kılıçdaroğlu'nun gecesi 6000 euro olan odada kalması

beni gercekten şaşırtan durum. hani israf düzeni falan diyorlar ya, bu düzeni değiştireceğiz gibisinden cümleler kuranlar emin olun bugünkü iktidardan pek bir farkı yok.
ön edit: bana troll diyenin anasına avradına söverim. ciddiyim söverim. troll mroll değilim ben.
e: bazı arkadaşlar sarayın günlük masrafı ile karşılaştırmış. tamam, mesele şu ki ikisi de israf ikisi de müsriflik. bir arkadaş aşağıda aman sakın lüks yaşamayın tarzında beyanda bulunmus. kendi parası ile yaşarsa bizi zaten ilgilendirmez. benim bildiğim kadarı ile kılıçdaroğlu'nun başka bir mesleği yok. hazineden alınan parayla hangi parti olursa olsun bu milletin parasıdır. eğer günlük 6000 euro olan odada kalıyorlarsa demek ki para fazla gelmiş. unutmayın, israf her türlü israf. geçtiğimiz aylarda finlandiya başkanı sanna marin'e 300 euro'luk kahvaltı için sorusturma açıldı, fin halkı protesto etti. bizde adamlar sarayda kalıyor gecesi 20 asgari ücret olan odada kalıyor ve hala aranızda savunanlar var. ne olur israfın her türlü karşısında durun.
edit2: tabii ki de beraber yatmadım, ama birazcık görsel zekanızı kullanırsanız şişli'de başka böyle bir otel olmadığını ve odanın birebir aynı olduğunu görebilirsiniz. partinin kasasını dolduran da halktır bu arada.
edit3: arkadaşlar hiçbiri benim babamın oğlu değil, kimseyi savunduğum yok. eğer adamın oraya verecek parası varsa zaten kimse bir şey demez. ben de demiyorum. meseleyi doğru okuyun lütfen.
edit 4: bizim halkımıza sömürülmek gerçekten müstehak. cidden. mevcut iktidardan sonra gelenler pek de farklı olmayacaktır. hep afrika ülkelerine derdim bunlar resmen sömürülmek istiyor diye, aynısı bizim ülke için geçerli. adam gelmiş sarayda milyonlar götürülüyor yazmış. yanlışı daha büyük bir yanlışla savunmak aptallıktır.

misafir edilmiştir*.

(bkz: hazine yardımı)

partilere aktarılan hazine yardımı diye bir şey var bildin mi? bu bütçe dahilinde istediği yerde kalabilir kaldı ki büyük otellerin kurumlara verdiği fiyatları bilseniz aklınız durur.

en azından vergilerimizle 1000 odalı sarayda yaşamıyor buna da şükür. sonuçta keçinin olmadığı yerde koyuna abdurrahman çelebi denir.

durumumuz bu tam olarak.

buraya da mı *ktroller gelmiş dedirten durum. gelenektir, yazalım, sarayın bir günlük elektrik masrafı değildir, evet.

(bkz: sarayın bir günlük masrafı)

kendisi devlet memuru değil, parti ya da kendi karşılamıştır. israf mıdır? evet. bunu da chp'liler kendi içinde sorgulasın.

yanlis bir davranisi elestirirken ortaya cikan ama onların da böyle böyle yapması savını öne süren geri zekalilari gördüğümüz başlık.

maalesef yanlışlar yanlışlarla kapatılmaz.
kemal bey e gelince de sasirmadim şahsen. kendisi iktidar olamamış rte dir. şaşırmıyorum, secim vakti yer sofrasında soğan ekmek yersin kim takar awk.

lüks yaşamayın sakın, günah.
olur da bir gün ulan dünya fani ölüp gideceğiz bir kere şuraya harcayayım da kalayım derseniz
cehennemde cumhurbaşkanı hurilerle keyfederken full hd izleyerek yanarsınız.

aman siz ekmek yiyin. özel yapım krokanlara değmeyin.
aman siz kötü arabalar sürün, fırsat verilse agzınınızın suyu akarak o bineceğiniz araçları kötüleyin.

aynen arkadaşlar siz bunlara layıksınız.
uludağ arkaplanı koyup ekrana bakın yazın da eve şişme havuz koyar şu an fly-inndeyim vuhuu çeşme taaaymms falan dersiniz artık.
napalım kader kısmet.
evet. kader ve kısmet.
el ele ırzımıza geçen ikizler.

siyasilerin hemen hemen hepsi böyledir. o yüzden, asla televizyonlarda çok fazla gördüğüm partilere oy vermemeyi düşünüyorum.

yahu iktidar yapınca yerden yere vurup, muhalefet yapınca nasıl savunmaya geçiyorsunuz olm? sarayın günlük tuvalet masrafı bile değildir o ayrı. saraya ayrı buraya ayrı kızın.

iktidar direk vergilerimizi hiç ederken, bay kemal şuan için direk bize saplamamıştır. ama yarınki iktidarını özetlemiş olabilir. israf düzeninin bitmesini bekliyorken, yanlışa yanlış diyemeyen sözde muhalifler olduğu sürece bize semer vuran çok olur.

not: girdilerime bakmadan troll diyenin kalbini kırarım.

tek çare hard kapitalizm.

başta tartışılması gereken partilere tonlarca devlet bütçesinden ödenek ayrılması.
bana göre hiçbir partiye zırnık verilmemeli, kendi ideolojime uygun olsun yahut olmasın.
benim veya senin deodorant aldığında verdiğin özel tüketim vergisiyle sokakta, arkası koca koca hoparlörlü arabalarla bangır bangır propaganda yapılması zerre mantıklı gelmiyor ve her seçim müziği duyduğumda derin sorgulamaya başlıyorum, niye? neden seçmenler oy kullanmak için dandik bir müziğe ihtiyaç duysunlar?

beraber mi yattın ? nereden bildin orada yattığını ?

orada kalmış olsa bile parası devletten değil olsa olsa partinin kasasından çıkmıştır.

kendi ağzıyla ne de güzel söylüyor başka bir işi yok bildiğim kadarıyla diye. alışkın adamlar 2 maaş 3 maaş hatta 5 maaş alanlara napsın, bünyeye ters geliyor..

gelinen noktada kemal kılıçdaroğlunu savunsam ve " rte de saraylarda yaşıyor " desem bu sömürü düzenini kabul etmiş oluyorum. yani başa kim gelirse gelsin eğer benden biriyse ülkeyi istediği gibi kullanabilir. aksine eğer kemal kılıçdaroğlunu savunmayıp "hem öyle böyle diyor hemde kendisi israf yapıyor" desem bu seferde iktidarın israflarına temelli göz yumduğum için içten pazarlıklı bir çomar oluyorum.
ben vatandaş olarak kendimi çok yalnız hissediyorum.

devlete mi fatura etmiş? ya da siyasi nüfuzundan faydalanmak için kendisine ücretsiz mi kiralanmış? yani kısacası ortada bir yolsuzluk var mı? eğer öyleyse sonuna kadar eleştirelim. kendi cebinden ya da parti kasasından ödeniyorsa yapılan eleştiriler boştur.

türkiye'deki sömürü düzeni 20 yıldır olan bir şey değil. bu düzen adnan menderes zamanından beri böyle. halktan görünüp, kendisine "milletin adamı" deyip, halkı söğüşlemek dönemimize özgü bir şey değil. eleştirdiğin adam saraylarda yaşıyor günlük on milyonlarca liralık harcamalar yapıyor evet, çıkıp senin bir otelin kral dairesinde video çekmenin neresi demokratlık, halkçılık? ne oldu o evinin mutfağında önünde çayla yaptığın açıklamalara? halkçı imajına bir anda ters düşmek bu kadar mı kolay? sağcıların başlatıp en ileri seviyeye taşıdığı talanı, yağmayı, çökmeyi kendi eline meşru kılarsan senin adamların da yer, öbürleri de yer.

"diğeri de saraylarda yaşıyor, milyonları götürüyor" diyerek karşı argüman sunan kim varsa gerçekten geri zekalıdır, sömürülmeyi, soyulmayı sonuna kadar hak ediyordur.

arkadaşlar bir insanın lüks yaşaması sizin için neden bu kadar problem? neden siyasetçilerin hep sefalet içerisinde yaşaması gerektiğini düşünüyorsunuz? parası varsa isterse 500 milyonluk evde kalsın mesele bunu halkın parasıyla mı yapıyor yoksa kendi ekonomisinde mi gerçekleştiriyor ben buna bakarım. ülkedeki halkın adamı imajı zorunluluğu siyasiler üzerinde o kadar baskı oluşturuyor ki aynı cinselliğin bastırıldığı yerde gizli kapaklı çok daha beter işlerin dönmesi gibi burada da arka planda torpiller, rüşvetler almış başını gidiyor.

konuya dönersem kılıçdaroğlu'nun böyle bir para vererek odada kaldığını düşünmüyorum muhtemelen hotel sahibince o gece konuk edildi. yoksa aynı şehirde kendi evi ve ofisi varken arka planda beyaz duvar koymak için neden otel tutsun adam?

baştan söyleyelim kemal kılıçdaroğlu'nun bu manevrası eğer doğruysa her zamanki gibi hava ayarını yapıyor demektir.
tıpış tıpış gidip oy kullanacaksınız söylemi, atletle poz vermesi, gel bakalım muharrem demesi v.b. o kadar çok abuk sabuk manevrası var ki.
ancak başlık chp'li olmayan beni bile artık kızdıran yaklaşımdır.
kılıçdaroğlu'nun trolleri ifşa etmesi nasıl koyduysa saldıracak yer arayıp bulamayanlar yakalayabildiklerini düşündüğü her açığı gündemine alır olmuşlar.
bu adam iktidarda da bizim mi haberimiz yok mesela?
gel kardeş şunu konuşalım;
32 kuruş olan elektriğin halka 206 kuruşa satılması
beğenmedin mi? tamam gel şunu konuşalım;
doğalgazda kademeli fatura dönemi
o da olmadı mı;
akaryakıta gelen zam adedi nasıl mesela?
beğenmediysen;
geçici sığınmacı meselesi ilgini çeker mi?
bunlar bir solukta aklıma geliverenler.
ancak sen kapının önünü bir süpür de başkasına sonra ayar vermeye çalış.
tabii o pislik süpürmeyle biterse.

(bkz: lan bırak)