lie to me (dizi)

bir süre ismini hatırlayamadığım için izleyemediğim, daha sonra adını hatırlayınca bir iki anındaki kadar keyif almadığım dizidir. keyif almama sebebim birtakım şeyleri çok büyüterek hayal etmemesi. izleyecek arkadaşlar büyük beklentiler içine girmezse keyifle ve minik bir tebessümmle izleyebilirler.

polisiye olaylar içine beden dilinin yerleştirildiği, başrol kaynaklı ingiliz ukalalığının sherlock holmes havasında verilmeye çalışıldığı, durup dururken bitirilen, devamı gelse de izlesek dediğim enfes bir dizidir.

başladığım fakat bir türlü bitiremediğim polisiye bir dizi. bitirememin başlıca sebebi benden kaynaklı bu arada, yoksa dizi gerçekten çok güzel.

genelde polisiye türü yapımlarda gördüğümüz başlıca tema nedir? oldukça zeki olan, günümüz normlarından farklı bir karaktere sahip, 'düzen'e uymayan dedektiflerin birtakım ipuçlarından yola çıkarak olayları çözmesi. bu dizide ise farklı bir konsept görüyoruz: psikoloji eğitimi almış bir profesör olan dr. cal lightman karakterinin sorguladığı kişilerin beden dillerinden ve mimiklerinden yola çıkarak yalan söyleyip söylemediklerini anlaması ve bu yolla olayları çözmesi. kurduğu özel şirketinde beraber çalıştığı ekibiyle beraber yapıyor bu çözme işini. aslına bakarsınız bir değil iki olay çözülüyor aslında her bölüm, bölümlerde olaylar eş zamanlı olarak ilerliyor ve her olayda farklı bir ekip rol alıyor genelde. öyle çok enteresan, insanın asla aklına gelmeyecek türden olaylar olmuyor dizide fakat lightman karakteri (özellikle de bu karakteri oynayan tim rothun oyunculuk performansı) olayların çözülme şekli, dizinin bu sırada karşıdaki insanın beden dilini çözümleme konusunda verdiği bilgiler diziyi izleten esas faktörler. dizide lightman karakteri dışında başka karakterler de yer alıyor fakat sürekli doğruyu söyleyen loker karakteri hariç diğer karakterlerin o kadar da ilgi çekici yanları yok bence. (en azından benim geldiğim kısma kadar.) dizi birçok polisiye dizisi gibi sürükleyici, üstelik genel polisiye dizilerinin aksine (çoğu polisiye dizisinin izlerken keyifli vakit geçirmek dışında ekstradan bir olayı yok sonuçta) insanlarla iletişim diline dair yeni bilgiler ve farklı bir bakış açısı kazandırdığı için öğretici bir dizi diyebilirim.

özetle eğer polisiye izlemek istiyorsanız fakat klişe polisiye yapımlardan sıkıldıysanız güzel bir tercih. eğer bu diziyi sevdiyseniz hannibal lecter dizisini de önerebilirim. hannibal lecter konsept olarak bu dizinin birebir aynısı değil fakat bu diziyi sevdiyseniz onu da sevebileceğinizi düşünüyorum

dizide oldukça çevirmen hatası var örneğin ilk bölümün 3:32 dakikasında beliren mikro ifade 'küçümseme ' olarak çevrilmiş ancak bu yanlış. doğru ifade 'tiksinme'. küçümseme ifadesi yanağın tek taraflı kalkmasıdır. resmi bir platformda olmadığı sürece iyi çevirisi olan bir versoyunu olmayacak ve iyi bir çeviri versiyonu olmadığı sürece de not alıp izlenmesini tavsiye etmiyorum arada çevirmenlerden kaynaklı hatalar oluyor yanlış sonuçlar elde edersiniz.

başladım bitirmedim bir yıldan fazla oldu. şimdi başlığı görünce hatırladım. niye bitiremedim. böyle bir dizi daha vardı the mentalist ordaki başrol polis in ukalalığı insanı rahatsız etmiyordu . bu dizide pek bana geçmedi başrol ve oyunculuğu.
bir de tamam beden dili vs hareketler ama bilimsel bir geçerliliği yokmuş çoğunun.

csi polisiye cinayet kanıt kayıp dizileri farklı senaryolar furyasını olayını başlatmıştı. bu dizi de de illa aman aman olaya bak diye kasma kurgu olaylar olmaya başladı. ta hindistan dan başlıyor olay falan. insanı yoruyor bu senaryolar karakterle etkileşim kuramıyor insan. o duygu geçmiyor izleyiciye.

bir de diziler ilerlerken senaryo ilerlesin yer kaplasın diye karakterlerin aileleri de işin içine girer hep. bu dizi de bu komple sorunlu. başrol erkek polis in eski eşi ve bir kızı vardı galiba.
ekibin kadın polisi var evli olan onun da kocası aldatiyor. hatta kimse bunu o kadına demiyor.
kadın da beden dili vs uzmanı ama anlamıyor güya farkında değil.

ekibe yeni dahil olan polis kız kendiliğinden beden dili uzmanı yetenekli falan ama o güzelim kız da saçma sapan bir aşk yaşamaya başladı.
hatırladıklarım bunlar valla izleyemedim bir süre sonra.

bir de tipik amerikan ahlak polisciligi vardır dizilerde. polisler iyidir aslında avukatlar kötüdür suçlular, polisler saygılıdır. bu da çok zorlama dizide.

yüz ifadelerinden duyguları, yalanları anlayabilen, bunu yapabilmek için yıllarca çalışıp didinmiş dr. lightman ve yardımcılarının -ki bir tanesi (oyyşş) o yeteneğe doğuştan sahip- memlekette açığa çıkarılmadık yalan bırakmadığı dizi filmidir.

henüz ilk sezonu bitirmemiş olmakla beraber house md. 'ye birebir benzettiğim dizi.
dr. house = dr. lightman

her bölümde en az 2 ayrı olayları vardı. dr. house iş alırken hep işten kaytarmaya bakarken, hasta beğenmezken dr. lightman müşterileri önceden elemeden geçmiş olsa gerek ki lightman'a gelen eli boş dönmüyor. ileriki sezonlarda ne olur bilmiyorum (bilmek istemiyorum) ama insan az seçici olur, her gelene tamam demez. müşterilerde de yüz yok; "manitam beni seviyor mu?" diye lightman'a mı gelinir lan? siz de az üsturuplu olun.

neyse,
iyi hoş diziydi.

çok şey öğrenebilirsiniz diziden beden dili ve mimikler konusunda. bir süre sonra herkesin yüzüne bakıp mimik analizi yapmaya başlıyorsunuz. keyifli ve akıcı bir dizi.