ödev - nasıl kendim olurum?

insan; keşfederken kendini toplum kurallarına şuursuzca teslim eder... sorgulamak, olumsuzluk durumuyla birlikte beyin içinde doğar ve büyür... o zaman başlar savaşlar, fikir ölümleri ve yeniden doğuşlar... doğuşlarınıza yardım edecek o kaynak da işte bu kitabın satırlarında gizli...

neydi doğru?... vicdan mı adalet mi kanun mu insan doğası mı?... en dürüst doğruyu gösteren hangisi?... peki ya yanlışlar, doğruyu çürüten o yanlışların kaçı doğru aslında?.. topluma karşı değil, kendimize karşı ödevlerimiz neler peki?... bünyemizin özü nelerden oluşuyor aslında, peki ya ne kadar önemliyiz kısacık yılların arasında?..

kitabın kelimelerine göz gezdirirken emre hocanın sesini duyuyorsunuz uzaktan ve farkediyorsunuz ki konuşan bir kitapla baş başasınız... kendinizi sorguluyorsunuz, yaptıklarınızı... özünüzü, fikrinizi, yolculuğunuzla birlikte getirdiğiniz fekaletlerinizi... evet, felaketler... fekalet arkadaşlarım diye başlarken aslında her doğumla birlikte dünyaya atılan belirsiz bir ruh çöplüğü olduğumuzu fark edip öğrenmek ve uygulamak arasında geçen yılların yorgunluğuyla sırta yük atmayı kastediyor... her okuyucu kendi dünyasının payını çıkarabilir ve her okuyucu kitabın farklı köşelerinde kendisini rahatsız hissedebilir... hissetmesi de gerekir çünkü amaç bu, peki doğru mu bu eylemi?.. doğrudur, çok yaşasın...

denemeler ve sorular felsefeye ve insan özüne inerse neler olur?.. eh rahatsız edilmek, dürtülmek ve yanmak isterseniz size bu kitaba giden yollara kırmızı halılar serebilirim, lakin yolculuğunuz karanlık koridorlarda geçecektir...

emre hoca var olsun!..

okuyun, okutun efendim, teşekkürler...