1.
2.
kaynak tanrılar mezarlar ve bilginler, c.w. ceram
günümüzün ırak ülkesinde bulunan ninova'nın bulunduğu coğrafya hakkında tevrat'ta şu şekilde bahsedilir.
"aram-nakharaim, ırmaklar arası suriye, fırat'la dicle arasındaki ülke." burada bahsedilen yer aslında tarih derslerinde bize öğretilen mezopotamya'dan başka bir şey değildir.
eski zamanlarda bu bölgede asurlar ve babiller gibi dönemin en önemli uygarlıkların hüküm sürdüğü bir yer olmakla beraber 1800'lü yıllara gelindiğinde o medeniyetlerden toprak üzerinde kalanlar dışında pek bir eser kalmamıştı. ninova'nın bulunduğu çölde gizemli tepeler yükselir, üstleri dik ve kenarları dik şekildedir. bu nedenle ki pek çok arkeoloğun hayalini süsleyen bir yer olmuştur. arkeoloji biliminin de ilk büyük zaferine de burada ulaşılmıştır. tarihte bilinen ilk kütüphane ninova'nın nasıl bulunduğuna gelmeden önce; onu bulan `paul-emile botta'dan` bahsedelim.
`botta` genç yaştayken bile pek çok ülke görmüş, gençliği seyahat ederek geçirmiştir. 1830'da mısır valisi kavalalı mehmet ali paşa' nın yanında hekim olarak hizmete girdi. buradayken `senar'a` giden mısır ekspedisyonuna katkılarak orada böcek topladı. velhasıl daha sonradan fransız hükümeti tarafından 18te iskenderiye'ye konsolos olarak atandı. 1840'da musul'a kançılar olarak atandı. musul kenti, dicle'nin yukarı kısmında yer alıyordu. güneş batmak üzereyken çıktığı gezilerde tüm dikkatini şehrin etrafındaki garip tepeler çekiyordu. botta arkeolog değildi ama bitmek bilmeyen çalışma azmi, yerel dili bilmesi ve dostluk ilişkileri onu tarihin en önemli buluntularından birine ulaşmasını sağlayacaktı.
`botta` her gün ev ev, kulübe kulübe dolaşarak tek bir sorunun yanıtını aramaya koyulmuştu: antikalarınız var mı? eski çanak çömlekleriniz var mı? bu ahırı yaptığınız tuğlaları nerede buldunuz? üzerinde çivi izlerine benzeyen kil parçalarını nerede buldunuz? şeklinde sorular sorarak bir buluntu yerini tespit etmeye çalışıyordu ancak bu yöntemin faydasız olduğunu çok geçmeden farkına vardıktan sonra şansını koyuncuk'ta rastgele bir yerde kazı yapmaya başlayarak aradı. günler, aylar süren kazının ardından botta, yanlış yerde kazı yaptığının farkına vardı. 1 yılın boyunca yerli halkın(arapların) verdiği sayısız yanlış bilgi üzerine kazı yapmış ve hiçbirinde bir sonuca ulaşamamıştı.
burada durup, `botta'nın`neler hissettiğini anlamaya çalışın. bir yıl boyunca durmak bilmeyen kazılar sırasında tek bulabildiği kırık tuğla parçaları ve ne olduğu anlaşılamayan heykel parçaları. bir yılın sonunda artık `botta`çadırında otururken `botta'nın`aradığı şeyi duymuş olan geveze bir arap geldi. `botta` daha önceki hatalarından ders alarak bu arabı çadırından kovdu ama arap bitmek bilmeyen bir ısrarla, aradığı şeyin nerede olduğunu söyleyip duruyordu. `botta` adamı başından atamayacağını anlayınca en sonunda bir kaç adamını ne var ne yok diye bakamaya yolladı.
`botta'nın`adamlarının gitmesinden 1 hafta sonra heyecan içinde bir haberci `botta'nın`olduğu çadıra doğru geldi. habercinin anlattığına göre daha küreği daldırır daldırmaz duvarlar ortaya çıkmıştı. bu duvarların üzerinde hayvan kabartmaları, resimler bulunuyordu. `botta` kazı alanına vardığında gözlerine inanamadı, sonunda aradığını bulmuştu. bu haberi bir an önce fransa'ya yolladı. gazeteler `botta'nın` haberini ilk sayfalarına basmışlardı. `botta'` şöyle diyordu: "inanıyorum ki ninova'nın görkemli dönemine ait olduklarına kaanat getirdiğim heykelcilik yapıtlarını ilk bulan benim!"
botta 1843'ten 1846'ya kadar kazısını sürdürdü. kazılar sonucunda dev saray ortaya çıkmıştı. `botta'nın`haberi sonrasında bölgeye gelen araştırmacılar bu sarayın kral sargon'un sarayı olduğunu işaret ettiler. duvar üstüne duvar, zengin süslü kapıları olan avlular, görkemli salonlar, koridorlar ve odalar, üç bölüklü harem ve bir teraslı kule. bunların hepsi `botta'nın`kazıları sonrasında ortaya çıkmıştı.
günümüzün ırak ülkesinde bulunan ninova'nın bulunduğu coğrafya hakkında tevrat'ta şu şekilde bahsedilir.
"aram-nakharaim, ırmaklar arası suriye, fırat'la dicle arasındaki ülke." burada bahsedilen yer aslında tarih derslerinde bize öğretilen mezopotamya'dan başka bir şey değildir.
eski zamanlarda bu bölgede asurlar ve babiller gibi dönemin en önemli uygarlıkların hüküm sürdüğü bir yer olmakla beraber 1800'lü yıllara gelindiğinde o medeniyetlerden toprak üzerinde kalanlar dışında pek bir eser kalmamıştı. ninova'nın bulunduğu çölde gizemli tepeler yükselir, üstleri dik ve kenarları dik şekildedir. bu nedenle ki pek çok arkeoloğun hayalini süsleyen bir yer olmuştur. arkeoloji biliminin de ilk büyük zaferine de burada ulaşılmıştır. tarihte bilinen ilk kütüphane ninova'nın nasıl bulunduğuna gelmeden önce; onu bulan `paul-emile botta'dan` bahsedelim.
`botta` genç yaştayken bile pek çok ülke görmüş, gençliği seyahat ederek geçirmiştir. 1830'da mısır valisi kavalalı mehmet ali paşa' nın yanında hekim olarak hizmete girdi. buradayken `senar'a` giden mısır ekspedisyonuna katkılarak orada böcek topladı. velhasıl daha sonradan fransız hükümeti tarafından 18te iskenderiye'ye konsolos olarak atandı. 1840'da musul'a kançılar olarak atandı. musul kenti, dicle'nin yukarı kısmında yer alıyordu. güneş batmak üzereyken çıktığı gezilerde tüm dikkatini şehrin etrafındaki garip tepeler çekiyordu. botta arkeolog değildi ama bitmek bilmeyen çalışma azmi, yerel dili bilmesi ve dostluk ilişkileri onu tarihin en önemli buluntularından birine ulaşmasını sağlayacaktı.
`botta` her gün ev ev, kulübe kulübe dolaşarak tek bir sorunun yanıtını aramaya koyulmuştu: antikalarınız var mı? eski çanak çömlekleriniz var mı? bu ahırı yaptığınız tuğlaları nerede buldunuz? üzerinde çivi izlerine benzeyen kil parçalarını nerede buldunuz? şeklinde sorular sorarak bir buluntu yerini tespit etmeye çalışıyordu ancak bu yöntemin faydasız olduğunu çok geçmeden farkına vardıktan sonra şansını koyuncuk'ta rastgele bir yerde kazı yapmaya başlayarak aradı. günler, aylar süren kazının ardından botta, yanlış yerde kazı yaptığının farkına vardı. 1 yılın boyunca yerli halkın(arapların) verdiği sayısız yanlış bilgi üzerine kazı yapmış ve hiçbirinde bir sonuca ulaşamamıştı.
burada durup, `botta'nın`neler hissettiğini anlamaya çalışın. bir yıl boyunca durmak bilmeyen kazılar sırasında tek bulabildiği kırık tuğla parçaları ve ne olduğu anlaşılamayan heykel parçaları. bir yılın sonunda artık `botta`çadırında otururken `botta'nın`aradığı şeyi duymuş olan geveze bir arap geldi. `botta` daha önceki hatalarından ders alarak bu arabı çadırından kovdu ama arap bitmek bilmeyen bir ısrarla, aradığı şeyin nerede olduğunu söyleyip duruyordu. `botta` adamı başından atamayacağını anlayınca en sonunda bir kaç adamını ne var ne yok diye bakamaya yolladı.
`botta'nın`adamlarının gitmesinden 1 hafta sonra heyecan içinde bir haberci `botta'nın`olduğu çadıra doğru geldi. habercinin anlattığına göre daha küreği daldırır daldırmaz duvarlar ortaya çıkmıştı. bu duvarların üzerinde hayvan kabartmaları, resimler bulunuyordu. `botta` kazı alanına vardığında gözlerine inanamadı, sonunda aradığını bulmuştu. bu haberi bir an önce fransa'ya yolladı. gazeteler `botta'nın` haberini ilk sayfalarına basmışlardı. `botta'` şöyle diyordu: "inanıyorum ki ninova'nın görkemli dönemine ait olduklarına kaanat getirdiğim heykelcilik yapıtlarını ilk bulan benim!"
botta 1843'ten 1846'ya kadar kazısını sürdürdü. kazılar sonucunda dev saray ortaya çıkmıştı. `botta'nın`haberi sonrasında bölgeye gelen araştırmacılar bu sarayın kral sargon'un sarayı olduğunu işaret ettiler. duvar üstüne duvar, zengin süslü kapıları olan avlular, görkemli salonlar, koridorlar ve odalar, üç bölüklü harem ve bir teraslı kule. bunların hepsi `botta'nın`kazıları sonrasında ortaya çıkmıştı.
devamını gör...
3.
yunus peygamberin yaşadığı söylenen şehir.
devamını gör...
4.
mardin-midyat'ta bulunan ve takıları ile kendine hayran bırakan bir gümüş mağazasının adı. el emeği şeyleri de var.
devamını gör...
5.
merkezinde bugünkü musul şehri bulunur. ne yazık ki geçmişinin ihtişamından geriye hiçbir şey kalmamıştır. içinden kıvrılarak geçen dicle nehrinin üstüne kurdukları köprülerle şehir birbirine bağlanır. dümdüz bir coğrafyada sarı rengin hakim olduğu, insanların kaçma hayalleri kurduğu, vaktinin medeniyet merkezidir.
devamını gör...