komşuda pişer bize de düşer paradoksu
başlık "dıbırış" tarafından 17.04.2021 17:27 tarihinde açılmıştır.
1.
evet paradoks bence
şöyle ki ;
genel anlamda; kendisinin pek de katkısı olmadığı halde, bulunulan ortamdan fayda sağlamak olarak kullanılan atasözüdür.
atasözleri genellikle erdemli olmayı, kötü şeyleri yapmayı engellemeyi sağlamak için zaman içinde türemişlerdir.
fakat bu atasözü(belki de deyiştir) bir gariptir.
çünkü müslümanlıktaki önemli düstürlardan birisi olan "komşusu açken tok yatmamak" tan beslenmektedir.
bu atasözü de resmen kulağımıza şunu fısıldıyor;
"yav hacım, yandaki teyze senin muhtaç olduğunu biliyor, sana kıyamaz. pişirdiği yemeklerinden sana da verir. hem zaten bak mis gibi koktu"
buraya kadar sorun yok gibi gözükebilir. neticede paylaşmak da erdemdir.
ancak, bu paylaşmayı sadece tek yönlü algılattığı ve hatta, geçenlerde arkadaşlarından 500'er lira toplayarak fransaya tatile gidebileceğini düşünen kızcağızımızın örneğinde de olduğu gibi; yardımlaşma kültürünün yerine "yav ben neden çalışayım, millet bana verir ben de geçinir giderim" algısına yol açmıştır.
sadece nesnel olarak da değil.
islamın yanlış anlaşılıyor, yanlış yaşanıyor yada aktarılamıyor olmasının, ve dolayısıyla da her sene aptala anlatır gibi anlatılan sakızın orucu bozup bozmadığı konularına hakim hacı hoca tayfasının bu kadar hortlamasının temelinde bu yatmakta kanaatimce.
bilgi paylaşımında bile karşılaşılan durumdur, "ben niye okuyup da anlamak için kendimi yoracağım, bir başkası okusun anlasın ben de ondan nemalanır, ondan aldığım bilgiyle de sağda solda kendim okumuş gibi satarım" düşüncesinin bu kadar yaygınlaşması maalesef ki ülkenin her anlamda geri kalmasını, okumanın ve yeni şeyler öğrenme isteğinin köreltilmesine yol açmıştır.
ne acıdır.
batsın cahilliğimiz.
şöyle ki ;
genel anlamda; kendisinin pek de katkısı olmadığı halde, bulunulan ortamdan fayda sağlamak olarak kullanılan atasözüdür.
atasözleri genellikle erdemli olmayı, kötü şeyleri yapmayı engellemeyi sağlamak için zaman içinde türemişlerdir.
fakat bu atasözü(belki de deyiştir) bir gariptir.
çünkü müslümanlıktaki önemli düstürlardan birisi olan "komşusu açken tok yatmamak" tan beslenmektedir.
bu atasözü de resmen kulağımıza şunu fısıldıyor;
"yav hacım, yandaki teyze senin muhtaç olduğunu biliyor, sana kıyamaz. pişirdiği yemeklerinden sana da verir. hem zaten bak mis gibi koktu"
buraya kadar sorun yok gibi gözükebilir. neticede paylaşmak da erdemdir.
ancak, bu paylaşmayı sadece tek yönlü algılattığı ve hatta, geçenlerde arkadaşlarından 500'er lira toplayarak fransaya tatile gidebileceğini düşünen kızcağızımızın örneğinde de olduğu gibi; yardımlaşma kültürünün yerine "yav ben neden çalışayım, millet bana verir ben de geçinir giderim" algısına yol açmıştır.
sadece nesnel olarak da değil.
islamın yanlış anlaşılıyor, yanlış yaşanıyor yada aktarılamıyor olmasının, ve dolayısıyla da her sene aptala anlatır gibi anlatılan sakızın orucu bozup bozmadığı konularına hakim hacı hoca tayfasının bu kadar hortlamasının temelinde bu yatmakta kanaatimce.
bilgi paylaşımında bile karşılaşılan durumdur, "ben niye okuyup da anlamak için kendimi yoracağım, bir başkası okusun anlasın ben de ondan nemalanır, ondan aldığım bilgiyle de sağda solda kendim okumuş gibi satarım" düşüncesinin bu kadar yaygınlaşması maalesef ki ülkenin her anlamda geri kalmasını, okumanın ve yeni şeyler öğrenme isteğinin köreltilmesine yol açmıştır.
ne acıdır.
batsın cahilliğimiz.
devamını gör...