düşündüklerini şöyle ifade etmişlerdir.