hz. ömer'den hikmetler

herkesin korktuğu çok sert bir adamdır. hikmet olayı zor.

" eğer ki halk yoksulsa, yatağa aç giriyorsa bilin ki ülke yöneticisi yolsuzluk yapıyordur."

allah hz. ömer'den razı olsun.

bir keresinde, eslem'le birlikte harra yönünde dolaşırlarken ışık yanan bir yer gördü ve eslem'e şöyle dedi:

şurada, gecenin ve soğuğun çaresizliğine uğramış biri var. haydi onların yanına gidelim.

oraya gittiler ve bir kadını iki çocuğuyla birlikte, üzerinde tencere bulunan bir ateşin etrafında otururken buldular. hz. ömer onlara şöyle dedi:

ışıklı aileye selâm olsun.

kadın selâmı aldıktan sonra, hz. ömer yanlarına yaklaşmak için izin aldı. daha sonra kadına yanındaki çocukların neden ağladıklarını sordu. kadın, onların aç olduklarını söyledi. hz. ömer de, merakla tencerede ne pişirdiğini sordu. kadın, tencerede su bulunduğunu, çocukları yemek pişiriyor diye avuttuğunu söyledi... şöyle de bir ilave yaptı:

allah bunu ömer'den elbette soracaktır.

kadın, tabi o dönem fotoğraf makinesi falan olmadığı için, karşısındaki bu adamın halife hz. ömer olduğunu bilmiyordu... hz. ömer şöyle dedi:

ömer bu durumu nereden bilsin ki?

bunun üzerine kadın şöyle dedi:

madem bilemeyecekti ve unutacaktı, öyleyse neden halife oldu?!

hz. ömer bu cevap karşısında irkilmişti... eslem'le birlikte doğruca erzak deposuna gitti ve yiyecek çuvalını doldurdular. bu çuvalı eslem taşımak isteyince, hz. ömer şöyle diyerek buna izin vermedi,

kıyamet gününde benim yüküme ortak olacak değilsin. onun için bırak da yükümü kendim taşıyayım.

çuvalı omuzuna aldı ve kadının bulunduğu yere götürdü. orada bizzat yemeği hz. ömer hazırlayıp pişirdi. eslem bu olaydan sonra şöyle demiştir:

o, ateşe üflerken şakakları arasından çıkan dumanları seyretmekteydim.

hz. ömer oradan ayrılırken kadın kendisine şöyle der:

siz bu işe ömer'den daha layıksınız.

bunun üzerine hz. ömer, şu cevabı verir:

ömer'e dua et. bir gün onu ziyarete gidersen, beni orada bulursun...

(üsdü'l-gabe)