#netflix filmleri
drama / romantik / yerli
5.3 / 10
puan ver

öne çıkanlar | diğer yorumlar

netflix'in yeni türk film projesi. filmin yönetmenlik koltuğunda erdem tepegöz otururken senaryosunu erdi ışık kaleme alıyor. başrollerinde funda eryiğit ve alperen duymaz'ın bulunacağı öğrenilen filmin türünün ise dram olacağı açıklandı
devamını gör...
öncelikle şunu söylemeliyim, ben bu filmi gerçekten bekledim. yani fragmanı gördüm, ne güzel hikâye, dedim. iyi ki sinemaya falan çekmemişler, parama ağlardım.

film 4/10.
görüntü yönetmeni uzaktan eğitimle yönetmen olmuş sanırım. kadraja oturmayan sahneler, 90'lardan beri kullanılmayan açılar, renkler desen asla çalışılmamış...

yönetmenin de çişi varmış bence. bu acele neden? bizim komşu teyzelere versem senaryoyu, daha ballandıra ballandıra, böyle daha heyecanlı, daha detaylı anlatır. kurgu ve hangi kurgu? öğrencilere mi çektirdiniz filmi be adam?

spoiler başlıyor..
işte bi kitap var, gösterelim onu. tanışsınlar. evvet süper, bi ayak üstü seviştir kavgadan sonra. harika. şimdi kocası aydınlansın, bi cinayet koy...evvet! funda, tren geçecek şimdi, sen orda dur. kestik! bravo arkadaşlar, harikaydınız.

funda eryiğit film boyunca derin dekolteyle gezip,sevişme sahnesinde bir yerim görünecek diye kıvrandı. o role o kadın zaten olmamış. sıfır duyguyla oynadı.
mehmet gündür senaryoyu çekimden bir gün önce almış kadar iyiydi. o kadar yani.

oturmayan bir ton parça, cevapsız sorular, filler sahneler, kötü oyunculuk, eh senaryo, allah'ım neydi günahım kurgu, yazık olmuş hikaye. ben çok üzüldüm, siz de üzülün.
devamını gör...
netflix yapımı türk filmi.
hayatım boyunca izlediğin en saçma filmlerden bir tanesi. 10 üzerinden -10 (eksi 10) ancak verilir bu filme.

spoiler vermeyi seven biri değilim ama mecburen biraz konuyu anlatacağım.

filmde, bir yayınevinin sahibi ve karısı var. kadın, yayınevine gelen kitapları inceliyor ve basılmasına karar veriyor (neden bu kadın inceliyor onu bilmiyoruz) kendisi ayrıca bir butik işletiyor. bir gün yayınevine "kül" isimli bir kitap geliyor ve kadın kitabı okumaya başlıyor.

kitap ist'da bir semtte geçiyor. kadın, evli bir marangozla aşk yaşıyor, pastanede çay içiyorlar, kuleye çıkıyorlar, adamın dövmelerinden ve tutkulu sevişmelerden bahsediyor. sonra bu marangoz parçası, kadının kız kardeşi ile yatıyor. kadın bunu öğrenince de kadını gebertiyor.

bizim başrol kadınımız ise kitabı okuyunca bu aslan parçası marangoza şıppadanak aşık oluyor. kadının bahsettiği semte gidiyor. bi de ne görsün? harbiden öyle bir pastane var, kule var, marangoz dükkanı var ve bizim muhterem marangoz var.
kadın şaşıyor kalıyor ve marangoza aşık oluyor..

gelelim saçmalığa. abla kitapta marangoz öyle mükemmel falan anlatılmamış ki adamın nesine aşık oldun? adam kadını kızkardeşi ile aldatıp onu öldürüyor, belki gerçek olmayabilir ama kitaba göre adam aşık olunacak tip değil.

kadın pastane ve kulenin gerçek olmasına öyle şaşırıyor ki anlatamam. şaşılacak ne var bunda? ben bir kitap yazsam, mekanları gerçek olacak şekilde yazamaz mıyım? kitapta kanatlı pegasus 'dan bahsetmemiş ki. gayet normal sıradan mekanlardan bahsetmiş.

diğer saçmalık, öğreniyoruz ki marangoz zorla evlendirilmiş ama eşine bir gün bile adamlık etmemiş (bu kitapta bahsedilmiyor, adam kendi söylüyor)
peki tüm kadınlara soruyorum asıl mağdur olan kim? kadın zorla evlendirilmiş, bir yuvam olsun demiş ama sırf o. pu olmadığı için filmde bahsedilip geçilmiş. bizim o. pu kadın ise başrol olmuş. asıl mağdur olan o kadın işte. o istemez mi mutlu mesut bir yuva. kadının ne günahı var?

bir diğer saçmalık, kitabı yazan kadın kitabın sonunda öldürldüğünü söylüyor. bizim başrol buna da şaşıyor kalıyor. ölmüş kadın nasıl kitap yazsın ki? ablacım hani mesela ölmeden önce yazmış olabilir mi. belki öleceğini tahmin ediyordu, belki kendi intihar etti. ölmeden önce de öldürüldüm diye yazdı geçti.

sonuç olarak evli bir erkekle ilişki yaşayan evli bir kadın yüceltilmiş. eşine güzel bir hayat yaşatmaya çalışan ve hatta karısının onu aldattığını öğrendiğinde dahi onu kapı dışarı etmeyen koca "işkolik ve tutkusuz" olarak yansıtılmış. zorbalık yapan, gerçek karısına 1 gün kocalık yapmayan, karısını aldatan, 2 kız kardeşi aynı anda idare eden ve hatta kadını öldüren marangoz ise "güzel sevişen beyfendi" olarak gösterişmiş.

ben sizin ahlak anlayışınızın içine edeyim.
devamını gör...
konusu gayet ilgi çekici bir film. fantastik görseller ve çöl sarısının kullanıldığı balat semti de çok güzel renk katmış. oturmayan, filmi sevmeme engel olan bir şeyler var. yok yok klişe kavga seansında sevişmeleri değil, yok kötü oyunculuklar da değil. uzatmayayım bu yokları, sırtını yasladığı tüm klişeleri alalım bir kenara. sanırım en çok rahatsız olduğum şey film ilerlerken karakterlerin tekrar tekrar baştan yazılıyormuş gibi başka başka rollere bürünmeleri oldu. şimdi bir ufak da spoiler gireceğim.


sanırım bende bir sorun var filmin sonunu şöyle anlamak istedim; ilk sahnede ki turuncu sakallı abimiz artık kendinden yazmayacağını ve yeni bir şeyler deneyeceğini söylüyor. filmin sonunda kül kitabının lansmanını yapmakta. bende şöyle düşündüm; başrol karakterimiz olan kızın okuyacağını biliyor zaten. çünkü ilk hep o okur eşinin de kadeh kaldırırken söylediği gibi. ve bulduğu ıncıklı cıncıklı, bir kısmı doğru olan gizemli abimizi ve onun kapali olan evli kalmak istemedigi eşini ve duyguyu ve finalde ufak gerçek dışı değişikliklerle, bakalım başrol kızımız okuduğunda nasıl tepkiler verecek peşine düşecek mi bana ekmek çıkacak mı zihniyetiyle ativeriyor bombayı kucaklarına. atlamadan turuncu abinin sevgilisi de gayet işin içinde. o bakıştan ben onu anladım. yazarı olarak konuşma yaptığı kısımda bahsettiği kül kitabı bizim derin dekolte başrol kızımızın başından geçenleri anlatıyor. bunu da şöyle anlıyoruz; trenin önüne atlayip ölerek başka yazarlara başka karakterlere selam çaktım falan diyor turuncu abi. ve biz kızı ve çocuğunu tren geçerken uğurluyoruz.


velhasıl kelam, izlerken sıkılmadım. bir mana aradım ama onu da bulamadım.
5.1/10

ps: mehmet günsür' ün oynadığı her filmde mana arıyorum ama bulamıyorum.
devamını gör...
basrollerde funda eryigit, alperen duymaz ve mehmet günsür'ün yer aldigi, nur sürer gibi oyuncunun topu topu iki sahnede ayıp olmasın diye gösterildiği netflix yapımı film.

senaryo eğer daha farklı işlenseydi çok daha iyi sonuçlar alınabilecek filmdi. havada kalan olaylar, alel acele konuyu bağlama çabası, hiçbir şeyin yerine oturmuyor oluşu, mehmet günsür'ün hatır için oynamış gibi oyunculuğu derken maalesef göz kanatan bir iş çıkmış ortaya. 3/10
devamını gör...
ben filmi, farklı farklı zamanlarda, alperen duymaz, mehmet günsür ve funda eryiğit'ten şöyle güzel bir film izlesem diye düşünürken izledim. daha doğrusu farklı zamnlarda aklıma geldi oyunculuklarını tartmak. şansa bakın ki ben bu düşüncemi, uzunca bir süre eyleme dökemeden bu üçlü bir araya geldi ve bu filmi yaptılar. filmdeki uyumları şahane ve güzel bir oyunculuk seyrediyorsunuz. özellikle alperen duymaz; oynamamış adeta yaşamış.

taze bir netflix filmi. 2024 yapımı.

filmi, çıkar çıkmaz izledim. dolayısıyla hayli uzun zaman olmuş izleyeli ama tanımını yapmayı unutmuşum... çünkü o dönem, burada değildim. * filmi izleme sebebime gelince... reklamlar... evet evet yanlış duymadınız, reklamlarını görüp izlemeye karar verdim. hani vardır öyle; reklamlarda görüp şunu bi izleyeyim de, reklamları merak uyandırıp durmasın düşüncesi.

böyle de düşündüm tabi ama aslında reklamları yüzünden filmin klasmanından çok fazla şey bekledim. ne bileyim, fragmanda yer alan sarı ipek elbise, satene dönüşmemeliydi mesela... ipekle sateni ayırt edebiliyor musunuz? dokunmanız lazım ama bazı noktalarda yarışıyor.
her neyse. izleyince klası sarsılan bir film oldu benim için... imitasyon markalar, kullanıcısının üzerinde emanet ve pespaye duran elbiseler, ayakkabılar hatta çantalar... son sahneye doğru başrol hanım, duşa girecekken yatakta yer alan çanta ise resmen gözümü tırmaladı örneğin... imitasyonun da imitasyonu olabilir mi ya? oluyormuş. hem de izleyici karşısına çıkabilecek bir yapımda... biz biliyoruz da, yapım şirketi neden böyle ucuza kaçmış, onu çözemedim.
tüm bunlar filmin inandırıcılık katsayısını benim gözümde düşüren detaylardı. detaylar, bazen asıl olaydan önemli olabiliyor. hiç öyle bakmayın.

sonra konu. konu olarak hayli hoş, merak uyandıran bir konu seçilmiş fakat izleyiciye sunuşta sorunlar vardı. çok fazla sorunlar...

tamam, güzel bi butik ve heyecana kapılıp o aynayı, oraya yaptırdın. oldu mu? hayır. olmadı madem daha detaylandır, hikâyeyi oradan yürüt. kısa kesmişler. hemen sadede gelmek istemişler.

sonra pazar yeri meselesi... türkiye'nin neresinde katlı pazar var, sorarım size?..
olsa olsa pasaj olur ama o da değildi. yahu burası tunus mu, fas mı, cezayir mi? alıp bir senaryoyu, olduğu gibi türkiye'ye uyarlayıp detaylarına kafa mı yormadınız, ne yaptınız? çok saçmaydı...

sonra başrolün formaliteden evli olduğu kadın... nece konuşuyor o, anlayan var mı? kürt desen kürt değil. arap desen, o da yok.
ne alaka yani.
ayrıca öyle evlilik mi kaldı? çıkın şu kafalardan. kaçıncı yüzyılda olduğumuzu da geçtim, senaryoya abukluk katacağız derken batırmak bu olsa gerek. senarist, ne anlatıyorsun allah aşkına, karar ver.


filmle ilgili hoşuma giden tek detay, bunu çoğu netflix dizi / filminde görmek mümkün, aldatan kadın teması... çünkü genelde erkekler aldatır ve filmler hep bu noktadan akar... bilinmeyen bir şey üzerine kafa yorulmaz hiç. bence netflix bir şey deniyor ama ne?, dedirtecek türden medenice verilmiş bir alt metindi bu, filmde, bana göre... adam aldatıldığını fark ettiği an, en züppe insan bile olsa bunu, hayat memat meselesi yapar, filmlerde buna alışkınız ancak öyle olmamış. adam olayı araştırırken titizlikle ele aldı:

eşini neyin buna ittiğini, psikolojik durumunu detaylandırdı. belki kitapla ilgili efsunlu duruma şahitlik etmeseydi, yine aynı şiddet ve baskıyı görebilirdik de, bilmiyorum. filmlerden alışık olmadığımız şey ve netflix, genel anlamda yapıyor bunu...

filmin sonuna gelecek olursak biraz arafta kalmış, bağlanmamış diyebiliriz.
ben anlamamış olabilir miyim?
peki, anlamak için filmi yeniden izler miyim?
sanmıyorum.


filmi tavsiye edip etmediğime gelecek olursak, ben önermem ama merakınızı gidermek için izleyebilirsiniz. çünkü oyunculuklar, senaryonun, kurgunun ve yapımın eksikliklerinin çok çok ötesinde... ancak görsel olarak benim gözümü kanattığının da tekraren altını çizmeliyim.*
devamını gör...
funda eryiğit'i beğendiğim için izleyeyim dedim, başladığım işi bitirmek gibi bir huyum olduğu için bitirdim de maalesef. maalesef diyorum çünkü, konusunun altyapısı zayıf hatta yok. vermek istediği duyguları izleyiciye aktaramamış vasat bir film bence. böyle bi tutku hissettirecek gibi oluyor, sonrasında 'şaka yahu şaka, ne tutkusu' der gibi arada bırakıyor. intikam duygusunu aktarmak istemiş o da olmamış. güzel bir kadın başrole gizemli bir erkek karakter iliştirip istanbul'a bulanarak sunulan filmsi.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"kül (film)" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim