roman / gençlik
7.7 / 10
puan ver

öne çıkanlar | diğer yorumlar

richard bach'ın "jonathan" isimli, özgürlüğü arayan bir martının hikayesini anlattığı kitabıdır. diğer martılar gibi yemeyi, içmeyi değil uçmayı seven, gerektiğinde yalnız kalarak öğrenen bir martının hayat hikayesi paylaşılmaktadır.*
devamını gör...
richard bach isminde bir yazarın dünyaya bıraktığı mirastır. ayrıca (bkz: indigo)'nun bu isimde yaptığı aşırı konsept bir albümü vardır. jonathan'ın mentalitesi ile yazılmış şarkı sözlerine sahiptir, tavsiye edilir ki bu kitabı da türkiye'de meşhur eden albümdür diyebilirim.
devamını gör...
richard bach'ın yazdığı martı kitabının ana kahramanıdır. cehaletini kıran, özgür olmayı başaran, başarısızlıklarına rağmen pes etmeyen sıra dışı bir kuştur. içimizde yaşayan gerçek martı jonathanlara!

indigo karşıyaka'nın alübümüne de konu olmuştur.
devamını gör...
çoğu insana bir şeyler öğreten umut aşılayan inanılmaz kitaptır.

bu kitabı size okumanızı nasihat eden veya okumanızı öneren birini unutamazsınız bence ayrıca hangi yaşta okursanız farklı keyif alırsınız öyle bir eserdir.

ayrıca indigo adlı rap sanatçısının albümünün ismidir ve dinlenmesi gerekir çünkü kitapla ilintili çok tatlı bir albümdür.
devamını gör...
bir kuşu özgür olduğuna ikna edebilmek niye dünyanın en zor işi?

richard bach, martı metaforu ile aslında tam olarak insanları ve düşünce yapılarını özetlemiştir. martılar uçar ve bizim gözümüzde özgür varlıklardır. fakat ya özgür olduklarının farkında değillerse? ya dünyaya gelmelerinin tek nedeninin yemek bulup günlük hayatı kurtarmak olduğunu düşünüyorlarsa?

gerçi biz insanların da bundan farklı kalır yanı yoktur belki de. sabahattin ali'nin de dediği gibi; insan dünyaya sadece yemek, içmek, koynuna birini alıp yatmak için gelmiş olamazdı. daha büyük ve insanca bir sebep lazımdı. martılar gibi ana amacımız ''yaşamak'' iken tek yaptığımız günü kurtarmak olmamalı. büyük çoğunluğu toplum tarafından çizilmiş sınırlarımızdan çıkabileceğimiz, daha insancıl sebeplere ihtiyacımız var.

ben inanıyorum ki, birçok insanın içinde aslında bir martı jonathan yatıyor. çünkü biliyorum, o kişiler hayatı sorguluyor, sadece yemek, içmek için dünyaya gelmediğimizi iyi biliyor. mağara alegorisi'ndeki gibi, gölgeleri gerçeklik sanmayı bırakıp mağaradan çıkarak güneşin aydınlattığı gerçekliğe ulaşmamız ve özgürleşmemiz gerektiğini düşünüyor.
devamını gör...
okurken ben ne okuyorum diye kendinize sorduğunuz bittiğinde ise kitabı hayatınıza uydurarak bir an hatalarınızı ,farklılıklarınızı sevdiğiniz bundan güç aldığınız alanı yaratan bir kitap. çocuk masalı gibi tadı vardır.
devamını gör...
“bir kuşu özgür olduğuna ikna edebilmek niye dünyanın en zor işi?"

pek çok distopyanın ana fikrinin en güzel ifade bulmuş hali diyebiliriz. etçil olan martılar insanların attığı karbonhidrat ağırlıklı besinlerle ya da ölü balıklarla beslenmeye başlıyor . yolcu gemilerini ve balıkçı teknelerini takip ederek yalnızca karınlarını doyurup tek düze bir yaşam içinde döngülerini tamamlıyor. oysa böyle bir yaşam şekli hiçbir martının doğasında yok.bu durumu bir martı fark edene kadar her şey böyle sürüp gidiyor. mükemmel bir metaforun etrafında, uzatmadan yoğun ve çarpıcı bir kurguyla devam eden kitap okuyucuya kendinin hangi martı olduğunu sorgulatıyor.

martı jonathan içinde bulunduğu topluluğa uyum sağlayamıyor çünkü bu yapay bir ortam. sezgisel olarak doğruya kendi için en uyguna (ona dayatılan en uygunun dışına) gitmek istiyor. ayıplanıyor, dışlanıyor, cezalandırılıyor hatta onu yeteri kadar tecrit edebilmek için martıların onunla iletişime geçtikleri an başlarına aynı şey geleceği uyarısı yapılıyor. metinlerarası karşılaştırma yapmak gerekirse biz, 1984, fahreneit 451, cesur yeni dünya gibi eserlerde anlatılan kabus senaryolarıyla birebir örtüşüyor. tek tipleştirme, doğal ihtiyaçlarımız dışında olup bizi yöneten alışkanlıklar, kontrol altında tutulma, farklılığa tahammülsüzlük hatta buna kesin olarak izin vermeme vb. pek çok mekanizmayı gözler önüne seriyor. bunu yaparken bazen büyülü bir ortamda gibi hissettirebiliyor. bulunduğumuz fiziki sınırları aşma, düşünsel boyuta erme gibi durumlara değiniliyor. sözcüklerle ya da sayılarla çizdiğimiz sınırların sunni olduğu, mükemmelliğin sınırları olmadığı bu şekilde anlatılıyor. bir taraftan da kararlılık ve yumuşaklığın aynı anda olduğunda gerçek güce ulaşıldığına değiniliyor. martıların uçuş denemelerinde sertlik ve güç kavramlarının karıştırılmaması gerektiğini gözler önüne seriliyor. bu tarz kavramları ince çizgiler birbirinden ayırıyor ve çoğu zaman da bu sınır aşıldığından karıştırılıyor. disiplinin, sert ve hoşgörüsüz tavırlarla sağlanacağı; cesaretin sadece korkusuzluk olduğu yanılgısı gibi. oysa gerçek disiplin; esneklik,güç vekararlılıktır. cesaret ise o anki sınırlarını bilmektir. bu ince çizgiler martı jonathan tarafından etkili bir biçimde aktarılıyor.

kitapta bu tarz kavramlar irdelenirken önyargı ve koşulsuz kabul gibi konular da eleştiriliyor. örneğin martılar gece uçmaz kuralı gibi. topluluktaki bütün martılar bu kuralı sorgulamadan kabul ediyor, bir martı hariç. oysa bu tarz kuralların kullanışlılığı ve gerekliliği tartışmalıdır fakat diğer martılar farkındalıktan uzak olduğu için bunun ayırdında bile değillerdir. sorgulayan bir martı bunu açığa çıkardığında ise şiddetle karşı çıkmaktadırlar. çünkü konfor alanından çıkacaklar ve sorunlarla baş etmek zorunda kalacaklardır. rahatlarını bozmaya gelemezler ama ömürleri böyle tükenir gider. işte bu konfor alanından çıkmama yüzünden bir kuşa özgür olduğunu anlatmak dünyanın en zor şeyidir belki de.
devamını gör...
o bir kurbağa! o bir uçak! o bir kuş! o superma...
o bir kuş doğru cevap. o bir martı.
özgürlüğü göklerde gören, ne kadar yükseğe uçacağı hakkında limit kabul etmeyen bir martı.
ilkokulda okuduğum bu kitabı indirimde görünce hemen tekrar satın aldım. yer etmişti zihnimde ve şu anki halimle tekrar okumak istedim.
bu kitap, hedef ile ilgili. ulaşmak istediğin yerle, kendini yıllar sonra görmek istediğin yer ile ilgili.
kendine hedef koyan birisi, hedefe ulaşınca ne yapar?
koyduğum hedef beni tatmin etti mi?
daha önce yapılmamış olan bir şey hedef olarak konabilir mi?
bir ilk olmak ne demek?
imkansız diye bir şey var mıdır?
bir martı ne yapabilir ki?

zaman yolcuğu mesela. ben şok...

bu soruların cevabı var bu kitapta.
bana sorarsanız cevabım hazır.
hayatımın herhangi bir anında martı jonathan livingston olmak isterim.
vesselam.
devamını gör...
tanıdık fikirler, tanıdık meseleler.
özgür olmak, birey olabilmek temel olarak anlatılıyor kitapta.
bence öyle olağanüstü bir anlatısı yok. hatta olay örgüsü daha iyi kurgulanabilirmiş.
mesela o uçuş sahnelerini ben kafamda çok iyi canlandıramadım. hayal gücüm yetmemiştir belki.
martılar arasındaki olaylar daha ilgi çekecek tarza anlatılabilirmiş.
sanırım meşhur olmasından beklentiyi yüksek tuttum.

yine de verilen mesajlar çok net.
zinciri kırmak, aykırı olmayı kabullenmek kolay mı?

spoiler vermek istemem ama kitabın ilerleyen bölümleri nedense çok tanıdık geldi, gülümsetti hatta.

birey-tebaa-toplum ilişkisinin minik bir özeti gibi bu kitap.
son kısımda yazarın bir notu var, bence kıymetli. yazar kendi kitabını değerlendirmiş.

beni en çok etkileyen kısımlardan biri*:
"... dostluğumuz zaman ve mekânla sınırlıysa, zamanı ve mekânı aştığımız an, kardeşliğimizin bitmesi gerekir. zaman ve mekan kavramını aştığımıza göre istediğimiz an görüşebileceğimizi hiç düşünmüyor musun?"

not: bu başlıktaki diğer tanımlar kıymetli, onlarla birlikte değerlendirin kitabı. bakmayın siz benim laflarıma.*
devamını gör...
çevrenizdeki bazı insanların, sizin başarabileceğiniz şeyleri engellemek için ellerinden geleni yaparlar. martı jonathan, sizin yaşadığınız durumu nasıl aşabileceğinizi anlatan bir kitap. her şeye rağmen hayallerinin peşinden gitmeyi, vaz geçmemeyi, kendini kanıtlamayı öğretiyor. eğer motiveye ihtiyacınız varsa kesinlikle okunması gereken bir kitap.
devamını gör...
"jonathan livingston seagull" richard bach tarafından yazılmış bir novelladır. kitap, bir martı olan jonathan livingston'ın hikayesini anlatır. kitap, özgürlük, kişisel gelişim, cesaret ve başarı gibi konuları ele alır. jonathan livingston, diğer martılar gibi sadece balık avlamakla ilgilenmez, uçmayı ve uçuşun kendisinde bulduğu hazzı keşfetmek ister. ancak diğer martılar, sadece temel ihtiyaçları olan balık avlamaya odaklanırlar ve onun bu davranışını garip karşılarlar.

jonathan, sıradanlıktan kurtulmak için çaba gösterir ve uçuş yeteneğini geliştirir. diğer martıların çoğu, bu yeteneklerine sahip olmalarına rağmen, yalnızca temel ihtiyaçları karşıladıkları için onu anlamazlar ve onun kendilerinden farklı davranmasını reddederler. jonathan, diğer martıların eleştirilerine rağmen, uçuş tekniklerini ve hızını geliştirmeye devam eder ve sonunda uçmanın gerçek anlamını keşfeder.

jonathan, ayrıca, başka bir grupta bulunan martılarla tanışır. bu martılar, uçmayı sevdikleri için bir araya gelmişlerdir ve jonathan, onların hayatında büyük bir rol oynar. jonathan, bu grubun bir üyesi olarak, diğer martıların reddettiği fikirleri, sevgiyi, huzuru ve mutluluğu öğrenir. jonathan, ayrıca, diğer martıların kısıtlamalarına takılmadan kendini gerçekleştirme yolunda ilerler.

kitap, kişisel gelişim, cesaret, başarı ve özgürlük gibi konuları ele alır. richard bach, jonathan livingston'ın hikayesi aracılığıyla okuyuculara, hayatta gerçek mutluluğun, diğer insanların kabul ettiği normlara uymak yerine kendilerini gerçekleştirmeye çalışmakla bulunabileceğini öğretir. kitap, ayrıca, insanların sıradanlıkla yetinmemeleri gerektiğini, sıradışı bir şey yapmak istediklerinde cesur olmaları gerektiğini ve diğer insanların eleştirilerine takılmadan kendi tutkularını takip etmeleri gerektiğini vurgular.

sonuç olarak, "jonathan livingston seagull" kişisel gelişim, cesaret ve özgürlük gibi konuları ele alan bir kitaptır. jonathan livingston'ın hikayesi, okuyuculara, kendilerini gerçekleştirmeye çalışırken cesur olmaları ve diğer insanların eleştirilerine takılmadan tutkularını takip etmeleri gerektiğini öğretir.
devamını gör...
''bana gülüyorsunuz çünkü ben farklıyım, ben de size gülüyorum çünkü hepiniz aynısınız''. insanın kendi hedefleriyle farklı olduğunu gösteren çok güzel bir cümle lakin burada farklı olansa jonathan livingston . evet o bi martı. insana ve insanlığa muhteşem mesajlar veren bir martı ama martı jonathan livingston bir ütopyaydı zaten. hepimizin içinde olan bir amacı sadece uçabilmek olduğu alabildiğine özgür bir ütopya.
hepimiz istiyorduk aslında uçmayı özgürce ta eski zamanlardan beri sonra ne oldu da kendi hedeflerimizi, değerlerimizi ve hayata geliş amaçlarımızı unutur olduk. keşke hepimiz martı jonathan livingston olabilsek dedirtiyor kitap neyse ki hala aramızda martı jonathan livingstonlar olduğuna inancım var.
devamını gör...
richard bach imzalı eser olup çocuk bir martının ölme ve yere çakılma pahasına uçmaya duyduğu aşkı anlatır.
kitabın ana fikri; "seni sen yapandan vazgeçme" olarak düşünülebilir.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
richard bach, epsilon yayınlarından çıkan bu novellasında sıradanlığın ötesine geçerek, kendi sınırlarını zorlayan bir martının hikayesini anlatır.
jonathan livingstone bir martıdır ama çok farklı bir martıdır. diğer martıların sadece hayatta kalmakla ilgilendiği bir dünyada, uçmanın mükemmelliğini keşfetme çabasına tutulan bir martıdır. yemez içmez nasıl mükemmel uçabilirim diye çalışır. bu uçma tutkusu, takıntısı onu sürüsünden ayırır sonunda. ancak jonathan abimiz pes etmez, öğrenmeye ve kendini geliştirmeye devam eder.
bu kitabın en etkileyici ana teması kendini gerçekleştirme tutkusudur bence. kitabı okumaya başlayınca siz de yapmak istediklerinizin peşinden gitme tutkusu ile doluyorsunuz. ta ki son bölüme gelene kadar. vazgeçirecek değil son bölüm ama etrafımızdaki insanların zamanla neye dönüşebileceğini gösterdiği için insanı düşünmeye itiyor.
kitabın sevdiğim bir diğer yönü ise sınırların ve engellerin kendi kafamızda olduğunu ortaya sermesi. tabii ki birçok somut engel var hayatta ama bunları aşamama düşüncesi de kafamızda değil midir? her zaman bir yol vardır diye düşünüyorum.
kitabı sesli kitap olarak dinledim. biraz daha dikkatim dağınıktı yani okurken ama yazarın dilini de akıcı buldum açıkçası.
tavsiye edeceğim bir kitaptır.
devamını gör...
"bir kuşu özgür olduğuna ikna edebilmek niye dünyanın en zor işi?"

özgün adı jonathan livingston seagull olan richard bach imzalı kısacık bir kitap; 1970 yılında yayınlanmıştır.
fabl türünde yer alır.

küçük bir martının özgürlük ve uçma sevdasını konu edindiği söylenebilir.
dili oldukça sade olan kitap bize bir martının hayatı ve hayalleri üzerinden mücadeleyi ve en büyük hayalinden vazgeçmemek gerektiğini öğretiyor.

düşsen de, yere çakılsan da, yapamayacağını zannetsen de cesaret etmekten vazgeçmemek ve hayallerinin peşinden gitmenin gerekliliğinden bahsedilen kitap olduğu söylenebilir.

hayallerinden vazgeçersen kendini gerçekleştiremezsin şiarının kitabın vermek istediği en önemli mesaj olduğu açıkça görülmektedir.

pes etmemenin önemi, kendini gerçekleştirmenin ciddi bir iş olması, her ne olursa olsun hayallerin peşinden gitmenin gerekliliği, mücadeleyi elden bırakmamak, kendin olmak, özgürlüğün hayattaki en önemli şeylerden biri olması kitabın önemli konularıydı denilebilir.

martı eğer pes etseydi kendini hiçbir zaman gerçekleştiremeden yaşayacak ve ölecekti, bu da bize hayallerinden asla vazgeçmemek gerektiğini hatırlatıyor.

seni sen yapandan asla vazgeçme mesajı kitabın vermek istediği en önemli mesajdı denilebilir.

mutlaka okunulası bir kitaptır.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
uçmayı yaşamakla bağdaştıran yazarımızın bizlere temelde "sana verilenle yetinme. eğer kendini tanırsan daha fazlası olabilirsin." mesajını verdiği kitabıdır.
diğer taraftan, yapılan eylem olumlu da olsa olumsuz da olsa arka planda sürekli alkışcıların olacağını belirtir. fletcher'ın talihsiz denemesinden sonra martıların bir kısmının onun etrafında toplanıp onu tanrısallaştırmaya çalıştığı sırada kayalıklara çarparak ölmediğine göre bu şeytan olmalı diyenlerin de olduğu toplulukta jonathan “işte yanlış anlaşılmanın sonucu. sana ya tanrı derler, ya da şeytan." diyerek konuyu bizim için özetler. sonrasında da ekler " kin ve
kötülüğü elbette sevemezsin. her martıda gerçek martıyı görmeye çalışmalı, her birinin içindeki iyiyi bulup çıkarmalı ve bunu onlara da göstermelisin. gerçek sevgi budur işte. onu bir kez tattın mı, vazgeçemezsin."
sürüdekilere daha iyilerini yapabileceklerini kanıtlamaya çalışırken kovulmuş ve artık öğretilerini tamamlayıp onların içindeki daha iyiyi gün yüzüne çıkarmada yardım etmek için tekrar geri dönen martımızın, onu aşağılayan hatta kovan "diğerleri" için pes etmemesinin tek sebebi onlara duyduğu sevgidir.

edit: ayrıca bu kitabın önüme çıkmasını sağlayan son singapur vapuruna teşekkürü bir borç bilirim.
çok ısrar edenlere de pdf atabilirim.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"martı jonathan livingston" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim