1.
bu bir amarthiel ukdesidir.
2007 yılı abd yapımı seri katil gerilim filmi.
bruce a. evans yönetmenliğini yaptığı filmin oyuncu kadrosunda, kevin costner, demi moore, william hurt, dane cook yer alıyor.
bundan sonrası spoi takıntısı olan bünyeler için tehlikelidir.
''
''
filmin en sevdiğim tarafı, katilimizin empati sorunun yanında birde ikinci karakteri olması sanırım.
çift karakter onun ortağı ve yaşam koçu. *
sevişen çiftlerin fotoğrafını, sanatsal bir hale getirip, fotoğraflarını çeken brooks; bir gün perdeleri açık unuttuğunu fark eder.
bir röntgenci ''iş'' esnasında onun fotoğraflarını çeker. bu röntgenci, yapmaması gereken bir şey yapar ve bir seri katili tehdit eder.
''bir dahaki cinayete beni de götür''
işlerin tam olarak boka sardığı yer burası değil; brooks'un kızının, okuldaki bir arkadaşını öldürmesi üzerine soruşturulması. evet mr. brooks için her şey üst üste geliyor.
güzel bir seri katil gerilim filmi. yoklukta gidiyor.
2007 yılı abd yapımı seri katil gerilim filmi.
bruce a. evans yönetmenliğini yaptığı filmin oyuncu kadrosunda, kevin costner, demi moore, william hurt, dane cook yer alıyor.
bundan sonrası spoi takıntısı olan bünyeler için tehlikelidir.
''
''filmin en sevdiğim tarafı, katilimizin empati sorunun yanında birde ikinci karakteri olması sanırım.
çift karakter onun ortağı ve yaşam koçu. *
sevişen çiftlerin fotoğrafını, sanatsal bir hale getirip, fotoğraflarını çeken brooks; bir gün perdeleri açık unuttuğunu fark eder.
bir röntgenci ''iş'' esnasında onun fotoğraflarını çeker. bu röntgenci, yapmaması gereken bir şey yapar ve bir seri katili tehdit eder.
''bir dahaki cinayete beni de götür''
işlerin tam olarak boka sardığı yer burası değil; brooks'un kızının, okuldaki bir arkadaşını öldürmesi üzerine soruşturulması. evet mr. brooks için her şey üst üste geliyor.
güzel bir seri katil gerilim filmi. yoklukta gidiyor.
devamını gör...
2.
başrollerinde kevin costner, william hurt ve demi moore'un oynadığı 2007 yapımı bir suç ve gerilim filmidir.
saygın bir iş adamı olan mr. brooks'un mutlu bir aile hayatı ve büyük bir holdingi vardır. ancak o aynı zamanda marshall adlı ikinci bir kişiliğe sahiptir ve şizofrenik bir seri katildir. işlediği cinayetlerin sayısını kendisi bile unutmuştur ve bilhassa geceleri cinayet işler. gündüzleri ise normal hayatına devam eder. kurbanları ise genelde tanımadığı insanlardır. cinayet emirleri ise onun akıl hocası olan ikinci kişiliğinden gelmektedir. o güne kadar arkasında bir cinayet izi bırakmayan ve kimselere görünmeyen mr. brooks'u bir gün işlediği bir cinayetten sonra ilk defa birisi görür ve peşine dedektifler düşmeye başlar. ancak onu gören adam olan bay smith de tıpkı brooks gibi katil olmaya amaçlayan ve henüz kabuğunu kıramamış bir psikopattır. bu yüzden birlikte takılmaya başlarlar. aynı anda mr. brooks onu takip eden dedektif atwood'u takıntı haline getirecek ve ona kötülük yapanları da ortadan kaldıracaktır. filmin sonu ise beklenmeyen şeylere gebedir.
mr. brooks filmi, kariyeri bir noktaya kadar çok üst düzey seyreden ancak sonradan düşüşe geçen kevin costner'ın en iyi işlerinden birisi hiç şüphesiz. özellikle hasta ve kötü bir karakteri oynamak costner'a çok yakışmış. şizofreninin getirdiği o karmaşık ve geçişlerle dolu ruh halini ve william hurt'ün canlandırdığı ikinci kişiliği marshall ile paslaşmayı da çok ama çok iyi kotarmış. genelde costner'ın oyunculuğunu filmlerde hep tutuk ve durgun bir yapıda görsek de, mr. brooks filminde bu durumdan da tamamen sıyrılmış ve rolün tamamen içine girmiş. filmde marshall karakterini oynayan william hurt'de, kevin costner'ın bu zirve performansına aynı ölçülerde katkı sunup, adeta döktürmüş. demi moore ise hem oyunculuk performansı, hem hikayedeki yeri itibariyle yetersiz ve eğreti durmuş.
filmin ağırlıklı olarak gece ve karanlıkta geçmesi ve kevin costner'ın aşırı soğukkanlı ve rahat tavrı filmin gerilim dozunu hep yüksek seviyede tutmuş. filmin senaryosu ve mr. brooks'un karakter olarak derinliği biraz daha açıklansa ve derinlere inilse daha mı iyi olurdu, emin değilim. sanki bu yönden filmin bir eksiği var. senaryo yönünden ise film tam tadında ve hikayenin bağlanma noktalarında bir eksik yok. benim filmle ilgili gördüğüm en büyük sorun demi moore'un hikayesi. onun dışında sırf kevin costner ve william hurt'ün şahane oyunculukları için bile izlenebilecek güzel bir gerilim bir filmi mr.brooks.
saygın bir iş adamı olan mr. brooks'un mutlu bir aile hayatı ve büyük bir holdingi vardır. ancak o aynı zamanda marshall adlı ikinci bir kişiliğe sahiptir ve şizofrenik bir seri katildir. işlediği cinayetlerin sayısını kendisi bile unutmuştur ve bilhassa geceleri cinayet işler. gündüzleri ise normal hayatına devam eder. kurbanları ise genelde tanımadığı insanlardır. cinayet emirleri ise onun akıl hocası olan ikinci kişiliğinden gelmektedir. o güne kadar arkasında bir cinayet izi bırakmayan ve kimselere görünmeyen mr. brooks'u bir gün işlediği bir cinayetten sonra ilk defa birisi görür ve peşine dedektifler düşmeye başlar. ancak onu gören adam olan bay smith de tıpkı brooks gibi katil olmaya amaçlayan ve henüz kabuğunu kıramamış bir psikopattır. bu yüzden birlikte takılmaya başlarlar. aynı anda mr. brooks onu takip eden dedektif atwood'u takıntı haline getirecek ve ona kötülük yapanları da ortadan kaldıracaktır. filmin sonu ise beklenmeyen şeylere gebedir.
mr. brooks filmi, kariyeri bir noktaya kadar çok üst düzey seyreden ancak sonradan düşüşe geçen kevin costner'ın en iyi işlerinden birisi hiç şüphesiz. özellikle hasta ve kötü bir karakteri oynamak costner'a çok yakışmış. şizofreninin getirdiği o karmaşık ve geçişlerle dolu ruh halini ve william hurt'ün canlandırdığı ikinci kişiliği marshall ile paslaşmayı da çok ama çok iyi kotarmış. genelde costner'ın oyunculuğunu filmlerde hep tutuk ve durgun bir yapıda görsek de, mr. brooks filminde bu durumdan da tamamen sıyrılmış ve rolün tamamen içine girmiş. filmde marshall karakterini oynayan william hurt'de, kevin costner'ın bu zirve performansına aynı ölçülerde katkı sunup, adeta döktürmüş. demi moore ise hem oyunculuk performansı, hem hikayedeki yeri itibariyle yetersiz ve eğreti durmuş.
filmin ağırlıklı olarak gece ve karanlıkta geçmesi ve kevin costner'ın aşırı soğukkanlı ve rahat tavrı filmin gerilim dozunu hep yüksek seviyede tutmuş. filmin senaryosu ve mr. brooks'un karakter olarak derinliği biraz daha açıklansa ve derinlere inilse daha mı iyi olurdu, emin değilim. sanki bu yönden filmin bir eksiği var. senaryo yönünden ise film tam tadında ve hikayenin bağlanma noktalarında bir eksik yok. benim filmle ilgili gördüğüm en büyük sorun demi moore'un hikayesi. onun dışında sırf kevin costner ve william hurt'ün şahane oyunculukları için bile izlenebilecek güzel bir gerilim bir filmi mr.brooks.
devamını gör...