"pusulanın hep kuzeyi gösteren ibresi gibi, bir erkeğin suçlayan parmağı da daima bir kadını gösterir her zaman. bunu hiç unutma meryem… seninle benim gibi kadınlara hayatta yalnızca bir, tek bir marifet gereklidir, o da zaten okulda öğretilmez. o da tahammül. sabretmek. katlanmak. sahip olduğumuz tek şey bu yeteneğimizdir. bir erkeğin kalbi fesat, habis bir şeydir meryem. bir ananın rahmine hiç benzemez. kanamaz, sana yer açmak için genişlemez…" bin muhteşem güneş - khaled hosseini.

savaşın yıkıntıları arasında kalmış hayatların, yok olan umutların anlatıldığı; sadece kadın olduğu için ne kadar çaresiz olunabileceğini çok akıcı bir dille anlatan kitabı okurken afganistan’da kadınların uymaları gereken kuralları da öğreniyoruz.

...evinizden dışarı çıkmayacaksınız. dışarıya çıkarsanız yanınızda mutlaka bir mahrem erkek akrabanız bulunacak. sokakta tek başına yakalanan kadın dövülecek ve evine gönderilecek.

her ne şart olursa olsun asla yüzünüzü göstermeyecekseniz. burka'yla örtüneceksiniz. aksi halde şiddetle kırbaçlanacaksınız.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

erkeklerle göz göze gelmeyeceksiniz. uluorta gülmeyeceksiniz. gülenler kırbaçlanacaktır.

tırnaklarınızı boyamayacaksınız, boyarsanız bir parmağınız kesilecek.

sizinle konuşulmadan konuşmayacaksınız.

şu hadisi bilen erkek sayısı o kadar az ki...
kadınlara iyi bir şekilde davranın. hanımını döven, allah'a ve resulüne asi olur. kıyamette onun hasmı ben olurum” - hz. muhammed (sav).
devamını gör...
geçenlerde bitirmeye yüz tutan romanımdan*, şahsımın dahi hastası olduğu bir benzetme bırakayım efendim;

••
"yavru serçeler yuvalarından düşüp de tekrar yuvaya konmayınca; ilk birkaç gün sessizleşir, yemek yemez, uyku uyumaz olurlar. kalplerindeki yeri dolmaz boşluğu kendi dillerince böyle çıkarırlar dışarı. ya ölürler, ya da hırçınlaşırlar. her türlüsünün sonu ölümdür. günümüzdeki birçok çocuk da, tıpkı bu serçeler gibi olmaya başladı. kendi dillerince yaralarını gösteriyorlar ancak biz anlamıyor, yargılıyoruz. daha sonra ise ortaya çıkan "şey" için onu, bunu, şunu suçluyoruz."
••

bu benzetmeyi nasıl yaptım, ben de bilmiyorum. zira henüz zihinsel olarak yerli yerince tespitler yapabilecek konumda olduğumu düşünmüyorum ama yapmışım işte. işin garip yanı gerçekten de doğru olması. birçok çocuk bu şekilde elimizden kayıp gidiyor. kimse onu anlamadığı için, dilini bilen olmadığı için...
devamını gör...
''bazı kimselerin ölümle savaşı daha yirmisinde başlar; birçokları da yağı bitmiş lambalar gibi, sessiz yavaş, ecelleriyle sönerler.''

kör baykuş
devamını gör...
"kader dediğimiz şey, dar bir yerde sürekli yönünü değiştirerek dönüp duran bir kum fırtınasına benzer. sen de, ondan kurtulmak için ayağını bastığın yeri değiştirirsin.”
sahilde kafka, haruki murakami
devamını gör...
hayali olmayan insan çoktan ölmüş ve öldüğünün farkında olmayan insana benzer.


tarık tufan/ kaybolan/
devamını gör...
tee ne zaman okunan bir fantastik kitaptaki, kahramanımız kapkaranlık bir mağarada el fenerini açınca, karanlığın uçuşan yarasalar gibi mağaranın ücra kısımlarına kaçışmasına benzetilmesi.
devamını gör...
"gülümseme birdenbire yüzünde bir meyve gibi çürüyüverdi."

haritada bir nokta
sait faik abasıyanık
devamını gör...
pirinç sarısı, zerdeçal püresinde ve safranla pişirilmiş pirinçte görünen o sarı, kadife çiçeğine has o turuncu ton, puslu bir gün batımının çayırlar üzerinde bıraktığı donuk portakal rengi, kına kırmızısı, tutku çiçeği kızılı, kurumuş kan kırmızısı, çamur kızılı: güneş ışığının gündüzleri çevreyi bezediği tüm tonlara rastlamak mümkündü köyde.

anlatış | ursula k. le guin
devamını gör...
görev dağdan ağır, ölüm tüyden hafif.

zaman çarkı.
devamını gör...
"ne yapalım, adam çene ishali resmen. hiç susmadı."

kılavuzun pusulası ~ oğuz yılmaz
devamını gör...
dönüşte uğradığım italya, tam bir put kuyusu.
nuri pakdil - batı notları

not: aynı görüşte olmasam da şahane bitirmiş kitabı. aferin.
devamını gör...
bu nasıl bir şey, biliyor musun? ırmağın içinde bir kaya vardır ve su sanki o kaya orada değilmiş gibi iki yanından akıp geçer. sen bayan katie ile konuşurken öteki çocuklar da tıpkı öyle davrandı."

cam kemik hastası ana karakterin, anaokuluna vücut destekleriyle gittiği bir günden.

cam çocuk - jodi picoult

diğerlerinden farklı olmayı ve bu farklılıkla aralarına dahil olamamayı anlatan, her duruma uyarlanabilecek bir benzetme.
devamını gör...

iknâ etmek ötekini sömürgeleştirme çabasıdır.


jose saramago
devamını gör...
"gün senden ışık alsa da bir renge bürünse
ay secde edip çehrene, yerlerde sürünse"
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"kitaplarda geçen mükemmel benzetmeler" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim