#netflix filmleri
2022 netflix yapımı film. aynı adlı romandan uyarlanan filmde başarılı bir kadının geçmişinde bir travmasıyla yüzleşmek zorunda kalması anlatılır.
yönetmen:
mike barker
oyuncular:
mila kunis
chiara aurelia
finn wittrock
connie britton
scoot mcnairy
justine lupe
dalmar abuzeid
mike barker
oyuncular:
mila kunis
chiara aurelia
finn wittrock
connie britton
scoot mcnairy
justine lupe
dalmar abuzeid
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "ölmedim ama hafif sürünüyorum" tarafından 17.10.2022 19:38 tarihinde açılmıştır.
1.
orijinal adı luckiest girl alive olan, jessica knoll'un aynı adlı romanından uyarlanıp mike barker tarafından yönetilen 2022 yapımı netflix filmidir.
ani, ortalama kentli bir amerikalı kadındır. içindeki potansiyeli tam olarak ortaya koyamadığı bir departmanında çalışsa da iyi bir işi, ihtiyacı kadar hırsı ve evlilik arifesinde olduğu ideal bir eş adayı vardır. her şey yolunda gibi görünüyordur ama bazı sorunları vardır ve bunların ucu, biraz eskilere kadar gider.
ani, geçmişte görece elit çocukların gittiği bir kolejde sevgilisi ve onun erkek arkadaşları tarafından tecavüze uğramıştır. bu olayla yeniden yüzleşmesini gerektiren durumlar ortaya çıkar.
öncelikle tecavüz mağdurlarıyla ilgili izlediğim filmlerde çok rastladığımız, bu travmayı atlatarak kendini iyileştirebilmiş ve bunu bir nevi başarı hikayesine bile dönüştürebilmiş kadın tiplemelerinden hoşlanmadığım kadar bunu sakıncalı da bulduğumu söylemeliyim.
bu güçlü kadın profillerinin hepsi, aslında birer erkekleşmiş kadınlar. yani düşmanı olduğu anlayışla mücadele ederken ona benzeyen, onun yöntemlerini kullanmayıı benimsemiş tiplemeler.
güç, neden herkeste aranan ve olması gereken bir ön koşul? güçsüz olanları, mücadelesini veremedikleri bir kader mi bekliyor? onlar, zayıflıklarının haklı bedellerini mi ödemeliler?
bir kadının güçlü olmasını gerektiren koşullar da taciz ve tecavüz kadar onu
üreten toplumların utancıyken külfetini ve kefaretini neden hep kadın ödemek zorunda? hepsinden önemlisi kadın, neden bu mücadelede hep tek başına? sözde demokrasiler adı altında içinde yaşadığımız orman kanunlarının itirafı mı, yoksa başarı hikayelerine dönüşemeyip bir kitap veya filme konu olamayanların mı?
film bu yönüyle, biraz klişelere takılıp geleneksel çözümsüzlüğün içinde debeleniyor. ancak bu gibi travmaları daha iyi anlamamıza yardımcı şeyler de söylüyor.
bir tecavüz vakasında mağdur, sadece uzun süreli ruh sağlığını kaybetmiyor. basit bir okul soruşturmasından yasal takip süreçlerine, birileri tarafından konuya tutulan her projeksiyonda bu olayı, tekrar tekrar yaşıyor. kendisi dışında en yakınları bile bir tecavüz mağduriyeti sahasında fişlenmek istemiyor.
sadece toksik erkeklik değil, varlıklı üst sınıfın ayrıcalıklı özel olma duygusu, bu konularda her zaman bir alt sınıfı potansiyel kurban konumunda öncelikli görüyor.
filmde de söylendiği gibi tecavüze uğramak; bırakın ruhsal hasarlarını, yasal süreçte ortaya koymanız gerekenler yüzünden, ekonomik olarak da ev kiralarından pahalı.
tecavüzün bireye etkileri ve sonuçları açısından başarılı ancak meseleye konumlanışı, ele alışı ve bakış açısı yönüyle eksikleri olsa da izlenmeye değer bir film.
ani, ortalama kentli bir amerikalı kadındır. içindeki potansiyeli tam olarak ortaya koyamadığı bir departmanında çalışsa da iyi bir işi, ihtiyacı kadar hırsı ve evlilik arifesinde olduğu ideal bir eş adayı vardır. her şey yolunda gibi görünüyordur ama bazı sorunları vardır ve bunların ucu, biraz eskilere kadar gider.
ani, geçmişte görece elit çocukların gittiği bir kolejde sevgilisi ve onun erkek arkadaşları tarafından tecavüze uğramıştır. bu olayla yeniden yüzleşmesini gerektiren durumlar ortaya çıkar.
öncelikle tecavüz mağdurlarıyla ilgili izlediğim filmlerde çok rastladığımız, bu travmayı atlatarak kendini iyileştirebilmiş ve bunu bir nevi başarı hikayesine bile dönüştürebilmiş kadın tiplemelerinden hoşlanmadığım kadar bunu sakıncalı da bulduğumu söylemeliyim.
bu güçlü kadın profillerinin hepsi, aslında birer erkekleşmiş kadınlar. yani düşmanı olduğu anlayışla mücadele ederken ona benzeyen, onun yöntemlerini kullanmayıı benimsemiş tiplemeler.
güç, neden herkeste aranan ve olması gereken bir ön koşul? güçsüz olanları, mücadelesini veremedikleri bir kader mi bekliyor? onlar, zayıflıklarının haklı bedellerini mi ödemeliler?
bir kadının güçlü olmasını gerektiren koşullar da taciz ve tecavüz kadar onu
üreten toplumların utancıyken külfetini ve kefaretini neden hep kadın ödemek zorunda? hepsinden önemlisi kadın, neden bu mücadelede hep tek başına? sözde demokrasiler adı altında içinde yaşadığımız orman kanunlarının itirafı mı, yoksa başarı hikayelerine dönüşemeyip bir kitap veya filme konu olamayanların mı?
film bu yönüyle, biraz klişelere takılıp geleneksel çözümsüzlüğün içinde debeleniyor. ancak bu gibi travmaları daha iyi anlamamıza yardımcı şeyler de söylüyor.
bir tecavüz vakasında mağdur, sadece uzun süreli ruh sağlığını kaybetmiyor. basit bir okul soruşturmasından yasal takip süreçlerine, birileri tarafından konuya tutulan her projeksiyonda bu olayı, tekrar tekrar yaşıyor. kendisi dışında en yakınları bile bir tecavüz mağduriyeti sahasında fişlenmek istemiyor.
sadece toksik erkeklik değil, varlıklı üst sınıfın ayrıcalıklı özel olma duygusu, bu konularda her zaman bir alt sınıfı potansiyel kurban konumunda öncelikli görüyor.
filmde de söylendiği gibi tecavüze uğramak; bırakın ruhsal hasarlarını, yasal süreçte ortaya koymanız gerekenler yüzünden, ekonomik olarak da ev kiralarından pahalı.
tecavüzün bireye etkileri ve sonuçları açısından başarılı ancak meseleye konumlanışı, ele alışı ve bakış açısı yönüyle eksikleri olsa da izlenmeye değer bir film.
devamını gör...