kafir sevgiliyle beraber kuşluk namazı kılmak
başlık "morticia" tarafından 03.01.2022 21:56 tarihinde açılmıştır.
1.
size anlatacağım bu stres dolu hikayeyi, hala daha aklıma gelip andığımda sessizleşir, içime kapanır ve huşu içinde ağlarım efenim. umarım tanrım, bu ibadetimizi kabul eylemiş ve bize cennet bahçelerinden 200 metrekarelik bir daire ayırmıştır.
dini hassasiyeti olan aile bireylerinin, yüreklerine indirmemek için yapılan eylemdir bu efenim.
üniversite biri okumakta olduğum o yıllarda, annem ve babam hac ibadetlerini tamamlamış ve birer hacı olarak yurtlarına geri dönmüşlerdi. ben deniz dini bütün, muhafazakar bir ailede yetişmekle birlikte, inancını çeşitli sorgularla zora sokmuş, mana denizinde beyhude çalkalanmakta olan bir kayık gibi, henüz bu konuda aileme açılamamış ve onları mutlu etmek adına bazı ibadetleri yer yer yapıyor gibi görünmekte olan biriydim.
parmağımı çapraz tutup, "allahım çarpma nolur" diyerek zemzem niyetine içtiğim vodkaları saymazsanız, pekala da hain bir evlat sayılmazdım. ailemin gözbebeği, biricik, tek çocuklarıydım ve onları üzmemek için kimliğime ket vuruyor, gerçek morticia'yı herkeslerden saklıyordum.
üniversiteye gitmemle birlikte, ailemin kanatları altından nihayet çıkmış, tek yaşamakta olduğum evimin duvarlarını zina günahının tüm incelikleriyle o bdsm senin bu bdsm benim inletmekteydim. işte bu hızlı çapkın günlerden birinde tanışmıştık o kafir gençle. hiç unutmam, zerre nur bulunmayan dinsiz sıfatına bakınca, midemde kelebeklerin uçuşmaya başladığını hissetmiştim.
kafirdi ama yakışıklıydı efenim, onunla uzun sohbetler ediyor; nietzsche'den alıntılarla karşılıklı derin düşüncelere dalıyorduk:
-tanrı nasıl ölüyor yasin? yani anlayamadım, tanrı ölümsüzdür ki.
-hayır balım onu kast etmiyor orada, tanrı fikrinin doğuşuna atıfta bulunuyor. doğdu, yaşadı ve öldü.
-ya nasıl? işte tanrı ölmez diyorum ben de, ölümsüz, sonu yok filan. zati ve subuti sıfatlarında hep anlatmışlar bunları.
adı yasin olan ve adından da anlaşılacağı üzere tıpkı benimki gibi muhafazakar bir ailede yetişmiş, ancak sonrasında inanmayı bir yerlerde bırakmış bu kafir bey ile ten uyumumuz öylesine mükemmeldi ki, damızlığa ayrılmış azgın aygırlar gibi durmadan sevişiyorduk. ahh tanrım, bu kafir gençler kesinlikle yaşıtları mümin gençlerden daha iyi zina yapıyorlardı!!!11
bir zaman sonra, birlikte öğrenci evimde yaşar olmuştuk; kendisi nadiren evine geçiyor, genellikle bende kalmayı ve gayri meşru ilişkilerimizi komşulara yer yer sevişme ve yer yer kavga sesleri eşliğinde dinletmeyi seviyordu. benden dört mahalle ötede oturmakta olan ve "kızınız bize emanet" diyerek beni ailemden kurbanlık koyun gibi teslim alan paragöz ev sahibim hacı amcanın da ve elbette ailemin de tüm bunlardan haberi yoktu. aktif bir cinsel hayatım olduğu bilgisini, üniversiteye yollarken "alnımıza leke sürdürmeyelim" diyerek gayet ataerkil bir şekilde beni uyaran anneme nasıl açabilirdim ki? bunu öğrendiğinde tansiyondan gözlerini kaybedeceğine, tehlikeli ve fakat tatlı bir kalp spazmı geçirebileceğine yemin edebilirdim. en kötü ihtimalle oracıkta bayılırdı.
minik aşk yuvamızda her şey ne kadar da güzel ilerliyordu öyle, her gece absolut vodkaya nasıl para yetirebiliyorduk bilmiyorum ama, içmekten karaciğerimizi halıya düşürecek hale geldiğimiz o meşk dolu akşamların sabahında, bir gün, annemlerin bana haber vermeden, "bizim kız napıyor acaba, hiç sesi de çıkmıyor?" fikriyle baskın basanındır yapmaya karar verip gelecekleri tuttu efenim. hayır işte salmışsınız kızınızı üniversiteye, bırakın kendi halinde kötü yollara mı düşecek, alkol komasına girip acilden doktorlar mı arayacak, buluştuğu sanal insanlarının birinin banyosunda sağ böbreği alınmış vaziyette buzlu küvette mi oturacak, ne merak ediyorsunuz, bu evlat sevgisi de nereden çıktı? ah lanet olasıca kontrol manyağı ebeveynler, biraz çocuklarınıza güvenmeyi öğrenin!!!111
-morticiaaa. ay duymuyor, morticiaa açsana kızım kapıyı?!
evde olmadığımı zannederek cep telefonumdan da aramaya başlamışlardı, telefonum evin içinde, acı acı çalıyordu:
don't you know, pump ıt up, you got to pump ıt up, don't you know pump ıt up, you've got to pump ıt up...
işte arkadaşlar, kapıma ansızın dayanmışlardı ve ben daha aynı gece sarhoştum, evimdeki boş içki şişelerini henüz nereye saklayabileceğimi bile düşünmemiştim ki yanımda dikilmekte olan yasin'i fark ettim. "sen evine gitmemiş miydin?! hiih yasin, annemler ağzıma sçar, vallahi kadın kahrından ölür benim kız eve oğlan alıyor diye. naapçaz?!11111"
işte en parlak fikirler, en zor anlarda ortaya çıkar diye boşuna dememişler efenim, aklıma hemen annemleri, gördüklerinde çok memnun kalacakları o manzara ile karşılamaya karar verdim. hemen namaza uygun giyindim ve yasin'e de kuşluk namazına durmasını söyledim.
o sırada ortalıktan "allah'ım bu günü atlatırsam, vallayi sadaka vereceğim" diyerek boş alkol şişelerini toplayarak, salondaki çekyatın altına tıkmaktaydım.
kısa bir bekletmenin ardından kapıyı açtım:
-kızım, kapıda bekle bekle bir hal olduk.
-namaz kılıyordum anneciğim, ancak oldu.
-aferin benim kızıma. çekil de girelim içeri. şunları al bakayım elimden. yoruldum vallahi.
içeri giren annem, kafir boy friendim yasin'i salonda namaz kılarken görünce önce bir afalladı. sonrasında sormaya başladı:
-bu oğlan kim? noluyor burada morticia?
-ee şey, namaz kılıyorduk anneciğim.
-iyi de ne işi var bu oğlanın senin evinde? morticia, ne haltlar yiyorsun sen??!111
-teessüf ederim size anneciğim, öyle halt malt, yemek filan, niye öyle söylüyorsunuz? kendisi benim üniversiteden arkadaşımdır, adı yasin. ders notu bırakmaya gelmişti bana. bakmış kuşluk namazı vaktini kaçırmak üzere, gelmişken hemen namazını da eda etmek istedi. zaten hemen sizin biraz öncenizde geldi kendisi. namazını kılıp gidecek.
bir şekilde olayı hasar almadan atlatmayı başarmıştım arkadaşlar. kafir boy friendim yasin, hacı annemin şüpheli bakışları eşliğinde, abdestsiz namazını kılarken, içimden "allah'ım nolur çok günah yazma" diye papağan gibi tekrar ediyor ve artık ailemi gerçek morticia ile tanıştırma zamanımın gittikçe yaklaştığını derinlerde bir yerlerde kendime itiraf ediyordum.
-
dini hassasiyeti olan aile bireylerinin, yüreklerine indirmemek için yapılan eylemdir bu efenim.
üniversite biri okumakta olduğum o yıllarda, annem ve babam hac ibadetlerini tamamlamış ve birer hacı olarak yurtlarına geri dönmüşlerdi. ben deniz dini bütün, muhafazakar bir ailede yetişmekle birlikte, inancını çeşitli sorgularla zora sokmuş, mana denizinde beyhude çalkalanmakta olan bir kayık gibi, henüz bu konuda aileme açılamamış ve onları mutlu etmek adına bazı ibadetleri yer yer yapıyor gibi görünmekte olan biriydim.
parmağımı çapraz tutup, "allahım çarpma nolur" diyerek zemzem niyetine içtiğim vodkaları saymazsanız, pekala da hain bir evlat sayılmazdım. ailemin gözbebeği, biricik, tek çocuklarıydım ve onları üzmemek için kimliğime ket vuruyor, gerçek morticia'yı herkeslerden saklıyordum.
üniversiteye gitmemle birlikte, ailemin kanatları altından nihayet çıkmış, tek yaşamakta olduğum evimin duvarlarını zina günahının tüm incelikleriyle o bdsm senin bu bdsm benim inletmekteydim. işte bu hızlı çapkın günlerden birinde tanışmıştık o kafir gençle. hiç unutmam, zerre nur bulunmayan dinsiz sıfatına bakınca, midemde kelebeklerin uçuşmaya başladığını hissetmiştim.
kafirdi ama yakışıklıydı efenim, onunla uzun sohbetler ediyor; nietzsche'den alıntılarla karşılıklı derin düşüncelere dalıyorduk:
-tanrı nasıl ölüyor yasin? yani anlayamadım, tanrı ölümsüzdür ki.
-hayır balım onu kast etmiyor orada, tanrı fikrinin doğuşuna atıfta bulunuyor. doğdu, yaşadı ve öldü.
-ya nasıl? işte tanrı ölmez diyorum ben de, ölümsüz, sonu yok filan. zati ve subuti sıfatlarında hep anlatmışlar bunları.
adı yasin olan ve adından da anlaşılacağı üzere tıpkı benimki gibi muhafazakar bir ailede yetişmiş, ancak sonrasında inanmayı bir yerlerde bırakmış bu kafir bey ile ten uyumumuz öylesine mükemmeldi ki, damızlığa ayrılmış azgın aygırlar gibi durmadan sevişiyorduk. ahh tanrım, bu kafir gençler kesinlikle yaşıtları mümin gençlerden daha iyi zina yapıyorlardı!!!11
bir zaman sonra, birlikte öğrenci evimde yaşar olmuştuk; kendisi nadiren evine geçiyor, genellikle bende kalmayı ve gayri meşru ilişkilerimizi komşulara yer yer sevişme ve yer yer kavga sesleri eşliğinde dinletmeyi seviyordu. benden dört mahalle ötede oturmakta olan ve "kızınız bize emanet" diyerek beni ailemden kurbanlık koyun gibi teslim alan paragöz ev sahibim hacı amcanın da ve elbette ailemin de tüm bunlardan haberi yoktu. aktif bir cinsel hayatım olduğu bilgisini, üniversiteye yollarken "alnımıza leke sürdürmeyelim" diyerek gayet ataerkil bir şekilde beni uyaran anneme nasıl açabilirdim ki? bunu öğrendiğinde tansiyondan gözlerini kaybedeceğine, tehlikeli ve fakat tatlı bir kalp spazmı geçirebileceğine yemin edebilirdim. en kötü ihtimalle oracıkta bayılırdı.
minik aşk yuvamızda her şey ne kadar da güzel ilerliyordu öyle, her gece absolut vodkaya nasıl para yetirebiliyorduk bilmiyorum ama, içmekten karaciğerimizi halıya düşürecek hale geldiğimiz o meşk dolu akşamların sabahında, bir gün, annemlerin bana haber vermeden, "bizim kız napıyor acaba, hiç sesi de çıkmıyor?" fikriyle baskın basanındır yapmaya karar verip gelecekleri tuttu efenim. hayır işte salmışsınız kızınızı üniversiteye, bırakın kendi halinde kötü yollara mı düşecek, alkol komasına girip acilden doktorlar mı arayacak, buluştuğu sanal insanlarının birinin banyosunda sağ böbreği alınmış vaziyette buzlu küvette mi oturacak, ne merak ediyorsunuz, bu evlat sevgisi de nereden çıktı? ah lanet olasıca kontrol manyağı ebeveynler, biraz çocuklarınıza güvenmeyi öğrenin!!!111
-morticiaaa. ay duymuyor, morticiaa açsana kızım kapıyı?!
evde olmadığımı zannederek cep telefonumdan da aramaya başlamışlardı, telefonum evin içinde, acı acı çalıyordu:
don't you know, pump ıt up, you got to pump ıt up, don't you know pump ıt up, you've got to pump ıt up...
işte arkadaşlar, kapıma ansızın dayanmışlardı ve ben daha aynı gece sarhoştum, evimdeki boş içki şişelerini henüz nereye saklayabileceğimi bile düşünmemiştim ki yanımda dikilmekte olan yasin'i fark ettim. "sen evine gitmemiş miydin?! hiih yasin, annemler ağzıma sçar, vallahi kadın kahrından ölür benim kız eve oğlan alıyor diye. naapçaz?!11111"
işte en parlak fikirler, en zor anlarda ortaya çıkar diye boşuna dememişler efenim, aklıma hemen annemleri, gördüklerinde çok memnun kalacakları o manzara ile karşılamaya karar verdim. hemen namaza uygun giyindim ve yasin'e de kuşluk namazına durmasını söyledim.
o sırada ortalıktan "allah'ım bu günü atlatırsam, vallayi sadaka vereceğim" diyerek boş alkol şişelerini toplayarak, salondaki çekyatın altına tıkmaktaydım.
kısa bir bekletmenin ardından kapıyı açtım:
-kızım, kapıda bekle bekle bir hal olduk.
-namaz kılıyordum anneciğim, ancak oldu.
-aferin benim kızıma. çekil de girelim içeri. şunları al bakayım elimden. yoruldum vallahi.
içeri giren annem, kafir boy friendim yasin'i salonda namaz kılarken görünce önce bir afalladı. sonrasında sormaya başladı:
-bu oğlan kim? noluyor burada morticia?
-ee şey, namaz kılıyorduk anneciğim.
-iyi de ne işi var bu oğlanın senin evinde? morticia, ne haltlar yiyorsun sen??!111
-teessüf ederim size anneciğim, öyle halt malt, yemek filan, niye öyle söylüyorsunuz? kendisi benim üniversiteden arkadaşımdır, adı yasin. ders notu bırakmaya gelmişti bana. bakmış kuşluk namazı vaktini kaçırmak üzere, gelmişken hemen namazını da eda etmek istedi. zaten hemen sizin biraz öncenizde geldi kendisi. namazını kılıp gidecek.
bir şekilde olayı hasar almadan atlatmayı başarmıştım arkadaşlar. kafir boy friendim yasin, hacı annemin şüpheli bakışları eşliğinde, abdestsiz namazını kılarken, içimden "allah'ım nolur çok günah yazma" diye papağan gibi tekrar ediyor ve artık ailemi gerçek morticia ile tanıştırma zamanımın gittikçe yaklaştığını derinlerde bir yerlerde kendime itiraf ediyordum.
-
devamını gör...
2.
namazı kılsan bu kadar uzun sürmez.
devamını gör...
3.
olayda geçen kafir sevgili ben oluyorum. zorla namaz kıldırdı bana ya, neler yaşadım o an anlatamam inanın ki. resmen faşizm uyguladı bana. mağdurum da mağdurum, yetkililere sesleniyorum atsınlar bunu içeriye….
devamını gör...
4.
neden olmasın?
devamını gör...