#ödüllü filmler
ingilizce adıyla signs of life olarak da bilinen, werner herzog'un hem yazıp hem de yönettiği, aynı zamanda da prodüksiyonunu üstlendiği, genel hatlarında achim von arnim'in "der tolle ınvalide auf dem fort ratonneau" adlı hikayesi temel alınan 1968 batı almanya yapımı savaş temalı drama filmidir. yapımın konusu özetle şöyledir: 2. dünya savaşı sürerken aralarından biri olan stroszek yaralanınca, üç asker savaştan çekilir ve arkadaşları iyileşene kadar yunanistan'a ait olan kos adası'ndaki bir sahil kasabasında bulunan bir hisarı gözetmeleri için görevlendirilirler. buradaki hareketsizlik/olaysızlık ve maruz kaldıkları izolasyon onları hiç de iyi etkilemeyecektir. iki tane önemli ödül alan yapım, herzog'un ilk uzun metrajlı filmi olmakla birlikte ticari bakımdan ve eleştirel övgüler bazında başarıya ulaşan ilk ürünü olmuştur.
*berlin enternasyonal film festivali (1968) - özel ödül: gümüş ayı ödülü [werner herzog]
*alman film ödülleri (1968) - olağanüstü uzun metrajlı film gümüş ödülü
*alman film ödülleri (1968) - olağanüstü uzun metrajlı film gümüş ödülü
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "pinkshinyultratambourine" tarafından 10.01.2025 23:39 tarihinde açılmıştır.
1.
yönetmen koltuğunda werner herzog bulunan, 1968 yılında vizyona girmiş, her sahnesini hipnoz olmuş gibi izlediğim, keşke renkli bir versiyonunu izleyebilseydim diye iç geçirdiğim, beni biraz etkilemiş bir film lebenszeichen...
konusuyla başlayalım... bir film uyarlaması olan lebenszeichen üç farklı alman askerinin, ikinci dünya savaşı en kanlı çatışmalara sahne olurken savaştan uzakta bir yerlerde sıkılmasıyla başlıyor... kendileri sessiz, sakin, en ufak bir aksiyonun olmadığı yunan adasında adeta mahsur kalmış gibi hissediyorlar...
buraya neden geldiklerini anlatıyor film başlarda, yaralanmışlar ve dinlenebilmeleri için buraya göndermişler onları... onlar da sıkıntıdan köydeki antik dönem yazıtlarını okuyarak, havai fişek yaparak, insanlarla bir şekilde diyalog kurmaya çalışarak yaşamaya çalışıyorlar ama olmuyor, bir yerde içlerinden birisi yavaş yavaş kafayı yemeye başlıyor... sonrası mı? ben anlatmayacağım, izlemek lazım.
film yunan adalarındaki farklı milliyetteki insanların ne kadar kardeşçe yaşadığından tutun, alman askerlerinin anavatanlarından bu kadar uzakta, sıcak kanlı, nazik, tatlı insanların arasında ne kadar soğuk ve mutsuz hissettiğini çarpıyor gözümüze...
o manzaralar yok mu, aah, beni kendimden geçirdi... o güzel manzaralar, insanlar, ağaçlar, kuşlar, kediler... bir yunan adası belgeseli gibiydi, bayıldım...
çok güzeldi, tekrar ve tekrar izleyeceğim bu filmi.
konusuyla başlayalım... bir film uyarlaması olan lebenszeichen üç farklı alman askerinin, ikinci dünya savaşı en kanlı çatışmalara sahne olurken savaştan uzakta bir yerlerde sıkılmasıyla başlıyor... kendileri sessiz, sakin, en ufak bir aksiyonun olmadığı yunan adasında adeta mahsur kalmış gibi hissediyorlar...
buraya neden geldiklerini anlatıyor film başlarda, yaralanmışlar ve dinlenebilmeleri için buraya göndermişler onları... onlar da sıkıntıdan köydeki antik dönem yazıtlarını okuyarak, havai fişek yaparak, insanlarla bir şekilde diyalog kurmaya çalışarak yaşamaya çalışıyorlar ama olmuyor, bir yerde içlerinden birisi yavaş yavaş kafayı yemeye başlıyor... sonrası mı? ben anlatmayacağım, izlemek lazım.
film yunan adalarındaki farklı milliyetteki insanların ne kadar kardeşçe yaşadığından tutun, alman askerlerinin anavatanlarından bu kadar uzakta, sıcak kanlı, nazik, tatlı insanların arasında ne kadar soğuk ve mutsuz hissettiğini çarpıyor gözümüze...
o manzaralar yok mu, aah, beni kendimden geçirdi... o güzel manzaralar, insanlar, ağaçlar, kuşlar, kediler... bir yunan adası belgeseli gibiydi, bayıldım...
çok güzeldi, tekrar ve tekrar izleyeceğim bu filmi.
devamını gör...