1.
çok küçük ölçeklerde bakıldığında, uzay - zaman dokusunda görülen dalgalanmalar.
uzay boşluğu, bir anda ortaya çıkıp bir anda yok olan ve adına sanal parçacıklar dediğimiz parçacıklarla dolu. bunlar ortaya çıkarken, evrenin kendisinden enerji alırlar ve birbirlerini yok edecek bir parçacık - anti parçacık çifti şeklinde oluşurlar. yok olurken, aldıkları enerjiyi de geri verirler. bu parçacık çiftleri bir anda patlayıp yok olan sabun köpüklerine benzetildiğinden, bu doku kuantum köpüğü olarak adlandırılır. gözlemler de bu yapının çok büyük bir olasılıkla doğru olduğunu destekler.
uzay boşluğu, bir anda ortaya çıkıp bir anda yok olan ve adına sanal parçacıklar dediğimiz parçacıklarla dolu. bunlar ortaya çıkarken, evrenin kendisinden enerji alırlar ve birbirlerini yok edecek bir parçacık - anti parçacık çifti şeklinde oluşurlar. yok olurken, aldıkları enerjiyi de geri verirler. bu parçacık çiftleri bir anda patlayıp yok olan sabun köpüklerine benzetildiğinden, bu doku kuantum köpüğü olarak adlandırılır. gözlemler de bu yapının çok büyük bir olasılıkla doğru olduğunu destekler.
devamını gör...
2.
evrenin planck ölçeğindeki yapısı. 1955'tejohn archibald wheeler'ın öne sürdüğü bir teoriydi bu.
teoriye göre evren, çok yakından (yani kuantumsal boyutlardan) bakıldığında pürüzsüz değil, aksine dalgalanan bir yapıda. bu ve fantastik görünen tüm diğer teorileri tetiklemiş olan şeyin, kuantum mekaniği ile genel görelilik teorisini uzlaştırma çabası olduğunun altını da bir kez daha çizeyim bu vesileyle.
fikir şu; planck ölçeği kadar küçük bir ölçeğe kadar inip bakabilsek görecektik ki evrenin dokusu sürekli olarak bir kaynama hâlinde. burada bildiğimiz kaynama olayından bahsetmiyorum, hareketlilik anlamında almanız gerek bu kelimeyi. bu kaynama eylemi sırasında sürekli olarak sanal parçacıklar ortaya çıkıp kaybolabilir, mikro ölçekli kara delikler oluşabilir ve solucan deliği adlı yapılar oluşup kısa sürede yok olabilirler. yani nedensellik mikro ölçekte zaman zaman bozulabilir.
bunların ne önemi var diye sorabiliriz haklı olarak. örneğin bu şekilde oluşan solucan delikleri varsa ve bunlar yeterli enerjiyle desteklenirse daha büyük ölçekli solucan deliklerine dönüşebilirler. bu da zaman yolculuğu gibi bazı teorik olayları mümkün kılabilir ama tabii ki şu ana dek böyle bir şey görmedik çünkü matematiksel olarak bu dediğim mümkün olsa da bu cisimlerin nerji gereksinimleri fazlasıyla yüksek. dolayısıyla bunun böyle yerel olarak bir anda sağlanabilmesi şu an için mümkün değil.
döngüsel kuantum kütle çekim teorisinin ve sicim teorisinin köpük teorisini desteklediğini de ekleyeyim bu noktada. holografik evren ilkesinin de bu teoriyle ortak çalışacak yönleri var.
böyle bir yapıyı doğrudan gözlemleyebilecek teknolojiye sahip değiliz ama bunun olası dolaylı etkileri araştırılıyor.
teoriye göre evren, çok yakından (yani kuantumsal boyutlardan) bakıldığında pürüzsüz değil, aksine dalgalanan bir yapıda. bu ve fantastik görünen tüm diğer teorileri tetiklemiş olan şeyin, kuantum mekaniği ile genel görelilik teorisini uzlaştırma çabası olduğunun altını da bir kez daha çizeyim bu vesileyle.
fikir şu; planck ölçeği kadar küçük bir ölçeğe kadar inip bakabilsek görecektik ki evrenin dokusu sürekli olarak bir kaynama hâlinde. burada bildiğimiz kaynama olayından bahsetmiyorum, hareketlilik anlamında almanız gerek bu kelimeyi. bu kaynama eylemi sırasında sürekli olarak sanal parçacıklar ortaya çıkıp kaybolabilir, mikro ölçekli kara delikler oluşabilir ve solucan deliği adlı yapılar oluşup kısa sürede yok olabilirler. yani nedensellik mikro ölçekte zaman zaman bozulabilir.
bunların ne önemi var diye sorabiliriz haklı olarak. örneğin bu şekilde oluşan solucan delikleri varsa ve bunlar yeterli enerjiyle desteklenirse daha büyük ölçekli solucan deliklerine dönüşebilirler. bu da zaman yolculuğu gibi bazı teorik olayları mümkün kılabilir ama tabii ki şu ana dek böyle bir şey görmedik çünkü matematiksel olarak bu dediğim mümkün olsa da bu cisimlerin nerji gereksinimleri fazlasıyla yüksek. dolayısıyla bunun böyle yerel olarak bir anda sağlanabilmesi şu an için mümkün değil.
döngüsel kuantum kütle çekim teorisinin ve sicim teorisinin köpük teorisini desteklediğini de ekleyeyim bu noktada. holografik evren ilkesinin de bu teoriyle ortak çalışacak yönleri var.
böyle bir yapıyı doğrudan gözlemleyebilecek teknolojiye sahip değiliz ama bunun olası dolaylı etkileri araştırılıyor.
devamını gör...