karton toplayan babaya sokağa çıkma yasağı cezası

6 aylık bebeğine bakmak için sokağa çıkma yasağında bile kağıt toplamak zorunda kalan adama polisler ceza kesiyor ve adam ağlayarak polislere yalvarıyor. sahiller ve sokaklar doluyken bu insanlara ceza kesilmesi bizim adalet sistemimizde sıkıntı olduğunu gösteriyor. birde kanun var diyor memur arkadaşımız salonlar lebaleb doldurulurken nerdeydiniz diye sormazlar mı?
o adamı o yasakta kağıt toplamaya mecbur bırakan düzene lanet olsun. maskesiz kongreler yapılırken bu kanunlar neredeydi? keşke kanunlar herkes için geçerli olsaydı. maalesef söz konusu kanunlar ve adalet olunca başbakanına bile ceza kesen norveç kadar olamadık...

ilgili video

bebeğine bakmak için karton toplaması gereken babanın niye o bebeği yaptığı asıl soru. geridönüştürme işini belediyeler ya da özel şirketler kurumsal olarak yapar. etrafta bir sürü sokak satıcısı, karton toplayıcısı olan ülkeler avrupa ve amerikayla bağdaşmıyor değil mi? tamamen 3.dünya ülkelerinin karakteri. ne yapalım sadece çocuğa üzüldüm o kadar. anlamadığım şey bu kadar fakir bir insan nasıl çocuk yapar?

polislerin gücünün tek garibana yettiğinin göstergesidir.

büyükşehirlerin, geri dönüşüm meleği olan insanları, şeytan yapmaya zorlamak.
yaşam savaşını alenen veren insanları, yaşamdan soğutmak
mazluma gücü yetmek.
ceza vereni de, ceza veren sistemi de allah ıslah etsin

türkiye simülasyonunda başka bir gün.

bu iş böyledir. ses çıkaramayacak olan bu muameleyi görür. daha geçende tıka basa dolu kongreler yapıldı, her yerde toplantı gösteri had safhada. hiç işlem yapıldığını gören var mı? olamaz. anca garibana efelik bizimki.

1-2 güne tvlerde vali/kaymakam/bb tarafındanı şov eşliğinde cezanın iptal olduğu, yardım yapıldığı çarşaf çarşaf yayınlanır biz de görürüz.

hayattan nefret etmeme sebep olan olaylardan biri. bu cezaların kesilmesini emreden şahıs bilmem kaç odalı sarayında her gün organik etlerle sütlerle besleniyor. (bunların parası da bizden çıkıyor.) alnının teriyle parasını kazanan insandan ne istiyorsunuz. madem yasak sokağa çıkmak, o zaman sokağa çıkarak para kazanan herkesin geçimini sağla kardeşim. bunu yapmadıkları gibi bir de para kazanmaya çalışan insanların cebinde olan üç beş kuruşa göz dikiyorlar ceza diye. hem ayranım dökülmesin hem de bir yerlerim sağlam kalsın diye düşünüyor cezaların kesilmesini emreden kişiler.. polise bir lafım yok onlar da emir kulu.

üzücü bir olaydır, ancak yukarıda yazılmış.

çocuk bakamayacak insanlar çocuk yapmasınlar. açık ve net. bunun ismi cehalettir. o çocuğa yazıktır. herkes üremek zorunda değildir. burada kimse vicdansız değil, polislerden de genel olark nefret ederim, ancak ortada bir kanun, yönetmelik var. memur işini yapmış, bu kadar.

şimdi olması gereken şey, belediyenin bu insan ve ailesine yardım etmesidir. ancak cezanın doğruluğu konusunda bir tartışma yok.

edit: sevgili arkadaşlar, kimse "fakir ölsün" demiyor. herkes de kalabalık kongreler yapılırken durumun gözardı edilmesini ancak devletin gücünün normal, gariban vatandaşa yetmesini eleştiriyor.

sert derecede muhalif görüşlü insanlardan biriyim, ancak anlatılan şey bu değil. burada çifte standart denilen iğrençliği sonuna kadar konuşalım, tepkimizi her ortamda dile getirelim, ancak geçimini sağlamak için çöpten kağıt toplamak durumunda olan, devletin, ülkenin iğrenç durumunu gören, zar zor geçinebilen vatandaşın, bu kötü durumuna rağmen bilerek, isteyerek, seçerek dünyaya çocuk getirmesinin ve onu yoksulluğa mahkum etmesinin saçmalığı ortadadır.

cezanın, herkese eşit uygulanmaması iğrençliğin daniskasıdır, ama uygulanan cezada da bir yanlışlık yoktur. olay bu şekilde.

6 aylık bebeği olduğunu beyan eden mesela bir tacizci, bir katil, bir hırsız gibi bu kişi de ehliyetsiz motorlu araç kullanmanın sonuçlarını yaşayandır. napalım? gelir seviyesine göre cezadan muaf mı olsun bazı kişiler bu suç deryası memlekette, hı? infaz affına karşı çıkarken fakirmiş ama şunu salsınlar yazık, dedik mi? demedik tabii ki.

ek olarak bahsedilen iki durum için öngörülen cezanın toplamı 5600tl değil. şöyle ki 3150+2698.

ek: para cezalarının dayandığı mantık biraz şöyledir. sosyo ekonomik düzey, normal toplumlarda suç oranıyla doğrudan ilgili bir faktördür. hatta mahkemede bile önceki adli siciliniz gibi sosyo ekonomik düzeyiniz de hakimin bir daha suç işlemeyeceğiniz kanaatinde net bir biçimde etkilidir. sorun şu ki bizim ülkemizde kişiler sosyo ekonomik düzeyini, zerre hazmetmeden yükseltebiliyor kolayca. 'sosyo' kısmı dipte kalıyor ama ekonomi kısmı çeşit çeşit dalavereyle yukarı taşınabiliyor...bizi fakir suçlular konusunda hatalı düşünmeye iten asıl neden bu.

aynı park yapılmaz levhalarının arasına bir şahin, bir megane bir mercedes park etsin, çoğu trafik polisi şahinden başlar. mercedes sahibi gelmezse meganea sarar.

bu ülkede garibana yer yoktur.

cezalar insanların gelirine göre belirlenmelidir. adamın geliri yok yardım etmen gerekirken ceza yazıyorsun.

ne çok seviyoruz kişileri suçlamayı, gücümüz onlara yetiyor. karton toplayan adam çocuk yapmasınmış. ben sana daha kolayını söyleyeyim yaşamasın. yaşamaya da hakkı yok onun "cahil" nasılsa. bu adam geçinmek için niye çöpte karton arıyor deme aman. hoş, sen buna da okusaydı dersin.

güçlüye gücü yetmeyen güçsüzün, hıncını güçsüzden alması durumu.

sokağa çıkma yasağı mı var peki herkes uymalı o zaman buna ama aman sokağa çıkmayında "acınızdan ölün" diyemez kimse bir yasak varsa uyduğumuz halde yaşamımızı devam ettirebilmek için gereksinimlerimizi karşılamak zorundalar.

karton toplayan adam çocuk sahibi olmaya layık değil. ölsün. ülkenin yarısı ölsün belki o zaman çocuk yapmaya layık olanlar kalır geriye.

ha bu arada arkadaşlar ne oldum değil ne olacağım sözünü düşünün. bugün milyonluk olup 3 çocuğa bakabilecek insan yarın iflas edip sıfırı çekebilir. yani aşırı büyük konuşmalar yapmadan önce bir düşünün. düşünün sadece.

"gücü gücü yetene ülkesi"nde sıradan bir olay. labaleb dolu kongrelerin ceremesini çekiyoruz şu günlerde. onlar otobüslere doluşup, göbek ata ata giderken kimsenin gıkı çıkmadı ama karı koca ayni motora bindi diye indirilip, aynı kadın otobüste hasta olup olmadığını bilmediği bir sürü insanla yolculuk yaptırıldı. yaşlı bir kadın çalışmak zorunda olduğu için bindiği otobüsten indirilmeye çalışıldı. bir baba evine ekmek götürmek için çalışması gerekirken, ceza yiyor. evet kurallar var ve herkes uymak zorunda ama herkes! o kuralları koyuyorsan, insanların evine ekmek goturmesini de sağlayacaksın.
bir yandan da, fakirlerin çok çocuk yapmasına ben de karşıyım ama adamlar evlenmiş, bir çocuk yapmış. zengin çocuk sahibi olmanın duygusunu yaşayabilirken, fakir mahrum kalsın düşüncesi çok hastalıklı. sorun kişilerin değil, ülkenin sosyo-ekonomik yetersizliği.

riyakârlık içerir. talihsiz adam yasağa uymamış ve yanlış yapmıştır. peki lebaleb kongrelere maskesiz gidenlere niye ceza yok? bizzat cb pandemi koşullarında lebaleb kongre düzenlemiyor mu? kongreye maskesiz gelen kalabalığı övmüyor mu?

devleti yönetenler saraylarda sefa sürerken, 128 miyar doların hesabı verilemezken, suriyeli mülteciler 6'şar 8'er doğurup devletten 50 milyar dolar yardım alırken, pandemi döneminde baba olmuş ve bu koşullarda işsiz ve parasız kalmış türk vatandaşı bir adamın çaresizliğidir.

tabii ki yazık, hepimizin vicdanını sızlatan olaydır. ama birçok yazarın da dediği gibi bu kadar durumu olmayan bir insan neden çocuk yapmaktadır? korunmak, bebek büyütmekten daha ucuz burası bir gerçek. bence yapılan hareket vicdansızcadır, çok üzüldüm açıkçası ama onlar da emir kulu. gerçi bu emir kulluğunun seviyesi vatandaşın gelirine, akrabalarının kim olduğuna göre de çok değişiyor ama neyse.