kaplumbağa terbiyecisi tablosunun mantıksızlığı

ünlü tablo kaplumbağa terbiyecisi'nin mantıksızlığıdır. yahu terbiye etmeye çalıştığın hayvan zaten saatte 20 metre yol katediyor. terbiyesiz kalsa ne olur ki? terbiyesiz haliyle kime ne zararı dokunur ya? hayvan zaten yoluna zor yürüyor. bir de üstüne terbiye etmeye çalışmak eminim bu kaplumbağaları psikolojik olarak çok yormuştur. ne bileyim git kuş terbiye et daha uçmasın veya balık terbiye et daha yüzmesin ama kaplumbağaları rahat bırakın.

tabloların birçoğu bir mantık içermez özellikle sürreal resimlerde mantık aranmaz. sanat dediğin mantık işi değildir, teknik işi değildir. bir ağacı gördüğün gibi çizebildin diye tebrik edilmek hiç değildir. sanat dediğin duygu aktarımıdır. bunu da resim gibi bir alan ile verebilmek çok mühimdir. kaplumbağa terbiyecisi tablosuna bakarken bir şeyler hissetmiyorsanız da bence sizin sanatsal duyularınız körelmiş olabilir.

balığı yüzmemek üzere terbiye etmek hayatımda duyduğum en dahiyane ve mantıklı şey.
*

ninja kaplumbağa olsa beğenirsiniz ama... *

t: sanat ve mantık çok da iyi geçinebilen kavramlar değildir. hatta bazen taban tabana zıttır çünkü öyle olmalıdır.

bence orada amca
"nerden girmiş lan eve bu kadar tosbağa?" diye bakıyor.

osman hamdi bey tabloya "kaplumbağa terbiyecisi" ismini vermemiştir. ilk sergi yıllarında kaplumbağalı adam olarak geçmiştir. mustafa cezar sanat tarihi özelinde bir taklit sorunu yaratan bu esere 60'lı yıllarda bu ismi vermiştir.
taklit veya esinlenme konusuda tour du monde isimli dergide görülen charmeur de tortues isimli bir gravürden kaynaklı bir durumdur.
esinlendiğini düşünülen gravürde budur.

sanat sanat içindir.
toplum için olması gerektiğini düşünenler bu tarz başlık açar.
cahiller değil, sanatı anlama kapasitesi olanlar anlasın, diğerleri zaten yaprak geçsin anca der sanat.