oğlunuz birini öldürürse ne yapardınız sorunsalı

çok acayip bir sorunsal.
benim çocuğum yok, o yüzden vereceğim cevaplar çocuğu olan birine göre daha eksik kalacaktır.

fakat burada yazıp da oğlu olan birileri mutlaka vardır.
acaba ne cevap verirler.

yeşilçam filmindeki oktay’ın babası gibi öleni önemsemeden parana da güvenip serseri oğlunu mu korurdun mesela?
rte gibi kaza mahallini temizletip oğlunu hızlıca amerikaya mı gönderirdin mesela?
oğlunun yüzüne bakabilir misin?
serserilik yapıp birini öldüren oğlun için mi üzülürsün, yoksa ölen kişi için mi?
ölen her kim olursa olsun oğlum cezasını çeksin diyebilir misin?
al sana vicdan, al sana etik!

kazalardan bahsetmiyorum.
bilinçli taksir, bilerek ve isteyerek, tedbirsiz davranarak, kurallara uyumayarak işlenen cinayetlerden, planlı yapılan cinayetlerden bahsediyorum!
öldürülen kadınların katillerinden bahsediyorum.
mesela sizin oğlunuz karısını öldürürse ne yaparsınız?

ben oğlumun hapis yatması ve cezasını çekmesi için elimden geleni yaparım.
hapiste olduğu süre boyunca asla görüşüne gitmem.
içim yanar, paramparça olurum ama yine gitmem.
hiçbir işe yaramasa da diğer ailenin yanında olmak için elimden geleni yaparım.
asla sesleri bir katilin tarafında olmam.

ben sanırım cezasını çekmesini ister ancak görüşmeyi kesmezdim diyeceğim sorunsal. hayattaki en zor sınavlardan biri olsa gerek, üstüne atıp tutmak çiğlik olur.

bazıları maktulün ailesini tehdit edip oğlunu yurtdışına kaçırıyor. örneği için (bkz: ahmet burak erdoğan).

öldüren taraf değil de ölen tarafın sizin oğlunuz olduğunu düşünün, oğlunuzun katilinin serbestçe dolaşmasını ister miydiniz? kesinlikle istemezsiniz. öyleyse sana nasıl davranılmasını istiyorsan öyle davran.

adil olmalı, oğlumuzmuş, kızımızmış bakmamalı, kanunları işletmeliyiz:

hz. âişe’den rivayet edildiğine göre, mahzûm kabilesinden hırsızlık yapan bir kadının durumu kureyşlileri pek üzmüştü. bunun üzerine:

- bu konuyu resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ile kim görüşebilir? diye kendi aralarında konuştular. bazıları:

- buna resûlullah’ın sevgilisi üsâme ibni zeyd’den başka kimse cesaret edemez, dediler.

üsâme de onların istekleri doğrultusunda peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ile konuştu.

resûl-i ekrem sallallahu aleyhi ve sellem üsâme’ye:

- “allah’ın koyduğu cezalardan birinin uygulanmaması için aracılık mı yapıyorsun?” buyurduktan sonra kalkıp bir konuşma yaptı ve şunları söyledi:

“sizden önceki milletlerin yok olmasına sebep, içlerinden soylu biri hırsızlık yapınca ona dokunmayıp, zayıf ve kimsesiz biri hırsızlık yapınca ona cezasını vermeleriydi. allah’a yemin ederim ki, muhammed’in kızı fâtıma hırsızlık yapsaydı, onun da elini keserdim.”*

hayır duamı eder temiz çamaşır hazırlarım ne yapayım.

155' i ararım canım.*