1.
1769 yılında viyana'da, imparatoriçe maria theresa'nın çalışanı wolfgang von kempelen tarafından 6 ayda yapılan, insan ve masa görünümünde olan sahte bir mekanik satranç otomatı. adı ''the turk'' olan bu otomat rakipleriyle satranç oynarken düşünüyormuş gibi kafasını eğiyor, gözleriyle satranç tahtasını tarıyor, taşları parmaklarıyla kavrayıp hareket ettiriyor, rakiplerinin çoğunluğunu yenebiliyomuş*. türk'ü yapan kişiler nasıl çalıştığını söylemek konusunda çok ketum davrandıklarından herkes sistemini merak ediyor, teoriler üretiyor, gazetelerde yayımlatıyormuş. uzun yıllar sırrı korunan otomat 1837'ye kadar tüm avrupa ve amerikayı gezerek, johann maelzel adlı mühendis-şovmenin kendisini satın almasıyla büyük bir üne kavuşmuş, maelzel'in ölümünün ardından el değiştirmiş. müzeye bağışlanmış ve yapımından 85 yıl sonra yangında yanıp tarihe karışmış.
peki ismi neden türk? kesin bilinmese de dönemin türk kültürünün, hacivat karagöz oyununun avrupa'da ilgi çekmesi ve uzun yıllar türk egemenliği altında yaşamış nüfus dolayısıyla, türk ismini verdikleri düşünülüyor.
ben otomatı ilk kez edgar allan poe'nun, maelzel's chess player adlı öyküsünde gördüm, dikkatimi çekti ve araştırdım, orada kısa çözümlemesi var dileyen alıp okuyabilir. farklı kaynaklarda daha detaylı incelemeler var ama türkçeye bir tanesi çevrilmiş o da satıştan kalkmış.
peki ismi neden türk? kesin bilinmese de dönemin türk kültürünün, hacivat karagöz oyununun avrupa'da ilgi çekmesi ve uzun yıllar türk egemenliği altında yaşamış nüfus dolayısıyla, türk ismini verdikleri düşünülüyor.
ben otomatı ilk kez edgar allan poe'nun, maelzel's chess player adlı öyküsünde gördüm, dikkatimi çekti ve araştırdım, orada kısa çözümlemesi var dileyen alıp okuyabilir. farklı kaynaklarda daha detaylı incelemeler var ama türkçeye bir tanesi çevrilmiş o da satıştan kalkmış.
devamını gör...