#ödüllü filmler
yönetmen koltuğunda george a. romero'nun yer aldığı 1968 yapımlı korku/bilimkurgu filmidir. konu; zombi istilasından kaçan bir gurup insanın, terk edilmiş bir çiftlik evine kaçarak orada mahsur kalmalarını anlatmaktadır.
bilim kurgu, fantezi ve korku filmleri akademisi, abd 2018
satürn ödülü en iyi dvd/blu-ray özel sürüm sürümü
korku sunucusu onur listesi 2011
çığlıkların arkasında korku ev sahibi şöhretler plaketi
george a. romero
ulusal film koruma kurulu, abd 1999
ulusal film sicili
rondo hatton klasik korku ödülleri 2018
rondo heykelciği en iyi blu-ray/dvd
en iyi restorasyon
en iyi dvd ekstra
satürn ödülü en iyi dvd/blu-ray özel sürüm sürümü
korku sunucusu onur listesi 2011
çığlıkların arkasında korku ev sahibi şöhretler plaketi
george a. romero
ulusal film koruma kurulu, abd 1999
ulusal film sicili
rondo hatton klasik korku ödülleri 2018
rondo heykelciği en iyi blu-ray/dvd
en iyi restorasyon
en iyi dvd ekstra
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "ateist kaplumbağa" tarafından 16.07.2021 22:20 tarihinde açılmıştır.
1.
zombi sinemasının atası olarak addedilen 1968 yılı george a. romero filmi. bu kült filmle birlikte romero, zombi filmlerinin ana kurallar silsilesini oluşturmuştur diyebiliriz. günümüzde zombi sineması diye bir tür varsa şüphesiz bunun baş mimarı romero abimizdir. bu filmi takiben 1978 yılında dawn of the dead ve 1985’te day of the dead'i çekerek işi bir üst boyuta taşımış ve kült bir seri oluşturmuştur. bu seri sayesinde ölüler halen yaşamaya devam ediyor. malumunuz, walking dead aldı başını gitti. yığınla zombi filmi romero abimizin başarısı sonrasında insanların beğenisine sunuldu. abimizin çok ekmeğini yediler çok...
filmin çekildiği dönem özelinde olaylara bakarsak aslında çok enteresan şeylerle karşılaşırız. filmin soğuk savaş döneminde çekilmiş olması ve romero abimizin kapitalist toplum alışkanlıklarının sinir uçlarına itina ile dokunması muazzam. hem de bunu eski bir inanışın köklerinden alıp, kendisine göre yorumlaması bana kalırsa çok yaratıcı. zira o döneme kadar korku sineması ögeleri vampirler, cinler, kurt adamlar ve bir çok mistik varlıktı. şimdi diyeceksiniz ki, zombi kavramı da bu mistik kavramlardan biri değil mi? evet öyle. ama zombiler işin temelinde vudu büyüsünün eseri olan yaratıklardır. bağımsız değillerdir. şamanların kontrolü altında hareket ederler. şamanlar nekromancer özelliklerini kullanarak, onları yaşayanların arasına salarlar. yani geleneksel inanç sisteminde iş tamamen kontrole dayalıdır. kontrollü bir korku yaratma ve yayma aracı olarak kullanılır zombiler. işte romero abi bu yüzden farklı bir yol yaratmış oluyor. ve sırf bu yüzden ''night of the living dead'' bugün ki zombi filmlerinin atası oluyor. zira romero'nun zombileri'nin büyü ile vesaire ile alakası yok. kimsenin kontrolü altında değiller. soğuk savaş döneminin yarattığı nükleer atılımın acı sonuçlarıdır onlar. bu yüzden de gerçekçi bir hayalin hastalık olarak tezahür etmiş halleridirler. olaya buradan baktığınızda filmin neden zombi filmlerinin atası olduğunu anlarsınız. çünkü yeni bir yorumlama ve bakış açısı kazandırmıştır olaya. yoksa romero ilk zombi filmi çeken yönetmen değil. daha öncesinde de zombi filmleri çekildi. ama bunlar geleneksel inanışa daha uygun şekilde, daha basit bakış açıları ile çekildiler. misal ''white zombie'' filmi bunlardan birisidir.
romero sayesinde biz biliriz ki, zombiler yavaş yürür. ağır ağır korku salarak gelirler. öyle sonradan hızlandırılmışları bizi pek cezbetmez. kâh, ı'm legend'daki zombiler de fena değildi ama olsun istisnalar kaideyi bozmaz. bunlar insanı ısırırsa muhakkak siz de zombi olursunuz. kurtuluşunuz yoktur. kafalarından vurmazsanız bu arkadaşları öldüremezsiniz vs vs. işte tüm bunlar bize romero abinin hediyeleridir. ve bizdeki zombi algısının temelini oluşturur. olası bir zombi istilasında yapılacaklar listesini tamamen romero abi üzerinden hazırlarsınız *
tabi filmde farklı ince mesajlarda vardır. misal amerika da siyahi hareketin iyice kendini ifade etmeye başladığı ve suikastların yaşandığı bir dönemde filmin başrolünün siyahi bir oyuncuya verilmiş olması çarpıcı bir noktadır. duane jones'un canlandırdığı ben karakteri köşeye sıkışan grubun liderliğini yapmaktadır. işte o politik ortamda ırkçı örgütlerin siyahi liderleri hedef aldığı bir dönemde bu meydan okuyuş azımsanacak bir meydan okuyuş değildir.
neyse efendim burada, amerikan ulusal arşivinde saklanmakta olan bir seriden bahsediyoruz. hem de zombileri kapitalist sistemi eleştirmek için metafor olarak kullanan bir adamın eseri bu şekilde bir korumaya layık görülüyor. tabi yıllar sonra *.
bu film ve seri benim için özeldir. çok severim. aklıma estikçe de açıp izlerim. sonrasında romero abinin çektiği bir ikinci üçleme oldu ama kanımca ilk serinin yanına bile yaklaşamamıştır. ya da ben durumu böyle değerlendirmişimdir. zombi filmlerini seviyorsanız ve bu filmlerinin atasını izlemediyseniz kaybınız büyük. muhakkak izleyiniz diyorum. ha izlemezseniz ne mi olur? rick grimes'da elinizden kaydı gitti, öyle bön bön ekrana bakarsınız *
filmin çekildiği dönem özelinde olaylara bakarsak aslında çok enteresan şeylerle karşılaşırız. filmin soğuk savaş döneminde çekilmiş olması ve romero abimizin kapitalist toplum alışkanlıklarının sinir uçlarına itina ile dokunması muazzam. hem de bunu eski bir inanışın köklerinden alıp, kendisine göre yorumlaması bana kalırsa çok yaratıcı. zira o döneme kadar korku sineması ögeleri vampirler, cinler, kurt adamlar ve bir çok mistik varlıktı. şimdi diyeceksiniz ki, zombi kavramı da bu mistik kavramlardan biri değil mi? evet öyle. ama zombiler işin temelinde vudu büyüsünün eseri olan yaratıklardır. bağımsız değillerdir. şamanların kontrolü altında hareket ederler. şamanlar nekromancer özelliklerini kullanarak, onları yaşayanların arasına salarlar. yani geleneksel inanç sisteminde iş tamamen kontrole dayalıdır. kontrollü bir korku yaratma ve yayma aracı olarak kullanılır zombiler. işte romero abi bu yüzden farklı bir yol yaratmış oluyor. ve sırf bu yüzden ''night of the living dead'' bugün ki zombi filmlerinin atası oluyor. zira romero'nun zombileri'nin büyü ile vesaire ile alakası yok. kimsenin kontrolü altında değiller. soğuk savaş döneminin yarattığı nükleer atılımın acı sonuçlarıdır onlar. bu yüzden de gerçekçi bir hayalin hastalık olarak tezahür etmiş halleridirler. olaya buradan baktığınızda filmin neden zombi filmlerinin atası olduğunu anlarsınız. çünkü yeni bir yorumlama ve bakış açısı kazandırmıştır olaya. yoksa romero ilk zombi filmi çeken yönetmen değil. daha öncesinde de zombi filmleri çekildi. ama bunlar geleneksel inanışa daha uygun şekilde, daha basit bakış açıları ile çekildiler. misal ''white zombie'' filmi bunlardan birisidir.
romero sayesinde biz biliriz ki, zombiler yavaş yürür. ağır ağır korku salarak gelirler. öyle sonradan hızlandırılmışları bizi pek cezbetmez. kâh, ı'm legend'daki zombiler de fena değildi ama olsun istisnalar kaideyi bozmaz. bunlar insanı ısırırsa muhakkak siz de zombi olursunuz. kurtuluşunuz yoktur. kafalarından vurmazsanız bu arkadaşları öldüremezsiniz vs vs. işte tüm bunlar bize romero abinin hediyeleridir. ve bizdeki zombi algısının temelini oluşturur. olası bir zombi istilasında yapılacaklar listesini tamamen romero abi üzerinden hazırlarsınız *
tabi filmde farklı ince mesajlarda vardır. misal amerika da siyahi hareketin iyice kendini ifade etmeye başladığı ve suikastların yaşandığı bir dönemde filmin başrolünün siyahi bir oyuncuya verilmiş olması çarpıcı bir noktadır. duane jones'un canlandırdığı ben karakteri köşeye sıkışan grubun liderliğini yapmaktadır. işte o politik ortamda ırkçı örgütlerin siyahi liderleri hedef aldığı bir dönemde bu meydan okuyuş azımsanacak bir meydan okuyuş değildir.
neyse efendim burada, amerikan ulusal arşivinde saklanmakta olan bir seriden bahsediyoruz. hem de zombileri kapitalist sistemi eleştirmek için metafor olarak kullanan bir adamın eseri bu şekilde bir korumaya layık görülüyor. tabi yıllar sonra *.
bu film ve seri benim için özeldir. çok severim. aklıma estikçe de açıp izlerim. sonrasında romero abinin çektiği bir ikinci üçleme oldu ama kanımca ilk serinin yanına bile yaklaşamamıştır. ya da ben durumu böyle değerlendirmişimdir. zombi filmlerini seviyorsanız ve bu filmlerinin atasını izlemediyseniz kaybınız büyük. muhakkak izleyiniz diyorum. ha izlemezseniz ne mi olur? rick grimes'da elinizden kaydı gitti, öyle bön bön ekrana bakarsınız *
devamını gör...
2.
romero'nun harikası. o kadar katmanlı bir film ki lan bunu nasıl zombi temalı bir filmde başarabildin diye sorası geliyor insanın. gece gece aklıma şu instrumentalin klibinde görünce geldi:
devamını gör...