kılıçdaroğlu'nun 418 milyar dolar için yaptığı reklam filmi

canan kaftancıoğlu'nun candaş tolga ışık'ın programında bahsettiği türkiye'nin ikinci en büyük bütçesine sahip bir parti için minnacık bir rakam hakkında reklam.
benim aklıma takıldı, bir parti niye türkiye'nin en büyük ikinci bütçesine sahip olur?
başka şeyler de var ama neyse.
bilenler her şeyi biliyor ve kendine hak görüyor, bilmeyenler söylenlerin istedikleri kısmına inanıyor.
günün sonunda olan vatandaşa oluyor.
basının sayesinde vatandaş istenen kalıba sokuluyor.
basın birini kötü gösteriyor ona büyük bir kitleyi düşman ediyor
birini iyi gösteriyor onu büyük bir kitleye kurtarıcı ilan ediyor.

418 milyar*
ya dayak yememişler yada sayı saymayı bilmiyorlar. (aslında dayak da yedi ama yetmiyor.)
doyamadılar yalanlara. adam her gün bir yalanla rezil olmazsa rahat edemiyor.
sallamayla olmaz:
ispat yükünü düzenleyen 6100 sayılı hukuk muhakemeleri kanunu'nun (hmk) 190. maddesi
ispat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.

bir şey vaat ettiğinde " hangi kaynakla?" sorusu sorulan kemal'in en büyük vaadi. ak saray'ı kapattığınızda oluşan bütçe, sigara içmeyen bir insanın sigara içiyormuş gibi davranıp her gün 1 paket sigara parasını kenara koyması gibi olacak. kemal sanki sarayda oturuyor gibi o bütçeyi her ay belli yerlere aktaracak. aktaracağı yerleri de göreceğiz. bugün ekrem'in yaptıklarının üstünü kapatıp "ekrem 3 yıldır çalışmıyor" algısını aptal seçmeninin kafasına yerleştirmeye çalışan kişi bunu da engellemek isteyecektir. kemal'in söylediklerine bakılırsa bunların hepsi birer vaat. başa geldiğinde onun en büyük muhalifi ben olacağım için bunları gerçekleştirecek mi bakacağım. ittifak'ın olmadığı 2018'de oy oranı 52-53 olan erdoğan gençlerin beynini bulandırıp muharrem vb. piyonlarla gençlerin oylarını çaladursun diğer taraftan da kendi biatçı kitlesine komik vaatler veriyor çünkü vaat kalmadı. 5 yıl önce "uçacağız" diyen kişi şu anda bayraktar ve togg üzerinden milliyetçi küçük bir kesime yaranma derdinde. kemal ise çalınan paraları, 20 yılda hiç edilen yetimin hakkını kovalama derdinde. bu vaadi bakalım nelere yol açacak? o paranın sahiplerinin, o paraları korumak için neler yapacağını hepimiz göreceğiz.

ak-itoğlu itler ayda kazandıkları 30-40 bin liranın ellerinden alınmaması için trollük, itoğlu itlik yapmaya devam ededursunlar. kemal'in ben ve benim gibiler bu vaat için takipçisi olacağız. birebir görüşmemde de ona bunu temmuz ayında soracağım. hep birlikte bakıp göreceğiz neler olacak.

arkadaşlar keşke öyle bir para olsa da kılıçdaroğlu gidip söke söke alsa *)

yurtdışında adalet hakdan yanı mı sermayeden yana mı

halka detay verip kafasını karıştırmak istemiyor olabilirler ama seçime sayılı günler kala mevzular açık mikrofon programına falan katılsa da kemal bey’e sorsalar.

hazinenin ödeme garantisinde olan sözleşmelerin tamamının uluslararası bankalardan alınan kredilerle yapılmış olması nedeniyle tahkime ilişkin londra mahkemeleri yetkiliyken hangi yöntemle başvuru yapılabilir ve bu paralar geri ödenir bunu izah etse keşke.

dünyada örneği var mıdır , tam olarak usulüne uygun olmayan durumlar nelerdir bunları partinin hukukçu bir üyesiyle çıkıp anlatmalı.

böyle kuru kuruya olmuyor. ben imzalan protokolü okudum ve orada da devleti zarara uğratılan falan diye yuvarlak ifadeler kullanarak net bir yöntem belirlenmemiş.

cem uzan da aynı şeyleri söylüyor ama adamın kendi tezini nasıl savunduğunu dinleseniz inanırsınız o kadar yükselerek anlatıyor.

ülkenin resmen içini boşalttı adamlar birileri çıkmış ispat diyor. sayıştay da kol gibi dosyalar duruyor. ankara'da sadece melih gökçek neler götürdü bunuda mı görmezler.

ben cumhurbaşkanımın beyanlarını esas alırım. ispata falan gerek yok, cumhurbaşkanımın beyanları esastır;

asgari ücreti, çay ve simit parametresi ile hesaplarım;



türkiye ekonomisi bitik, ekonominin sorumlusu benim;



he sonra bakarım, günlük saray harcaması 7 milyon tl diye haberler var ama itibardan tasarruf olmaz.

itibardan tasarruf yapılmaz. çay ve simidimi yerim. çünkü bana reva görülen budur.

hükümetin destekçilerinin sessiz kalması gerektiğini bilmesi gereken bir başlıktır.

çünkü muhalefetin de isteği bu durumun yargıya taşınmasıdır. bir cengaver çıksa da "bay kemal cumhurbaşkanına hakaret ediyor, iftira atıyor desin" bu olayı da yargıya taşısa diye yanıp tutuşuyorlar.

418 milyar dolar'ın çok büyük para olduğunu düşünenlere ise şu hesabı sunuyorum.

asgari ücret brüt 10.000, net 8500 tl.
yani asgari ücret alan birisi devlete her ay 1.500 lira veriyor.
20 milyon çalışanın bir ayda devlete ödediği para da 30 milyar tl yani 1,5 milyar dolar.
bu da bir yılda 18 milyar dolar, 20 yılda 360 milyar dolar eder.

şimdi de gidip bir araştırın bakalım ülkede çalışan kaç kişi var ve bunların kaç tanesi asgari ücrete çalışıyor?

kesmediyse kdv, ötv, mtv, öiv adı altında alınan vergilerin miktarlarını da biraz hesapla, sonra gel, tekrar konuşalım.

sımdi 418 milyar dolar yerine alacaği seyi gosterirdim ama cogu erkegin dudaginda ucuk cikarken hanım kisiler alt dudagini isirabilir.

arkadaslar oyle kanun vs bilmem lakin bir is icin sozlesme imzalanmişsa o parayı nah* alırsın, uluslararasi alanda kan çekerler senden ve sıringa falan kullanmadan tulumbayla cekerler biraz gercekci olalim.

neyse cikip ayni savurganlığı yapmayacagim bu sayede 418 milyar dolar kâr edecegim derse inandırıci olabilir ama dedigim gibi 418 milyar doları naaah alır geriye.

bide 418 milyar dolar nedir kalem kalem soylemesi lazim yoksa boş sıkıyor demektir.